Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/121 E. 2020/447 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/121 Esas
KARAR NO: 2020/447
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/05/2016
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —— tarihinde ———- hesabından, müvekkili —– ilgili olarak, müvekkilinin kişilik haklarına ağır bir biçimde saldıran ve müvekkiline çok ciddi ve haksız somut olgu isnadında bulunun ———- anladığım kadarıyla tecavüz yuvası haline gelen —— desteğe devam edeceksiniz tüm hatlarımı iptal edeceğimi duyururum———– paylaştığını, bu paylaşımın müvekkilinin kişilik haklarını ve ticari itibarını ağır bir biçimde ihlal eden ve aynı zamanda gerçeğe aykırı ve incitici beyanlarla müvekkilinin rakibini rekabette öne çıkararak haksız rekabete sebebiyet veren açıklamaları nedeniyle ———-manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ——— erkek çocuğuna tecavüz edildiği haberlerinin çalkalandığı dönemde sosyal medya mecrasında basit bir yazı paylaştığını, bunun tamamiyle eleştiri ve beyan sınırları içerisinde, suç içermeyen ve kanunlarca yasaklanmamış bir beyan bildirimi olduğunu, müvekkilinin paylaştığı yazının, davacının belirttiği gibi milyonlarca kişi tarafından değil, sadece bir kişi tarafından beğenildiğini, davacının bu iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkilinin mesajında kendi hatlarını iptal edeceğini bildirmesinde, hiç kimseyi hatlarını iptal ettirmeye çağırmadığını, beyanında böyle bir anlam ve zorlamanın bulunmadığını, davacı yanın müvekkilinin ———- zarara uğrayıp uğramadığını, o tarihten itibaren kârının düşüp düşmediğini, kârında veya abone sayısında bir azalma varsa bu azalmanın bizzat müvekkilinin paylaşımından kaynaklandığını ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin gelir durumu ve sosyo ekonomik şartları ile davacı şirketin hemen hemen dünya çapında zengin sayılabilecek varlığı karşısında istenen tazminatın ne denli fahiş olduğunu, davanın reddi gerektiği halde kısmen kabul edilebilmesi olasılığında da bu fahiş istemin göz önüne alınması gerektiğini, davacı yanın istediği tazminata hükmedilmesi müvekkilinin ekonomik olarak mahvına neden olacağı gibi dünya çapında varlıklı davacı şirketin de sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını bu nedenle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; davalının ——- paylaştığı———– anladığım kadarıyla tecavüz yuvası haline gelen ——— desteğe devam edeceksiniz tüm hatlarımı iptal edeceğimi duyururum.” içerikli yazı nedeniyle davacı şirketin kişilik haklarının ihlal edildiği ve yazının haksız rekabet niteliğinde olduğundan bahisle açılan manevi tazminat davasıdır.
Eldeki dava öncelikle ——- Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ——— Sayılı numarasını almış, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine dosya ——-Adliye Mahkemesi ———- gönderilmiştir. ———Mahkemesince görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğu gerekçesi ile karar kaldırılmış, daha sonra yargılamaya mahkememizde devam olunmuştur.
Uyuşmazlık, davacının manevi tazminat talebinin haklı olup olmadığı noktasındadır. İfade özgürlüğü; haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilme, düşünce, tavır ve kanaatlerinden dolayı kınanmama ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilme, anlatabilme, savunabilme, başkalarına aktarabilme ve yayabilme imkânlarına sahip olma anlamlarına gelir. İfade özgürlüğü; aynı zamanda demokratik toplumun temelini oluşturan, toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel unsurlardan olup bu özgürlük, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil; incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü; yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir ————
——- birçok kararında; ——–Sözleşme’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen “haber” veya “fikirler” için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın “demokratik toplum” olamayacağını —— belirtmiştir.
Yine ———- kararlarında olgu isnadı ile değer yargısı arasındaki farklara dikkat çekmiştir. Olguların varlığı kanıtlanabilirken, değer yargılarının doğruluğu ispata açık değildir. Bir değer yargısının doğruluğunun kanıtlanması şartını yerine getirmek mümkün olmayıp, bu durum 10. madde tarafından güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkının temel bir parçasını oluşturan düşünce özgürlüğünü bizzat ihlal etmektedir.———kararlarında internet yayınlarının da basın özgürlüğü kapsamında olduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda, davalı tarafından yapılan paylaşımda, o dönem —— gündeme gelen dava dışı ——– bünyesindeki bir yurtta öğretmen tarafından çocuklara cinsel saldırı niteliği taşıyan eylemlerde bulunulması ve davacı şirketin de bu —— sponsorluğunun bulunması nedeniyle tepkinin dile getirildiği, eylemin çocuklara karşı yapılmış olması nedeniyle toplum vicdanında infial duygusu yarattığı, toplumun tepkisini hem —– hem de ——– olan davacı şirkete yönelttiği, davalının sosyal medya hesabından yaptığı ——— anladığım kadarıyla tecavüz yuvası haline gelen ——— desteğe devam edeceksiniz tüm hatlarımı iptal edeceğimi duyururum.” şeklindeki paylaşımının eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, eleştirinin sadece olumlu karşılanan veya zararsız veya tarafsız görülen bilgi ve fikirleri değil, demokratik toplumun gereklilikleri olan çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin parçası olan, rencide eden, şoke eden, rahatsız eden bilgi ve fikirleri de koruma altına aldığının ——- birçok kararında ifade edildiği, bu nedenle davalının ——– hesabında yaptığı paylaşımın kişisel değer yargısı niteliğindeki ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında ağır eleştiri olarak kabulü gerekmektedir. ———–
Ayrıca davalının sosyal medya hesabından yaptığı——– anladığım kadarıyla tecavüz yuvası haline gelen ——— desteğe devam edeceksiniz tüm hatlarımı iptal edeceğimi duyururum” paylaşımı nedeniyle davacının kişilik haklarının ve ticari itibarının ağır şekilde zedelendiğini, mali olarak zarara uğradığını, ticari rakibi olan diğer şirketler karşısında rekabet ortamının ihlal edildiğini de ispatlayamamıştır. Nitekim yapılan paylaşım sadece bir kişi tarafından beğenilmiş, davalının hatlarını iptal edeceği yönünde attığı iletisinin yanında başkaca kişilere de hatlarınızı iptal edin şeklinde yapılan bir çağrı olmadığından Mahkememizce davacı yanın manevi zarar uğramadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca davanın reddi gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, içtihatlar nazara alındığında, davalı tarafça yapılan paylaşımın ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı, ağır eleştiri niteliğinde olduğu bu nedenle davacının manevi zararının tazmin koşullarının oluşmadığı anlaşılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40-TL harçtan peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile artan 116,38-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/3 maddesi uyarınca 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.07/07/2020