Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/222 E. 2021/1146 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/222 Esas
KARAR NO : 2021/1146

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2019
KARAR TARİHİ : 20/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili—— imzaladığını, davalı takip borçlularının ise bu —- müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, aynı — sorumlu hale geldiklerini, borç ödenmediğinden hesabın kat edilerek ihtarname keşide edildiğini ve Kefillerin temerrüde düşürüldüğünü, borcun yine ödenmemesi üzerine takibe geçildiğini, ancak itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, arabuluculuk sürecinde görüşme sonucu anlaşma sağlanamadığını, talep edilen faiz oranının sözleşme ile belirlendiğini, alacağın likit olduğunu iddia ederek, itirazların iptaline ve takibin devamına %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Alacak miktarının belli olmadığını, likit olmadığını—— çevrilmesi için takip başlatıldığını, dosyanın derdest olduğunu, bu dosyadan takibin devam etmesinin alacağın likit olmasının önünde engel olduğunu, borcu içeren takibin söz konusu icra dosyasında yapıldığını, fahiş olarak talep edilen temerrüt faizinin genel işlem koşullarına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davacı banka dava dışı —— sözleşmelerinden doğan alacağı için davalı kefiller aleyhine başlattığı icra takibine davalı kefiller tarafından yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçesinde, temerrüt fazi oranının fahiş olduğunu, genel işlem koşulu olduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi ——-yapılan takibin mevcut olduğunu, derdestlik itirazlarının olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştirdir.
Davaya konu olan— icra takibi dosyası celp edilerek dosyamız arasına konmuştur.
Ayrıca ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatıla—– takip dosyası de celp edilerek incelenmiştir.
Davaya konu—– takip dosyası incelendiğinde, bankanın ödenmemiş kredi borcu—-talebi ile 5.000.000 TL asıl alacak için icra takibi başlatıldığı, borçluların 27/03/2019 tarihinde borca, faize ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın süresi içinde olduğu, davacının da süresi içinde 24/04/2019 tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davacı banka ile dava dışı — borçlu olan —— sözleşmesi imzalandığı, davalıların da——- olmak üzere müteselsil kefil olarak kredi sözleşmelerini imzaladıkları anlaşılmıştır. Kefiller yönünden, icra takibinin kefalet limitinin altında olduğu anlaşılmıştır.
Takibe ve davaya dayanak yapılan kredi sözleşme örneği, kredi kartı kayıtları ve hesabın katına dair —— dosyamıza sunulmuştur.
Davacı bankanın icra takip tarihi itibari ile kullandırılan kredilerden dolayı davalı borçlulardan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti için bir bankacı bilirkişi marifetiyle şubede incelemeler yaptırılmıştır. Bilirkişi, 04/01/2021 tarihli kök raporunda—– olduğunu, bankanın 5.000.000 TL alacak talebiyle takip başlattığını, temerrüt faizi bakımından bir kredi için %38, biri için %39, biri içni %48 oranında temerrüt faizi uygulanacağı, bankanın——- başlattığını açıklamaması sebebiyle ortalaması olan %38,18 temerrüt faizinin uyulanabileceğini; ayrıca —- ticari kredileri de kapsadığını gösteren bir sözleşmenin olması veya ödeme planında imzası olması gerekebileceğini..” belirtmiştir.
Bu rapora karşı davacı banka vekili, takiin —- tahsili için başlatılıdğını, sözleşmenin 5. maddeisne göre %24,44 faiz oranına ilave 30 puan ile %44,24 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, —— maddesinde eşit takitli ticari kredilerin de kapsamda olduğunun belirtilmiş olduğunu, ek sözleşmeye veya ödeme planı üzerinde imza olmasına ihtiyaç olmadığını, kefillerden—– çevrilmesi yoluyla takip yapılmasının bu takibi usulsüz hale getirmediğini beyanla itiraz etmiştir.
Davalı vekili, rapora karşı yazılı bir itiraz dilekçesi sunmamış, duruşmada —– usulsüz oludğunu, davanın reddini talep ettiğini beyan etmiştir.
Davacı vekiline, takip ile tahsili istenen kredi alacağının hangi kredi alacağından kaynaklandığı hususunda açıklama yapması için —— yapıldığını açıklamıştır.
Bankacı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi 23/08/2021 tarihli ek raporunda, “…—– imzasının olması gerektiği veya kefilin bilgi sahibi olduğunun belli edilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu, temerrüt faizi yönünden sözleşmede ‘kredi türü ne olursa olursa olsun temerrüt tarihinde bankaca ticari kredili mevduat hesapları iin uygulanan kredi faiz oranına —– tatbik edimeceğinin’ düzenlendiğini, bankanın temerrüt tarihinde %24,44 oranında faiz uygulandığını belirttiği ve buna göre 20 puan fazlası ile %44,24 oranında temerrüt faizi istenebileceği,— alacak üzerinden takibin devamı olduğunu, ——— gerektiğini” belirtmiştir.
Davacı banka —— maddesi uyarınca kefillerin açıkça doğmuş doğacak bütün borçlardan limitle sınırlı olmak üzere sorumlu olacaklarının açık olduğunu, davalı müteselsil ———– borçlar da dahil olmak üzere müşteriye (asıl borçluya) kullandırılan krediler sebebiyle sorumlu olduklarını, ödeme——— doğmuş doğacak borçlar hakkında sorumlu olacaklarını bildiklerini, TBK nun 582 maddesine uygun geçerli bir kefalet ilişkisi kurulduğunu, bankacı bilirkişinin——- bu sebeple de üç kişilik bankacı bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep etmiştir.
Gelinen aşama itibariyle davacının rapora itirazları, davalının cevap dilekçesindeki savunmaları ve bilirkişi tespitlerinin mahkememizce değerlendirilebilecek hukuki meseleler olduğu anlaşılarak yeni bir heyet oluşturulmaması talebi yerinde görülmemiştir.
Uyuşmazlık kefaletin geçerli olup olmadığı,——— gerekmediği, kredi sözleşmesinin genel işlem koşulu vasfında olup olmadığı, temerrüt faizinin fahiş olup olmadığıdır.
Kefaletin TBK.nun 584,586 maddelerine uygun kurulduğu,—— davalıların, asıl borçluya kullandırılan kredilerden kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere sorumlu oldukları açıktır. Bu bakımdan yerleşik içtihatlara aykırı olan bilirkişi kanaatine iştirak edilmemiştir. (Ticari kredi sözleşmeleri sürekli borç ilişkisi doğurduğundan, hesap açık bırakıldığı sürece, (borç sıfırlanmış olsa bile) her kredi yenilenmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefilin aynı şartlarda ve aynı miktarda borçlanacağı kabul edilir.)
Öte yandan—– davaya konu takibin usulsüz olduğuna dair itirazı üzerinde durmak gerekir.
——— (serbert dereceden istifa kaydı ile ) %63 faiz oranlı olarak —tarihinde ipotek verildiği anlaşılmıştır.
Dosyamızda ihtiyati hacze itirazın reddi kararı istinaf edilmiş——-
“İİK.nun 45. maddesine göre, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı, yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. 6098 sayılı TBK’nın 586. maddesi uyarınca da kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz ——– sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış, kredi borcu vadesinde ödenmediği için asıl borçlu ve kefillere hesap kat ihtarnamesi gönderilmiştir. Asıl borçluya hesap kat ihtarı tebliğ edilmiş olmakla, TBK’nın 586. maddesindeki ——- sözleşmesinin müteselsil kefili oldukları ihtilafsızdır. TBK’nın 586. maddesi uyarınca, alacaklının rehni paraya çevirmeden önce, müteselsil kefiller hakkında takip yapmasına ve bu bağlamda ihtiyati haciz talep etmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” denmiştir.
Aynı kararda,——- borçlara ilişkin kısıtlamaya yer verilmediği, bu kapsamda verilen ipoteğin sadece asıl kredi borçlusunun borcunu teminat altına almak için verildiğinin söylenemeyeceği, ——– kabulü gerektiği” belirtilmiştir.
Bu durumda kefalet —- borcunu da görüldüğüne göre, bu davalı yönünden İİK. m. 45 uyarınca ancak ipotek miktarını aşan kısım için davalı-kefil hakkında ilamsız icra takibi başlatılması mümkündür.
—— uyap üzerinden celp edilerek incelenmiş, —– takipte borçlunun —– bulunulduğu,——tarihinde dosyanın bilirkişilere verildiği, bilirkişilerin—— takibin devam ettiği, henüz ——– yapılmadığı görülmüştür.
Buna göre banka tarafından, — paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığı—- ispatlanamadığından bu davalı yönünden takibin usulden reddine; diğer davalı müteselsil kefil yönünden ise tahsilde tekerrüre yer vermemek kaydıyla takibin devamına karar verilmesi gerekmiştir.
Davalılar takipte temerrüt faiz oranlarına itiraz etmişse de, itibar etmek mümkün değildir. —- kapsamında belirlenmiştir. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt faizine ilişkin Kanun’un 1. maddesinde: “Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’na göre faiz ödenmesi gereken hallerde” denilmek suretiyle bu iki kanuna göre ödenmesi gereken faizler birbirinden ayrılmıştır. Faize ilişkin olarak mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu 8, 10. maddelerine Borçlar Kanunu’nda bulunmayan, ticari işlere özgü hükümler konulmuş, Türk Ticaret Kanunu 8. maddesinde ticari işlerde faiz miktarında —– Dava konusu ticari işte de temerrüt faizine hükmedilirken 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun gerek akdi faize ilişkin 88. maddesi gerekse temerrüt faizine ilişkin 120. maddesi kısıtlamaları prensip olarak uygulanması mümkün değildir. Bu bağlamda mahkemece taraflar arasındaki sözleşme — akdi faiz oranı ve temerrüt faizi oranının geçerli olacağı kabul edilerek uygulama yapılması yerindedir. — Bankanın talep ettiği ve bilirkişinin ek rapor ile tespit ettiği faiz oranı sözleşmeye uygun görülmüştür.
Davalının temerrüt faizinin genel işlem koşulu olduğuna dair itirazları da isabetli değildir. Genel işlem koşulları TBK’nın 20 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Tarafların sıfatı, sözleşmenin —– yazısı bulunan kefaleti de içeren akdin yapıldığı tarih ve nitelikleri de gözetildiğinde somut olay bakımından genel işlem koşulu ile ilgili TBK’nın 20. ve 21. maddelerinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Ticari kredilerde tarafların itirazsız olarak kabul ettikleri hususlar diğer bankalardan alınacak bilgilerle değiştirilemez. Diğer yandan 6502 sayılı yasa hükümleri de, ticari krediler yönünden uygulanamaz. Davacı—– temerrüt faizi alacağı hükümleri dürüstlük kurulu kararına aykırı, haksız işlem şartı sayılamaz. Zira——– tarafından benzer hükümler mevcut olup, bu hususun bilinmediği de ileri sürülemez.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın davalı——-yönünden KABULÜNE;
1-Tahsilde tekerrüre yer vermemek kaydıyla—– sayılı takibe itirazın reddine, takibin devamına;
2-Asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar %44,24 oranında temerrüt faizi uygulanmasına;
3-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine;
4-Davanın … yönünden HMK’nun 114,115 maddeleri uyarınca usulden reddine;
5-Davacı banka aleyhine kötü niyet tazminatı verilmesine yer olmadığına;
6- Alınması gerekli 341.550,00-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 60.387,50-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 281.162,50-TL’nin davalı .—— tahsili ile hazineye irad kaydına,
7- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 44,40-TL. başvurma harcı, 60.387,50-TL peşin harcın toplamı olan 60.431,90 TL’nin davalı ..—- alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından sarfedilen toplam 2.166,70-TL yargılama giderinin davalı …—– alınarak davacıya verilmesine,
9- Davalı—- yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı—-
10- Davalı ..—yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
11- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
12- —- davacı vekili için takdir olunan —– ücretinin davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
13——– vekili için takdir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı———–
14-6325 Sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca —– —- arabuluculuk ücretinin davalı …—- hazine adına irad kaydına,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı