Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/125 E. 2022/262 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/125 Esas
KARAR NO : 2022/262 Karar GEREKÇELİ KARAR

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2019
KARAR TARİHİ : 22/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;. Taraflar arasında taşıma işleri yapıldığını, bu işlerden kaynaklı olarak davacının davalıdan 154.755,446TL alacağının bulunduğunu, davalının bu bakiye borcunu ödemekten imtina etmesi üzerine davacının fatura ücreti alacağının tahsili amacıyla — başlattığını, davalının itirazı sebebiyle takibin durdurulduğu, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın yerinde olmadığını, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının davalıya vermiş olduğu hizmetler karşılığında faturalar düzenlediği, davalının takip konusu borçtan sorumlu olduğunun davacının fatura ve ticari kayıtları ile sabit olduğunu, davalının itirazı ile davacının alacağının tahsilinin engellendiği belirtilerek bu nedenlerle davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra müdürlüğü yetkili bulunmadığından davanın bu nedenle reddi gerektiğini, mahkemenin yetkili bulunmadığı, davalı şirketin, davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacının hakkı olmayan bir menfaat peşinde olması sebebiyle kötü niyetli olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinin de incelenmesi halinde borçlu olunmadığının veya borç miktarının daha düşük olduğunun ortaya çıkacağı, bu sebeplerle, davanın reddine, davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine, aksi kanaatte ise davalı hakkında açılmış buluna işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği, belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, cari hesaba dayalı olarak davacı tarafından davalı aleyhine— başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı şartlarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
İcra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça, davalı aleyhine toplam 154.755,46-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin takip borçlusu davalıya 26.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, Davalı takip borçlusu vekili aracılığı ile verdiği — borçlusunun adresinin — sınırları içerisinde olduğu, bu nedenle icra takibinde– Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, alacaklı görünen kişiye borçlu olmadıkları belirtilerek icra müdürlüğünün yetkisine, takipteki borca, faize ve borcun tüm ferilerine itiraz edildiği, süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
İİK 50. maddesinde, para ve teminat borcu için takip hususunda usul kanununun yetkiye yönelik hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacağı, akdin yapıldığı yerdeki icra dairesinin de yetkili olduğu düzenlenmiştir. TBK 89. maddesi uyarınca para borçları aksine sözleşme hükmü yok ise alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. HMK 10.maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenlemeler gözönünde bulundurulduğunda sözleşmenin ifa yerinin davacının yerleşim yeri olduğu davacının yerleşim yerinin de icra müdürlüğünün yetki alanı içerisinde bulunduğu görülmekle icra müdürlüğü yetkili bulunduğu değerlendirilmiş ve davalının icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.
Aynı gerekçeler ile davalı vekilin mahkemenin yetkisine yönelik itirazı da yerinde bulunmamaktadır.
Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılmasına karar verilmiş öncelikle davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için –Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, 03.03.2021 tarihli Bilirkişi Raporu alınmıştır. Anılan bilirkişi raporunda özetle; davalı tarafa ait incelenen ticari defter ve kayıtların delil niteliğine haiz olduğu, takip borçlusu davalı — ticari defter, fatura ve kayıtlarına göre, davacı şirket tarafından, davalı— — tutarında açık fatura düzenlendiği, ticari defter kayıtlarına göre, davalının, davacı takip alacaklısına– tutarında borçlu olduğu görüldüğü, davalı ticari defter kayıtlarında, –karşılığı –rakamı arasında– rakamının eksik yazıldığı, eksikliğin bir maddi hata olmasının kuvvetle muhtemel olduğu, maddi hata düzeltildiğinde, davalı şirketin takip alacaklısına 154.755,47 TL tutarında borçlu olduğunun kabulü gerektiği, davacı tarafından, takip borçlusu davalı adına düzenlenen — içeriğinin, davalı şirket kayıtlarında mevcut olduğu, fatura bedellerinin, davacı şirketin cari hesabına alacak kaydedildiği, davalı kayıtlarına göre, takip tarihi itibariyle davacı takip alacaklısına –tutarında borçlu olduğu, belirtilmiştir.
Mahkemece bu kez davacı taraf ticari defterlerinin incelenmesi için mali müşavir bilirkişi atanmış ve 16.02.2022 tarihli Bilirkişi Raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda; Davacının 2018-2019 yıllarında dava konusu alacağa yönelik işlemlerin kaydedildiği ticari e-defterlerinin ve envanter defterlerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde– yapıldığı, davacının sunduğu cari hesap —işlemler ve davalı adına düzenlenen— — muhasebe kayıtlarının birbirleriyle uyumlu olduğunun tespit edildiği, buna göre söz konusu ticari defterlerin davacı şirket lehine delil niteliğine sahip olduğu, davacının ticari defterlerine göre icra takip tarihi — olduğunun tespit edildiği, davacının davalıdan – asıl alacak ile birlikte, icra takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden işletilecek avans faizi talep edebileceği, davalının ticari defterlerinin incelenerek tespit ve değerlendirmelerin yapıldığı, 03.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda, davaçının düzenlediği tüm faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, davacının davalıdan olan alacağının –ulaşılacağı, davacı vekilinin, — davalı adına düzenlenen faturalarla birlikte, taşımanın gerçekleştiği ve ticari ilişkinin olduğunu gösterir —– teslime dair belgeleri sunduklarını belirttiği, rapora konu mali incelemede, faturaların üzerlerindeki kur hesaplamalarının doğruluğu ve faturaların ticari defter kayıtlarıyla uyumlu olduklarının teyit edildiği, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın faturalara dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Davacı davalıya taşıma hizmeti sunduğunu, buna ilişkin olarak fatura düzenlendiğini, davalı tarafın ödeme yapmaması üzerine icra takibi yaptığını iddia etmekte, davalı ise davacıya borcu olmadığını savunmaktadır. Mahkemece alınan alınan bilirkişi raporları olaya ve denetime uygun bulunmakla Mahkememizce de hükme esas alınmıştır. Bilirkişi raporları ile her iki tarafın ticari defterlerinin birbirine uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafça düzenlenen faturalar, davalı tarafça kayıtlarına işlenmekle fatura içeriği kabul edilmiş durumdadır. Belirtilen husus yerleşik hale gelmiş –fatura konusu mal veya hizmetin davalı tarafa teslimine karine teşkil etmekte olup, bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı tarafça bu durumun aksine bir delil getirilmiş, takip konusu fatura tutarlarının ödendiğine ilişkin bir kayıt ortaya konulamamıştır. .
Alınan bilirkişi raporları ve dosya kapsamından toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle — tutarında alacaklı bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların tacir olması ve aradaki ilişkinin ticari nitelikte bulunması sebebiyle davacı alacağına takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerekmekte olup icra takibinde yeralan ticari temerrüt faizi ifadesiyle kastedilenin avans faizi olduğu değerlendirilerek davacı alacağına takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
Bununla birlikte takip konusu alacak her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup takip öncesi itibariyle belirli(likit) olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; Davalının — sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin ——- alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile takip konusu alacak tutarın % 20 oranında 30.951,09-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli 10.571,35-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.869,06-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.702,29‬-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 44,40-TL. başvurma harcı, 1.869,06- TL peşin harcın toplamı olan 1.913,46-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 2.423,50-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalının üzerine bırakılması,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7—— davacı vekili için takdir olunan 18.651,77-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca — zorunlu arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.