Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/47 E. 2022/234 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/47 Esas
KARAR NO : 2022/234 Karar GEREKÇELİ KARAR

DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2019
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, —- —- bağımsız bölümleri satın aldığını, bu taşınmazların davalıya — —- ipotekleri bulunduğu halde devredildiğini, davalının da satın alma sürecinin başından beri bu durumu bildiğini, ipotek konusu borcun müvekkili tarafından süresinde ödendiğini ve muaccel borç bulunmadığını, taraflar arasında — imzalanan protokole göre; alacaklının satın aldığı taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin kaldırılmasının müvekkili şirketin sorumluluğunda olduğunu ve belirlenen sürede kaldırılmaması ihtimaline binaen — düzenleme tarihli, 31.12.2018 vade tarihli 2.500.000,00-TL bedelli senedin teminat olarak verileceğinin kararlaştırıldığını, senedin teminat senedi olmasına rağmen davalı tarafın— Mahkemesine protokolü gizleyerek başvurduğu—- sayılı ihtiyati haciz kararı —- sayılı takip dosyası ile ihtiyati haciz ve kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile takip— —- “adresinde bulunan —- gelindiğini, burada davalı tarafça takibin hukuka aykırı olduğu bilindiği halde salt müvekkili şirkete zarar vermek maksadıyla hareket edildiğini, takibin iptali için —- Esas sayılı dosya ile dava açıldığını, ayrıca —- ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiğini, takibe konu senedin teminat senedi olduğunu ve haczin haksız bulunduğunu beyanla müvekkili şirketin merkezinde davalı tarafça yapılan haksız haciz nedeniyle uğranılan zararların tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik — manevi tazminatın davalı taraftan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacı şirketten; —– tarihinde nakit olarak satın aldığını, tarafların devrolunan taşınmazlar üzerindeki ipotekleri en kısa zamanda kaldıracağına hususunda— mezkur ifa borcunun ödenmemesi halinde müvekkilinin zararının tazmini amacıyla davacı tarafça müvekkiline senet verildiğini ancak senedin vadesi yaklaştığında davacı tarafın protokol konusu ifa borcunu yerine getirmeyeceğinin ——- İhtarnamesinin keşide edildiğini, davacının——yevmiye sayılı İhtarnamesi ile cevap vererek ifa borcunun belirlenen tarihte yerine getirilemeyeceğini beyan ettiğini, tüm bu yaşananlara rağmen tarafların yine bir araya gelerek sulh görüşmeleri yaptıklarını ve yeni —–yeni bir senet keşide ederek teslim ettiğini ancak vade tarihinde ifa borcun yerine getirilmemesi nedeniyle —- — sayılı ihtiyati haciz kararı —- sayılı takip dosyası ile ihtiyati haciz ve kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile takip başlattıklarını, davacının, haklı nedenlerle başlattıkları takibe itiraz ettiğini ve akabinde de haksız hacze uğradığı savıyla maddi ve manevi tazminat davası açtığını, maddi tazminata yönelik davanın belirsiz alacak olarak açılamayacağını, bu davada tespiti gereken hususun davacının dava konusu haciz nedeniyle maddi ve manevi zarara uğrayıp uğramadığı olacağını, davacının beyanlarının abartılı, asılsız, tamamen ispata muhtaç ve soyut ithamlardan oluştuğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, haksız olduğu iddia olunan haciz uygulaması dolayısıyla uğranılan maddi ve manevi zararın tazmine ilişkindir.
Dosya konusunda uzman bilirkişiye verilerek, rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda ;Dava konusu bononun bir “——-metninden bunun açıkça anlaşıldığı, ——– verildiği, davacı tarafın bu protokolden doğan yükümlülüğünü ifa ettiğine dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığı, bu sebeple davalı tarafın teminat—tahsil aşamasına geçmekte haklı olduğu, bununla birlikte dava konusu bononun TIK m. 776/1-b hükmünde belirtilen koşulu taşımadığı ve kambiyo senedi vasfında olmadığı, bu sebeple kambiyo senetlerine mahsus takip yolunun seçilmesinin hatalı olduğu, davalı tarafın, teminat senedine, yani alacağın tespitinin yargılama gerektirmesine rağmen hatalı—mahsus takip yoluna başvurduğu ve ayrıca mahkemeden de ihtiyati haciz istediği, davacının bu taleplerinin, —- sayılı kararı —-sayılı takip dosyası ile karşılandığı, davalı tarafın —-kullanırken, mahkeme ve icra müdürlüğü tarafından da ilk — kabul gördüğü üzere, —takip yolunu seçmesinin tek başına kötü niyetin göstergesi olamayacağı, anılan sebeplerden ötürü dava konusu ihtilafta davalı tarafın bir kötü niyeti veya kusurunun bulunmadığı ve dolayısıyla da davacının tazmini gereken herhangi bir zararından sorumluluğunun bulunmadığı, şeklinde raporunu sunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliler ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafça ——- bedelli senede dayalı olarak yapılan haczin haksız haciz niteliğinde olup olmadığı ve bu haciz sebebiyle davacı zararı oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise davacı zararlarının davalıdan tazmini şartları bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
Davacı tarafça davalıya —- adresinde— tarihli birbirini takip eden iki ayrı —dayanak yapılan —- kapsamında verildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dosyaya bir sureti sunulu olan ve sadece davacı—– satışı yapılan taşınmaz bilgileri verilmiş, —- üzerinde —– belirtilerek bu rehine karşılık davacı tarafça davalıya —–miktarlı senet verildiği, satıcının rehini kaldırmaması halinde alıcının bu yüzden bir zarara uğraması durumunda senedin ödeneceğini, rehini kalması durumunda senedin geçersiz olacağını, senedin teminat amaçlı verildiğini, ciro ve temlik edilemeyeceği, taraflar arasında daha önce yapılan—
Taraflar arasında tanzim edilen — alıcıya ——- lehine ipotekli şekilde devrettiğini, taşınmazlar üzerindeki ipotek ve sair şerhleri kaldırma ve borçlarını ödeme yükümlülüğünün satıcıda olduğunu, —çıkabilecek tüm borçların alıcıya ait olduğu, satıcının taşınmazlar üzerindeki kayıt — kaldırarak alıcıya temiz bir şekilde –tarihinde dolduğunu, satıcının protokol ile belirlenen ifasının bu tarihte gerçekleşmeyecek olması sebebiyle yeni protokol yapıldığını, protokol konusu taşınmazlar üzerinde bulunan her türlü kayıt ve şerh ile satıcının ipotek alacaklısı bankaya olan borcundan dolayı banka tarafından konulan ipoteğin, her türlü borcu, gideri, harç ve vergileri ödenmek suretiyle kaldırılarak taşınmazların borçtan ari olarak alıcıya teslimi için 31.05.2018 tarihinin öngörüldüğü, protokolle belirlenen ifa borcunun belirlenen sürede yerine getirilmemesi ihtimaline binaen satıcı ve — miktarlı senedin teminat amaçlı verileceği, satıcı nedeniyle alıcının uğradığı zararların senet tutarından az olması halinde zarar tutarı kadar geçerli olacağını, kararlaştırılmıştır.
Anılan protokole istinaden takibe dayana yapılan —- senedin verildiği anlaşılmaktadır. Senet üzerinde; “—- teminatı olarak verilmiştir. Ciro ve temlik edilemez.” ifadesi yer almaktadır.
Davalı tarafça davacıya çekilen — taraflar arasında —– protokolün düzenlendiğini, taşınmazların tapu kayıtlarında bulunan her türlü borç rehin ipotek ve sair şerhlerin en geç 31.05.2018 tarihine kadar kaldırılarak— edilmesi gerektiğini, aksi halde — bedelli senedin tahsile konu edileceğini, ihtar edilmiştir.
Davalı tarafça — İhtarnamesinde; Taraflar —tarihli protokolde satıcının rehni kaldırmaması ve —. tarafında—- senedin protokolün teminatı olarak verildiğini müvekkilin —–olduğu kredileri geri ödemelerinin düzenli olarak yaptığını, temerrüde düşmediğini, rehnin kaldırılmasının taksitlerin bitmesi ile muaccel olacağını, müvekkili tarafından kredi ödemelerinin düzenli olarak yerine getirildiğini zararın söz konusu olmadığını, bildirilmiştir.
Dava konusu bono— bedelli bir bonodur. Bu bononun taraflar arasındaki— protokolden ötürü davacı tarafın yükümlülüklerinin teminatı olmak kaydıyla verildiği, yani hem teminat senedi olduğu hem de hangi ilişkinin teminatı olduğu senet metninden açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla— senedi” olduğu sabittir.
Senet metninden —-tarihli protokolden doğan yükümlülüğün teminatı olarak verilmiştir. Her ne kadar davacı taraf —– kaldırılmaması —— uğratılması — tarihli protokol ile yenilenmiş ve yenilenen protokolde, taşınmaz üzerinde bulunan her türlü kayıt ve şerh ile satıcının ipotek alacaklısı bankaya olan borcundan dolayı banka tarafından konulan ipoteğin (…) kaldırılarak taşınmazların borçtan —- olarak belirlenmiş ve protokolden — belirlenen sürede yerine getirilmemesi hali için dava konusu teminat senedinin düzenlenmiştir. Söz konusu senet metninde de açıkça yazıldığı üzere dava konusu bono, 25.05.2018 tarihli protokol uyarınca 31.05.2018 tarihine kadar taşınmazlar üzerindeki ipoteğin kaldırılmaması hali için düzenlenmiştir. Davacı tarafın, dava dışı bankaya borçların düzenli olarak ödendiği ve davalının bir zarara uğratılmadığı iddiası bu kapsamda yerinde bulunmamaktadır. Satılan taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin devam ediyor olması ve taşınmazların bu haliyle satılmasının güçlüğü karşısında zarar oluşmadığı iddiası da gerçekçi bulunmamaktadır.
Davacı tarafça 25.05.2018 tarihli Protokolle belirlenen yükümlülüklerin süresinde yerine getirilmediği dosya kapsamında ilgili banka ile yapılan yazışmalar ve toplanan delilerden anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle dava konusu bono ile teminat altına alınan riskin gerçekleştiği görülmektedir. Dolayısıyla davalı tarafça davalının taraflar arasındaki protokole uygun davranmaması sebebiyle söz konusu senedi icraya koyması ve haciz yapmasında hukuki bir engel bulunmadığı değerlendirilmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 259.maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz kararı alan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK 58, (eski BK’nın 49) maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, kusurlu olması gerekmektedir. Haksız yere bir kimsenin mallarının haczettirilmesi, o kimsenin ticari itibarına saldırı teşkil eder ve BK’nın 49’ncu maddesi gereğince manevi tazminat ile sorumlu tutulmayı gerektiren bir davranıştır.
Ancak somut olayda, uygulanan haczin haksız olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Bu bakımdan davacının uygulanan haciz işlemi dolayısıyla maddi ve manevi tazminat isteminde bulunamayacağı, maddi ve manevi tazminat isteminin şartlarının oluşmadığı sonucuna varılmakla davacının maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL harcın peşin alınan 1.021,65-TL harçtan mahsubu ile artan 940,95‬-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Maddi tazminat talebi yönünden; davalı kendisini vekille temsil ettiğinden — tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan — ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden; — göre davalı vekili için takdir olunan —davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı ve Davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.