Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/102 E. 2020/125 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/102 Esas
KARAR NO : 2020/125

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 11/03/2019
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—– yönetimindeki —– plakalı araç seyir halinde iken yoldan karşıya geçmeye çalışan müvekkilinin eşi——- çarpması ile —- tarihinde kaza meydana geldiğini, kaza neticesinde ——- vefat ettiğini, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere —– asli kusurlu bulunduğunu, kaza sonrasında vefat eden tarafından geride desteğe muhtaç kalan eşi … ve çocuklarının kaldığını, bu bağlamda müvekkilince adına tahakkuk edecek destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle kazanın oluşumunda kusurlu bulunan ——-plakalı aracın sigortacısı —– dava açıldığını, iş bu dava ——- başvuru numarası üzerinden görülmekte olduğunu, bununla birlikte davacı müvekkilinin söz konusu trafik kazası neticesinde oluşan zararı sadece maddi taleplerden oluşmadığını, eşini kaybetmiş olmanın verdiği üzüntü ve elem sebebiyle manevi tazminat taleplerinin olduğunu, bu nedenle olayda feri kusurlu bulunan araç sürücüsünün aracının sigortalı olduğu sigorta şirketine —– tarihinde manevi tazminat talebi istemiyle başvuruda bulunduklarını, sigorta şirketince taraflarına bazı tekliflerde bulunulduğunu, davalı şirket tarafından 25/02/2019 tarihinde bilgi verilmeden ve herhangi bir açıklama yapılmadan söz konusu poliçe kapsamında taraflarına 12.500,00 TL manevi tazminat ödemesi yapıldığını, bu ödemenin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının kontrol edebilmek için —— plakalı aracın kasko poliçesinin bir örneğinin kendilerine gönderilmesini talep ettiklerini, davalı … şirketi tarafından poliçenin——- şubesinden temin edilebileceğini ve şube ile iletişime geçmeleri gerektiğinin iletildiğini, ilgili şubeye başvuruda bulunduklarını ancak kendilerine bir dönüş yapılmadığını, bu nedenle söz konusu poliçe olmaksızın ödenen manevi tazminatın hakkaniyete uygun olup olmadığının tespit edilemediğini, fazlaya ilişkin hak ve alacaklarının saklı kalmak kaydı ile davalı şirketin kusuru ile oluşturduğu muarazanın giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap verilmediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle müteveffa ——– ile davacı yönetimindeki ——- plakalı aracın karışmış olduğu kaza sebebiyle, destek davacı eşin açmış olduğu ——plakalı aracın sigorta poliçesinin davacıya bir örneğinin davalı tarafça verilmesi isteminden ibarettir.
Dava şartları HMK’nın 114. Maddesinde düzenlenmiş olup, hukuki yararın varlığı dava şartlarından biridir. Hukuki yarardan maksat ise; davacının subjektif hakkına hukuki korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hali hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Başka bir ifadeyle; davacı hakkına kavuşmak için, hali hazırda mahkeme kararına muhtaç konumda değilse onun hukuki yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir.(HMK m.114 gerekçesinden.)
Eldeki davada davacının poliçenin tarafına verilmesi istemi, bakiye manevi zarar hakkının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının tespitine yönelik olup hali hazırda açılan davada hukuken korunmaya değer bir yararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira davacının hakkına kavuşması için poliçe gerekli olmayıp; açılacak bir davada, sigorta şirketinin bakiye limiti kalmasa dahi haksız fiil sorumlularından duyduğu elem ve ızdırap neticesinde manevi tazminat talep edebilir ve hakim poliçe limitleri ile bağlı kalmaksızın manevi zarar bulunduğu takdirde haksız fiil sorumluları aleyhine manevi tazminat takdir edebilir. Yine sigorta şirketi yönünden de poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla bakiye zarar tahsil edilebilir. Öte yandan dava açılmadan önce sigorta şirketi ile davacı arasında geçen mail yazışmalarından da poliçede manevi tazminat yönünden 100.000,00-TL teminat olduğu davacı tarafa bildirildiği halde eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde söz konusu poliçe olmaksızın ödenen manevi tazminatın hakkaniyete uygun olup olmadığının taraflarınca tespit edilemediğini beyan etmiş olup, manevi tazminatın yeterli olup olmadığını poliçe limitlerine göre değil duyulan elem ve ızdırap oranına göre belirlemek mümkün olup, hal böyle olunca delil toplamak mahiyetinde açılan eldeki davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK.nun m. 114/1-h ve 115/2 uyarınca hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Alınması gerekli 54,40-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.