Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/930 E. 2019/769 K. 09.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/930 Esas
KARAR NO : 2019/769

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/08/2018
KARAR TARİHİ : 09/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkilin müdürlük hizmet sahası olan ———— adresinin önünde davalı—- adına müteahhitliğini yapan —— isimli firmanın yapmış olduğu kazı çalışması sırasında müvekkil şirkete ait kutu, kablo ve güzergaha hasar verdiğini, verilen zarar nedeni ile her iki davalının da müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkil şirketin çalışanları tarafından hasarın tespit edildiğini, sonrasında kamusal hizmet olduğundan iletişimin aksamaması için müteahhit firma tarafından zararın giderildiğini, zararın giderilmesi için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 710,94-TL alacağın 12.08.2017 olan hasar tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi, mahkeme masrafları ve ücreti vekalet ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ———— vekili cevap dilekçesinde özetle; İdarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada verdiği zararların ödetilmesine yönelik uyuşmazlıkların 2577 Sayılı IYUK 2/1 -b maddesi uyarınca idari yargıda görülmesi gerektiğinden huzurdaki davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, dava konusu güzergahta proje kapsamında yüklenici——–. tarafından çalışma yapıldığından bu şirkete davanın ihbarının gerektiğini, davacı tarafından yaptırılan hasar tespitini kabul etmediklerini, sözleşme yapılarak işin yapımını başkaca bir firmaya verildiğinden müvekkil şirketin kusurunun olmadığını, yüklenici firmanın hizmet alım sözleşmesi ile verilen zararı tazminle yükümlü olduğunu beyan ve taahhüt ettiğini, davacının dava konusu yerde “——- uygun olarak çalışma yapmadığını, bunun mahkemece yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile davacının kusurlu olup olmadığının araştırılması gerektiğini, sonuç olarak davanın öncelikle görev yönünden reddine , aksi durumda davanın yüklenici firmaya ihbarına ve müvekkil şirket yönünden davanın esastan reddine , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ———— vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurda açılan davanın İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi gereği tam yargı davası olarak idari yargıda görülmesi gerektiğini, davanın adı geçen şirketle müvekkili —- arasındaki özel hukuka tabi bir ilişki olduğundan üçüncü kişi olan şirketin zararlarından idarenin sorumlu tutulmasının söz konusu olmadığından husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, kusuru bulunan kimselerle belediyenin herhangi bir illiyet bağının bulunmadığını, olayın meydana geldiği yerde ———— ait herhangi bir yazılı ve görsel uyarıcı levha olmadığından hiç kimsenin kendi kusurundan ya da en azından müşterek kusurundan kaynaklanan zararlardan dolayı başka bir kimseyi sorumlu tutamayacağını, davacı tarafından tutulan hasara ilişkin tutanağı kabul etmemekle talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu ve bunu kabul etmediklerini, davacı tarafından talep edilen ticari avans faizini de usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kabul etmediklerini, davanın öncelikle görev ve husumet yönünden incelenerek reddine, görev itirazı reddedildiği takdirde davanın esastan reddiyle, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle; davacı şirkete ait kutu,kablo ve güzergahın davalı ————- tarafından yapılan kazı çalışması sırasında hasar görmesine dayalı maddi tazminat davasıdır.
Ön inceleme duruşması yapılmadan önce davalı ———–tarafından 12/11/2018 tarihinde beyan dilekçesi sunulmuş olup, davacı alacağının sulh kapsamında ödendiği, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığı, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmasına karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür. Davacı vekili 08/11/2018 tarihli dilekçesi ile, davalı ————— tarafından davaya konu alacağın ödendiğini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Dava konusu alacağın haricen tahsili nedeniyle konusuz kaldığı davacı tarafça beyan edilmiştir. Alacak davaları alacağın borçlu tarafından ödenmesi halinde konusuz kalmaktadır. Konusuz kalan davalarda her ne kadar HMK’nın 331. maddesi gereği yargılama gideri hususunda hüküm kurmak gerekir ise de davacının vekalet ücreti,icra inkar tazminatı ve yargılama gideri taleplerinin olmadığı beyanlarından anlaşılmış bu nedenle ayrıca bir yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş, davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Öte yandan Davalılardan ——————-kamu tüzel kişisi olup, işlem ve eylemleri kural olarak kamusal nitelik taşır. Davalı ——— ruhsat ile kazı çalışmasına izin verdiği diğer davalı tarafından yapılan çalışma sırasında davacının zarara uğradığı iddia edilmekle, istemin idare hukuku kuralları çerçevesinde ve idari yargı yerinde değerlendirilmesi gerekmektedir. İdare’nin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —–. Hukuk Dairesi’nin 2018/2293 E. 2019/281 K. Sayılı ilamı benzer mahiyette olup: Davalı ——— bir kamu kurumu olup, yukarıda açıklandığı üzere kural olarak, işlem ve eylemleri kamusal nitelik taşır. Somut olayda, davalı idare tarafından yüklenicisi şirkete yaptırılan yol genişletme ve düzenleme çalışması sırasında zarara uğranıldığı iddia edilmiştir. Görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. Anlatılan olay doğrultusunda davalının hizmet kusuruna dayanılarak tazminat istenildiği anlaşılmaktadır. İdarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince ilgili idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Yargı yolu sorunu, HMK 114. maddesinde dava şartı olarak düzenlendiğinden ve kamu düzenine ilişkin olduğundan, açıkça veya hiç ileri sürülmese de mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. ” gerekçesini içermektedir. Yine Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin 2016/5246 E. 2018/6055 K. Sayılı ilamı: “Davacı vekili; davalı —————— adına diğer davalı şirket tarafından yapılan—- çalışmaları esnasında, şirketlerine ait kabloların hasar gördüğünü ve buna ilişkin hasar tespit tutanağı düzenlendiğini belirterek oluşan zararın tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı——-vekili; … idare mahkemelerinin görevli olacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davalı belediyenin bir kısım alt yapı çalışmalarını davalı şirkete ihale ettiği, yapım çalışmaları sırasında davalı şirketin, davacının kablolarını kopararak hasarlanmasına neden olduğu, davalı ——- yapılacak imalat ve çalışmalarda denetleme ve kontrol yetkisinin bulunduğu, bu sebeple hasardan—– sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin görevli olup olmadığı hususu kamu düzeninden olup re’sen veya talep üzerine her zaman dikkate alınması gerekir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi gereğince, görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi mahiyetindeki idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan zararlardan dolayı idare aleyhine idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Mahkemece, davalı——— kamu hizmetinin yürütülmesi esnasında verdiği zararların tazmini istendiğinden, bu davalı yönünden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yanılgılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.” hükmünü haizdir. Benzer nitelikte bir çok içtihat bulunmakta olup, davalılardan—————– yönünden idari yargı yolu caiz olduğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-a-Davalılardan ————-yönünden, davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
b-Davalılardan —————– yönünden, idari yargı yolunun caiz olduğu anlaşıldığından HMK.’nın 114/1-b ve 115. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Alınması gerekli 44,40-TL harçtan peşin alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
5-Davalı —————– yönünden tarafların vekalet ücreti talepleri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalılardan—————kendini vekille temsil ettirdiğinden ——–7/1 . maddesi gereği 355,47-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —————————–verilmesine,
Dair, davacı ve davalı ————— vekillerinin yüzüne karşı verilen karar KESİN olmak üzere açıkça okundu, usulen anlatıldı.