Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/265 E. 2019/508 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/528 Esas
KARAR NO : 2019/505
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 22/06/2012
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——— şirketin; —— paylar halinde hissedarı olduklarını, ortaklardan —–tarihinde vefat ettiğini, mirasının; 5/10 payının eşi …’a, 1/10 payının kardeşi ——- 1/10 payının kardeşi ———1/10 payının kadreşi ——–1/10 payının kardeşi ——— ve 1/10 payının kardeşi …’a İntikal ettiğini, şirket müdürü seçilmesinin şirket ana sözleşmesindeki şarta göre gerçekleşmesi gerektiğini, bir imza ile müdür seçiminin mümkün olmadığını, 2006 yılından beri faal olmayan şirkete kayyım ve tasfiye memuru tayin edilmesinin zorunlu olduğunu, yetki gaspı ile şirket ana sözleşmesine aykırı olarak tek imza ile müdür tayin edilen …’ın ve yetkisi olmadan müdür atayan …’ın şirkete ve şirket paydaşlarına vermiş oldukları zararların tespitinin gerektiğini, müdür olarak atanan …’ın şirkete ait iki arsayı yetkisi olmadan ve hissedarlara sormadan sattığını, gerçek satış bedelleri ile resmi satış bedelleri arasındaki farkı zimmetine geçirdiğini, yine …’ın şirkete ait arsa üzerine prefabrik bina yaptırarak kiraya verdiğini ve bu yönde iki kira sözleşmesi imzaladığını, bunlardan bir iş yerinin Maliye’ye düşük stopaj ödemek içm düşük bedelle imzalanan sözleşme vc diğeri ise gerçek rayiç ile imzalanan sözleşme olduğunu, iki sözleşme arasındaki farkın davalı tarafından zimmetine geçirildiğini ileri sürmüş, sonuç olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, şirketin idaresi için kayyım ve tasfiye memuru tayin edilmesini, bankalardan çekilen paralar ile şirket için yapılar harcamaların tespit edilerek, gerçek giderler için kullanılmayan paraların tespitini ve şirketteki hisse oranlarına göre müvekkillerine ödenmesini, şirkete ait olan ve satılan iki arsanın gerçek satış bedellerinin tespit edilerek; gerçek bedel ile resmi satış bedeli arasındaki farktan kaynaklanan satış bedelinden müvekkillerinin paylarına düşen miktarların ödenmesini, şirket arsası üzerine inşasına onay verdikleri prefabrik binanın getirebileceği gerçek kira bedelinin keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenerek, kira parasından müvekkillerinin payına düşen kısmın davacı müvekkillerine ödenmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı———–vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin iki ortak tarafından kurulduğunu, 09.10.2002 tarihine kadar şirketin iki ortak (davalılardan … ve davacıların miras bırakanı ———-) tarafından yürütüldüğünü, (davalılardan) -. ——- şirketteki payının %54, (davacıların miras bırakanı) ——– payının %46 olduğunu, şirkete müdür atanması konusunda ana sözleşmenin 8.maddesınde hüküm bulunduğunu, (davalılardan) ———- şirket müdürü seçimi için yeterli nisabı oluşturduğunu, şirketin——– tarafından hukuksuz şekilde yönetilmesinin söz konusu olmadığını, şirket müdürü(davalıiardan) …’ ın şirketi zor durumda bırakamarnak için ücret dahi almadığını kaydetmiş vc dava dilekçesindeki diğer iddialara ilişkin cevaplarını ayrı, ayrı kaydettikten sonra; haksız ve hukuka aykırı davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalılar; ———–vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin iki ortak tarafından kurulduğunu, 09.10.2002 tarihine kadar şirketin faaliyetinin İki ortak ———-) tarafından yürütüldüğünü, ——–şirketteki payının %54, ———-payının %46 olduğunu, şirkete müdür atanması konusunda ana sözleşmenin 8.madde sinde hüküm bulunduğunu,———-şirket müdürü seçimi için yeterli ni sabi oluşturduğunu, dava dilekçesinde anılan; şirketin ———- tarafından hukuksuz şekilde yönetildiğinin söz konusu olmadığını, müvekkili …’ın şirket müdürü olarak seçilmesinin hukuka uygun olduğunu,———— şirketi zor durumda bırakamarnak için ücret dahi almadığını kaydetmiş vc dava dilekçesindeki diğer konulara ilişkin cevaplarını kaydettikten sonra; haksız ve hukuka aykırı davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, 22/06/2012 tarihli olup, davacılar davalı şirketin fesih ve tasfiyesini, şirketin dava boyunca şirketin idaresi için kayyım atanmasını, şirketin mallarına tedbir konmasını, davalı müdürlerin şirkete ait banka hesaplarındaki paraları zimmetlerine geçirdikleri, şirketin taşınmazlarını değerinden düşük sattıkları, şirket arsası üzerine yapılan prefabrik yapıyı değerinden düşük kiraya vermiş görünerek farkı zimmetine geçirdiği, şirketin zarara uğratıldığı ididası ile zararın tespiti ile hisseleri oranında kendilerine ödenmesini talep etmişlerdir.
Görüldüğü üzere, birden fazla talep birlikte bulunmaktadır. Bu anlamda dava HMK 110 anlamında davaların yığılmasıdır.
Talep içeriğine göre dava boyunca kayyım atanması talebi ile şirket mallarına tedbir konması talebi tedbir mahiyetinde olup, esas talebin sorumluluk davası ve fesih tasfiye davası şeklinde vasıflandırılacağı anlaşılmaktadır. Dosyanın ilk olarak Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi.nin ——- E sırasına kaydedildği. Kadıköy mahkemelerinin kapatılması üzerine davaya, İstanbul Anadolu 15 Asliye Ticaret Mahkemesi.nin ———- E sırası üzerinden devam edildiği, bu mahkemenin de kapatılması üzerine davaya mahkememizin yukarıda yazılı esas sırası üzerinden devam edildiği anlaşılmaktadır.
Yargılamanın —– tarihli 8. celsesinde, fesih tasfiye talebi yönünden adva tefrik edilmiş, fesih tasfiye davası mahkememizin ———– E sırasına kaydedilmiştir. Eldeki davaya sorumluluk davası olarak devam edilmiş olup, dosyaya yedi yılda, 4 bilirkişi raporu sunulmuştur. İki mimar bilirkişiden oluşan bir bilirkişi heyeti 27/05/2014 tarihli raporunu, bir inşaat mühendisi bir mimar bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti 14/08/2015 tarihli raporunu dosyaya sunmuş, mali müşavir bilirkişinin inceleme yapması gerektiği mütalaa edilmiş, bunun üzerine bir mali müşavir bilirkişiden 31/10/2016 tarihli kök rapor ile 10/01/2019 tarihli ek rapor alınmış, dosyaya konulmuştur.
Yargılamaya devam edebilmek için öncelikle talebin hukuki vasıflandırmasını yapmak, buna göre dinlenirliliğini ortaya koymak gerekmiştir.
Şirket borcundan dolayı yöneticilerin sorumluluğu, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 549-553. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nın 553. maddeye göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülükleri kusurları ile ihlal ettikleri takdirde kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
Şirket yöneticisi hakkında ortakların ve şirket alacaklılarının tazminat davası açma hakkını düzenleyen 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesinde yer alan “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” hükmü uyarınca ortak, dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisine değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir —————–
Yöneticilerin, şirketin mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar, payları oranında ortakları etkiler. Ortaklığın doğrudan zararı ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Eldeki davada, davacılar, davalı limited şirketin 5 ortağı olup uğradıklarını iddia ettikleri zarar dolaylı zararlarıdır. Davalılar ise sırasıyla şirket, şirketin müdürü (aynı zamanda ortağı) ile dışarıdan atanan müdürdür. (Sorumluluk davasının davalısı şirketin yöneticisi olacağından şirketin kendisinin bu davada pasif husumeti(sıfatı) yoktur. Ne var ki dava 2012 yılında fesih tasfiye talebini de içererek açıldığından fesih talebi yönünden şirketin hasım gösterildiği kabul edilmiştir.) Diğer, gerçek kişi davalılar yönünden ise, davalıların pasif husumeti pek tabi varsa da; davacıların hukuki sıfatı tartışmalıdır. Davacılar, zararın ancak şirkete ödenmesini talep edebilirler. Kendilerine ödenmesini istemeleri mümkün değildir. Kendilerine hisseleri oranında ödenmesini talep eden davacıların davasının ————— dinlenirliği yoktur. Hakim taleple bağlı olup, davacının talebini görmeyerek belirlenecek tazminatın şirkete ödetilmesi yönünde hüküm kurması da mümkün değildir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede, dava, ortağın yöneticiye karşı açtığı sorumluluk davası olup, davacılar hak ve fiil ehliyetine sahip olmakla aktif dava ve taraf ehliyetlerinin olduğu, ancak, talep sonucu itibariyle davacıların aktif dava sıfatlarının (aktif husumetlerinin) olmadığı kanaatine varılmış ve husumet yokluğundan red kararı verilmiştir. ———— aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Açılan sorumluluk davası, TTK.nun 555 maddesi uyarınca zarar veren yöneticilere karşı açılması gerekli ve yeterli olup davalı şirketin bu davada ayrıca pasif husumeti de yoktur. Dava, tefrikten evvel fesih tasfiye talebi de içermekteyse de dava dilekçesinde davacı taraf, her bir talebini kimden istediğini açıklamamış olup, talep içeriğine göre zararın tüm davalılardan davacılara hisseleri oranında ödenmesi talepli olduğu nazara alınarak bu dava yönünden davalı şirketin ayrıca pasif husumetinin de olmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin faal olmadığının ileri sürüldüğü, kayyım için talep edilen ücretlerin yatırılmadığı, hali hazırda davalı şirketin organsız da kalmadığı görülerek kayyım atanması talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların şirkete kayyım atanması taleplerinin reddine;
2-Davacıların tazminat talepli açtıkları davanın reddine;
3-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 21,15 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 23,25 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarfedilen toplam 150,00 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 2.7250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile davalı şahıslar vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/05/2019