Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/461 E. 2022/210 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/461 Esas
KARAR NO: 2022/210
DAVA: İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/06/2019
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; asıl borçlu ile banka arasında — sözleşmesi — müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığını, kredinin geri ödemesinin yapılmadığını, ihtarname keşide edildiğini, ancak müvekkiline ödeme yapılmadığını, bunun üzerine—— takip başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; belgelerin taraflarına tebliğ edilmediğini, arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini, —- farklı takip dosyası açıldığını, takiplerin mükerrer tahsilata yönelik olduğunu, hangi icra dosyası kapsamında arabuluculuk görüşmesi yapıldığının belli olmadığını, dava delil dilekçesinin kanundaki şartlara haiz olmadığını, kredilerin gerekçe gösterilmeksizin hukuka ve kanunlara aykırı olarak kat edildiğini, sözleşmede ön bilgilendirme formu bulunmadığını, sözleşme ibraz edilse dahi tek yanlı hükümler içeren düzenlemelerin iptali ve hüküm kurulurken dikkate alınması gerektiğini, sözleşmenin müzakere edilmediğini,—– tarihinden sonra verilen kredi sözleşmelerinden önce her bir sözleşme yönünden ön bilgilendirme formu ile bilgilendirilip bilgilendirilmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini, faiz talebinin fahiş olduğunu iddia ederek, arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, banka tarafından asıl borçlu ve kefiller hakkında başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Taraf teşkili sağlandıktan ve deliller toplandıktan sonra işin esasına girilip gerekli inceleme yapılmıştır.
Davaya konu olan—- sayılı icra takibi dosyası celp edilerek dosyamız arasına konmuştur. Davaya konu —- takip dosyası incelendiğinde, davalılar/borçlular hakkında toplamda —- talepte bulunarak takip başlatıldığı, ödeme emrinin her iki borçluya da tebliğ edildiği, her iki borçlunun da — tarihinde, süresi içinde borca, faize, ferilerine itiraz ettikleri, itiraz üzerine takibin durduğu, davacının da süresi içinde — tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Takibe ve davaya dayanak yapılan kredi sözleşme örneği ve hesabın katına dair ihtarname örnekleri dosyamıza sunulmuştur.—- imzalandığı, diğer —– müteselsil kefil olduğu, kefaletin de TBK.nun 583. maddesine uygun kurulduğu, aksinin de ispatlanmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı bankanın icra takip tarihi itibari ile kullandırılan kredilerden dolayı davalı borçlulardan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti için bankacı bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmıştır.
Bankacı bilirkişi —-tarihli kök raporunda özetle, bankanın asıl borçludan ve kefilden — alacaklı olduğunu, hesabın —- tarihinde tebliğ edildiği, kefilin asıl borçludan bir gün önce temerrüde düştüğü, akdi faiz oranının tarafların imzaladıkları ödeme planından anlaşıldığı üzere —- olduğu, temerrüt faiz oranının da—-olduğunu belirtmiş, bilirkişi hem asıl borçlu hem kefil yönünden ayrı ayrı asıl alacak, faiz, —– hesaplamıştır.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, iki taraf da itiraz dilekçesi sunmuştur.
Davalıların itirazları soyut mahiyette olup isabetli görülmemiştir. Kredi —— kesin delil olacağına dair tarafların anlaşmış oldukları, faiz oranlarının sözleşmeye uygun olduğu, sözleşmenin sadece son sayfasında imza olmasının eksiklik olmadığı, sözleşme sayfalarının birbirini takip eder, tutarlı mahiyette olduğu, arabuluculuk dava şartının sunulan tutanak ekindeki başvuru formuna göre yerine getirilmiş olduğunun anlaşıldığı, genel işlem koşuluna dair itirazların da yerleşik Yargıtay içtihatları ile eldeki davada uygulama alanı olmadığı, rehin tutarları ve kapsamı incelendiğinde tahsilde tekerrüre yer veremeden yapılan takipte usulsüz bir yan olmadığı anlaşılmıştır.
Araç rehin sözleşmeleri incelenmiş, kefilin kefaletten kaynaklanan borcunun rehinle teminat altına alınmadığı görülmüş, borçlular hakkında “tahsilde tekerrüre yer vermeden” başlatılan takipte usulsüz bir yön görülmemiştir.
Davacı banka ise rapora itiraz dilekçesinde asıl alacağın akdi faizin kapitilize edilmeden bulunmasına, masraf dekontunun nazara alınmadığına itiraz etmiştir.
Bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi —- tarihli ek raporunda, ——- göre hesap kat tarihinde kredi ana para tutarı faiz ve — ilave edilerek asıl alacak bulunmakta ise de, bankanın ana para tutarına faiz ilave etmeden bulduğunu, ana paranın —–olması gerektiğini, akdi faiz ve temerrüt faizi hesaplamalarının aynen geçerli olduğunu, bankanın akdi faizi kapitilize etmediği için artık akdi faiz isteyemeyeceğini, masraf da talep edilemeyeceğini, mahkeme bankanın hesaplama şeklini esas alacaksa kök rapordaki hesaplamaları esas alabileceğini belirtmiştir.
Bilirkişi kök ve iki ek rapor mahkememizce denetlenmiştir. —- kat tarihinden temerrüt tarihine kadar işlemiş akdi faizin ve akdi faizin gider vergisinin kapitilize edilmesi gerekmekte olup; eldeki takipte kat tarihinden temerrüt tarihine kadar geçen sürede faiz ve —-eklendiğinde bulunan tutar — takipte istenen tutardan —fazladır. Bu sebeple taleple bağlı kalınarak bankanın takip ile istediği —–alacak tutarını kabul etmek gerekir.
Bankanın akdi faiz kalemini ayrıca yazıp talep etmesinde bir usulsüzlük yoktur. Her ne kadar bankacı bilirkişi, ek raporlarında alacaklı bankanın akdi faiz kalemini ana para içinde —— etmediğinden,—- kabul etmişse de, kök raporda hesapladığı üzere isteyebileceği ana para ve akdi faiz tutarları belli olup, takipte ana para ve akdi faiz olarak iki ayrı kalem yazılarak istenmiş olması akdi faiz istenemeyeceği şeklinde yorumlanamaz. Bu sebeple asıl borçlu için —-akdi faiz istenebileceği; kefil için tahsilde tekerrüre yer vermeden——akdi faiz istenebileceği kabul edilmiştir.
Burada önemli olan bir diğer husus akdi faizin oranıdır. Kök ve ek raporlarda —–üzerinden yapılan akdi faiz hesabı mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Alacaklı banka takipte —-oranında akdi faiz istemiş ise de; hesap özetinde ve ödeme planında faizin yıllık —olduğu belirtilmiştir. Bu durumda—– oranında akdi faiz işletileceği kabul edilerek bu tutara göre bilirkişinin yaptığı hesaplamalar nazara alınmıştır.
Temerrüt faizi yönünden ise — özetinde belirtilen temerrüt faizi oranı uyumlu olup; bankanın —–oranında talep ettiği temerrüt faizi uygun görülmüş, bilirkişinin buna göre yaptığı hesaplamalar da hükme esas alınmıştır.
İhtarname masrafı ile ilgili bilirkişi masrafa ilişkin belgenin fotokopi olması sebebiyle; aslı sunulmuyorsa bankanın bu masrafları bilançosuna işleyip vergiden düştüğü anlamına geleceğinden masrafları isteyemeyeceği mütalaa etmiştir. Esasen —— göre de ihtarname masrafının talep edilmesi için, belgenin fotokopisinin de kural olarak yeterli olduğu açıktır; ne var ki takip talebinde ihtarname masrafı talep edilmemiş olduğu fark edilmiş; bu hususta bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.— ise ikinci ek raporda bu husus bilirkişiden tekrar hesaplanarak gözden geçirilmesi istenmiş, önceki hesabın doğru olduğu, asıl borçlu için —– temerrüt faizi istenebileceğini belirtmiştir.
Son olarak diğer takip dosyaları da —-getirtilerek tek tek incelenmiş, bu takiplerde başka kredi borçları sebebiyle takipler yapıldığı, mükerrer takip olmadığı, kefilin kefaletini kapsayan bir rehin olmadığı; asıl borçlu yönünden de İİK.nun 45. Maddesine aykırı bir yön olmadığı, sonuç olarak kefil için ve asıl borçlu için yapılan ve tahsilde tekerrüre yer vermeden yapılan takiplerin usule uygun olduğu görülmüştür.
Alacağın likit olması sebebiyle de asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1——- sayılı takibe itirazın kısmen iptali ile;
Tahsilde tekerrüre yer vermemek kaydıyla,
a-) Asıl borçlu için takibin
—-
—-
—faizi
—olmak üzere toplam —- üzerinden devamına; Fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE;
b-) Kefil için takibin,
—-


— olmak üzere toplam —- üzerinden devamına, Fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE;
2-Takip tarihinden tahsil tarihi kadar asıl alacağa %39 oranında temerrüt faizi uygulanmasına;
3-Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacı bankaya verilmesine,
4- Alınması gerekli —- harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 2.530,10-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%95,48 kabul %4,52ret oranında ) olmak üzere 2.415,82 TL ‘nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 94.085,62-TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen miktar üzerinden davalı vekili için takdir olunan 11.568,37-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10–6325 Sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca—— tarafından karşılanan 1320-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin 1.260,38-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazinere irad kaydına, bakiye 59,62-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 09/03/2022