Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/920 E. 2020/128 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/920 Esas
KARAR NO : 2020/128

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/08/2018
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı ile ———- kurulan ticari ilişki kapsamında davalı tarafa çeşitli tarihlerde —- işini yaptığını, bunu yaparken tüm — satışı ve teslimlerini, her bir imalat için düzenlenen üretim işleri ve bunlara göre düzenlenen irsaliyeli faturalar ile mal teslimini gerçekleştirdiğini, faturaların davalı tarafa gönderildiğini, faturalara itiraz edilmediğini, ayrıca davalının bağlı bulunduğu vergi dairesine bu faturalara konu malları satın aldığına dair alış beyanında bulunduğunu, davacının davalıdan takip dayanağı cari hesap ekstresi bakiye alacağının olduğunu, bunun için İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, icra takibinde talep ettikleri— işlemiş faizi talep etmediklerini, icra takibinden sonra işleyecek faizin de asıl alacağa yıllık %10,50 ve değişen oranlarda ticari avans faizi ile birlikte hükmedilmesini talep ettiklerini beyanla, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle cam imalatı ve satışı konusunda eser sözleşmesine istinaden takibe dayanak yapılan cari hesaba ilişkin başlatılan İstanbul Anadolu —-. İcra Müdrülüğünün ———. Sayılı icra dosyasının davalı tarafça yapılan itirazın İİK 67 kapsamında iptali ve icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti isteminden ibarettir.
Dava konusu uyuşmazlık en yeni tarihi ile —– tarihli fatura ve bu kapsamda bu faturadan önce olan bir çok faturaya istinaden başlatılan cari hesaba dayalı —- tarihli icra takibine ilişkin olup, davalı tarafça icra takibinde alacak hakkının zamanaşımına uğradığına ilişkin itirazda bulunulmuştur. Davalı taraf mahkememizde görülmekte olan davada zamanaşımı itirazında bulunmamış olup, öncelikle icra takibine yapılan ancak davada ileri sürülmeyen zamanaşımı itirazının Mahkememizce değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini tartışmak gerekmiştir.
İtirazın iptali davalarında borçlu tarafından yapılan itirazın iptali talepli dava açıldığından, niteliği gereği itirazların tamamının Mahkemece değerlendirilmesi gerekmekte olup, dava sırasında ayrıca zamanaşımı itirazında bulunmasına gerek yoktur. Nitekim HGK’nin —————— Sayılı ilamında da açıkça: “Somut olayda, davalılar haklarında yapılan genel haciz yolu ile icra takibine süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunarak borca itiraz etmeleri üzerine icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Davacı tarafından süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı, ancak davalılar —– davaya karşı zamanaşımı def’inde bulunulmadığı anlaşılmaktadır. İcra takibine karşı zamanaşımı def’inde bulunan borçlunun bu itirazının iptali için açılan davada, davacı, zamanaşımı def’inin yerinde olmadığını ileri sürerek itirazın iptali davasını açtığından mahkemece zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı konusu üzerinde durularak dava karara bağlanacaktır. Bu nedenle mahkemece kendiliğinden üzerinde durulacak ve araştırılacak bir konuda davalıya icra takibi sırasında belirttiği zamanaşımı def’ini mahkemede de ileri sürmesi zorunluluğu yüklenmemelidir. Bu nedenle ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def’ini ileri sürmüş olan borçlunun itirazın iptali davasında bu def’iyi tekrar ileri sürmesi gerekmemektedir. ” gerekçesi ile bu hususa değinmiş olup, Mahkememizce de; icra takibine yapılan zamanaşımı itirazını değerlendirmek gerekmiştir.
Mahkememizce zamanaşımını kesen hallerin mevcut olup olmadığı, davalı tarafça kısmen ifada bulunulup bulunmadığı, ayrıca davacının alacak talebine ilişkin ticari defterlerin incelenmesi için taraflara gün verilmiş, belirlenen gün ve saatte davacının defterlerini sunduğu ancak davalının defterlerini sunmadığı görülmüştür. Mahkememizce re’sen seçilen mali müşavir bilirkişinin———- takvim yılları kanuni ticari defterleri kendi adına delil vasfına haiz olmadığını, icra inkar tazminatı isteminin mahkemenin takdirinde olduğunu, davacının davalıya ödeme emri göndermediğini ve temerrüde düşürmediğini, bu nedenle takip tarihinden itibaren faiz talebi isteminin yerinde olduğunu, davacı şirketin — takip tarihi itibariyle davalıdan 9.663,58 TL alacaklı olduğu, sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu Mahkememize sunmuştur. —– defterlere göre —————— toplam 30.000,00-TL tutarında alacak kaydedildiği davalı yanın bu tutarda ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık cam imalatı ve satışı olup, eser sözleşmesinden kaynaklı olduğu kanaatine varılmıştır. Zira davacı davalı yana sadece cam satışı yapmamakta aynı zamanda sipariş üzerine cam imalatı yaptığı dava dilekçesinden açıkça anlaşılmaktadır. Yine davacı vekiline 06/02/2020 tarihli celsede taraflar arasındaki ilişki sorulmuş, müvekkillerinin davalıya verdiği ölçü kapsamında —– beyan etmiştir. Bilindiği gibi eser sözleşmelerinde iki ayrı zamanaşımı ön görülmüş olup, TBK’nın 147/6 uyarınca: ” Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar.” 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Öte yandan TBK 478. Madde ise ayıplı eser meydana getirmeye ilişkin alacak taleplerine ilişkin olup, dava konusu uyuşmazlığa TBK 147/6 uyarınca 5 yıllık zamanaşımının uygulanacağı anlaşılmıştır. İcra takibine konu alacak kalemlerinin tamamının 2008-2009 yıllarına ait olduğu anlaşılmış, davacı muavin defterinde kayıtlı davalı yan ödemelerinin tarihi ise yine 2009 yılına aittir. Zamanaşımını kesen halin en geç 2009 yılında gerçekleştiği kabul edilse dahi, cari hesaba konu alacak 2014 yılında zamanaşımına uğramıştır. Takip ise 2018 yılında başlatılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Bu kapsamda davanın reddi gerektiğinden ayrıca tek tek alacağın varlığı ve miktarının araştırılmasına gerek görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda davalı yanın 2009 yılında 30.000,00-TL tutarında ödeme yaptığı anlaşılmış, eser sözleşmelerinden kaynaklı alacakların zamanaşımı süresinin beş yıl olması, takip tarihi itibariyle cari hesaba konu alacağın tamamının zamanaşımına uğraması sebebiyle davanın zamanaşımından reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 60,13-TL harcın mahsubu ile bakiye 5,73 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri olmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.