Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/172 E. 2019/1037 K. 08.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/172 Esas
KARAR NO : 2019/1037
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2019
KARAR TARİHİ : 08/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı ——-. arasında 22.08,2017 tarihinde — imzalandığını, imzalandığı tarihte yürürlüğe giren işbu sözleşme uyarınca müvekkilinin, her ay ödenmesi talep edilen fatura bedellerini zamanında ödeyerek sözleşme uyarınca borcunu ifa etmeye devam ettiğini, 01.10.2018 tarihinde davacı adresine —- adına geldiklerini ifade eden şirket çalışanları, taraflar arasında geçerliliği bulunan herhangi bir sözleşme olmadığını——sözleşmenin de — tarafından feshedildiğini ve fesih tarihinden itibaren kullanılan elektriğin kaçak elektrik olduğunu beyan ederek bu durumu “Kaçak Elektrik Kullanım Tutanağı” düzenleyip imza altına aldıklarını, müvekkilinin, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğini 01.10.2018 tarihinde düzenlenen bu tutanak ile öğrendiğini, ticari hayatına devam etmek zorunda olan müvekkilinin, imzalanan sözleşme hükümlerine aykırı olarak hangi şart ve sebeplerle sözleşmesinin feshedildiğini bilmeyerek elektriğin kesilmesi tehdidi ile karşı karşıya kaldığını, müvekkilinin her ne kadar sözleşme şartlarına aykırı olarak davalı tarafından zor durumda bırakılmış olsa da ticari hayatına devam edebilmek adına davalı ile 02.10.2018 tarihinde sözleşme bedeli giderlerini ödemek suretiyle yeni bir sözleşme imzalamak zorunda bırakıldığını, akabinde davacıya tebliğ edilen ——dönemine ait kullanılan —- olarak. 338.567,42,-TL fatura edildiğini, her ne kadar ticari hayatının sekteye uğramaması adına imzalanan yeni sözleşme ile beraber ilgili tutar hakkında taksit anlaşması yapılarak ödenmeye başlanılsa da tabiidir ki ilgili tutara itiraz ettiklerini, ilgili itiraz konulu iletinin —- tarafından kabul edildiğini, ———- sözleşmeyi haklı fesih sebebi olmadığına, olsa dahi bunu yasal mevzuata uygun şekilde davacıya bildirmediğine ve bu sebeple müvekkilinin davalıya karşı kaçak tüketimden kaynaklanan borcu bulunmadığını, davacının davalıya karşı borcu bulunduğu ihtimalinde dahi hesaplanan kaçak kullanım tespitinde tahakkuk edilen miktarın gerçeği yansıtmadığına dair işbu menfi tespit davasını açma zorunluluklarının doğduğunu, ———Sözleşmesinin bulunması sebebiyle, kaçak elektrik kullanımı söz konusu olmadığından, davalı tarafından 01.10.2018 fatura ile tahakkuk ettirilen kaçak kullanımdan kaynaklanan 169.283,71.-TL tutarından borçlu olmadıklarının tespitini, dava kesinleşinceye kadar bu fatura borcundan dolayı elektrik kesintisi yapılmasının tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu belgeler arasında arabuluculuk faaliyetine başvurmuş olduğuna ilişkin herhangi bir belge bulunmadığını, dava şartı sağlanmadan açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca düzenlenen kaçak tutanağı ve buna ilişkin gerçekleştirilen faturalandırma işlemi mevzuata uygun şekilde gerçekleştirildiğini, ———- sayılı elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliği’in kaçak elektrik enerjisi tüketim halleri başlıklı m.42 hükmüne göre kullanıcının perakende satış sözleşmesi bulunmadan elektrik enerjisi tüketmesi kaçak elektrik enerjisi tüketimine sebebiyet verdiğini, bu durumda da tutanak düzenlenmesi ve bu tutanağa ilişkin faturalandırma işleminin gerçekleştirilmesi müvekkili olan şirkete yönetmelik tarafından getirilmiş bir yükümlülük olduğunu, —’ne — sicil numarası ile tescilli … (—————–) ile — Müdürlüğü’ne —– ile tescilli ——— (—- arasında 19.06.2013 tarihinde Bölünme Sözleşmesi imzalandığını, İş bu sözleşme 03.07.2013 tarihinde 8355 sayılı —- Gazetesi’nde ilan edildiğini, sözleşmenin birinci maddesi gereği dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 01.01.2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesinin zorunlu olduğu kararlaştırıldığını, yapılan bölünme sebebiyle 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında perakende satış sözleşmesi yapma veya bu sözleşmeyi sonlandırma hususunda müvekkili olan firmanın herhangi bir görevi bulunmadığını bu nedenle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle kaçak elektrik kullanımından dolayı davalı tarafça davacıya tahakkuk ettirilen fatura nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemli menfi tespit davasıdır.
6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi 2. Fıkrasında ise “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde dava şartları açıkça sayılmış olup, mahkeme tarafından resen gözetilir.
Eldeki dava menfi tespit davası olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —.Hukuk Dairesi’nin 2019/1734 E. 2019/1521 K. Sayılı ilamında özetle:” Her ne kadar davacı eldeki menfi tespit davasında zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kalmadığını ileri sürmüş ise de, TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.” gerekçesi ile menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu tespit etmiştir. —— Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesi’nin 2019/1044 E. 2019/1145 K. Sayılı ilamı da benzer mahiyette olup :”Bütün bu nedenlerle, menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK’nun 5.maddesinde arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” hükmünü haizdir. Kanun hükmü ve Bölge Adliye Mahkemelerince verilen kararlar birlikte değerlendirildiğinde menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davanın menfi tespit davası olarak 6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak, arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmadan açılmış olduğu davacının dava dilekçesinden açıkça anlaşıldığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın TTK. m. 5/A, 6325 Sayılı Kanun m. 18/A ve HMK. m 114/2, 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40TL harçtan peşin alınan 2.890,95-TL’nin mahsubu ile kalan 2.846,55-TL harcın karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden,——— 7/2 gereği davalı taraf için takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.