Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/301 E. 2019/1254 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/301 Esas
KARAR NO : 2019/1254
DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 20/05/2019
KARAR TARİHİ : 26/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan bankanın dava konusu bonolara dayalı olarak davalı borçludan alacaklı olduğunu, dava konusu alacaklar ile ilgili olarak —– tarih —– no ile arabuluculuk başvurusunda bulunduklarını ve —-tarihinde Ankara ——.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde—–. no ile alacak davası açıldığını, söz konusu dava “TTK’nın 5/A ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi göndermesi ile HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verildiğini, şimdi ise işbu davaya konu bonolar için anlaşmaya varılamadığına ilişkin arabuluculuk son tutanağı düzenlendiğini, alacaklarının tahsilini teminen işbu davanın açıldığını, dava konusu alacaklara dayanak bonoların, vade tarihlerinin geçmiş olmasına rağmen şimdiye kadar davalı borçlu tarafından ödenmediğini, dava konusu bonolardan 1.200,00-TL. tutarındaki———– vade tarihli bonoların, TTK. 732 madde gereğince, vade tarihlerinden tahsiline kadar 3095 sayılı Kanununun 2/2 maddesinde belirtilen oranda faizi ile birlikte tahsili için işbu bonolara dayalı alacak davasının açılması zorunluluğu doğduğunu, dava konusu bono tutarı olan toplam 14.300-TL bono bedelinden 13.100,00 TL.lık kısmına vade tarihlerinden (TTK.m. 778/1-d, 725/1-b) tahsiline kadar 3095 sayılı kanunun 2/2. maddesinde belirtilen oranda işleyecek olan temerrüt faizi, bono tutarının % 0,3 oranında komisyonu ( TTK.m. 778/1-d, 725/1-d ) ve protesto masrafı ile birlikte davalı borçludan tahsiline davalıdan alınarak müvekkili olan bankaya verilmesini, dava konusu bonolardan 1.200,00-TL. tutarındaki ————- vade tarihli bonoların TTK 732. Madde gereği vade tarihlerinden tahsiline kadar 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesinde belirtilen oranda faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, ————. şirket arasında——- numaralı, —- ——- satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşme bedeli olan 18.000,00 TL ‘nin muhtelif bedellerde ve 15.10.2015 – 15.04.2019 vade tarihleri arasında 43 adet (ön ödeme hariç.) senet ile ödenmesi hususunda anlaşıldığını ve sözleşme dayanağı olarak 43 adet senet düzenlendiğini, senetlerin ödeme tarihleri ile sözleşmedeki vadenin aynı olması, ön ödeme kısmı çıkarıldığında toplam bedel ile sözleşme bedelin aynı olması ve sair durumlar senetlerin sözleşme teminatı niteliğinde olduğunu ortaya koyduğunu, müvekkilinin sözleşme konusu devremülkü teslim/devir almadan ve herhangi bir taksit ödemeden ortaya çıkan ekonomik ve sosyal sebepler ile 17.09.2015 tarihinde sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini, sözleşmenin feshedildiğine, dayanak senetlerin iadesine ilişkin—–. İsimli şirkete yazılı bildirimde bulunduğunu, bu bildirime rağmen dayanak senetler iade edilmediğini, ——tarafından haklı olarak sonra erdirilen sözleşmenin dayanağı olan senetleri ————. ye ciro ettiğini, ——- ise söz konusu sözleşmeye dayanarak kambiyo senetlerinin bir kısmı için alacaklı olduğu iddiası ile arabuluculuğa başvurduğunu, anlaşma sağlanamadığını ve daha sonra huzurdaki davayı açtığını, davacı banka ——– olan borcu kadar için dava açtığını kendilerinin ise senetlerin tümü için menfi tespit davası açıldığını, ——-. tarafından iş bu dava açılmadan önce davacı banka ve —- İsimli şirkete müvekkilin borcu olmadığının tespiti için arabuluculuğa başvurulduğunu, —– Bürosunun —- arabuluculuk numarası ile görüşmeler yapıldığını, ancak —– İle davacı banka arasında alacak- borç ilişkisi çözülmediğinden anlaşma sağlanamadığını,———. ve davacı banka arasındaki uyuşmazlık sebebiyle hiçbir suçu olmayan müvekkilinin bu davalara maruz bırakmak suretiyle mağdur edildiğini, daha sonra kendilerince hem — hem de —————- karşı borçlu olmadığıklarının tespiti için İstanbul Anadolu—- Tüketici Mahkemesi’nin —-. sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, söz konusu senetlerin devremülk sözleşmesinin teminatı niteliğinde olduğunu, söz konusu uyuşmazlığın devremülk sözleşmesi ve teminatı niteliğindeki senetlerden kaynaklandığından huzurdaki uyuşmazlıkta görevli mahkeme tüketici mahkemeleri olduğunu, sözleşmenin hem geçersiz hem de müvekkili tarafından haklı olarak sona erdirildiğini, bu sebeple öncelikle görevsizlik kararı verilmesini ve bu dosya ile menfi tespit dava dosyasının birleştirilmesi gerektiğini, usul ve yasaya aykırı davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davalı tarafça dava dışı şirkete devremülk sözleşmesi kapsamında verilen bonoların dava dışı şirket tarafından davacı tarafa ciro edilmesi sonucu açılan kambiyo senetlerine mahsus alacak isteminden ibarettir.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Yine 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
Eldeki davada dava konusu bonolarda borçlu davalı ile lehtar dava dışı ——- arasındaki devre mülk satış sözleşmesine istinaden iş bu bonoların tüketici senedi olarak verildiğinin savunulduğu, davalı tarafın devre mülk satış vaadi sözleşmesini sunduğu, incelenen sözleşme taksit sayısı ile verilen senet sayısının birbiri ile uyumlu olduğu, dava konusu bonoların da TTK’nın 654. maddesi anlamında “—-” kaydı içermeyip, dava dışı —– Adına, yani nama yazılı düzenlenmiş olduğu, dolayısıyla işbu bonoların ciro yolu ile devri mümkün olmayıp ancak temliken devredilebilmesi, ayrıca bonoların ardışık ve çoğunun aynı meblağlı tanzim edilmiş olması gözetildiğinde, gerçek kişi, dava konusu —- yazılı bonoların da devre mülk satış sözleşmesi kapsamında düzenlenen tüketici senetleri olarak kabulü ile anılan Kanun uyarınca davalının tüketici, dava konusu bonoların da devre mülk satış sözleşmesine istinaden düzenlenen tüketici senedi olması dolayısıyla tüketici işlemi olarak sayılması ve Tüketici Mahkemelerinin görevli olması gerektiği kanaatine varılmıştır. Nitekim benzer nitelikte davalarda da görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuş olunup, İstanbul BAM —-. Hukuk Dairesi’nin 2019/1832 E. 2019/1254 K. Sayılı ilamı özetle: ” Davacının ticari amaçla hareket ettiğine dair bir kanıt bulunmamaktadır. Devre mülke konu taşınmaz, konut niteliğinde taşınmaz olup davacının, 6502 sayılı Kanun’un 3/1.k maddesindeki tanıma uygun tüketici olduğunun kabulü gerekir. …. Özetle, senetlerin düzenlenmesine dayanak olan temel ilişki tüketici işlemi olup, davalı da tüketici konumunda olduğundan ve davacının talep hakkının bulunup bulunmadığı 6502 sayılı yasa hükümleri bağlamında değerlendirileceğinden, davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olup, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı isabetlidir. ” gerekçesini haizdir. Yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi —– Hukuk Dairesi’nin —– Sayılı ilamı da benzer mahiyettedir.
Açıklanan sebeplerle 6502 sayılı yasanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın 20/05/2019 tarihinde açıldığı dikkate alınarak Mahkememizin HMK.nun 114/c ve HMK.nun 20. maddeleri uyarınca görevsizliğine, dosyanın talep halinde görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.