Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/10 E. 2021/1139 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/10 Esas
KARAR NO : 2021/1139
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 24/11/2015
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan maddi manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı sigorta şirketine —- sigortalı sürücü —- plaka sayılı aracın —— tarihinde kontrolsüz olarak geri geri kayarak müvekkili — çarparak ağır yaralandığını ve sakat kaldığını, kazada aracı kullanan ——— kusurlu olduğunun anlaşıldığı, müvekkilinin yaralanmalar sebebiyle defalarca ameliyat olduğunu, yüzünde sabit iz oluştuğunu, davacının iyileşme sürecinde bakıma muhtaç olduğu ve oluşan iş göremezlik sebebiyle yardıma muhtaç olduğunun muhakkak olduğunu, bir kısım tedavi giderlerinin hesaplatılması gerektiğini, müvekkilinin ——ağır bozulduğu ve kaza sırasında hamile olduğunu, müvekkilinin yaşadığı elem ve ıstıraba karşılık olarak manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalı——— manevi, sigorta şirketinin limitlerini aşmamak kaydıyla geçici ve sürekli iş göremezlik sebebiyle maluliyet, iş gücü kaybı tazminatı olarak şimdilik——- maddi tazminatın ve ——— tedavi gideri masrafının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğrağını, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olduğunu, gerçek maluliyet için bilirkişi raporu alınması gerektiğini, davacının sakatlık nedeniyle herhangi bir sosyal kurumdan tazminat alınıp alınmadığının araştırılmasını talep ettiklerini, sakatlık tazminatının aktüer uzman tarafından yapılması gerektiğini, davacıların kaza nedeniyle elde ettikleri gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı—— vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğrağını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, her ne kadar aracın kayden maliki gözükse de müvekkilinin aracın satış bedelini aldığını ve devir işlemlerini yapmak istediğini, ancak dava dışı ——–aracı derhal satacağını ikinci bir devir masrafı çıkmaması için devir işlemlerinin daha sonra yapılmasını istediğini, bu hususta kambiyo senedinin mevcut olduğunu, hakkaniyet açısından gerçek malikin sorumluluğunun olduğu gözetilerek müvekkili yönünden husumetten reddini talep ettiklerini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davacının iddialarını belgelendirmediğini, kusur incelemesi için —- rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE :
Dava; hukuki niteliği itibariyle davalı sigorta şirketine sigortalı ve diğer davalıların maliki ve sürücüsü olduğu —— plakalı araç ile davacının yaya olarak —— tarihinde karıştığı kazada davacının yaralanarak malul kaldığı iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Eldeki dava öncelikle —- açılmış, Mahkemece——–tarihinde görevsizliğine karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilmiştir. Mahkememizce hasar dosyası, —-, ceza dosyası celp edilmiştir. Davalı —– mahkememize sunmuş olduğu —- havale tarihli dilekçesi ile; davacı ile sulh olunduğunu, —- ödeme yapıldığını beyan etmiştir. Davacı vekili ise —– numaralı duruşmada maddi tazminat talebinden feragat ettiği, manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini bildirmiştir. Mahkememizce davacı beyanları doğrultusunda maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, takdiren —–manevi tazminata hükmedilmiş, karar davalı —- davacı ve davalı—- tarafından istinaf edilmiştir. ——- ilamında: “Gerekçe kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Mahkemece verilen —-tarihli nihai kararda maddi tazminat talebi ile ilgili gerekçe var ise de manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair gerekçe bulunmadığı anlaşıldığından HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın yargılamanın devamı için yerel mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre tarafların diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
— Mahkemesi kararı sonrası eldeki dava Mahkememizde —-Sayılı dosya numarasını almış, manevi tazminat takdir edilebilmesi ve artan maluliyet iddiasının değerlendirilmesi için dosya ——- tarihli maluliyet raporunda davacının sürekli maluliyet tayinine yer olmadığı ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren—- aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Mahkememizce davacının artan maluliyetinin olup olmadığı, sakatlığını en son ne zaman tespit edebileceği, zararın ne zaman öğrenileceği hususlarında ve davacının itirazları kapsamında ek rapor alınmasına karar verilmiş,—— davacının itirazlarına karşılık kök raporda değiştirilecek bir husus olmadığı belirtilmiş ancak artan maluliyet, zararın ne zaman öğrenildiği hususlarında rapor tanzim edilmediğinden yeniden rapor almak gerekmiş, —- son raporunda dosya kapsamındaki belgelere göre komplikasyon gerçekleşmediğinin tespit edildiğine değinmiştir. Tüm raporlar birlikte değerlendirildiğinde davacının başkaca bir belge sunmadığı ve raporların kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre tanzim edildiği anlaşıldığından rapora itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı —- vekili süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuş, Davalı ——— ise cevap dilekçesi sunmamış, istinaf dilekçesinde ise zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Bilindiği gibi zamanaşımı itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerekmektedir. Mahkememizce incelenen dosyada davanın önce ——- dosya numarasını almış olduğu, mahkemece dava dilekçesi tebliğ edilmeden görevsizlik kararı verilip taraflara bu kararın tebliğ edildiği, dosyanın mahkememize tevdi ile dava dilekçesinin taraflara tebliğ edildiği, davalı —- çıkarılan tebligatın iade olduğu, Mahkememizce bu defa davalıya TK 35. Maddeye göre dava dilekçesinin ve ön inceleme davet tutanağının tebliğ edildiği, davalının karar verilene kadar herhangi bir duruşmaya katılmadığı tespit edilmiştir. Mahkememizce karar verilmesi üzerine ilk kez MERNİS adresine tebligat çıkarılmış ve davalı tarafça istinaf dilekçesi sunularak zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Tebligat Kanunu 35. Maddesi: “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.” amir hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere 35. Maddeye göre tebligat çıkarılması için adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilememesi gerekmekte olup, ——-gelen yazı cevabında davalının adres kayıt sisteminde tebligat yapıldığı tarihlerde yerleşim yerinin mevcut olduğu, bu haliyle 35. Maddeye göre yapılan tebligat aynı adrese çıksa dahi 21. Maddeye göre yapılmadığından usulsüz olduğu, davalıya yargılama boyunca dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmemesi sebebiyle ilk defa istinaf dilekçesinde değindiği zamanaşımı itirazının süresinde olduğu ve mahkememizce gözetilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalıların zamanaşımı itirazını değerlendirmek gerekir ise; TBK’nın 72. Maddesi uyarınca tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. 10 yıllık süre ise olağanüstü zamanaşımı olup, 10 yıllık tavan zamanaşımı süresi, failin fiilen zararın öğrenilmesi vs. durumun bulunduğu hallerde uygulanabilen süredir. Gelişen durumun varlığı halinde açılacak tazminat davalarının bu 10 yıllık tavan zamanaşımı içinde açılması gerekmektedir. Ancak gelişen durumun varlığının bulunmadığı hallerde uygulanacak zamanaşımı süresi ise, 10 yıllık tavan zamanaşımı süresi değil, ceza zamanaşımı süresidir. ———- Zira kural olarak artan maluliyet bulunmadığı takdirde kazanın meydana gelmesi ile zarar öğrenilmektedir.
Mahkememizce alınan —– raporunda davacının sürekli iş göremezliği tespit edilmediğine göre artan maluliyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yine kazadan sonra komplikasyon gerçekleşmediği raporda tespit edilmiştir. Hal böyle olunca zararın kaza anında öğrenildiği anlaşılmış ve zarar yönünden 10 yıllık tavan sürenin uygulanmayacağı kanaatine varılmıştır. Davalı araç sürücüsü kaza anında direksiyonda olmadığından failin hangi tarihte öğrenildiğinin tespiti gerekmektedir. İncelenen savcılık dosyasında davalının —-tarihinde ifadesinin alındığı ve karşı tarafla bir çok kez uzlaşmak amacı ile görüşme yaptığını beyan ettiği, yine davacının —arihinde şüphelinin annesinin evine ziyaret amaçlı geldiğini belirttiği, davacının bu durumda —– tarihinden önce davalıdan haberdar olduğu, yine davalının ifadesinden —-tarihinden evvel davacı ile görüşmeye çalışıldığının yani davacının bu tarihlerden evvel faili öğrendiğinin kabulü gerekmiştir. 10 yıllık zamanaşımı süresi ceza zamanaşımı süresi içerisinde failin öğrenilmemesi halinde işleyecek olup, failin öğrenildiği tarihten itibaren başlamak üzere artık 2 yıl ve varsa uzamış ceza zamanaşımı devreye girecektir. Dava konusu kaza yaralamalı trafik kazası olduğundan 8 yıllık zamanaşımına tabidir. Ne var ki eldeki davada olay tarihinden itibaren failin bilindiği sabit olmadığından; davacının savcılıkta annesinin ziyarete geldiği beyanından bir gün evvel —- tarihinde davalıdan haberdar olabileceği bu tarihten itibaren 8 yıllık süre işletildiğinde dava tarihi olan —- tarihinde sürenin 1 gün ile kaçırıldığı, yine ifade verilen—- tarihinin benimsenmesi halinde başladığı gün hesaba katılmayacağından zamanaşımının son gününün — olduğu, sürenin son günü hakkın kullanılmamasıyla yine 1 gün ile kaçırıldığı, kaldı ki davalının———- tarihinde davacı ile defalarca uzlaşma yapmaya çalıştığını beyan ettiği, bu haliyle de failin bu tarihten önce bilinerek sürenin dolduğu anlaşıldığıdan davacının manevi tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle, maddi tazminat talebinin ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, davacının maddi tazminat talebine ilişkin yargılama giderlerini, vekalet ücretini sigorta şirketinden tahsil ettiğinden ve diğer harcamaların manevi tazminat talebine ilişkin yapılan yargılamaya yönelik olması sebebiyle tamamının davacı üzerinde bırakılmasına, ve davalıların yaptığı yargılama giderlerinin de davacıdan tahsiline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine,
2-Davacının manevi tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine,
3-Alınması gerekli 59,30-TL harcın peşin alınan 70,36-TL harçtan mahsubu ile artan 11,06-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı—-tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı—— tarafından sarfedilen toplam 150,00-TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalı —- verilmesine,
7-Davalı —- tarafından sarfedilen toplam 72,50-TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalı ——–verilmesine,
8-Maddi tazminat talebi yönünden —– davacıya vekalet ücreti ödendiğinden davacı lehine yeniden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Maddi tazminat talebi yönünden ödeme ile davadan feragat edildiğinden davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Manevi tazminat talebi yönünden davalı —– kendini vekille temsil ettirdiğinden 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı—— verilmesine,
11- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı ——- vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 19/10/2021