Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/39 E. 2021/1132 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/39 Esas
KARAR NO : 2021/1132 Karar
DAVA : Tazminat (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/04/2019
KARAR TARİHİ : 19/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ———–kapsamında——- neticesinde söz konusu ürünü daha uygun fiyata ve sorunsuz ve ayıpsız şekilde temin edecekleri teklifini sunduklarını, buna ilişkin ————yazılı —– anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini davalı—— devrettiği sonraki süreçte anlaşıldığını,— daha önce cari hesap şeklinde yürütülen faaliyetin aynı şekilde ve aynı koşullarda—–yürütülüğünü, davalı —–tarihinde —– olarak müvekili firmaya —————– edildiğini, ürünlerdeki ayıpların ———- tespit edildiğini, —- zarara uğradığını, bütün bu nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları ile diğer tüm yasal haklarının saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulünü, 12.258.00-11. maddi zararın 17.04.2017 tarihinden itibaren ticari mevduata uygulanan en yükseck faiz ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı şirketin arasında ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap ve mutabakatı olduğunu, davacı şirketin davalı şirlete —— —– borcu olduğunu, davalı şirket tarafından davacı şirkete —– kesildiğini, ——- olduğunu ve davacı şirkete gönderildiğini, davacının bu faturalara itiraz etmediğini, bu faturaların toplam bedelinin — alacağa istinaden toplam—– ödeme yapıldığını, bakiye alacak için davacı ile görüşmeler yapılmasına rağmen bir sonuç alınamadığını, davacı şirket aleyhine 4.216.25-TL için icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, malın ayıplı olduğunu kabul etmemekle birlikte, davalı müvekkili şirket ile davacı şirket arasındaki görüşmelerde davacı——tedarik ettiği mallara göre daha ucuz olmasından—getirileceği konusunda anlaştıklarını, davacının malların ithal olduğunu bildiğini, ——- davacı —-gerektiğini, davacının ayıp ihbar süresine uymadığını, malın tesliminden—-sonra, malların ayıplı olduğu ve zarara uğratıldığı iddiasıyla dava açmasının borcu ödememek adına yapıldığını, davacı —- arasında yapılan taahhüdün müvekkilini bağlamadığını, davacının satım konusu malları işlediğini, bir yıl kullandıktan sonra iade etmek istediğini, müdahale —- muvafakat etmediklerini, —- davacıya ulaştırıldığını, davacı tarafça üzerinde işlem yapılan —– iadesinin söz konusu olamayacağını, bütün bu nedenlerle. fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak ——- itirazların iptali davasının bekletici mesele yapılması. davacı yanca haksız ve kötü niyetli olarak ikame edileni mesnetsiz davanın tüm talepler yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki ——— ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak uğranılan zararın tespiti ve tazminine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkemece, davacı tarafın göstermiş olduğu ——— niteliğinin belirlenmesi bakımından dinlenilmesine karar verilmiş, tanıklar dinlenerek dosya konusunda uzman —- verilerek, rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda; Davacı firmanın, davalı firmadan ——————-, açık ayıplı olan 2.196 adet ——— bedelinin ——dahil—– 9.820,90-TL olup, ürünler ayıplı olduğundan davalı firmanın bu bedelin tamamından sorumlu olacağı, davacı firma, davalı firmadan 17.04.2017 tarihindn itibaren ticari faiz talep edebileceği, şeklinde raporunu sunmuştur.
Taraflar arasında satıma konu ürünlerin davalı tarafça davalıya teslim edildiği ve satım bedeli hususunda bir uyuşmazlık bulunmamakta olup uyuşmazlık, davalı tarafça —–teslim edilip edilmediği, bu kapsamda davacı zararının ne kadar olduğu, ayıbın niteliği, süresinde bir ayıp ihbarında bulunup bulunulmadı, davalının davacı zararında sorumlu olup olmadığı noktalarındadır.
Taraflar arasındaki——yazışmaları HMK 199.maddesi anlamında belge niteliğindedir. Davacı ve davalı arasında yapılan ve dosyaya sunulan yazışmalarda ilk olarak —– davacı şirket —- bilgi verildiği,——- davalı şirket yetkilisi tarafından davacı —— ——— bilgilerinin bildirildiği, bu kişi ile davalı şirket yetkilisi arasında —– tarafından incelettirilmesine yönelik yazışma yapıldığı—-, davalı şirket yetkilisine çekilen ——-ayıp olduğu, ayıbın niteliği de belirtilerek, daha açıklayıcı şekilde bildirilmiş olduğu görülmüştür. Yine davacı tarafça davalıya çekilmiş ——— İhtarnamesinin bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
TBK 219 ve devamı maddelerinde satım söleşmelerinde ayıptan doğan sorumluluk düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 227/1. maddesinde ———- haklarının neler olacağı belirlenmiştir.
TTK 23/c maddesi hükmü uyarınca,———düzenlenmiştir. —— ayıp açıkça belli değilse,——sonra 8 gün içinde malı incelemeli veya incelettirmeli ve bu inceleme sonunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, bu sürede satıcıya bildirmelidir. Anılan kanun hükmünde diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmünün uygulanacağı düzenlenmiştir. TBK 223/2 maddesine göre, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıbın söz konusu olması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacaktır.
Ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte ayıbın tespiti halinde alıcının sözleşmeyi fesih hakkı da bulunduğundan yani uyuşmazlık fesih sonucunu da doğurabileceğinden ticari satışlarda ayıp ihbarının TTK’nın 18. maddesinde öngörülen usulde ve şekilde yapılması ispat bakımından önem arzetmektedir. Yani davacı taraf süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı belgeler ile ispat etmelidir.
Somut olayda, satım—– niteliğinde olduğu bilirkişi tespiti ile de ortaya konulmuştur. Mahkemece dinlenen tanık ifadelerinden davacı tarafça bu hususta bir inceleme de yapıldığı anlaşılmaktadır. Belirtilen sebeplerle davacı tarafça TTK 23.maddesinde öngörülen süre içersinde ayıp ihbarının yapılması gerekmekte olup davacı tarafın ayıptan haberdar olduğu halde davalıya süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı görülmektedir.
Davacı tarafça süresinde bir ayıp ihbarında bulunulmadığından TBK 227.maddesinde yer alan seçimlik haklara başvurulamayacaktır. Davacı taraf süresinde ihbarda bulunmayarak satım konusu malları ayıplı hali ile kabul etmiş durumda olup artık davalıdan bir talepte bulunamayacaktır.
Açıklanan sebeplerle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli 59,30-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 209,34-TL harcın mahsubu ile kalan 150,04-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6—— davalı vekili için takdir olunan ——- —–vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca—– davacıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.