Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/251 E. 2022/61 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/251 Esas
KARAR NO: 2022/61
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 10/12/2014
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sigortalısı dava dışı —– nakliyesinin davalılar—- üstlendiğini,—- faturasının davalı — tarafından tanzim edildiğini— sıfatının sabit olduğu, davalı—- düzenlediği faturalarla alt taşıyıcı sıfatının sabit olduğunu, taşımanın ifası sırasında —- tarihinde tek taraflı kaza meydana geldiğini, kazadan sonra hasar tespiti yapıldığını ve tutulan tutanağa göre —- hasarlı olduğunun belirlendiğini, hasar zararı ve kusur ile ilgili ekspertiz raporu alındığını, yapılan tespitlere göre —- zararın davacı tarafından tazmin edildiğini ve müvekkilinin sigortalısının haklarını devraldığını, bu alacağa yönelik müvekkilinin davalılar aleyhine —- takip başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalılar tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —- dilekçesinde özetle; ——- gösterilerek yapıldığını, emtianın hasar görmesinden sorumlu şirketin taşıma işleminin fiilen yapıldığı araçların sahibi dava dışı —- olduğunu, davanın araç sahibi şirkete de yöneltilmesi gerektiğini, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararın bulunmadığını, rücu davası açabilmek için üç ay içinde bildirimde bulunma zorunluluğu olduğunu, bu bildirim yapılmadığı için zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın husumetten reddi gerektiğini, hasarın hatalı yüklemeden meydana geldiğini bu nedenle kusurlu olmadıklarını, belirterek açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —-Vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu ihtilafın ——– göre halli gerektiği, kazanın oluşumunda yükleme- istifleme ve sabitleme kusurunun bulunduğunu, bütün malların —– üzerinden devrildiği ve tamamının beyan edildiği gibi bir vakıa sonucu hasarlandığı iddia edildiğine göre, hasarın en büyük nedeninin kötü ve emniyetsiz yükleme olacağını,kabul anlamına gelmemekle birlikte bu halde dava dışı sigortalının da kusurunun bulunacağı ve müterafik kusur olduğunun kabulunün gerektiğini, —— gereği sınırlı sorumluluk hesabı yapılarak hesaplama dışında kalan talebin reddi gerektiğini belirterek açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle taşımacılık sözleşmesi kapsamında dava dışı sigortalının emtialarının hasar görmesi üzerine davacı sigortacı tarafından sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemli taşımacılara karşı başlatılan —–icra takibine davalıların yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Eldeki dava mahkememizde önceden—- dosya numarasını almış, Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş, incelenen icra dosyasında davalılardan —- tebliğ edildiği, icra müdürlüğünden gelen yazı cevabından itirazın süresi içerisinde— tarihinde sunulduğu, diğer davalıya ödeme emrinin —tarihinde tebliğ edildiği, yine süresi içerisinde — tarihinde borca itiraz edildiği anlaşılmıştır. Dava konusu uyuşmazlığın çözümü için dosya taşımacı ve ticaret hukukçusu bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişi heyetinin —–tarihli raporunda özetle :—– incelendiğinde, aracın yoldan çıkmasının hasar sebebi olduğunun görüldüğü, aracın yoldan çıkması sonucu yükün devrildiği yoksa yükün devrilmesi doğrudan istifleme ve yükleme ile ilgili olmadığını, bu nedenle davalı taşıyıcıdan kaynaklı olarak zarar meydana geldiğinin değerlendirildiğini, emtiaların tamamının hasarlı olduğuna ilişkin bir delil olmadığı, ancak aksi ispatlanıncaya kadar ekspertiz raporuna itibar edilecek olunursa zararın —— olacağı, sovtaj bedelinin çok düşük kaldığı aslında söz konusu emtianın daha yüksek bedellere satılabileceği hususunun uzmanlık dışı olduğunu” yönünde görüş bildirmiştir. Tarafların rapora itirazları ve alınan rapor gereği dosyanın emtia uzmanı bilirkişiye tevdine karar verilmiş olunup, taşımacılık bilirkişisi tarafından tanzim edilen —- tarihli raporda özetle:”Ekspertiz raporunda yapılan hasar hesabına, son tespit tutarı —–alacak miktarının varlığına ve hasarlanan —– kaza sonrası kullanılamaz hale geldiğine ilişkin tespite aynen iştirak ettiklerini” bildirmiştir. Davalılar rapora itiraz etmiş ise de; Mahkememizce raporlar yeterli görülerek davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekillerinin istinaf talebinde bulunması nedeniyle dosya — gönderilmiş,—–Hukuki dinlenilme hakkını zedeleyen usul hatalarının giderilmesi için ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca kaldırılarak ilk derece yargılamasının tekrarlatılmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, diğer taraftan, ilk derece mahkemesi kararında sadece bilirkişi raporlarında söz edildiği, gerekçeli kararda savunma sebeplerinin nasıl aşıldığına dair hiç bir değerlendirme ve delil tartışması yapılmadığı, İstinaf incelemesine konu kararın HMK’nın 297. maddesinde sayılan ve karar içeriğinde bulunması gereken zorunlu unsurları içermediğini,kararın bu haliyle istinaf incelemesinin elverişli olmayıp, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca da kararın kaldırılması gerektiğini, HMK’nın 353/1.a.4-6 hükümleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına” gerekçesi ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kararı sonrası dosya, mahkememizin—– sırasına kaydedilmiş, dosya incelendiğinde istinaf kararı öncesi alınan raporlarda ——-bilirkişilerin atandığı, kazanın meydana geliş sebebinin makine mühendisi tarafından değerlendirilmesi gerektiği, yine emtia konusunda uzman sektör bilirkişisinden de rapor alınmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca öncelikle davalının istinaf kararı öncesi ve sonrası talepleri de gözetilerek aracın sürücüsünün tanık olarak dinlenmesi için talimat yazılmış, ardından dosyada kök taşımacı bilirkişi yanına makine mühendisi ve sektör bilirkişisi atanarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
Tanık —– beyanında özetle; hatalı yüklemeden kaynaklı olarak yükün kayması ile şarampole yuvarlandığını beyan etmiştir. Bilirkişi heyeti raporunda ise özetle; “Araç fotoğrafları incelendiğinde aracın yoldan çıkması ve yükü araçtan düşürmesinin hasar sebebi olduğunun gözlendiği, aracın yoldan çıkması sonucu yükün devrildiğini yoksa yüküm devrilmesi doğrudan yükleme ve istifleme ile ilgili olmadığını, gerçek zarar ilkesi gereği —— talep edilebileceği” belirtilmiştir.
Tarafların dosya kapsamındaki rapora itirazlarının alınan son raporda da hiç tartışılmaması, tanık beyanının değerlendirilmemiş olması gözetilerek teknik ve sektör bilirkişilerine—– eklenerek rapor alınmış olup, bilirkişi heyetinin —-tarihli raporunda özetle: —- oluştuğu,– tane —– konularak birleştirildiği ve —- —- getirilerek ———-tarafına yerleştirildiği, —– getirilerek ——-sağ tarafına yerleştirildiği, dosya kapsamından —– —tarafında bulunan yükün kayarak düştüğünün anlaşıldığı,— kabın birbirine bağlanarak —- haline getirilmesi ve —– sabitlenmesi gerektiği, kaplar üst üste bağlandığında yükseklik artarken taban alanının aynı kaldığını, bu durumun —– etkisiyle devrilme riskini arttırdığını, —- üzerindeki yükleme ve istiflemenin sigortalı tarafından yapıldığı konusunda uyuşmazlık olmadığı,—– tamamının iyi olmadığı, sürücünün ne kadar dikkatli olursa olduğun yoldan trafikten ve çevresel nedenlerden kaynaklanan birçok risk ile karşılaşacağını, firmanın risk ile yüzleştiğinin ve farkında olduğununu kabulünün gerektiğini, davacının dava dışı sigortalısı—— emtiaların yüklenmesini / istiflemesini ayıplı yaptıkları için kazanın / hasarın oluşmasında asli ve %75 oranında kusurlu oldukları, sürücü — idaresindeki dava konusu —- aracına yüklemenin / istiflemenin / sabitlemenin kifayetsiz yapıldığının farkında olduğu halde iyileştirmeden yola çıktığı ve nezaret görevini gereği gibi yerine getirmediği için kazanın / hasarın oluşmasında tali ve %25 oranında kusurlu olduğu, davalı tarafın üstlendiği taşıma işinin tabi olduğu kurallara göre araç sürücüsünün kusuru taşıyıcının kendi kusuru hükmünde olduğundan, davalıların —– müştereken sorumluluklarının doğduğu,—- aracında yere düşen — hasarlandığı konusunda uyuşmazlık olmadığını, yere düşmeyen—- hasarlı olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunduğu, kapların kaza sonrasında baş kısımlarının çerçeve içerisine alındığı, araç yola çıkarken baş kısımlarının aynı hizada ve üst üste olması gerektiğini, tır aracının sol tarafındaki — yere düşerken sağ tarafındaki — birbirleri üzerine sola doğru kaydığının anlaşıldığı, bu durumda —— hasarlandığı kanaatine varıldığı, emtia hasar tutarının — kusur oranına ——olduğu, eksper raporunda—– tutar eklendiğini, davalıların sadece gerçek zarardan sorumlu olduğu, davacının, davalı —müştereken ve müteselsilen tatep edilebileceği, davacı —- tazminat talebinin yazılı olarak bildirildiğini ispatlayan belge olmadığı için davalı —- icra takibi öncesine ait işlemiş faiz talep edilemeyeceği, davalı— tazminat talebinin kabul edilmediğinin — temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceği, davalı —– itibariyle talep edebileceği, geçerli kur gözetildiğinde yapılan hesaplamada ayrıca —– yapılmasına gerek kalmadığı” yönünde görüş bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, tarafların rapora itirazları ve bilirkişinin kök ve ek raporunda teknik görüşünde çelişmesi sebebiyle çelişkinin açıklanması için ek rapor alınmıştır. Bilirkişi —— verildiği,trafiğe çıkan herkesin kendince güvenlik önlemini almak zorunda olduğunu, ancak bu durumun istifleme yapanın istifleme sorumluluğunun taşıyıcıya geçtiği anlamına gelmediğini, yük gabari dışı olduğu için istifleme ve sabitleme yapılırken daha dikkatli olunması gerektiğini, istiflemenin ayıplı olması nedeniyle yükün dengesinin bozulduğu ve hasar gördüğünü, kök rapordaki görüşlerini aynen koruduklarını” belirtmişlerdir. İstinaf kararı sonrası alınan iki ek raporda da itirazlar tek tek karşılanmış olup, raporların hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşıldığından tarafların itirazları yerinde görülmemiş ve rapor doğrultusunda aşağıda belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu olan temel uyuşmazlıklar emtianın kaçının hasar gördüğü, hasarın aracın yoldan çıkması—– yoksa emtiaların araca hatalı yüklenmesi sonucu mu meydana geldiği ve zararın miktarı konularında toplandığı açıktır. Mahkememizce istinaf ilamı öncesi alınan her iki raporda da kazalara sebebiyet veren sorunlar konusunda tespit yapabilecek kusur konusunda uzman makine mühendisi bilirkişinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yine emtiaların tamamının hasar görüp görmediğine ilişkin de sektör bilirkişisi bulunmadığı görülmüştür. Hal böyle olunca istinaf ilamı öncesi alınan raporlarda bilirkişilerin “aracın yoldan çıkması ile yükün devrildiği” yönündeki görüşüne ve hasarın miktarına ilişkin görüşlerine, bilirkişilerin uzmanlık alanı dışında olduğundan itibar edilememiştir. Bu durumda istinaf kararı öncesi alınan raporlar tek başına hüküm kurmaya elverişsiz olduğundan hükme esas alınamamıştır. İstinaf kararı sonrası kusur konusunda uzman makine mühendisi de ilk raporda aynı görüşe dayanmış, ancak itirazların karşılanması amacıyla alınan diğer raporlarda bu görüşten dönmüştür. Her ne kadar teknik bilirkişi kendi görüşünde çelişmiş ise de; Mahkememizce bu çelişkinin açıklanması istenildiğinde bilirkişi heyetinin —– hazırlanırken bazı belgelerin gözden kaçırılması nedeniyle ayıplı istiflemenin farkına varılamadığı ve kusur yönünden hatalı değerlendirilmelerin yapıldığı belirtilmiştir. Dosyada mübrez — — aldığı——-belirtilmiştir. Görüldüğü üzere jandarma erlerinin ve araç sürücüsünün imzasını içerir tutanakta aracın yoldan çıkması sonucu yükün devrildiğine ilişkin hiçbir ifade bulunmamakta, sadece yükün düşerek hasar gördüğü belirtilmektedir. Yine muayene memurunun tuttuğu tutanakta aracın yoldan çıktığı fakat yürür vaziyette olduğu yükünün ise yarısının aracın arkasında yarısının da yan tarafta yerde olduğu belirtilmiş, aracın neden yoldan çıktığı, yoldan çıkmaya araç sürücüsünün kusurunun mu/yükün hatalı istiflenmesinin mi sebebiyet verdiği belirtilmemiştir. Bu konuda dosya kapsamında ihtilaf mevcut olup, bilirkişi ek raporunda kendi görüşünü değiştirerek —— yükün tek parça halinde istiflenmemesi sebebiyle yolda dengesinin bozulduğu tespit edilmiştir. Görüldüğü üzere dosya kapsamında taşıyıcının kusuru neticesinde kazanın meydana geldiğine, aracın hatalı kullanımı sebebiyle yoldan çıktığına ilişkin hiçbir delil bulunmamakta, bilirkişi de hükme esas alınan iki ek raporunda ayrıntılı olarak hasarın ayıplı istifleme sebebiyle meydana geldiğini ayrıntılı ve denetime elverişli olarak belirlemiştir. Her ne kadar bilirkişinin kök raporu ile ek raporu çelişmekte ise de; neden çeliştiği de bilirkişice açıklandığından yine kök raporda teknik anlamdaki görüşün dayanağının bulunmadığı, denetime elverişsiz olduğu ve ek raporların denetime elverişli olduğu anlaşıldığından bilirkişinin ek raporlardaki görüşü Mahkememize de tanık ifadesi de gözetilerek aynen benimsenmiş olup, istiflemenin ayıplı yapılması sebebiyle yükün devrildiği kanaatine varılmıştır.
Davaya konu uyuşmazlığın —– kaynaklandığı ve uyuşmazlığa—— uyarınca, eğer kayıp, hasar ya da gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmişse taşımacı sorumlu tutulamaz.——belirtilen koşullardan bir veya bir kaçının doğal sonucu olan özel risklerden doğmuş ise taşımacı sorumlu tutulmayacaktır. Anılan maddede hasarın, ambalajlamadan ve eğer gönderene aitse istiflemeden kaynaklanan hasarlarda taşıyıcının sorumlu olmadığı belirtilmiştir. İlke olarak, yükün sağlıklı taşınabilmesi ve hasara uğramaması için taşıyıcının yükleme ve istiflemeyi gözetmesi, hatalı bir yükleme varsa buna karşı çıkması ve yükün güvenli taşınabilmesi için gereken her türlü tedbiri alması gerekip bu nedenle meydana gelecek hasarlarda müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bilirkişi raporlarında istiflemenin gönderici sorumluluğunda olduğu, ancak davalıların nezaret görevi kapsamında %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Yükleme ve istiflemenin ayrıca üstlenilmediği sürece taşıyıcının görevi kapsamında olmadığı yerleşik içtihatlarla sabittir. Davacı özel yük taşıma izin belgesi bulunması sebebiyle davalı taşıyıcıların sorumlu olduğunu belirtmiş ise de; ek raporda da değinildiği üzere istifleme davacının sigortalısına ait olduğundan davalının yalnızca müterafik kusuru söz konusu olabilir. Davacı itirazı müterafik kusur indirimi yapılacaksa da yerleşik içtihatlar gereği —- oranında yapılması gerektiğine ilişkin olup, ——–gözetildiğinde müterafik kusurda farklı oranlarda kusur takdiri yapılabileceği—-yine kusur konusunda bilirkişi raporu alınması gerektiği açık olup, mahkememizce de hükme esas alınan ek bilirkişi raporlarındaki müterafik kusur oranları benimsenmiş, dava konusu hasarda davacının sigortalısına önce— ilave bedel sonra muafiyet tenzili yaptığı ardından sovtaj düşülerek hasarın —- bulunduğu, davacının iddia ettiği gibi ödenen bedelin içinde nakliye bedelinin de olmadığı anlaşıldığından; poliçe gereği —- ilave bedelin davalılara yansıtılamayacağı, davalıların yalnızca gerçek zarardan sorumlu olduğu gözetilerek bilirkişi raporunda yapılan hesaplama mahkememizce benimsenmiş, yine emtiaların tamamının hasar gördüğü bilirkişice tespit edildiğinden davalıların bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiş, kusur oranlarını gözetilerek takibin —– asıl alacak üzerinden devamına karar vermek gerekmiştir.
Davacının sigortalısına yaptığı ödeme sonrası alacağı temlik aldığı, aktif husumetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; hasarın —- tarihinde meydana geldiği, —- gereği teslimden itibaren —- zamanaşımının olduğu, icra takibinin — tarihinde açıldığı, zamanaşımı sürelerinin dolmadığı tespit edilmiştir. Davalı– aylık hak düşürücü süre bulunduğu yönünde itiraz etmiş ise de; —-taşıyıcının bir diğer taşıyıcıya rücusu ile ilgili olup sigorta şirketinin açtığı rücu davasına uygulanmayacağı açıktır. Hak sahibine ödenecek tazminat—– gereğince ödeme isteğinin yazılı olarak taşımacıya gönderildiği tarihten itibaren başlamakta olup, hasarın taşımacı tarafından bilinmesi faizin bu tarihten itibaren başlayacağı anlamına gelmemektedir. Dosya kapsamında davalı —- cevabı bulunduğundan davacının bu davalı yönünden takip tarihine kadar —oranında faiz ile — işlemiş faiz talep edilebileceği, davalı —— ödeme isteğinin yazılı olarak taşımacıya gönderildiği, tebliğ edildiği tarihin bulunmadığı anlaşıldığından takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği anlaşılmış, alacağın varlığı ve miktarı bilirkişice tespit edildiğinden icra inkar tazminatı istemi yerinde görülmemiş neticeten davanın kısmen kabulüne yıllık—– oranında faiz yürütülmek suretiyle takibin kısmen devamına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1—– icra takibine davalı taraflarca yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin —- asıl alacak, — diğer davalı — alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık —-oranından faiz yürütülmek sureti ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 2.133,32-TL harçtan peşin alınan 1.688,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 444,52-TL harcın davalılardan——- müştereken ve müteslesilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 1.688,80-TL peşin harç, 25,20-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.714,00-TL harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan — yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan — davalılardan—— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı —- yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan —–verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7- Davalı —- tarafından harcanan — yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan —– verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3.maddesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
10-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin, davalılar vekillerinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 18/01/2022