Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/31 E. 2020/281 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/31 Esas
KARAR NO : 2020/281

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2019
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı ile olan faturalardan kaynaklı ticari ilişkisi neticesinde dilekçe ekinde sunulan faturalar ve hesap ekstresinde de görüleceği üzere davalıdan 27.614,51-TL alacaklı olduğunu, bu durumun davalıya defalarca belirtilmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine İstanbul Anadolu –.İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı tarafın haksız olarak takibe itiraz ettiğini, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 2018 yılında e-mail üzerinden kurulan sözleşme ile davalı tarafından davacıya numuneler verilmek suretiyle, davacının davalı şirket için fason kâğıt çanta üretmesi konusunda anlaşıldığını, davacı şirketin belirtilen süre içinde istenen ürünleri numuneler doğrultusunda hazırlayıp davalı şirkete teslim etmekle yükümlü olduğunu, davalı tarafından ürünler teslim alındığında kâğıt çantaların istenilen özellikleri taşımadığının fark edildiğini, teslim edilen ürün ile davacıya numune olarak verilen ürünler arasında açıkça ton farklarının olduğunu, ayrıca bazı kâğıt çantaların ölçülerinin de istenenden farklı olduğunu, bu nedenle gönderilen çantaların ayıplı mal niteliğinde olduğunu, kâğıt çantalardaki ayıbın mal teslim alındıktan sonra fark edildiğini, bu hususun satıcı firmaya derhal bildirilmesine rağmen herhangi bir sonuç elde edilemediğini, ayıplı kâğıt çanta örneklerinin hala davalı şirket tarafından muhafaza edildiğini, davalının TBK. Md. 227 uyarınca ton farkı taşıyan ayıplı kâğıtlardan yararlanamayacağından malları geriye vererek sözleşmeden döndüğünü, ancak davacının gönderilen ürünleri geriye almayı kabul etmediğini beyanla, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle açık hesaba ilişkin davacı tarafça başlatılan İstanbul Anadolu —. İcra Müdürülüğü’nün — –. Sayılı icra dosyasının davalı tarafça yapılan itirazın İİK 67 kapsamında iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibaret olup, uyuşmazlık davacı tarafından davalı yana gönderilen ürünlerin ayıplı olduğu savunmasına itibar edilip edilmeyeceği noktasında toplanmıştır.
Davacı tarafın usulüne uygun olarak dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurduğu, dava şartlarının tamam olduğu anlaşılmıştır. Başlatılan icra takibinde ödeme emri davalı yana 06/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olunup, davalı yanda 7 günlük itiraz süresi içerisinde 11/10/2018 tarihinde itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın tacirler arasında olması nedeniyle Mahkememizce ticari defterlerin incelenmesi için taraflara gün verilmiş, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini sunduğu görülmüştür. Mahkememizce re’sen seçilen mali müşavir bilirkişinin 22/11/2019 tarihli raporunda özetle: “Davacı şirketin incelenen 2017-2018 yılları kanuni ticari defterleri kendi adına delil vasfına haiz olduğunu, davalı şirketin incelenen 2017-2018 yılları kanuni ticari defterleri kendi adına delil vasfına haiz olduğunu, tarafların cari hesapları birbirini teyit ettiğini, davacı ve davalının defter ve kayıtlarına göre takip miktarı itibariyle davacının davalıdan 27.614,51-TL alacaklı olduğu, davalı şirket tarafından davacının üreterek kendisine gönderdiği ürünlerin ayıplı olduğuna dair kanuni süreler içerisinde davalıya bir ihbarda bulunmadığını, davacının 19/09/2018 takip tarihi itibariyle davalıdan cari hesap olarak 27.614,51 TL alacaklı olduğunu, icra inkar tazminatı isteminin mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu Mahkememize sunmuştur.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve her iki taraf da rapora karşı beyan dilekçesi sunmuştur. Davalı vekili davacının bilirkişi ücretini süresinde yatırmaması sebebiyle itiraz etmiş ve hükme esas alınmaması gerektiğini beyan etmiştir. Davacı vekili bilirkişi ücretini inceleme günü yatırmış olup, bilindiği gibi Mahkemece verilen kesin süreler tarafları bağlar. Kesin sürenin amacı, davaların uzamasını engellemek olup, şu haliyle davacı vekilinin inceleme günü bilirkişi ücretini yatırmış olması sebebiyle davanın uzamasına sebebiyet vermediği açıktır. Bu nedenle rapor hükme esas alınmıştır. Nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi —— sayılı ilamı da benzer mahiyettedir. Öte yandan bilindiği gibi fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir.Ancak davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı ticari defterlerine kaydedilmesi faturada belirtilen malın/hizmetin alındığına karine teşkil eder. Bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere davalı taraf cari hesaba konu tüm faturaları defterlerine kaydetmiş olup, her iki tarafın defter kayıtları birbiriyle örtüşmektedir. Bu nedenle teslim olgusunun gerçekleştiği kabul edilmiştir. Nitekim davalı tarafça da dava konusu ürünlerin teslim alınmadığı iddia edilmemiş, ürünlerin ayıplı olduğunu, kağıt kalitesinin istenilen gibi olmadığını, çantaların hepsinin yanlış renk tonuna sahip olduğunu, logoların kağıt çantalara orijinalinden farklı tonlarda ve ebatlarda basıldığını beyan etmiş ve bu yönden inceleme yapılmasını talep etmiş ancak aşağıdaki belirtilen gerekçeler ile rapora itirazları yerinde görülmemiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 23. Maddesinin c bendi: “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ” hükmünü haiz olup, tacirler arasında ayıp özel olarak düzenlenmiş ve taraflara hükümde belirtilen bir takım yükümlülükler getirilmiştir. Yine gizli ayıp durumunda ise ayıbın ortaya çıkması ile hemen bildirim yapılması gerekliliği TBK’nın 223. Maddesinde düzenlenmiştir. Her ne kadar ayıbın varlığı ve gizli/açık ayıp mı olduğunun usulüne uygun bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerekmekte ise de, bilirkişice yapılacak tespitin hükmü etkilemeyeceği açıktır. Zira davalı yanca ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin somut hiçbir delil sunulamamış olup, ayıbın gizli/açık olması halinde öncelikle ayıp ihbarında bulunulduğunun ispatı gerektiğinden ve davalı yanca bu husus ispat edilemediğinden savunmalarına itibar edilememiş ve davalının takip konusu ürünleri defterlerine kaydedip herhangi bir iade faturası da düzenlenmeksizin benimsediği anlaşılmakla bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Nitekim benzer mahiyette İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ——–. Sayılı ilamı: “Yukarıda yapılan açıklamalara göre, davacının satıma konu otomatik kepenk ve kapı sistemlerinin satış ve tesliminden sonra,davalı alıcı tarafından yasal sürede satılanı gözden geçirme ve satıcıya bildirme yükümlüğüne uymadığı,bu durumda malın ayıbı ile birlikte kabul ettiğinin sonucuna ulaşılması gerektiği sonucuna varılması gerekmiştir. ” gerekçesine haizdir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında açık hesap ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafından davalı yana ürünler gönderildiği ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığından icra takibi başlatıldığı anlaşılmış, davalı taraf ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediğinden ayıp savunmasına itibar edilmemiş rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-İstanbul Anadolu—–. İcra Müdürlüğü’nün —- sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin 27.614,51-TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek avans faizi yürütülmek sureti ile devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.886,35-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 333,52-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.522,83-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvurma harcı, 333,52-TL peşin harç toplamı olan 377,92-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 726,55-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde ilgili tarafa iadesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —— Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.142,18-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.