Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/42 E. 2023/480 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/42 Esas
KARAR NO: 2023/480
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/08/2017
KARAR TARİHİ: 09/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında 02/06/2017 tarihli ——hammadde sipariş sözleşmesi imzalandığını, siparişte belirtilen ölçü ve kesimlerde özel sipariş malzemelerinin üretici frmaya sipariş edilerek —– ithal edildiğini, 03/07/2017 tarihinde malzemelerin geldiği ve kontrole hazır olduğunu davalı şirkete e-mail ile bildirildiğini, sipariş sözleşmesinde malzemelerin 2 hafta içinde kontrol edilmediği takdirde kabul edilmiş sayılacağı ve fatura edileceği maddesinin bulunduğunu, buna göre davalı şirketin süresinin 17/07/2017 tarihinde dolduğunu, aradan geçen süre içerisinde davalı şirketten hiçbir haber gelmediğini, davalının siparişleri teslim alma süresi dolduğu için siparişe ilişkin —- de kesildiğini, bu hususun—— nolu ihtarnamesi ile davalıya bildirildiğini, davalı şirketin cevabi ihtarname ile malları almayacağını ve faturayı iade ettiğini bildirdirdiğini, söz konusu cevap üzerine müvekili şirketin saklama yükünden ötürü söz konusu malları dava dışı başka bir alıcı olan —- bedelle sattığını, malların özel kesim olması nedeniyle dava dışı alıcıya daha ucuz bedelle ancak satılabildiğini, buna ilişkin —-seri nolu fatura düzenlendiğini, müvekkil şirketin davalı şirkete sipariş bedeli olan 295.099,18-TL bedelli malzemeleri ancak 201.188,36-TL bedele satması nedeniyle 93.910,82-TL zarara uğradığını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kısmi dava açılarak müvekkili şirketin siparişin zamanında teslim alınmamasından dolayı uğramış olduğu zararın yarısı olan 46.955,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin adresinin—-olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, esasa ilişkin olarak 05-06 Temmuz tarihlerinde——-sipariş konusu malları kontrol ettiğini, bu kontroller sonrasından ürünlerin büyük kısmının ayıplı olduğunun, kabul ve muayene şartlarını taşımadığının tespit edildiğini, bu durumun —- tarafından davacıya bildirildiğini, —— tarafından müvekkili şirkete konuya ilişkin ilk yazılı ve ayrıntılı bilginin 24/07/2017 tarihli mail ile gönderildiğini, bundan bir gün sonra inceleme raporunun mail yoluyla müvekkili şirkete gönderildiğini, malzemelerin üretim formunun istenilene uygun olmadığının tespit edildiğini, üretim sertifikalarının gönderilmediğini, malların ayıplı olduğunun belirtilmesine rağmen davacının fatura düzenlediğini, malların ayıplı olması nedeniyle siparişin iptal edildiğini ve iade faturası düzenlediklerini, —— tarafından müvekkili şirkete yazılı bilgi verildiği anda —– ihtarnamesi ile sipariş iptalinin davacıya bildirildiğini, kontroller neticesinde müvekkil şirketin talebine uygun olan sadece 4 adet malzemenin taraflar arasındaki ilişkinin kopması üzerine ——- Tarafından davacıdan satın alındığını ve müvekkili şirketin de fark ödemek suretiyle söz konusu malzemeleri——satın aldığını, kontrollerin 2 haftalık süre içerisinde yapıldığı, sipariş formu gereğince malları kabul etmiş sayılamacaklarını, dava dışı ———-sipariş konusu aynı malların satılıp satılmadığının anlaşılamadığını, asıl müvekkili şirketin mağdur olduğunu ve siparişilerini başka firmaya vermesi nedeniyle işinin geciktiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Taraf vekilleri, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerini sunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava; Hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında yapılan sipariş sözleşmesi uyarınca getirilen malların, ayıplı olduğunun ileri sürülmesi üzerine teslim alınmaması sonucu dava dışı başka bir şirkete daha az bir fiyata satılması nedeniyle sipariş bedeli ile satış bedeli arasındaki farkın şimdilik kısmi dava olarak yarısı tutarı olan 46.955,00-TL miktarın davalıdan tazmini talebine ilişkindir.
Eldeki dava ilk olarak Mahkememizde —- Sayılı dosya numarasını almış, —-karar sayılı karar ile—- Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiştir. Söz konusu karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. —–Karar sayılı ilamı ile aşağıda yer verilen gerekçe ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir:”Genel yetki kuralını düzenleyen HMK’nun 6.maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. Öte yandan aynı yasanın 10.maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.Sözleşmenin ifa edileceği yer ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89.maddesine göre tespit edilmelidir. Buna göre borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.Somut olaya gelince; taraflar arasında düzenlenen 02/06/2017 “Sipariş Formu” başlıklı belgede siparişe konu ürünler ve fiyatları liste halinde belirlendikten sonra “Mersin depo teslim ve KDV hariç fiyatlardır….Malzemeler — tarafından ——- kontrol edilecek ve 120 gün vadeli çekiniz tarafımızdan teslim alınacaktır….” ifadesi kullanılmıştır. Dolayısıyla sözleşmede satıcının malı teslim borcunun ifa yeri olarak —– ilinin kararlaştırıldığı kabul edilse bile, alıcının para borcunun ifa yeri olarak —— ilçesinin kararlaştırılmış olduğu açıktır. Bu durumda HMK 10. ve TBK 89.maddeleri uyarınca davacı alacaklının ikametgahı mahkemesi olan —-Mahkemeleri de yetkili olup, ——-ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kararı yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvusunun kabulü ile HMK’nun 353(1)a-3 maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.—— kararı sonrası dava dosyası Mahkememizin—Esas sırasına kaydedilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 02/06/2017 tarihli her iki tarafın imzasını içerir “sipariş formu” başlıklı belge incelendiğinde “Malzemeler —– tarafından ——–Depomuzda kontrol edilecek ve 120 gün vadeli çekiniz tarafımızdan teslim alınacaktır. Malzemelerin stoğa geldiği bilgisi mail ile yazılı olarak bildirilen malzemeler 2 hafta içerisinde kontrol edilmediği takdirde kabul edilmiş sayılacak ve tarafınıza fatura edilecektir.” şeklinde maddelerin bulunduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalıya hitaben —— tutarlı fatura düzenlendiği, davalıya gönderilen —– tarihli ihtarnamesinde davalının 2 haftalık süresinin dolduğu,——– faturanın kesildiği, en geç 7 gün içinde bedeli ödeme kaydıyla malzemelerin teslim alınması, bu sürede teslim almama durumunda malzemelerin başka müşterilere satılabileceği ve olası satış bedeli farkının davalı şirketten talep edileceği, malzemelerin ardiye/muhafaza bedeli olarak günlük 100-TL+KDV talep edileceği hususlarının bildirildiği, söz konusu ihtarnamenin 24/07/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya gönderilen —— nolu cevabi ihtarnamesi ile —– tarihleri arasında kontrollerin yapıldığı, ürünlerin büyük kısmının ayıplı olduğu, kabul ve muayene şartlarını taşımadığı ve bu durumun davacıya bildirildiği, sipariş konusu malların ayıplı olması nedeniyle siparişin iptal edildiği ve iade faturası gönderildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin sunduğu e-posta yazışmalarından; davalının—– tarihinde muayene için onay verdiği,—–tarihinde davalıya e-posta gönderilerek 05-06/07/2017 tarihindeki muayeneler hakkında bilgi verildiği, —– tarafından hazırlanan raporun ise davalıya —– tarihli e-posta ile gönderildiği anlaşılmıştır.—- tarafından söz konusu raporun üzerinde düzenleme tarihi olarak 21/07/2017 tarihinin yer aldığı, raporun sonuç kısmında tedarikçi firmanın şartları taşımayan ürünler hakkında sözlü olarak bilgilendirildiği, bağı çözülmeyen malzemeler hakkında kontrolün yapılamadığının işverene ve tedarikçiye sözlü olarak bildirildiği, kalite şartlarını sağlayan ve sağlamayan ürünlerin fotoğraflandığının belirtildiği görülmüştür.Mahkememizce davalının 2017 yılı tüm yasal ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi incelemesi yapılması için —– Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen 07/11/2019 tarihli raporda özetle;”… davalı tarafın davacı tarafça kendisine kesilen 19.07.2017 tarihli 295.099,18TL bedelli faturayı kayıtlarına intikal ettirdiği, anılan faturaya istinaden 24.07.2017 tarihinde kesmiş olduğu 295.099,18TL tutarlı iade faturasını da 2017 yılı ticari defterlerine kaydederek alınan malın iadesine ilişkin muhasebe kaydını yaptığı, davalının kayıtlarında davacıya borcu bulunmadığına dair kayıt davalı tarafın yasal defterleri üzerinde görülmüştür.” yönünde görüş bildirilmiştir.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir. Taraf vekilleri, rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunmuştur. Mahkememizce; davacının da defterlerinin incelenmesi suretiyle dosyanın metalurji mühendisi, borçlar hukuku uzmanı ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 29/03/2021 tarihli raporda özetle; davacının 2017 defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı şirket kayıtlarına göre davalının davacıya 0.01-TL borçlu olduğu, davalının süresi içinde ithal edilen malları kontrol ettirdiği, metalürjik olarak davaya konu olan ürünlerin——– numaralı raporu esas alınarak incelendiği, inceleme sonrası yüzey hataları, çatlaklar ve pürüzler fark edilerek——kalitelerindeki ürünlerin açık ayıplı olduğu, ——kalitesindeki ürünün ayıplı olmadığı, alıcının ayıplı ürünleri kabul etmek zorunda olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir. Taraf vekilleri, rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunmuştur.
Davacının rapora itirazları kapsamında ve ayıplı olmadığı tespit edilen ürünler ve—- davacıdan alıp davalıya sattığı ürünler ile ilgili davacı defterlerinde kayıt bulunup bulunmadığı, —- ürünlerin satılmış olması durumunda TBK 230 maddesi kapsamında değerlendirme yapılması için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 01/07/2022 tarihli ek raporda özetle; davalı tarafından davacıya kesilen iade faturasının 226.962,78-TL’lik kısmını ayıplı ürünlerin oluşturduğu, ayıplı olmayan ürünlerin tutarının 68.136,39-TL olduğu, ayıplı olmayan ürünlerin davadışı firmaya 46.453,01-TL’ye satıldığı, aradaki farkın 21.683,38-TL olduğu, davalının ayıplı olmayan ürünler yönünden davacının ürünleri —- sattığını gösterir dosyada mevcut bir belge bulunmadığını, ayıplı olmayan ürünlerin hepsinin dava dışı —- satıldığının —– nolu faturadan anlaşıldığı, kök rapordan ayrılmadıkları, incelenen davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre davalının davacıya borçlu olmadığı, davacı firmanın dava dışı firmaya daha düşük bir fiyattan ürün satıp fatura kestiği, fatura içeriklerine göre birim fiyatlar üzerinde çıkarılan bu aradaki tutar farkının 21.683,38 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir. Taraf vekilleri, rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunmuştur. Taraflar arasındaki 02/06/2017 tarihli her iki tarafın da kaşe ve imzasını taşıyan “sipariş formu” başlıklı belgede sipariş konusu malzemelerin davalı tarafından davacının——-a kontrol edileceği, malzemelerin stoğa geldiği bilgisinin mail ile yazılı olarak bildirilmesi ile söz konusu malzemelerin 2 hafta içerisinde kontrol edilmediği takdirde kabul edilmiş sayılacağı ve alıcıya fatura edileceği hususları düzenlenmiştir. Ticari satış ve mal değişimi ve ayıp ihbarı ile ilgili süreler, TTK’nın 23 ve TBK’nın 223. Maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak somut davada taraflar, imzaladıkları sipariş formunda sipariş edilen malların geldiğinin bildirilmesi ile kontrol edilmesi için 2 hafta süre belirlemişlerdir. Tarafların tacir olduğu da dikkate alınarak bu itibarla artık aralarında yaptıkları sözleşmede belirledikleri 2 hafta sürenin esas alınması gereklidir.
Davacı taraf sipariş konusu malların geldiği bilgisinin davalıya 03/07/2017 tarihinde e-mail ile bildirildiğini ileri sürmüş, ancak bu konuda herhangi bir belge sunmamıştır. Öte yandan davalı vekilinin sunduğu e-posta yazışma örneklerinden davalının, dava dışı—-sipariş konusu malların muayenesi için— tarihinde onay verdiği ve söz konusu muayenelerin —- tarihlerinde gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının, sipariş konusu malların geldiği bilgisini davalıya 03/07/2017 tarihinde bildirdiği iddiası kabul edilebilir niteliktedir. Yapılan muayene sonrası —— tarafından 24/07/2017 tarihinde davalıya e-posta gönderilerek —– tarihindeki muayeneler hakkında bilgi verildiği, ——— tarafından hazırlanan raporun ise davalıya 25/07/2017 tarihli e-posta ile gönderildiği anlaşılmıştır. Davacı taraf ise, sipariş formunda belirtilen 2 hafta sürenin geçmesinden sonra davalıdan haber gelmemesi üzerine 19/07/2017 tarihinde sipariş konusu mallar için fatura düzenlediğini ve bunu ihtarname ile davalıya gönderdiğini ileri sürmüştür. Davalı da 25/07/2017 tarihli ihtarname ile siparişi iptal ettiğini bildirerek iade faturası düzenlemiştir. Tarafların ticari defterlerinden iade faturasının kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında sipariş konusu mallar üzerinde 2 hafta içerisinde muayene yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak 2 haftalık süre içerisinde sipariş konusu malların kontrolünün yapılmış olması dolayısıyla sipariş formundaki şartın yerine getirildiğinin kabul edilmesi dar bir yorum olacaktır. Aksi durumda sadece 2 hafta içerisinde kontrolün yapıldığının yeterli olduğunun kabul edilmesi, davacıyı yani satıcıyı belirsiz süre boyunca davalının yani alıcının söz konusu ürünleri alacağını beklemesi anlamına gelmesi olur ki bu da her iki tarafının tacir olduğu bir sözleşme açısından kabulü mümkün gözükmemektedir. Burada 2 hafta içerisinde gerekli kontrollerin yapılıp yine aynı 2 hafta içerisinde muayeneye ve malların satın alınma durumuna ilişkin bildirimin yapılması da gerekmektedir. Dava dışı —— tarafından davalıya söz konusu malların muayenesi ile ilgili bilgi 24/07/2017 tarihli e-posta ile bildirilmiş ve 25/07/2017 tarihli e-posta ile de inceleme raporu gönderilmiştir. Söz konusu tarihler, davacının davalıya gönderdiği ihtarnamenin ve faturanın tebliğ tarihinden (24/07/2017) sonra meydana gelmiştir. Daha sonra ise davalı 25/07/2017 tarihli ihtarname ile siparişi iptal ettiğini bildirmiş ve iade faturası göndermiştir. Sipariş konusu malların 03/07/2017 tarihinde geldiğinin bildirilmesi ile muayenenin ve buna ilişkin sonuçların en geç 17/07/2017 tarihinde davacıya bildirilmesi gerekirdi. Bir diğer husus ise;—–inceleme raporunun sonuç kısmında tedarikçi firmanın yani davacının şartları sağlamayan ürünler hakkında sözlü olarak bilgilendirildiğini belirtmiş ise de sipariş konusu mallara ilişkin sipariş formu yani sözleşme, davacı satıcı ile davalı alıcı arasında imzalanmış olup, söz konusu sözleşmenin tarafı olmayan dava dışı —— sözlü olarak yaptığı bilgilendirmenin davacı için bir bağlayıcılığı bulunmamakta olup, bu nedenle bir ayıp ihbarı olarak da kabulü mümkün değildir.Davalı vekili, sipariş konusu mallar ile ilgili davacı tarafla defalarca telefon ile görüşme yapıldığını beyan etmiş ise de davalı alıcı, süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır ——-Yukarıda yer verildiği üzere söz konusu süre ise tarafların anlaşmaları sonucu 2 haftadır. 2 haftalık süre geçtikten sonra davalı taraf, 25/07/2017 tarihli ihtarnamesi ile sipariş konusu mallardaki eksiklikler nedeniyle ayıp ihbarında bulunarak siparişi iptal ettiğini bildirmiştir. Sonuç olarak, davalı sipariş iptali bildiriminde yani sözleşmeden dönme iradesini geç bildirmesi nedeniyle alıcı temerrüdüne düşmüştür.
TBK 236. Maddesine göre ise borcunu ifa etmeyen alıcı, satıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlü olup, satıcı, satış bedelini ödemede temerrüde düşmüş olan alıcıdan, bu bedel ile satılanın başkasına dürüstlük kurallarına uygun olarak satışından elde ettiği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.
Somut davada davacı, sipariş konusu malları, saklama yükünden ötürü dava dışı —— sipariş bedelinden daha ucuz bir fiyata sattığını belirtmiş ve buna ilişkin 01/08/2017 tarihli faturayı sunmuştur. Davacının, davalıya düzenlediği faturanın tutarı 295.099,18-TL ve —— düzenlediği faturanın tutarı 201.188,36-TL’dir. Davacı her iki fatura tutarı arasındaki fark olan 93.910,82-TL zararı olduğunu belirterek işbu kısmi davada yarı tutar olan 46.955-TL talep etmiştir.Davacının, sipariş konusu mallar için davalıya düzenlediği fatura ile dava dışı ——- düzenlediği malların türlerinin ve miktarlarının aynı olduğu görülmüş, böylelikle söz konusu ürünlerin dava dışı —— satıldığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf, kabul şartlarını taşıyan 4 malzemeyi dava dışı —- aldığını ve ——–öncesinde bu malları davacıdan aldığını ileri sürmüşse de dosya kapsamında söz konusu hususu ispatlayan fatura, vb. somut bir bilgi ve belge sunulmamıştır. Ayrıca davalı, sipariş konusu malların bir bütün olarak hepsinin alınması gerekmesi nedeniyle kabul şartlarını taşıyan yani ayıpsız olan malzemeleri almadığını beyan etmiş ise de sipariş konusu malların neden bir bütün olarak alınması gerektiği hususunu ispatlayamamıştır.
Bu nedenlerle davalının, alıcı temerrüdüne düştüğü ve davacının sipariş konusu malların sipariş bedeli ile dava dışı 3. Bir şirkete satış bedeli arasındaki bedeli isteyebileceği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, 46.955,00-TL’nin dava tarihi olan 22/08/2017 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 3.207,50-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 801,88-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.405,62-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40-TL başvurma harcı, 801,88-TL peşin harç toplamı olan 833,28-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 4.639,38-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 09/06/2023