Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/297 E. 2019/842 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/297 Esas
KARAR NO : 2019/842 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2017
KARAR TARİHİ : 18/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili banka ile kredi sözleşmesi imzaladıklarını, borçların ödenmemesi üzerine noter vasıtasıyla ihtar çekilmesine rağmen itirazda bulunmayan ve borçlarını ödemeyen davalı hakkında Beykoz İcra Müdürlüğü’nün—– sayılı dosyası ile takip açıldığını, davalının bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalının asıl borçlu olduğunu, tüm borçlardan da sorumlu olduğunu, davalı aleyhine ortada vaki borç bulunması sebebiyle davalı temerrüde düştüğünü, davalının Beykoz İcra Müdürlüğü’nün ——–. sayılı dosyası ile açılmış takibe ve ferilerine ilişkin itirazının iptaline, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, takibin devamına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı, davalının dava dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunmamış, 18/07/2019 tarihli duruşmaya gelerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; Beykoz İcra Müdürlüğünün——Esas sayılı dosyasında takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebi isteminden ibarettir.
Beykoz İcra Müdürlüğünün ——— Esas sayılı dosyasında takip, davacı banka ile borçlu ———arasında destek kredi sözleşmesi, çek taahhütnamesi ve kredi kartı sözleşmesine dayalı olarak kredi kartı verilmesi, çek ve kredi kullandırılması neticesi ödenmeye borcun tahsiline ilişkin olup, kredi kartı borcuna yönelik dava Mahkememizin ———- Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek yukarıdaki belirtilen esasa kaydı yapılmıştır.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve —– tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Yine 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre site yönetimi tüketici sıfatına haizdir. Davacı tacir olmayıp, tüketici konumunda bulunduğundan, dava nispi ticari dava olmadığı gibi, mutlak ticari dava olsa dahi TKHK’da düzenlenen özel hükümler gereği Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı mesleki ve ticari amaçlarla hareket ederek davacıya hizmet vermiş olduğundan tüketici mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Emsal nitelikte Yargıtay ——- Hukuk Dairesi’nin 2016/654 E. 2016/3677K. Sayılı ilamı:”Bu nedenlerle, mal veya hizmet alımına dair bir ilişkinin Tüketici Kanunu kapsamında kabul edilebilmesi için, satıcı/sağlayıcı kişinin “Ticari veya mesleki amaçla hareket eden” bir kişi, mal veya hizmet alan kişinin ise ticari veya mesleki amaçla hareket “etmeyen” bir kişi olması ve taraflar arasında sözleşme veya hukuki işlem bulunması gerekmektedir. Somut olayda davacı site yönetimi ile davalı şirket arasında eser sözleşmesi (asansör bakım ve onarım) bulunduğu, site yönetiminin “hizmet satın alan ve hizmetten yararlanan” kişi olması nedeniyle tüketici sıfatına haiz bulunduğu ve taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” hükmünü haizdir. Yine Yargıtay —— Hukuk Dairesi’nin 2018/3342 E. 2019/1069 K. Sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ——- Hukuk Dairesi’nin ——-Sayılı ilamları da benzer mahiyette olup, dava TKHK’nın 2. ve 3. maddesi gereği Tüketici Mahkemelerinin görev alanındadır.
Açıklanan sebeplerle, davalının bireysel kredi kartı borcuna yönelik takibin de davalının diğer ticari nitelikteki borçları ile birlikte Beykoz İcra Müdürlüğünün ——–Esas sayılı dosyasından takibe konduğu, davalının kredi kartı borcuna yönelik takibe ilişkin itirazının iptali hususunun, 6502 sayılı Yasanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın 06/03/2017 tarihinde açıldığı hususları da dikkate alınarak tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen sebeplerle Mahkememizin HMK.nun 114/c ve 115/2 maddeleri uyarınca görevsizliğine, dosyanın talep halinde görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca harç,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.