Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/844 E. 2021/621 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/844 Esas
KARAR NO : 2021/621
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklı-CMR Konvansiyonu)
DAVA TARİHİ : 16/07/2018
KARAR TARİHİ : 28/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklı-CMR Konvansiyonu) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı’nın— bir sigorta şirketi olduğunu, davalının—— olduğunu, ilgili sigorta poliçesinin dava dışı iki farklı sigorta şirketi ile birlikte düzenlendiğini ve davalının %50 payı olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın— tekstil emtiasının dava dışı alıcı—– taşınması işine ilişkin olduğunu, davalının sigortalı ile —- sözleşmeye ek protokolle tekstil emtiasının—- taşıma işini üstlendiğini, —– tarihlerinde içlerindeki emtia ile birlikte hırsızlığa konu olduğunu, hırsızlığa konu olan sigortalıya davacımn — kendi payı oranında —- ödemesi yaptığını, diğer pay sahiplerininde sigortalıya payları oranında ödeme yaptıklarını, davacının ayrıca ekspertiz için——eksper ücreti ödediğini, bu ödemeler bağlamında diğer pay sahipleri olan—— kapsamında yaptıkları ödemeye binaen sahip oldukları tüm hak ve alacakları —- tarihinde davacıya devi ve temlik ettiğini, BK uyarınca davacının halef olduğu ve dava tahtında aktif husumet ehliyetine haiz olduğunu, davalıya hırsızlığa konu emtianın fatura değeri ve eksper ücretlerinden sorumlu olduklarının ihtaren bildirildiğini ancak ödeme yapılmadığım dolayısıyla——ile birlikte tahsili talepli icra takibi başlatıldığını, davalının—- tarihli ihtarnamesindeki ——– sorumlu olduğumuzu bildiririz” ifadesiyle sorumluluğu açıkça ikrar ettiğini, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ve takibi durdurttuğunu beyan ederek, davalının itirazının iptaline, haksız itiraz nedeniyle davacı lehine %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; CMR 32/1. maddesine göre ilgili taşımadan doğan davaların bir yıl içinde açılması gerektiğini, buna bağlı olarak icra takibinin bir yıl, davanın ise iki yıl sonra açıldığını ve dolayısıyla zamanaşımı sebebiyle davanın reddinin gerektiğini, davacının sigortalıya yaptığı ödemenin söz konusu hasara binaen yapılıp yapılmadığının belirsiz olduğunu, uyuşmazlığa konu taşımada —— sıfatı bulunmadığını, mevcut taleplerin taşıyıcı sıfatı bulunan ihbar olunan firmalardan istenmesi gerektiğini, davalının——– seçip muhatabın haklarını koruyarak basiretli bir tacir gibi davrandığını, dava dosyasmda davalının bu yükümlülüğünü ihlal ettiğini gösteren bir emare bulunmadığını, davalının — zamanda diğer davalı olan —- dosya üzerinden kayıt açarak gerekli tespit ve incelemeleri yapmak üzere eksper tayin ettiğini ve mevcut taleplerin onlara yöneltilmesi gerektiğini, davalının—– öngörülen sorumluluğunun sınırlı olduğunu, olası tazminatın bu maddedeki taşıyıcı sorumluluğunu belirten miktara göre hesaplanması gerektiğini ancak davacının belirttiği miktarın neye göre hesaplandığının belli olmadığı, kabul anlamına gelmemek kaydı ile buna da itiraz ettiklerini,—– bağlı olarak taşıyıcının kaçınamayacağı durumlardan ve önlenemeyeceği sonuçlardan kaynaklandığından davalının sorumluluğunun ortadan kalktığını, sorumluluğun ortaya konulması açısından—— gereği yurtdışındaki soruşturma dosyasının celbedilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın talep ettiği alacağın likit olmadığını, davalının yukarıdaki itirazlarının herhangi bir sorumluluğun varlığını kabul anlamına gelmediğini belirterek, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir
İNCELEME ve GEREKÇE :
Uyuşmazlık dava dışı sigortalı —- emtiasının hırsızlık sonucu zayii olması nedeniyle davacı sigortacının sigortalısına yaptığı ödemeler ile ödeme yapan diğer sigorta şirketlerinden aldığı temliknamelere göre halef olması sebebiyle ödeme yapılan tutarın, taşıma işini üstlenen davalı şirketten rücuan tazmini taleplidir.
Uyuşmazlık kapsamında alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ihbarın süresinde olup olmadığı, davalının taşıyıcı sıfatının bulunup bulunmadığı,—– sorumsuz olup olmadığı, TTK.nun 926 kapsamında kusurlu olup olmadığı, ödeme yapılan tutarın sigorta teminatı kapsamında olup olmadığı, tutarın—— payına göre hesaplanıp hesaplanmayacağı, ağır kusurun mevcut olup olmadığı ve alacağın likit olup olmadığı hususlarında inceleme yapılacağı anlaşılmıştır.
Dava dışı sigortalı— ait ürünlerin — taşınmazı işinin üstlendiği, ürünlerin —- plakalı iki kamyona yüklendiği,— ayrıldıktan sonra — plakalı olanın– tarihinde kamyondaki ürünlerin çalındığı;— da içindeki ürünlerle birlikte —- tarihinde çalındığı her iki taarfın da kabulündedir.
Davaya konu— icra dosyası incelendiğinde,— tarihli takip talebi ile — asıl alacak ile—- ile birlikte toplamda—- alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, takip tarihinden itibaren—- oranında faiz talep edildiği görülmüştür. Davaya konu icra dosyasında, ödeme emrinin davalıya/borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun — tarihinde, süresinde borca,faize ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu, davacının da süresi içinde,—- tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davaya konu taşıma, güzergahı ve taşınan malların niteliğine göre—— hükümlerine tabi bulunmaktadır. —- tarihinde kabul edilerek, bu tarihte yürürlüğe girmiştir.—– son fıkrasında usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş—- hükmünde bulunduğunun belirtilmiş olmasına göre uluslararası taşımalarda—– sonra yürürlüğe giren ve ülkemiz tarafından onaylanmak suretiyle bir iç hukuk kuralı haline gelen— uygulanması gerekmektedir. Bu itibarla, davaya konu taşımanın niteliğine göre uyuşmazlığa ——- hükümlerinin uygulanması gerekmekte olduğundan iç taşımaya ilişkin hükümlerin uyuşmazlık açısından esas alınması mümkün değildir.
Bir mali müşavir, bir sigorta uzmanı ve bir gümrük /taşıma uzmanı marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler — tarihli kök raporda ve— tarihli ek raporda özetle, hasar tespit raporuna göre sigortacının sorumluluğu — olduğunu, davacı ve müşterek sigortacıların— toplamda— ödeme yaptıklarını, davalının— getiremediğini, öte yandan davalı taşıyıcının karar tarihindeki kurdan en fazla—– kadar sorumlu olacağı mütalaa edilmiştir.
Her iki taraf da kök ve ek rapora itiraz etmiştir. Davacı sigortacı,————- kasta yakın ağır kusurlu olmaları sebebiyle ürünlerin çalınmasına sebebiyet verdiğini ve bu nedenle de CMR 23. maddede belirtilen SDR sınırlamasına tabi olmaksızın zararın tümünden sorumlu olması gerektiğini ileri sürmüş; davalı taraf da alacağın zaman aşımına uğradığını,hasar ihbar süresine uyulmadığını, adli makamlarca yapılan soruşturmaların incelenmesi gerektiğini,gasp şeklinde gerçekleşen olayda şoförlerin kusursuz olduğunu ileri sürmüştür.
Tarafların itirazları, mahkememizce değerlendirelebilecek türden olup tekrar ek rapora ihtiyaç yoktur. Toplanan tüm bilgi ve belgeler, bilirkişi tespitleri,sunulan temlikname ve diğer evraklar ışığında her bir ihtilaf konusu aydınlatılmıştır.
Davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigorta şirketleri dava dışı — dava dışı— müşterek sigortacı olduğu, — davacının kendi payına düşen hasar bedeli olarak çalınan emtia için — ödediği,—– ödediği, sigortalıya toplamda —— ödeme yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Her üç şirketin ödeme yaptığı tarih de —- Dava dışı diğer iki sigortacı şirket, yaptıkları ödemelerden doğan rücu haklarını —– tarihinde davacı sigortacıya temlik senedi ile temlik etmişlerdir. Bu tespitlere göre davacının aktif husumetinin olduğu da sabittir.
Zamanaşımının başlangıç tarihi ve zamanaşımı süresi ile ilgili hüküm,—– düzenlenmiştir. Bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlara dayanılarak açılacak davalar,—- uyarınca üç yıllık zamanaşımına, bunun dışındaki nedenlerle dayanılarak açılan davalar ise, aynı madde gereğinde bir yıllık zamanaşımına tabidir. —– üç ayrı durum için üç ayrı zamanaşımı başlangıç anı tesbit etmiştir: Kısmi kayıp, hasar ve gecikme durumunda, zamanaşımı teslim tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Bu gibi durumlarda, kısmen, hasarlı veya geç dahi olsa malların teslimi gerçekleşmemiştir. Bu sebeple teslimin söz konusu olmadığı durumlarda——- bendi uygulanacaktır. Tam kayıp durumunda ise, artık teslim söz konusu olmadığı için, (a) bendinden farklı bir başlangıç anı esas alınmıştır. Buna göre, bu durumda zamanaşımı, taraflarca teslim için kararlaştırılan sürenin dolmasından — sonra başlar. Taraflar arasında, teslim için herhangi bir süre belirlenmemişse, zamanaşımı, yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından itibaren—-geçtikten sonra başlayacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlara dayanılarak açılacak davalar, CMR’nin 32. maddesi uyarınca üç yıllık zamanaşımına, bunun dışındaki nedenlerle dayanılarak açılan davalar, aynı madde gereğinde bir yıllık zamanaşımına tabidir.
Somut olayda— tarihinde yapılan taşınma sözleşmesinin ardından, yük taşıyıcıya —tarihinde teslim edilmiştir,— gün sonrası —-tarihine denk gelmektedir. Bu tarihten itibaren – yıllık süre işlemeye başlayacak, – yılın sonunda alacak zaman aşımına uğrayacaktır. İcra takibi—- tarihinde yapılmış olmakla – yıllık süre dolmadan yapılmıştır. Kesilen zamanaşımı tekrar işlemeye başlamışsa da—— tarihinde dava açılmıştır. Dolayısıyla alacağın zamanaşımına uğradığı iddiası doğru değildir.
Bir başka uyuşmazlık konusu davalının — faydalanıp faydalanmayacağı ile davalının ağır kusurlu sayılarak zararın tümünden sorumlu olup olmayacağıdır.
Taşıyıcının sorumluluğu—– göre, taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.
Taşıyıcının,—– sorumluluktan kurtulmak için gecikmenin, talep sahibinin hatasından veya ihmalinden, taşıyıcının kusuru nedeniyle verilen talimatlar dışındaki talep sahibinin verdiği talimattan, eşyaya has bir kusurdan veya önlemesine ve sonuçlarından kaçınmasına olanak bulunmayan bir durumdan ileri geldiğini ispatlaması gerekir. Ancak—– birinde emtia içinde bulunduğu treyler ile birlikte çalındığından taşıyıcının sorumluluktan kurtulabileceği hiçbir durum somut olayda gerçekleşmemiştir. Yine diğer kamyondan çalınan emtia için de taşıyıcı —- getirememiştir. Bu halde davalı taşıyıcı zarardan sorumludur.—-
Bu sorumluluk kapsamında istenebilecek tazminat ve tazminatın hesaplanma şekli de —— hükme bağlanmıştır. Buna göre taşıyıcının sorumluluğu sınırsız değildir. Buna göre, temel ilke taşıyıcının gerçek zararı aşmamak üzere sınırlı, meydana gelen gerçek zararın anılan maddelerde belirlenen sınırlı sorumluluk miktarını aşması halinde ise, sınırlı sorumluluk miktarı kadar sorumlu olmasıdır. Taşıyıcının sorumluluğunun bu şekilde sınırlandırılmış olmasına rağmen konvansiyon’da düzenlenen istisnai durumlarda bu ilke uygulanmayacaktır. Bu durumlar, 24. maddede düzenlenen belli bir ücret karşılığında sevk mektubuna sınırı geçen bir değerin beyan edilmesi ile 29. maddede düzenlenen hasarın taşıyıcının kötü hareketinden veya isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurundan kaynaklanması halleri olup, bu durumlarda taşıyıcı sorumluluğu kaldıran, sınırlayan hükümlerden yararlanamayacaktır.——
CMR’nin 29. maddesi gereğince hasarın taşıyıcının kötü hareketinden veya isteyerek kötü harekete eşdeğer kusurlu hareketinden kaynaklanmadığı hallerde taşıyıcının sorumluluğunun sınırlı olacağını belirtmektedir. Bilirkişi heyeti kast veya kasta eşdeğer kusurlu hareketin olmadığını kabul ederek sınırlı sorumluluk ilkesi çerçevesinde hesap yapmışlardır.
Bu noktada pozitif düzenleme durumundaki — kasti kötü harekete eşdeğer kusur kavramının davaya bakan mahkemenin hukukuna –değerlendirilmesini öngörmüştür. Bilindiği üzere hukukumuzda—- olarak tanımlanabilecek ve bire bir bunun karşılığı olan teknik kavram bulunmamakta ise de hukukumuzda genel olarak kabul olunan——- kavramının, bu kavramı karşıladığı kabul edilmelidir.——–Ayrıca—– yapılan bu yollama, ne yazık ki , kast ve kasta eşdeğer kusur kavramının anlamının — farklılaşmasına yol açmıştır. Bazı—– bu kavramı sadece kast, diğerleri—— kastla ağır ihmalden oluşan, ağır kusur olarak yorumlamıştır. Bu yüzden, taşımacılığa ait yeni uluslararası düzenlemelerde,——- kavramı yerine, bu kavramı açıklayıcı ve doğrud—- ifadesi kullanılmaktadır.—–
O halde davalının sınırsız sorumluluğunun düşünülmesi açısından, kasıt dışındaki bu kusurun ,
a) Zarara sebep olan davranışın pervasızca olması, —— olması,
b)Bu davranış sırasında zararın gerçekleşmesinin muhtemel olması (probably),
c)Taşıyıcının veya yardımcılarının muhtemelen zararın meydana geleceğinin bilincinde— bilincinde olması gerekir.——-Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere kasta eşdeğer kusurun, olayın meydana geldiği tarih itibari ile borçlar hukuku düzenlemeleri ve uygulamaları gözetildiğinde, hukukumuz açısından ağır kusurun karşılığı olduğunu kabul etmek mümkündür. Ağır kusurun ne olduğunu hakim her somut olaya göre takdir edecektir.
Somut olayda davacı, davalının açıkça kasıtlı bir davranış içinde olduğunu ileri sürmemiştir. Kasta değer ağır kusurun olup olmadığına bakılacaktır. —- plakalı — şoförü, aracın sık sık arıza yaptığını, tamir edip devam ettiğini, — çıktıktan sonra bir kadının —— gitmek istediğini, yürüyen kamyona tırmandığını, bir şey yapamadığını, araç tekrar arıza yapınca uyumaya karar verdiğini ve yol kenarına çekip,— içip uyuduğunu, uyandığında yükün ve bir miktar parasının çalındığını beyan etmiştir. Diğer —– plakalı—- de hiç polis memur olmayan bir güzergahta polis memuru tarafından çevrildiğini,— marka bir aracın kendisini takip ettiğini, şüphe duyduğunu, akşam yemeği için——aracını park edip yemek yemeye gittiğini, döndüğünde aracın, içindeki yükle birlikte çalınmış olduğunu gördüğünü beyan etmiştir.
Her iki—- beyanlarından, zararı önleme imkanlarının olduğu, en azından güvenlikli otoparkta araçlarını park edebilecekleri, gerekli özeni göstermemeleri, yükün güvenliği için gerekli tedbirlerin alınmaması sonucu hırsızlık olaylarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. ——— kararlarından da yola çıkılarak, davalının ağır kusurlu sayılarak zarardan, CMR.nin 23 maddesindeki sınırlama ile bağlı olmaksızın, sorumlu olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu bakımdan davacı vekilinin, davalının zarardan tümüyle sorumlu olacağı itirazı büyük ölçüde isabetlidir. Ancak, bu noktada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, davacı sigortacının ancak sigorta poliçesi teminat kapsamında olan ödemeyi rücu edebileceğidir. Bir diğer ifadeyle sigorta şirketi, sigortalısına —- ödemesi yapmışsa, bunun rücuan tahsilini isteyemez. Sigorta şirketlerince hasar tespit raporunda hasarın — olduğu tespit edilmiştir.—, toplamda — ödeme yapmışlardır. İcra takibinde ise — ödeme ile — masrafı toplamı—– asıl alacak olarak talep edilmiştir.
Mahkememizce, poliçe teminat kapsamındaki hasar tutarı olan ——– davacının yaptığı — ekspertiz masrafını —-talep edebileceği kabul edilmiştir.
İcra takibinde işlemiş faiz talebi de mevcuttur. Davacı—- tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz isteyebileceğini ileri sürmüştür.
— tarihinde yürürlüğe giren —- ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır,” denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapılmıştır. Her iki tarafın tacir olduğu eldeki davada, davacının— tarihinde e-posta atması usulünce ihtarname sayılamaz.——-
Öte yandan 6102 sayılı TTK’nın 1472. m. gereğince halefiyet ilkesine dayalı olarak ödeme yapan sigorta şirketinin, ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi isteyebilmesi mümkündür. Bu durumda mahkemece, davacının, belirlenen asıl alacak üzerinden ödeme tarihinden itibaren faiz talebi yerinde olacaktır.
—- ekspertiz masrafından davalının sorumlu olacağı anlaşılmış, bu iki kalemin toplamı olan — ödeme yapıldığı tarih olan — tarihinden, —- takip tarihine kadar— oranında işlemiş faizin hesaplanması gerekmiştir. Bu faiz hesabı için bilirkişi ek raporuna ihtiyaç duyulmamış, mahkememizce resen yapılan hesapta istenebilecek işlemiş faiz— bulunmuştur. —-
Buna göre takibin —- işlemiş faiz toplamda—- üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Son olarak icra inkar tazminatı talebi üzerinde durulacaktır. Somut uyuşmazlıkta kusur ve tazminat tutarı incelemeyi gerektirdiğinden ve alacak likit, belirlenebilir olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebi uygun görülmemiştir.———
Açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1—- sayılı takip dosyasında davalı tarafça yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile takibin —- işlemiş faiz toplamda——üzerinden DEVAMINA;
2-Fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE ;
3-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %5 oranında faiz uygulanmasına;
4-İcra inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına;
5-Alınması gerekli —- harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan — peşin harcın mahsubu ile bakiye —- davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 20.853,43 TL peşin harcın toplamı olan 20.889,33-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarfedilen toplam 5.696,70-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren —— davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
10- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 86.818,55-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen miktar üzerinden davalı vekili için takdir olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 28/04/2021