Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/313 E. 2019/1321 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/868 Esas
KARAR NO : 2019/1235
DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ: 13/08/2015
KARAR TARİHİ: 20/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında aktedilen —- tarihli işletmesi sözleşmesine göre müvekkilinin, —- sınırları içerisinde kalan ve — nolu davalı adına —-ruhsat numarası ile kayıtlı maden işletme sahasında yapılacak maden kırıp eleme işini üstlendiğini,—–nolu davalı şahsın sözleşmede kefil olduğunu, müvekkilinin, sözleşme ve tarafların iyiniyetine güvenerek sahada çalışmalar yaptığını, makinaların yerleşim planının çizildiğini, hafriyat yapıldığını, makinaların montajı için çeşitli kısımlara beton döküldüğünü, akabinde makinaların bir kısmının —– bir kısmı Isparta, bir kısmı Ankara’dan satın alınarak maden sahasına getirildiğini ve kurulmaya başlandığını, makinaların kurulma aşamasında orman muhafaza memurlarının kendilerine sahanın davalı olduğu ve çalışma yapılamayacağı ifade edilerek çalışmalarının durdurulduğunu, bunun üzerine sözleşmenin tarafı ile irtibata geçildiğini, sorunun çözüleceği belirtilmesine rağmen üç ay geçtiği halde sorunun çözülmediğini, durumun — Noterliğinin — gün ve ——— yevmiye sayılı ihtarı ile davalıya bildirildiğini, bir kısmı satın alınarak, bir kısmı ise kiralanarak maden sahasına getirilen makinaların kış şartlarında açıkta kalması ve müvekkilinin daha fazla zarara uğrayacağı gözetilerek kaldırılması gerektiğini, bu nedenle çalışma sahasına getirilen makmalar ve bunların yıllık üretim kapasitelerinin İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin —- D.İş sayılı dosyası ile tespiti yoluna gidildiğini, maden işletme sahasına makinelerin sözleşmeye uygun bîr şekilde %100’ünün getirilmiş olduğu, %90’ının montajının tamamlanmış olduğunun, sözkonusu konkasör (kırma eleme) hattının yıllık üretim kapasitesinin — ton/yıl olduğunun mahkeme kararı île tespit edildiğini, anılan kararın kesinleştiğini, müvekkilin — Noterliğinin — tarih ve— yevmiye sayılı İhtarname ile sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini, ihtar ile tahmini olarak belirlenen——- TL zararın davalılardan talep edildiğini ancak kendilerine herhangi bîr ödeme yapılmadığını, açıklanan nedenlerle sözleşmeye aykırılık dolayısıyla, müvekkilin yaptığı masraflar, ortaya çıkan zararlar, sözleşme gereği gibi ifa edilseydi müvekkilinin malvarlığının alacağı hal, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi nedeni İle uğranılan zarar ve mahrum kalınan karın dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile davalılardan alınmasına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; paşaköy muhtarlığı tarafından—– aleyhine, müvekkili şirkete verilen —- tarihlî madencilik faaliyetleri için işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali istemiyle İstanbul 4. İdare Mahkemesinde ——— esas sayı ile dava açıldığını, müvekkilinin bu davada müdahil konumunda bulunduğunu, anılan davada mahkemece —- tarihli karar ile müvekkile verilen işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptaline karar verildiğini, sözleşme öncesi var olan bu ifa imkansızlığı durumu hakkında davacı tarafa bilgi verildiğini ve davacı tarafın bu durumu kabulü ile sözleşme aktedildiğini, madene ilişkin ruhsat sorunları basına da yansımış olduğundan, davacının bu hususu bilmeden sözleşme imzaladığı ve masraf ettiği iddialarını kabul etmediklerini, davanın, bu sorun çözüldükten sonra çalışmaların başlayacağını bilerek bu işe giriştiğini, davacı tarafından keşide edilen – Noterliğinin ——- yevmiye sayılı ihtarına karşı verilen cevap ile sorunun çözümü için gerekli girişimlere başlandığı, sorunun çözümü için tarafımıza uygun bir süre verilmesini ve sözleşmenin devam etmesi niyet ve temennisi içerisinde olduğu hususunun belirtildiğini, müvekkilinin kusuru dışında oluşan ifanın imkansızlığı sorunun çözüldüğünü ve bu durumun davacı tarafa — Noterliğinin ——–yevmiye sayılı ihtarı ile bildirildiğini, aradaki sözleşme devam etmesine rağmen davacının, mahkemeye yaptırdığı tespit sonrası makinaları söküp götürdüğünü ve çalışmaya devam etmediğini, bu nedenle davacının, zarara uğratıldığı gerekçesiyle tazminat talebini kabul etmediklerini, açıklanan nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinin davacı tarafça haklı feshedildiği iddiası ile davalıdan istenen maddi zararalara ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında — tarihli işletme sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davacının davalı şirket adına maden ruhsatlı olan alanda maden kırıp eleme işini üstlendiği, davacının ton başına —-TL ücert vereceği sabittir.
Davacının iddiası hazırlık yaptığını, iş makinalarını alarak sahaya getirip kurduğunu, çalışmaya başladığnıda orman muhafaza memurlarının gelerek müdahale ettiğini, ruhsat sorunlarını çözmesi gereken davalının hareketsiz kaldığını, bu nedenle sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle yaptığı masraflar ve mahrum kaldığı kar olmak üzere uğradığı zararların tazminini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Dava, sözleşmenin tarafı olan—— mütselsil kefil olarak sözleşmeyi imzalayan …’e karşı açılmıştır.
Davalılar ise —–tarihli olan madencilik faaliyetleri için işyeri açma ve çalışma arama ruhsatının, iptali istemiyle açılan idari davada, İst. 4. İdare Mahkemesinin— E sayılı dosyasında ——– tarihli kararla ruhsatın iptaline karar verildiğini, sözleşme tarihine göre ifa imkansızlığının sözleşme öncesi mevcut olduğunu, ifa imkansızlığının davacının başından beri bildiğini, bu sorun çözüldükten sonra çalışmaların başlayacağının davacının bilgisi dahilinde olduğunu, kusurlarının olmadığını, davanın haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Bahsi geçen İst. 4. İdare Mahkemesinin —- K saylı dosyadaki gerekçeli karar dosya içine celp edilmiş; —-yürütme durdurma kararının —- tarihinde reddedildiği, anılan kararın da Danıştay —. Dairesinin—- incelemesinden geçerek onandığı anlaşılmıştır.
Davacı, maden arama sahasına getirip kurduğu iş makinalarının tespiti talebinde bulunmuş, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin —D.İş sayılı dosyasında —- tarihli bilirkişi raporunda davacının iş makinalarının %100 ünün getirdiği, %90’ının montajını tamamladığı mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce öncelikle bir jeofizik mühendisi bir hukukçu bilirkişiden rapor alınmış, — tarihli raporda, dosyadaki belgelere göre nakliye masrafları, kurulum masrafları ve işçilik ücretleri, yemek ücreti vs.nin —- TL tutarında olduğu,kar kaybı hesabı içinse bir makine mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişinin gerektiği, ayrıca kefilin, kefalet sözleşmesinin TBK.nun 581,583 maddeleri karşısında geçersiz olduğunu mütalaa edilmiştir.
Bir inşaat ve bir makine mühendisinden alınan — tarihli raporda ise davacının—– günlük kar kaybı olduğunu, bunun da tonu bayına ödenecek — TL hesabından — TL tutacağını mütalaa etmişlerdir.
Davacı, alınan raporlardan sonra — tarihli ıslah dilekçesi ile talebini ıslah etmiş, davalı şirketten — TL, (davalı …– TL) talep etmiştir.
Davalı taraf bilirkişi raporuna itiraz ettği gibi ıslah sonrası artırılan talep yönünden zaman aşımı definde bulunmuştur.
Islah ile miktar itibariyle dosya heyetlik görülen işlerden olmuş, yargılamaya heyet olarak devam edilmiştir.
Davacının —- tarihli ilk ihtarında orman muhafaza memurlarının çalışmaya izin vermediklerini, sorunların çözüleceği vaadinin üzerinden – ay geçtiğini, engellerin – gün içinde kaldırılmasını aksi halde sözleşmenin feshedileceğini ihtar etmiştir. Davacı, —- tarihli ikinci ihtarında haklı nedenle fesih bildiriminde bulunarak uğranılan zararların tazminini talep etmiştir. Davalı ise —- tarihli cevabi ihtarnamesinde — tarihli —- yeni bir ruhsat aldıklarını, davacıya sözleşmedeki edimlerini yerine getirmeye davet ettiğini belirtmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin — tarihli olduğu, ruhsatın iptaline —-tarihinde karar verildiği açıktır. Sözleşmenin 4. maddesinde ruhsatla ilgili idari kurumlarda doğacak sorunlardan ruhsat sahibi davalının sorumlu olacağı kararlaştırılmış, çalışmanın idare tarafından durdurulması halinde davalının davacıdan hak talep edemeyeceği düzenlenmiştir.
İfa imkansızılığı kavramı üzerinde durmak gerekir. İfa imkansızlığı da ortaya çıkış nedenine göre bazı ayrımlara tabi tutulmaktadır. Bu ayrımlardan birisi de, objektif imkansızlık (daimi imkansızlık)- geçici imkansızlık ayrımıdır. Şayet ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil, herkes için söz konusu ise buna objektif imkansızlık denilmektedir. Objektif imkansızlıkta sözleşme esasen butlanla batıldır. (geçersizdir) ve ayrıca feshi gerekmez.——— Halbuki geçici imkansızlıkta akdin ifası (icrasının istenmesi) bir hadisenin gerçekleşmesine bağlıdır. Ancak o hadise tahakkuk ederse akdin icrası istenebilir. Geçici imkansızlığın varlığı beraberinde, tarafların bu sözleşme ile ne kadar süre bağlı kalacakları sorununu getirir. Bu konudaki kural ”ahde vefa” ilkesi gereği tarafların sözleşme ile bağlı tutulmasıdır. Ancak bazı özel durumlar vardır ki, tarafları o sözleşme ile bağlı saymak hem onların ekonomik özgürlüklerini engeller hem de bir başkası ile sözleşme yapma fırsatını ortadan kaldırır. Uygulamada, geçici imkansızlık halinde tarafların o sözleşme ile bağlı tutulma süresine ”akde tahammül süresi” denilmektedir. Bu sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde değerlendirmek gerekir.
Somut olayda objektif ifa imkansızlığı olduğunu ve sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bir kere, söz konusu arazi koruma altında, kültür tabiat varlığı gibi hiç bir şekilde maden ruhsatı verilmeyecek bir alan değildir. Nitekim advalı —— tarihinde ——— yeni bir maden ruhsatı almıştır. Buradaki ifa imkansızlığı geçici ifa imkansızlığıdır. Davacı ruhsatın iptal edilmiş olduğunu bilse dahi, davalının bu sorunu çözeceğini vaad ettiği, sözleşmenin 4. maddesine göre bu sorunları gidermeyi üstlendiği görüldüğüne göre, davacı davalıya süre verecek, kendisi de belli bir süre sözleşme ile bağlı kalacaktır.
Sözleşmenin yapıldığı tarihten feshe kadar – yıl —— gün süre geçmiştir. Davacının, davalı tarafın yeni bir ruhsat alarak sorunu çözmesi için beklemesi gereken makul süre fazlasıyla geçmiştir. Davacı belli bir süre ahde vefa kapsamında davalının ruhsat sorununu çözmesini beklemiş ancak davalı TBK.nun 136/3 maddesine göre ifa imkansızlığının ortadan kalkamayacağını gecikmeksizin davacıya bildirmek zorundayken, bunu yapmamıştır. Bu nedenle davacının fesih ihtarının haklı olduğu, “fesih” ifadesi kullanılmış ise de davacının ihtarının “dönme” niteliğinde olduğu ve davacı sözleşmeden haklı nedenle döndüğünden, davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa sözleşmeden haklı olarak dönen taraf, temerrüte düşmekte kusurlu olan taraftan dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nın 125/3.maddesi uyarınca ancak menfi zarar talep edebilir. ——–)
Burada davalının sorumlu olacağı zararın ne olduğu ve ne şekilde hesaplanması gerektiği de belirlenmelidir. Sözleşmeyi haklı olarak fesheden taraf, karşı taraftan müspet zararlarını, sözleşmeden dönen taraf ise menfi zararlarını isteyebilir.
Menfi zarar; sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır.
Müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği, müsbet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır(kar-kazanç kaybıdır). —–
Davacı sözleşmenin yapılacağı sırada, ruhsatın iptal edilmiş olduğunu biliyor veya basiretli bir tacir olarak bilmesi gerekiyor durumundadır. O halde davacı sözleşmeyi aktederken davalının ruhsat alacağını düşünerek sözleşme ilişkisi içine girdiği ancak davalının sözleşmenin 4. maddesi ile üstlendiği edimini yerine getirmeyerek sözleşmeyi hükümsüz hale getirdiği, davacının sözleşmenin yerine getirileceğine duyduğu güveni boşa çıkardığı, bu durumda da davacının menfi zararlarını talep edebileceği anlaşılmaktadır.
Menfi zarar, başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olduğuna göre, davacı makinalara ödediği parayı, makinaları maden sahasına getirip montajlayarak yaptığı masrafları, nakliye parası olarak ödediği masrafları isteyebilir. Bu masrafların, davacının dosyaya sunduğu fatura ve belgelere göre ——- TL olduğu tespit edilmiştir. Bu tespite esaslı bir itiraz gelmediği gibi dosyadaki belgelere göre tespit edildiğinden mahkememizce de itibar edilmiştir.
Öte yandan ıslah dilekçesinde talep edilen ——- TL lik kar kaybı kalemi yönünden kar kaybı müspet zarar olup, yukarıda da açıklandığı üzere, davacının bunu istemesi mümkün görülmemiştir.
Davalılardan … yönünden ise, kefil olması nedeniyle talepte bulunulduğu görülmektedir. Davalı …, sözleşmeyi “müteselsil kefil” olarak imzalamışsa da, kefaletin limiti belirtilmemiştir. Bu nedenle bilirkişi raporunda yapılan tespitlere aynen itibar edilmiş, davalı …’in TBK.nun —— maddeleri kahsamında geçerli bir müteselsil kefaletinin olmadığı, dolayısıyla bu davada müteselsil kefil sıfatının (pasif husumetinin) olmadığı kabul edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1- Davalı …’e açılan davanın reddine;
2- Davalı ——– açılan davanın kısmen kabulü ile —-TL nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca faizi ile davalıdan tahsiline davacıya verilmesine; Fazlaya ilişkin(kar kaybına ilişkin) taleplerin reddine
3- Alınması gerekli—-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan —TL peşin harcın mahsubu ile kalan —-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 27,70TL. başvurma harcı, 2.066,51TL mahsup edilen harcın toplamı olan 2.094,21TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 2.724,50TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%6,32 kabul %93,68 ret oranında) olmak üzere 172,20TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarfedilen toplam 104,70 yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%6,32 kabul %93,68 ret oranında) olmak üzere 98,08 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 3.630,24TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen miktar üzerinden davalı vekili için takdir olunan 31.886,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı ———vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/11/2019