Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/467 E. 2020/952 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/467 Esas
KARAR NO : 2020/952 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2019
KARAR TARİHİ : 19/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı ile uzun yıllardır ticari faaliyet içerisinde bulunduğunu ancak bir süredir alacaklarını tahsil etme konusunda sıkıntı yaşadığını, taraflar arasında müzakerelerde bulunulduğunu ancak davalı tarafça ödeme yapılmayınca çözüme ulaşılamadığını, takip talebindeki faturaların bakiyesine istinaden İstanbul Anadolu —–.İcra Müdürlüğünün —— Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibinin ikamesinden sonra borçtan kurtulmak adına, ——— bedelli fatura keşide ettiğini, faturaya Beyoğlu —. Noterliğinin —– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz edilerek faturanın iade edildiğini, müvekkilinin anılan isimde ya da başka bir isim altında davalıya herhangi bir borcu olmadığını, bu durumun kötü niyetli olarak borçtan kurtulmak amacıyla yapıldığını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali ile icra takip bedelinin 159.907,66-TL olarak gösterildiğinden davalının likit olan tutarın % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dilekçesinde ve ödeme emrinde belirtildiği şekilde borcu bulunmadığını, takibe konu fatura içeriğinden /dayanağından dolayı müvekkilinin takip talebinde alacaklı olarak gözüken davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, işleyecek ve işlemiş faiz ve faiz oranına da itirazda bulunulduğunu, davacı tarafın talep ettiği faizin fahiş olduğunu faiz başlangıcının neye göre saptandığını belli olmadığını, davacı tarafın takip dayanağı faturadan dolayı alacaklı olduğunu ispat etmesinin gerektiğini, taraflar arasındaki akdi ilişkininin kanıtlanamadığını, davacının faturaya konu mal ya da hizmete ilişkin açıklama yapmadığını beyanla davanın reddini, davacı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün—- Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı şartlarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
İcra dosyasının incelenmesinde; —– faturalara ilişkin ödenmeyen bakiye alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren Türk Lirası için işleyecek % 19,5 avans faizi, icra harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin tahsili talebidir. ( Fazlaya dair ve faiz ve kur oranlarındaki artıştan doğan talep hakkımız saklıdır.) TBK 100.madde gereğince kısmi ödemeler öncelikle işlemiş faiz ,masraf ve ferilerine mahsup edilecektir (27 adet faturaya istinaden 159.907,66-TL ödenmeyen bakiye alacak ) açıklaması ile borçluya tebliğe gönderildiği, ödeme emrinin borçluya 07/05/2019 tarihinde tebliği edildiği, borçlu vekili tarafından verilen 14/05/2019 tarihli Dilekçe ile; borca ve dayanağına, faiz miktarına, faiz oranına itiraz edildiği, yapılan itiraz neticesinde duran takibin devamını sağlamak için itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir. Dosya konusunda uzman mali müşavir bilirkişiye verilerek, rapor alınmıştır. —– tarihli Bilirkişi Raporunda; Davacı tarafın 2019 senesi yevmiye kebir envanteri incelendiği, yevmiye ve kebir defterleri e-defter yönetimi ile tutulmuş olup, envanter defterlerinin noter açılık tasdiki süresinde yerine getirildiği, mali yönden taraf lehine delil niteliğine haiz olduğu, Davalı yanın inceleme günü defter sunmadığı ve yerinde inceleme yetkisi talebinde de bulunmadığı için, defter ve kayıtları incelenemediği, Davacının davaya konu etmiş olduğu faturaların davalının da Ba formlarına işlenmiş olduğu tespit edildiği, faturalardaki malların teslimlerine ilişkin olarak “—– listeleri ile değerlendirildiğinde , davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 240.851,1-TL alacaklı olduğu, neticede davacının icra takibine konu etmiş olduğu 27 adet fatura bedeli 159.907,66-TL tutarın, davacının davalıdan alacaklı olduğu tutarı içinde barındırmış olduğu, davacının davalıdan alacak talebinde bulunulduğu Anadolu —-.Ticaret Mahkemesinde —- esas sayılı dosyasında devam eden davadaki talebi 82.236,10-TL değerlendiriliğinde, alacakta mükerrerlik olmaması açısından davacının kalan alacağının 158.615,51-TL olduğu, Davacının 02/05/2019 tarihli icra takibinde % 19,5 avans faizi talep ettiği, takip tarihine denk gelen faiz oranının % 19,5 oluğu, talebin uygun olduğu, şeklinde raporunu sunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkindir. Bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmaktadır. Yapılan incelenmede, takip konusu fatura davalı tarafça bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan edilmiştir. Davacı tarafça düzenlenen faturayı, davalı taraf kayıtlarına işlemekle ve bağlı olduğu vergi dairesine bildirilmekle fatura içeriği kabul etmiş bulunmaktadır. Belirtilen husus yerleşik hale gelmiş Yargıtay İçtihatlarında da belirtildiği üzere (Yargıtay —. Hukuk Dairesi’nin —-tarihli kararı, Yargıtay —. Hukuk Dairesi’nin — tarihli kararı), fatura konusu mal veya hizmetin davalı tarafa teslimine karine teşkil etmekte olup, bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Takip konusu tutarın ödendiğine ilişkin davalı tarafça bir delil getirilmemiştir.
Davacı tarafın ticari defterleri kendi lehine delil vasfına haiz bulunmaktadır. Bilindiği üzere HMK’nın 222. maddesi uyarınca; ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Anılan yasa hükmü gereği davacı tarafça usulüne uygun olarak tutulan ve davacı taraf lehine delil vasfına haiz bulunan davacı ticari defterleri, davalının vergi dairesi kayıtları ile uyumlu bulunmaktadır. Belirtilen sebeplerle davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle 158.615,51-TL alacaklı bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların tacir olması ve aradaki ilişkinin ticari nitelikte bulunması sebebiyle davacı alacağına takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerekmekte olup takip talebinde de bu oranda faiz talep edildiği görülmüştür. Dolayısıyla davalı vekilinin takipte talep edilen faiz oranının fahiş olduğu yönündeki savunması yerinde bulunmamıştır.
Ayrıca takip konusu alacak takip öncesi itibariyle belirli(likit) olduğundan davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Benimsenen tutar dava dilekçesi ile talep edilen tutarın altında bulunduğundan davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne; davalının İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü — Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 158.615,51 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak tutarının %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli 10.835,03-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.931,29- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.903,74- TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 44,40- TL. başvurma harcı, 1.931,29- TL peşin harcın toplamı olan 1.975,69- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 878,20-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 871,10-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7——ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 19.018,47- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- ———göre davalı vekili için takdir olunan 1.292,15- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne ve Davalı Vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.