Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/883 E. 2023/490 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/883 Esas
KARAR NO: 2023/490
DAVA: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/07/2018
KARAR TARİHİ: 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, davalı —imzalanan 19/06/2015 tarihli Acentelik Sözleşmesi ile davalı —- acenteliğini yaptığı, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı tarafça keşide edilen —— yevmiye nolu fesihnamesi ile 11/01/2018 tarihiitibarıyla tek taraflı olarak feshedildiği, davalı şirketin feshe gerekçe olarak üretimin şirket ortalama acente üretiminden az olmasını ileri sürdüğü; fesih gerekçesinin gerçek dışı olduğu, yasa ve —– uygulaması gereği böyle bir gerekçeyle haklı fesih yapılamayacağı,denkleştirme talebinin, acentenin aracılık faaliyetleriyle yarattığı ve sözleşme bitiminde davalıya kalan müşteri çevresi için davalının ödemesi gerekli parasal karşılıktan kaynaklandığı; davacı şirket ile davalı şirket arasında yaklaşık 2,5 yıldır devam eden acentelik ilişkisinin mevcut olduğu; davacı şirketin sözleşmenin devam süresince komisyon ve diğer hak kazandığı alacaklar toplamının yaklaşık 850.000,00 TL’yi bulduğu, inceleme yapılmadan alacağın likit olarak belirlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle davanın helirsiz alacak davası olarak açıldığı öne sürülerek fesih nedeniyle denkleştirme istemi kaynaklı tazminat olarak ileride artırılmak üzere şimdilik 10.000,00 TL tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 23/01/2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle, 10,000,00-TL olan Haksız ve usulsüz fesih nedeniyle Denkleştirme İstemi kaynaklı tazminat alacak talebimizin 121.088,45-TL artırılarak dava dilekçesinde talep edilen tazminatla birlikte toplam 131.088,45-TL tazminatın davalıdan tasiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin ticari kazanç elde etmek için imzalandığını, ancak davacının taahhüt ettiği üretimi gerçekleştiremediğini, üretiminin çoğunluğunun zorunlu sigortalardan oluştuğunu, 2,5 yıla rağmen bu durumda herhangi bir değişme olmaması nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, davacının, sözleşmenin TTK’nun 121. maddesine uygun olacak şekilde, 3 ay önceden bildirim yapılmadan feshedildiği iddiasınını gerçeği yansıtmadığı, müvekkil şirketin, üretim yetersizliği ve protföy dağılımındaki sorunu davacı acente yetkilileri ile defalarca görüştüğünü ancak bir değişiklik olmadığını, bunun üzerine, ——- yevmiye no.lu ihtarname ile bu durumun değişmemesi halinde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiği, e-mail yazışmaları ile bu hususun davacı şirketin de bilgisi dahilinde olduğu, söz konusu ihtarname üzerine davacı şirket tarafından gönderilen —- tarihli ——— tarihli cevapta, üretim yetersizliği ve portföy dağılımındaki durum değişmezse 31.12.2017 tarihi itibariyle fesih işlemlerine başlanılması gerekeceğinin tekrar bildirildiği, davacının üretim ve portföy dağılımında bir değişiklik olmaması üzerine, mevzuatta öngörüldüğü şekilde gönderilen ihtarnameden 3 ay sonra 11.01.2018 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, davacının denkleştirme tazminatı talebinin dayanağı bulunmadığını, davacının üretiminin tamamına yakınının zorunlu branşlardan oluştuğu, davacının müvekkil şirkete kazandırdığı bir portföyden bahsedilemeyeceği, hatta 2018 yılı prim üretimine bakıldığında, davacının kestiği poliçelerden yenileme dahi olmadığının görüleceği, zorunlu poliçelerden yapılan yasal iptallerle (satış vb.) davacının poliçe üretiminin eksiye düştüğü, davacının, müvekkil şirketten 350.000,00 TL. prim alacağı bulunduğu iddiasının ise tamamen gerçek dışı olduğu, davacının prim üretiminde 2018 yılı itibariyle eksiye düştüğü, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava; hukuki niteliği itibariyle davacı acente ile davalı —– arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin davalı tarafça feshedilmesi nedeniyle açılan denkleştirme tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkememizce dosyanın 1 acente konusunda uzman sigortacı bilirkişi, 1 mali müşavir ve 1 bayilik sözleşmeleri uzmanı bilirkişiden oluşturulan bilirkişi heyetine tevdii edilmesine karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 23/12/2019 tarihli 1. Kök raporda özetle; davalının ——-yevmiyeli ihtarında yer alan üretimin şirket ortalama acente üretiminden az olması fesih sebebinin, taraflar arasındaki 19/06/2015 tarihli “Acentelik Sözleşmesi” nde fesih sebebi olarak kabul edilmediği, buna bağlı olarak Davalı tarafından yapılan —- günlü feshin haksız fesih olduğu, dosya kapsamında, Davalı Sigortacının, Davacı Acente’nin —- yıllarında ürettiği poliçelerde yer alan sigortalılardan 11.Ocak.2018 fesih tarihinden sonra TTK122-1-a/b maddelerinde arandığı şekilde önemli menfaatler elde ettiği, yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler yönünde bilgi tespit edilemediği, denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun düşüp düşmediğinin Mahkemenin takdirinde olduğu, uygun olduğu sonucuna varılırsa acentenin yıllık prim ortalamasının —– 131.088,45.TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.Tarafların itirazları kapsamında ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 1. ek raporda özetle; kök rapordaki görüşlerinin değişmediği belirtilmiştir.
Mahkememizce; 1. Kök raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmasına karar verilmiş, oluşturulan yeni heyetten alınan 15/04/2021 tarihli 2. Kök raporda özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça performans düşüklüğü nedeniyle feshedildiği, feshin davalı şirket bakımından haklı bir neden teşkil edip etmediğinin takdirinin Sayın Mahkemede olduğu, denkleştirme talebinde bulunulabilmesi için müvekkilin, acentenin getirdiği yeni müşteriler sayesinde sözleşmenin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde edecek olmasının davacı acente tarafından ortaya konulması gerektiği, yukarıda belirlenen şartların kümülatif olarak arandığı, Sayın Mahkemece davacının denkleştirme talebinde bulunmaya hak kazandığına karar verilmesi durumunda, portföy tazminatı hesabında üç aşamalı bir model uygulanması gerekeceği, ilk aşama davacının kayıp (ileriye yönelik projeksiyon) tutarının belirlendiği, ikinci aşamada bu kazanç ve kayba göre belirlenen tutarın hakkaniyet denetiminin yapılmasının ardından, üst sınır denetiminin yapılarak sonuca varılacağı, yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere denkleştirme tazminatının 432.044,64 TL olarak hesaplanmış olup davacının TTK m. 122 gereği talep edebileceği üst sınır 131.088,45 TL olarak hesaplandığı, bu bedel üzerinden mahkemece hakkaniyet indiriminde bulunulabileceği yönünde görüş bildirilmiştir.Davacının rapora itirazları, bilirkişi raporunda önemli ölçüde menfaat elde etme koşulunun sağlanamadığı hususunda denetime elverişsiz olması, bu sonuca nasıl ulaşıldığı hususunda davacının sunmuş olduğu klasörler de nazara alınarak denetime elverişli rapor hazırlanması, yine fesih sebebi doğrultusunda emsal içtihatlar nazara alınarak ihtarnamenin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olup olmadığı, davacının üretim ortalamasının düşük seyredip seyretmediği hususunda yine taraf kayıtlarının da incelenmesine, bilirkişi heyetinden mali müşavir bilirkişinin diğer sigorta uzmanı bilirkişinin de mali müşavir olması sebebiyle çıkartılarak yerine sigorta uzmanı ——-atanmasına karar verilmiş, alınan 25/04/2022 tarihli 3. Kök raporda özetle; davacı şirketin üretmiş olduğu primlere branş bazında bakıldığında poliçelerin çoğunluğunun neredeyse tamamına yakınını Trafik Sigortası Poliçesinden oluştuğu ve davacının sunmuş olduğu dilekçe ekindeki yenilenen 253 poliçenin de trafik sigortası olduğunun görüldüğü, ayrıca düzenlenen poliçelerdeki acenteler incelendiğinde farklı acenteler üzerinden poliçelerin düzenlendiği ve işbu acentelere de komisyon ödemesi yapıldığı, davacının marka değerinde ve varlığında bir bütün olarak değerlendirildiğinde önemli menfaatin varlığının oluşmadığı, TTK 122.maddesi gereği acentenin müşterileri sayesinde sözleşmenin sona ermesinden sonra da davalının komisyon ödemelerini devam ettirmesi ve davalının sigorta poliçe portföyü içerisinde önemli bir paya sahip olmayacağı için, davalının önemli menfaatler elde etmediği kanaatine varıldığı, rapor içeriğinde ayrıntılı olarak açıklandığı şekliyle denkleştirme tazminatının 432.044,64 TL olarak hesaplanmış olup davacının TTK m 122 gereği talep edebileceği üst sınır 131.088,45 TL olarak hesaplandığı, sözleşme süresinin 16/06/2015 – 11/01/2018 arasında 31 ay olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacının rapora itirazları kapsamında bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, düzenlenen 26/01/2023 tarihli 1. ek raporda özetle;——- Sayılı ilamında da belirtildiği üzere müşterileri sebebiyle sigortacının önemli menfaatler elde ettiğinin ispat yükünün acente üzerinde olduğu, acentenin, davalının önemli menfaat elde edip etmediğini ispat etme külfetini yerine getirip getirmediğinin Mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.Tüm bilirkişi kök ve ek raporları, taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri, raporlara karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunmuştur. Sunulan tüm bilgi, belge ve dilekçeler Mahkememizce tetkik edilmiştir.Taraflar arasındaki 19/06/2015 tarihli süresiz acentelik sözleşmesinin 28. Maddesinde sözleşmenin feshi düzenlemiştir. Söz konusu maddede, davalı ——— sözleşmesini herhangi bir sebep göstermeksizin bir hafta önceden diğer tarafa iadeli taahhütlü bir mektup göndererek veya noterden ihtarname çekmek şartıyla her zaman feshedebileceği ve acentenin tazminat, portföy hakkı, maddi ve manevi zarar karşılığı kar kaybı isteyemeyeceği düzenlenmiştir.TTK’nın 121. Maddesinde göre belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Her ne kadar taraflar arasında fesih ihtarı için daha kısa bir süre belirlenmiş ise de burada kanun tarafından bir süre belirlendiğinden fesih süresi için üç aylık sürenin dikkate alınması gerekmektedir. Davalı, davacıya 26/09/2017 tarihli ihtarnamesi ile 3 ay önceden sözleşmeyi feshedeceğini bildirdiğini ve 11/01/2018 tarihli ihtarname ile de acentelik sözleşmesini feshettiğini ileri sürmüştür. 26/09/2017 tarihli ihtarname içeriği incelendiğinde kesin bir fesih iradesinin bulunduğu söz edilemez. Kesin fesih iradesi 11/01/2018 tarihli ihtarname ile belirtildiğinden acentelik sözleşmesinin fesih tarihi 11/04/2018 olarak kabul edilmelidir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 28. Maddesinde davalının herhangi bir sebep göstermeden sözleşmeyi her zaman feshedebileceği düzenlendiğinden söz konusu feshin haksız fesih olduğu söylenemez. Ancak her halükarda aşağıda açıklanan nedenlerle davacının denkleştirme tazminatı talep edilemeyeceği sonucuna varıldığından feshin haklı/haksız fesih olması işbu davanın sonucunu değiştirmeyecektir.Davacı şirket, davalıdan fesih nedeniyle denkleştirme tazminatı talep etmektedir. TTK’nın 122. Maddesinde denkleştirme tazminatı düzenlenmiş olup, denkleştirme tazminatı talebi için 3 koşul belirlenmiş olup, denkleştirme tazminatı verilebilmesi için bu 3 şartın bir arada bulunması gereklidir. Şartlardan birinin bulunmaması halinde denkleştirme tazminatı verilemez. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede tazminat talep edilemeyeceği düzenlenmiş ise de TTK 122/4 gereği davacı denkleştirme tazminatı talep edebilir. Denetime ve hüküm kurmaya elverişli 3. Kök raporda belirtildiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra da davalının önemli menfaatler elde ettiğinin davacı tarafından ispatlanması gerektiği, ancak davalının önemli menfaat elde etmediği kanaatine varıldığı ve davacı tarafından da önemli menfaat elde edildiği hususu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90-TL harçın, 170,78-TL peşin harç ve 2.067,90-TL ıslah harcı toplamı olan 2.238,68-TL harçtan mahsubu ile artan 2.058,78-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 13/06/2023