Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/332 E. 2021/1086 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/332 Esas
KARAR NO: 2021/1086
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/05/2019
KARAR TARİHİ : 06/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın —— müsteniden borçluya kredi kullandırıldığını, davalı borçlular işbu kredi çerçeve sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile borcun tamamından sorumlu olduklarını, kredi şartlarına uyulmaması ve geri ödemelerin yapılmaması üzerine adi geçen tüm borçlulara —– yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek borcun ödenmesi ihtar edildiğini, ancak borcun ödenmediğini, müvekkilinin alacağının tahsilini teminen fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak kaydı ile davalı ve dava dışı borçlular aleyhine, öncelikle ———sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılar ile davacılar arasında akdedilen——–içeren bir sözleşme olduğunu, —- taraflı olarak önceden düzenlenmiş olması irade özerkliği kuralıyla arasında çelişkiler barındırdığını, kredi müşterisinin irade beyanı, sözleşmenin imzalanma anında ortaya konulduğunu, taraflar sözleşme yaparken yaptıkları sözleşmenin içeriğini özgürce belirleyememekte, banka önceden hazırladığı matbu sözleşmeyi adeta alelacele müşteriye imzalattığını, bunun sözleşme özgürlüğü prensibinin bir sonucu olduğu düşünülse de içerisinde birçok çelişki barındırdığını. bahsedilen durum sözleşme özgürlüğü kapsamında değerlendirilse dahi bu özgürlük sınırsız olmadığını, sözleşmeler kanundaki emredici hükümlere, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olamaz—- ——— yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir.” Kanun koyucu tarafından yapılan tanım gereği, genel kredi sözleşmeleri hazırlanış şekilleri itibariyle genel işlem koşulları hükmüne tabidir. —– başlığı altında yer aldığını, söz konusu kefalet adi kefalet niteliğinde olduğunu, bu durumda asıl borçlu yönünden hacizle ilgili tüm yollar denenmeksizin kefile gidilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Müvekkiller aleyhine ikame edilmiş haksız ve mesnetsiz davanın reddine, takip konusu alacağın —– aşağı olmamak üzere davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davacı banka tarafından, dava dışı asıl borçlu —–tarafından ödenmemiş kredi borcu nedeniyle davalı kefiller hakkında başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraf teşkili sağlandıktan ve deliller toplandıktan sonra işin esasına girilip gerekli inceleme yapılmıştır.
Davalıya dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, tarafların delileri toplanmıştır.
Davaya konu olan—– icra takibi dosyası celp edilerek dosyamız arasına konmuştur.
Davaya konu —- dosyası incelendiğinde, bankanın —tarihli takip talebi ile toplamda — alacak üzerinden müteselsil kefillere karşı icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluların bir kısmına — tarihinde tebliğ edildiği, tüm borçluların tek bir dilekçe ile —– tarihinde, borca, faize ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu, davacının da süresi içinde —- tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Takibe ve davaya dayanak yapılan—– dair ihtarname örnekleri dosyamıza sunulmuştur.
Dava dışı asıl borçlu—- dava açtığı, bu davanın anılan mahkemenin — dosyasında görüldüğü, asıl borçlu şirket hakkında —- tarihi itibariyle geçici mühlet kararı verildiği, yapılan yargılama sonunda da —– tarihli kararla tasdik kararı verildiği, kararın istinaf edildiği, henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Davacı bankanın icra takip tarihi itibari ile kullandırılan kredilerden dolayı davalı borçludan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bankacı bilirkişi — tarihli raporunda özetle, davalıların — limitle müteselsil kefil olduklarını, bankanın —- toplam borcun olduğunun ihtar edildiğini, ihtarnamenin — tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnamede verilen—- tarihinde temerrüde düştükleri, —- kullandırıldığını, bankanın bir kısım tahsilatlar yaptığını, bunları —-nolu kredide ana paradan düştüğünü, netice olarak——— talep edilebileceğini, temerrüt faiz oranı olarak sözleşmenin —göre bildirilen en yüksek —- fazlası oranında temerrüt faizi uygulanacağının kararlaştırıldığı, bu hükme göre bankanın — oranında temerrüt faizi isteyebileceği takiple ——- oranında istendiğini mütalaa etmiştir.
Bilirkişinin bu kök raporuna karşı davacı banka, ana para kaleminin eksik hesaplandığı; davalılar da kefaletin geçerli olmadığı, geçerli olsa bile adi kefalet olduğu, asıl borçlunun konkordato dan faydalandığı ve alacağın muaccel olmadığı iddiası ile itiraz etmiştir.
Tarafların itirazları üzerine bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi —- raporunda da kök rapordaki tespitlerini tekrarlamıştır.
——- uyarınca görülen lüzum üzerine bilirkişinin sözlü açıklamada bulunması ——–tarihli duruşmaya çağırılmıştır. Bilirkişi beyanında;
——-belgeyi incelendim, ben şubede inceleme yaptığım sırada banka tarafından bana verilen ve yine banka tarafından bana mail olarak gönderilen—— kayıtlarında bulunan hesap ekstresine göre raporumu hazırladım, banka kendi kayıtlarında yapılan tahsilatı ana paradan düşmüş olduğundan ben de bu şekilde hesapladım, ek rapora itiraz dilekçesi ekinde sunulan —— hazırlanmış bir belgedir, sonradan da hazırlanabilir, bu nedenle ben kök ve ek rapordaki hususları tekrar ediyorum, bana sorduğunuz soruları anladım, yapılan tahsilatların öncelikle faiz ve masraflardan düşülmesi yasal olarak mümkündür ancak uygulamada zaman zaman kamu bankalarının yapılan tahsilatları ana paradan düştüğünü görebiliyoruz dediği” görülmüştür.
Mahkememizce denetlenen bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, faiz oranlarının sözleşmeye uygun olduğu, kat, temerrüt ve takip tarihlerine göre faiz hesabının yapıldığı, davalıların müteselsil kefil sıfatıyla —- —- kefalet ilişkisinin tüm yasal unsurlarını barındırdığı, davalıların kefalet miktarını ve türünü bilerek , kendi el yazıları ile imzaladıkları, şirket ortağı ve yetkilisi olmakla eş rızasına gerek olmadığı, kefaletin müteselsil kefalet olduğu, asıl borçlu konkordato talebinde bulunmuş ise de davacı bankanın konkordato tedbiri almamış müteselsil kefillere karşı takip yapmasında ve alacağını talep etmesinde hiçbir usulsüzlük olmadığı, tahsilde tekerrüre yer vermeden tahsil talebinde bulunabileceği anlaşılarak rapora itibar edilmiştir.
Davacı banka ek rapora itiraz dilekçesinde temerrüt tarihi ile takip tarihi arasında —– tahsilat yapıldığını, bankacı bilirkişinin bu tutarı anaparadan düşmesinin hatalı olduğuna dair itirazları yönünden, bankacı bilirkişi, bankanın kendi kayıtlarında bu tutarı kendisinin ana paradan düştüğünü gösteren ekran görüntüsüne işaret ederek görüşünde ısrar etmiştir. Davacı vekilinin itiraz dilekçesi ekinde sunduğu—- —-resmi bir evrak sayılamayacağı, her zaman hazırlanabileceği, bilirkişinin şubede yaptığı incelemelerde kendisine banka tarafından verilen —– itibar edilmesi gerektiği, buna göre de bankanın arada yaptığı tahsilatı ana paradan düşerek —- tarihinde takibe alması göz önüne alınarak bilirkişi tespitleri hükme esas alınmış, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Açıklanan sebeplerle davanın kısmın kabulüne karar verilmiştir. Asıl alacak likit ve belirli olduğundan takdiren %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1—– sayılı takip dosyasında, davalı tarafça yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, tahsilde tekerrürü yer vermemek kaydıyla,
a)Takibin— ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam —-üzerinden DEVAMINA; fazlaya ilişkin kısmın reddine;
b-Takip tarihinden tahsil tarihine kadar, asıl alacağa %57 oranında temerrüt faizi uygulanmasına;
c-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine;
2- Alınması gerekli —harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarfedilen toplam — yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren —- davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 161.945,31-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen miktar üzerinden davalılar vekili için takdir olunan 31.967,98-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 06/10/2021