Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/902 E. 2019/803 K. 11.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/902 Esas
KARAR NO : 2019/803
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 27/07/2018
KARAR TARİHİ: 11/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yasal zorunluluk nedeni ile davalı …’ya sigortalattığını, ancak ——– tarihinde site taş duvarının bir kısmı yıkılmış ve bu durum sebebiyle hasarın tespiti ve ödenmesi için sigorta firmasına başvuruda bulunulduğunu, ancak cevabi yazıda bu hasarın mezkur duvarın inşaat mühendisliği kurallarına göre yapılmadığı sebebiyle ödenmeyeceğini geri bildirdiklerini, site sakinleri tarafından toplanan para ile taş duvarın yıkılan kısmının yeniden yaptırılarak ————TL faturalandırıldığını, önce sigorta yapıp kişilerden yüksek sigorta bedelleri tahsil edip daha sonra hasar meydana gelince burası hatalıydı kusurluydu diyemeyeceğini, sigorta firmasının neyi sigortaladığını bildiğini, böyle bir durum var ise de sigorta firmasının bilgilendirmesi gerektiğini, ya da “ben burayı sigorta etmem” demesi gerektiğini, sigorta firması sitede sigortalayacağı herşeyi incelediğini, neyi sigortaladığını bilerek sigortaladığını, davalı … şirketinden 156.718,63 TL miktarlı zararlarının tespiti ile 15.05.2018 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın ihbarı ile hasar dosyasının oluşturulduğunu, müvekkilce Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ———D.İş. Sayılı dosyasından tespit talebinde bulunulmuş ve gerek tespit raporu gerekse de hasar aşamasında alınan ekspertiz raporu ile hasarın teminatdışı olduğu görüldğünü, hasarın poliçe teminatında olmadığı yönünde kanaat belirtildiğini, davacı taraf her ne kadar dilekçesinde “taş duvar 87 m uzunluğunda olup yıkılan dökülen kısmı 22 metresinin inşaat mühendisliği hatası olsa bu duvarın tamamı yıkılır” yönünde beyanda bulunmuşsa da, konusunda uzman mahkeme bilirkişisi ve sigorta eksperi tespitleri karşısında geçerliliğe sahip olmadığını, davacı tarafın duvarın ———TL bedelle onarıldığını belirtmişse de dilekçe ekinde hiçbir belge sunulmadığını, ödemenin neye ilişkin olduğunu anlamak mümkün olmayıp fahiş ve gerçeği yansıtmayan hiçbir tutarın hasar miktarı bakımından da kabul etmeyeceklerini, bu nedenle yapılacak yargılama neticesinde haksız ve yersiz davanın ve reddini, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmilini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle; davacı … ile davalı … şirketi arasında akdedilen site yönetimi paket sigorta poliçesi kapsamında, sitede bulunan taş duvarların yıkımı nedeniyle 3. kişiye yaptırılan taş duvarların bedelinin sigortacıdan tahsili istemli maddi tazminat davasıdır.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Yine 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre site yönetimi tüketici sıfatına haizdir. Davacı tacir olmayıp, tüketici konumunda bulunduğundan, dava nispi ticari dava olmadığı gibi, mutlak ticari dava olsa dahi TKHK’da düzenlenen özel hükümler gereği Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı mesleki ve ticari amaçlarla hareket ederek davacıya hizmet vermiş olduğundan tüketici mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Emsal nitelikte Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin————–K. Sayılı ilamı:”Bu nedenlerle, mal veya hizmet alımına dair bir ilişkinin Tüketici Kanunu kapsamında kabul edilebilmesi için, satıcı/sağlayıcı kişinin “Ticari veya mesleki amaçla hareket eden” bir kişi, mal veya hizmet alan kişinin ise ticari veya mesleki amaçla hareket “etmeyen” bir kişi olması ve taraflar arasında sözleşme veya hukuki işlem bulunması gerekmektedir. Somut olayda davacı … ile davalı şirket arasında eser sözleşmesi (asansör bakım ve onarım) bulunduğu, site yönetiminin “hizmet satın alan ve hizmetten yararlanan” kişi olması nedeniyle tüketici sıfatına haiz bulunduğu ve taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” hükmünü haizdir. Yine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin ————- K. Sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin———– K. Sayılı ilamları da benzer mahiyette olup, dava TKHK’nın 2. ve 3. maddesi gereği Tüketici Mahkemelerinin görev alanındadır.
Açıklanan sebeplerle 6502 sayılı yasanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın 27/07/2018 tarihinde açıldığı dikkate alınarak mahkememizin HMK.nun 114/c ve HMK.nun 20. maddeleri uyarınca görevsizliğine, dosyanın talep halinde görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.16/07/2019