Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/483 E. 2020/232 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/483 Esas
KARAR NO : 2020/232

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının ———-meblağlı ve 04/12/2018 tarihli —– meblağlı irsaliyeli faturalara ilişkin müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün—. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin iş bu irsaliye faturalara ilişkin davalı tarafa herhangi borcunun bulunmadığını, müvekkiline ait şahıs firmasında taşımacılık işi yaptığını, işyerine ait araçların bakım ve onarımını davalı yana ücret mukabilinde yaptırdığını ve karşılığında davalı tarafa gereken ödemelerin yapıldığını, davalı tarafından ———- ücretleri için İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün —–. Sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin süresi içerisinde itirazda bulunduğunu ve icra müdürlüğünce takibin durdurulduğunu, bu takibe yapılan itirazın davalı tarafça bugüne kadar itirazın iptali davasının açılmadığını, davalı tarafın itirazın iptali davası açılması yerine önceki takibe konu—- bedelli fatura ile 6.000,00 TL değerindeki faturayı daha sonra hukuka aykırı ve usulsüz olarak 04/12/2018 tarihinde artıkıp ——- miktarında tek fatura tanzim edilerek takibe konu edildiğini, müvekkilinin faturalara konu hizmeti almadığını, bu faturadan haberi olmadığını, davalı, İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün ———Sayılı takibinden sonra tek taraflı olarak gerçeğe aykırı bir şekilde fatura tanzim ederek İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün ——. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, irsaliyeli faturalar nedeni ile müvekkili aleyhine başlatılmış olan icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını ve müvekkilinin takibe konu irsaliyeli faturalardan kaynaklı müvekkilinin borcunun olmadığının tespiti, tahsili durumunda yargılamanın istirdat davası olarak devamı ve tahsil olan bedelin istirdatını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı yanın iddialarının gerceği yansıtmadığını, müvekkilinin davacı … tarafından kullanılan——- plakalı araç ile ———– plakalı aracın—– yapmakta ve karşılığında fatura tanzim edildiğini, müvekkilinin davacı yan tarafından ödenmek üzere tanzim ettiği faturalar İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürülüğü’nün —-. Sayılı dosyaya konu faturalar ile sınırlı olmadığını, —- bedelli faturanın tanzim edildiğini, dava konusu 19/05/2018 tarihli 3.327,60 TL bedelli fatura ile 04/12/2018 tarihli 9.475,40 TL bedelli faturanın usulüne uygun olarak tanzim edildiğini ve iade-i taahhütlü posta ile davacı yana gönderildiğini ve faturalara ilişkin davacı taraftan herhangi bir itiraz gelmediğini, bu nedenlerle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemli menfi tespit davasıdır.
Bilindiği gibi, bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. Öte yandan 6335 sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK.’nın 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür ve görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).
5362 nolu —— maddesinde ———-: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, ——– Kurulunca belirlenen —-meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler, olarak tanımlanmıştır. TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez.
Görüldüğü gibi işletme hesabına göre defter tutanlardan, —- meslek kollarına dahil olup, kazancı tacir veya —– niteliğini kazandırmayacak miktarda az olanlar esnaf sayılmaktadır. Dava konusu uyuşmazlık mutlak ticari dava olmadığından nispi ticari dava şartının mevcut olup olmadığını tartışmak gerekmiştir. Mahkememizce tarafların tacir olup olmadığı araştırılmış ve——- gelen yazı cevabından davacının bilanço esasına göre defter tuttuğu anlaşılmış ve VUK 177. Madde uyarınca tacir olduğu anlaşılmıştır.—- gelen yazı cevabından tarafların tacir kaydının olmadığı anlaşılmıştır. —— ise müzekkere cevabında ise davalının işletme hesabına göre defter tuttuğu “———– faaliyetine başladığını belirtmiş ve son 3 yıla ait —- kazançlarını göndermiştir. Davalı tarafın incelenen kazanç miktarlarının VUK 177. Maddesinin altında olduğu tespit edilmiş, öte yandan davalının işletme faaliyetinin —————belirlenen —– taşıtlarının genel bakım ve onarımı” (————- koluna dahil olduğu bu nedenle davalının tacir olmadığı anlaşılmış, nispi ticari dava koşulları oluşmadığından Mahkememizin görevsizliği, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.