Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/220 E. 2021/452 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/220 Esas
KARAR NO : 2021/452
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2019
KARAR TARİHİ : 23/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin —- ettiğini, davalı firmanın ise ——- olduğu çeşitli bakım ve inşaat işleri yaparken müvekkili firmadan —- ilişkin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla —– yıllarında mal alımları olduğunu, davalı tarafça müvekkili firmadan aldığı mallara ilişkin olarak kısmi ödemeler yapıldığını ve kalan bakiyeyi müvekkili firmaya her türlü görüşmelere rağmen ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine——– başlatıldığını, bu takibe davalı tarafça haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında demir alım satımına ilişkin bir borç ilişkisi bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete demir satıldığını, teslim edildiğini ve bunun karşılığında fatura kesildiğini davalı şirkete bu faturaların irsaliyeli olarak verildiğini, davalı şirketin almış olduğu malları dava dilekçesi ekinde sunulan irsaliyeli faturadan anlaşılacağını, bu sevk irsaliyelerinde ve faturalarda müvekkili şirketin tedarik etmiş olduğu demir ve demir ürünlerini tek tek yazıldığını, davalı tarafça müvekkili şirket bünyesinden — yıllarında toplam — alımı olduğunu, davalı tarafça ara dönemlerde toplamda — ödeme yapıldığını, davalı tarafın müvekkili firma bünyesinde ——- bakiyesi kaldığını, davalı şirketin borcunu kötü niyetli olarak inkar ettiğini, davalı şirketin müvekkili şirkete olan borcu gerek müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarından gerek ticari defterlerinden gerekse de banka hareketlerinden alacağı olduğu ve ticari ilişkilerinin olduğu aşikar olduğunu, davalının mesnedsiz ve asılsız olan icra takibine konu itirazları gayri hukuki olmakla birlikte söz konusu itirazın iptalini davalının itirazında kötü niyetli olduğundan dolayı asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının anılan faturaların davaya konu takipte müvekkiline gönderilen ödeme emri ekinde tebliğ edilmediğini, dava dilekçesinin ekinde de gönderilmemiş olduğundan faturaların ne şekilde ve kime tebliğ edildiğinin bilinmediğini, bu nedenle takibe ve davaya dayanak yapılan faturaların tebliğ edilinceye kadar beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkiden kaynaklanan borç durumu mevcut ise bile işbu borç muaccel olmadığını, bu nedenle mevcut davanın reddinin gerektiğini, TBK hükümleri ile——– alındığında davayı konu alacakla ilgili davacı şirket tarafından davalı müvekkil şirkete bugüne kadar herhangi bir ihtarname gönderilmediği gibi kendilerine gönderilen ödeme emri ekinde de bahse konu faturaların tebliğ edilmediğinden müvekkilinin temerrüde düşürülmesinin söz konusu olmadığını, şu aşamada davacı tarafın faiz istemi yerinde olmadığı gibi likit bir alacaktan söz edilemeyeceği için icra inkar tazminatı talebi de yerinde olmadığını, İİK 67/2 maddesi gereğince davacı tarafından ileri sürülen icra inkar tazminatı taleplerini de kabul etmek mümkün olmadığını, bu nedenlerle huzurdaki davada talep edilen inkar tazminatı takip öncesi ve sonrası faiz vs. Taleplerin de haksız olduğunu ortaya koyduğu taleplerinin de tümüyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, haksız ve kötü niyetli icra takibi sebebiyle davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı tarafça cari hesap alacağına dayalı olarak başlatılan——— icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce icra dosyası, —– davalı şirket çalışanlarının listesi ve vergi dairesinden BA,BS formları celp edilmiş, davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla —– Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmış, mahkemece mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin —- tarihli raporunda özetle: “Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre—— davalıdan alacağının olduğu, irsaliyeli faturaların teslim eden teslim alan kısımlarında paraf olduğu, —- teslim edildiğinin görüldüğü, incelenen BA BS formlarında davacının ———– bildirdiği,—- faturaların bildirim sınırı altında kaldığı, davalı tarafın—- bildirdiği, davacının —- yılında davalıya düzenlediği takip ve dava konusu — bedelli irsaliyeli faturaları kayıtlarına işlediği davalının kredi kartı ve nakit olarak — ödeme yaptığı —– hesaplarına göre takip tarihi itibariyle —-alacağının bulunduğunu, mahkemenin irsaliyeli faturalarda bulunan parafların kabul etmemesi halinde davacının alacağının bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır” içeriğindedir. Talimat mahkemesince inceleme yapıldıktan sonra davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla mahkememizce —– tarihli inceleme günü belirlenmiş, çıkarılan tebligata açıkça “inceleme günü defterleri ibraz etmediğiniz veya şirket merkezinde incelemeye hazır bulundurmadığınız takdirde defterlerin ibrazından kaçınmış sayılarak dosyadaki delillerin ve defterlerini ibraz eden tarafın kayıtlarının incelenmesi ile yetinileceği ihtar olunur” içeriğinde şerh düşüldüğü ve kesin süre verildiği halde davalı tarafın defterlerini sunmadığı anlaşılmıştır.
Bilindiği gibi fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir. Belirtilen belgeler imzalı sevk irsaliyesi, mutabakatname, vergi kayıtları gibi her türlü ispata yarar yasal delil olabilir. Alınan bilirkişi raporunda davalının ocak ayında tüm faturaları vergi dairesine bildirdiği tespit edilmiştir. Bu durumda ocak ayı faturaya konu ürünlerin teslim edildiği vergi kayıtları ile sabittir. Davalı tarafça ocak ayı fatura toplam miktarı olan—- aşar şekilde toplam ——–ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Ödemenin avans olarak yapıldığı iddia edilmediğine göre; devamında ticari ilişkinin devam ettiği açıktır. Sunulan irsaliyeli faturalarda —- tarihinde adı bulunan —- Bunun dışında kalan irsaliyeli faturalarda teslim alan kısmında, kabul edilen —- benzer nitelikte paraf bulunmaktadır. Elbette ki tüm bu hususlar davacının alacağını net olarak ortaya koymamakta ise de; —- tarihinde HMK’nın 222. Maddesinde meydana gelen değişiklik ile; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” düzenlemesi ile diğer tarafın defterlerini ibraz etmemesi halinde ibraz eden tarafın 2. fıkraya uygun tutulmuş defterlerinin sahibi lehine delil olarak kabul edileceği açıkça düzenlenmiştir. Davalı tarafa çıkarılan tebligat şerhinde de defterlerin sunulmaması halinde defter ibraz eden tarafın kayıtları ile yetinileceği şerh düşülmüş, buna rağmen kanun değişikliğinden sonra verilen inceleme günü defterlerini ibraz etmemiştir. Talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda davacının defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu ve davalıdan takip tarihi itibariyle —– alacaklı olduğu tespit edilmekle, HMK 222. Maddesinde meydana gelen değişiklik ışığında davalı defterlerini sunmadığından davacının kendi lehine olan defter ve kayıtlarına itibar etmek gerekmiş, kesin delilin aksi davalı tarafça ispat edilemediğinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davacı taraf takip talebinde işlemiş faiz talep etmiş ise de; dava değerinde yalnızca asıl alacağı gösterdiğinden davanın tam kabulüne, itirazın kısmen iptaline karar vermek gerekmiş, kabul edilen alacak likit ve belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1—— sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin —- asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.506,14-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 262,19-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.243,95-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 44,40-TL başvurma harcı, 262,19-TL peşin harç toplamı olan 306,59-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen toplam 865,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan davacı vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca ——— tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 23/03/2021