Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/840 E. 2022/477 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/840 Esas
KARAR NO: 2022/477
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/07/2018
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı —–arasında, müvekkil şirketin gerçekleştirdiği inşaat projelerinde davalı tarafından —-hizmetleri sunulması hususunda mutabık kalındığını, bu çerçevede taraflar arasında —- başlayan ticari ilişki yakın tarihe kadar devam ettiğini, bu zaman zarfında müvekkilinin müteahhit sıfatıyla gerçekleştirdiği inşaat projelerinden huzurdaki davaya konu olan—– olarak —– detayları, imalat detayları, ilgili idareler nezdinde imar izinleri ve tadilatlarına ilişkin işlemlerin yürütülmesi ile —-gibi ——davalı —— tarafından sağlanması ve——-sürecin yürütülmesi hususunda anlaşıldığını, bazı projeler yönünden zaman zaman müvekkili tarafından davalı —– avans ödemelerinin yapıldığını, bu ödemelerin bir kısmı avans olarak davalıya verilmiş, bir kısmı ise fatura karşılığı yapıldığını, ancak davalı tarafından bu bedellerin ne kadarlık kısmının alındığı, ne kadarlık kısmının hangi işler karşılığında uhdesinde tutulduğu müvekkil tarafından bilinmediğinden, müvekkil tarafından noter kanalıyla gönderilen ihtarnamelerde davalıdan defaatle bilgi talep edildiğini, yapılan fazla ödemelerin faizi ile birlikte iade edilmesi talep edildiğini davalı yana yapılan ödemelere ilişkin müvekkili — tarafından keşide edilen —-yevmiye no.lu ihtarnamesi ile davalı yana yapılan fazla ödemelerin iadesine ilişkin her türlü faiz alacağın saklı olduğunu belirtildiğini, ancak davalı yan hiçbir gerekçe göstermeksizin sadece ve sadece —- ifade ederek müvekkilinin talebini reddettiğini, belirterek mahkemenin tayin edeceği uzman bilirkişilerce öncelikle dava konusu —- adet projenin hangi aşamalarda kaldığının ve bu aşamalara kadar davalı şirket tarafından varsa sunulan mimari ve proje hizmetlerinin bedelinin ne kadar olduğunun tespit edilmesi, akabinde müvekkil şirkete ve davalıya ait ticari defter ve kayıtlar ile diğer tüm deliller incelenerek müvekkil tarafından davalı şirkete yapılan ödemelerin toplam miktarının belirlenmesi, müvekkil tarafından yapılan ödemelere ek olarak müvekkil — tarafından davalı şirkete devredilen ve bedeli de müvekkil —–taşınmazın gerçek değerinin belirlenerek müvekkilleri tarafından davalı şirkete yapılan toplam ödemenin tespit edilmesi, en nihayetinde davalının hak ettiği bedelin müvekkil tarafından davalı şirkete yapılan ödemelerden mahsup edilerek, müvekkilleri tarafından fazla ödenen tutarın tespiti, ardından davanın kabulü ile fazlaya ilişkin her türlü talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, öncelikli talep olarak dava konusu – adet taşınmazın davalı şirket adına olan tescillerinin iptali ile müvekkil —–adına tescil edilmesine, bu talebin kabul edilmemesi halinde ise terditli olarak, müvekkil tarafından davalıya yapılan ve sayın bilirkişilerce tespit edilecek olan müvekkil şirketçe yapılan fazla ödemelerin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte iade edilmesine karar verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava dilekçesi ile davaya konu edilen ve davacılardan —- tarafından müvekkiline satışı yapılan davaya konu —– tapu kaydının iptali ve davacı adına tescilinin istendiğini, tapu iptali davasının bir eda davası olduğunu ve belirsiz alacak olarak açılamayacağını, harcın tamamlatılması gerektiğini, davaya konu taşınmazları müvekkilimize satan davacı — olduğunu, —-diğer davacı —— arasındaki temlik ilişkisi ise, her iki davacı arasında olan bir vakıa olduğunu, bu nedenle, davacı — tapu iptal davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gibi, davacı —- aktif husumet ehliyetinin de bulunmadığını, davacı —- tarafından açılan davanın,—-yokluğundan ve hukuki yarar noksanlığından reddinin gerektiğini, davacı —- tacir olup olmadığının bilinmediğini, bu itibarla öncelikle tapu iptali ve tescil yönünden dosyanın tefrik edilerek görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesinin gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin tüm edimlerini eksiksiz olarak ifa ettiğini, davacının müvekkilinin edimlerini eksik veya hiç ifa etmediğine yönelik ithamlarının soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, eksikliklerin davacı firmanın kendisinden kaynaklanan eksiklikler olduğunu belirterek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
Dahili davalı —- tarihli cevap dilekçesinde özetle, Dava konusu taşınmazları, daha önce, diğer davalı—-satan kişi, davacı — olduğunu, — diğer davacı —-temlik ilişkisi ise, davacılar arasında olan bir olay oluğunu, bu nedenle, davacı —– tapu iptal davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gibi, davacı —- tapu iptal davası açmak için aktif husumet ehliyetinin de olmadığını davacı —- tarafından açılan davanın, aktif husumet ehliyeti yokluğundan ve hukuki yarar bulunmadığından reddinin gerektiğini, dava konusu taşınmazları, daha önce, diğer davalı —- devreden, davacı —- olduğunu, davacı —-acir sıfatını haiz değil ise, tapu iptal ve tescil davası yönünden görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesine göre asliye hukuk mahkemesi olduğunu, bu yüzden öncelikle tapu iptal ve tescil davası yönünden dosyanın ayrılarak, davanın görev nedeniyle reddine karar verilmesini, davacılar, davacı —- yaptığı önceki taşınmaz devrinin gerçek bir satış olmadığı yönündeki ‘taraf muvazaası’ iddialarını, yazılı delille kanıtlayamadıklarından, müvekkil —- yönelttikleri bu yeni davayı açmalarında hukuki yararın olmadığını, davanın, bu nedenle hukuki yarar yokluğundan da reddinin gerektiğini, davacı taraf, müvekkil —- tebliğ edilen dava dilekçelerinde, —- arasındaki ilişki hakkında uzun uzun çeşitli iddialarda bulunarak bahsetmişse de, bu iddialar, hukuki ilişkilerin nispi olması ve üçüncü kişileri etkilememesi ilkesi gereğince, üçüncü kişi konumunda olan müvekkil—- ilgilendirmediğini, zaten, müvekkil —- daha önce bu iddialardan haberi olmadığı gibi, bu iddialar hakkında bir bilgisinin de olmadığını, kaldı ki, diğer davalı —-, müvekkil——- taşınmaz devri de muvazaalı olmayıp, gerçek bir satış olduğunu,—– gereğince de müvekkil —–niyetli olduğunu, davacıların, bu satışın muvazaalı ve kötüniyetli olduğu yönündeki iddiaları doğru olmadığını, —-asıl olan iyi niyetin varlığının olduğunu, karşı taraf, bunun aksini iddia ediyorsa, bu iddialarını ispat ile yükümlü olduğunu, fakat, davacılar bu konuda hiçbir somut delil ortaya koymadıkları gibi, bu davadaki iddialarını, dava dilekçesinden de görüldüğü üzere, sadece zan ve şüpheye dayandırarak izah etmeye çalıştığını, diğer davalı —-, müvekkil –yaptığı taşınmaz devrinin gerçek bir satış olduğunu belirterek, davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında ödeme amacıyla verilen taşınmazların tapusunun iptali; bu mümkün olmazsa değerinin tahsili istemlidir.
Davacılardan —davalı — arasında— projedeki mimari proje çizimi, imar izinlerinin alınması, mesleki uygulama hizmetleri, iş takibi hizmetleri için —- yılında anlaşma yapıldığı, davalı mimarlık şirketinin bu işleri üstlendiği sabittir.
Davacılardan — davaya konu – adet taşınmazı alınan/alınacak hizmete karşılık ödeme olarak, — tarihinde davalı — tapuda satış şeklinde devretmiştir. Taşınmazlar —- değerinde kabul edilmiştir. Aynı tarihte davacı —- bir temlikname düzenlemiş ve davacı—-davalı — iki adet taşınmaz satışı sebebiyle olan — olan alacağı, —temlik edilmiştir.
Yine —- tarihli —-başlıklı bir protokol düzenlenmiştir.—-alacağı olduğu,—-tarihinden bu yana —- için çeşitli mimarlık hizmetleri vermiş olması sebebiyle muaccel ve müeccel alacakları olduğu belirtilmiş; —–muaccel ve müeccel alacakları ile takas ve mahsup edilmesine; —– takas mahsup işlemlerinin ardından kalmış/kalacak bakiye alacağını talep hakkının saklı kalmasına karar verilmiştir.Buraya kadar taaflar arasında bir ihtilaf yoktur.
Davacı — davalı — tarihinde yapılan takas ve mahsup protokolünden sonra; —- ayından dava tarihine kadar ticari bir ilişki de olmadığı görülmüştür.
Davacılar, bu ödemenin —- ifa uğruna olduğunu, inançlı işlem yapıldığını, bedelde muvazaa olduğunu, satış sözleşmesinin muvazaa sebebiyle; temlikname ve takas mahsup protokolünün de konudaki imkansızlık sebebiyle geçersiz olduğunu savunarak, taşınmazların tapusunun iptali ile davacı—adına tescilini; bu mümkün görülmezse — yapılan fazla ödemelerin tespiti ile—faizi ile iadesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
— davalı —arasında, davadan önceki noter ihtarnamelerinden de kısaca bahsetmek gerekir: Davacı —- yevmiye nolu ihtarname ile, davalı —–, bir kısım ödemeler yapmış olduklarını, iki adet taşınmaz devri yapmış olduklarını; kendilerinden tahsil edilen bu tutarların ne kadarının hakediş olduğunu, ne kadarının avans olduğunu, ne kadarının hangi işler karşılığında alındığını, ne kadarının hangi işler için uhdelerinde tutulduğunu sorarak bilgi verilmesini istemiştir.
Davalı —- tarihli ihtarname ile ——olmadıklarını, aksine alacaklı olduklarını belirtmiştir.
Yine, Davalı —-miktarında muhtelif fatura alacakları olduğunu, faturanın asıl alacak kısmının ödendiğini, ancak —tutarının ödenmediğini, alacaklarından — ödendiğini, bakiye —– alacakları olduğunu, bu alacağın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren —-tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile ödenmesini, aksi halde yasal takibe geçileceğini ihtar etmiştir.
—-yevmiye nolu ihtarname ile, —olmadığını; aksine —-alacağı olduğunu, —-tarihinden itibaren işleyecek faizi ile ödenmesini istemiş; —– tarafından devredilen taşınmzalara ilişikin ayni ve nakdi hakların saklı tutulduğunu belirtilmiştir.
Davacılar,——– alınan hukuki mütalaaları sunmuştur. Bu mütalaalar mahkememizce ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Yargılama sırasında taşınmazların dava tarihindeki değeri tespit ettirilmiş, buna göre eksik harç da tamamlatılmıştır.
Yargılama sırasında dava konusu iki adet taşınmaz, davalı — tarafından ——- yoluyla devredilmiştir. Davacılar vekiline, taşınmazların yargılaması sırasında el değiştirmiş olması sebebiyle HMK.nun 125 maddesi gereği yeni malike karşı tapu iptali tescil olarak davanın devam edip etmeyeceğini bildirmesi, edecekse malike karşı dava dilekçesini sunması için — haftalık kesin süre verilmiş; davacı—- tarihli dilekçesi ile davalı—- davalı ile el ve işbirliği içinde hareket ettiğini, usulsüz ve kötü niyetli olarak taşınmazı dava tarihinden sonra edindiğini ileri sürerek tapu iptal istemli olarak davaya devam edeceğini beyan etmiştir. Davacılar ayrıca, davalı —- sermayeli kurulduğunu, taşınmazları ise —–bir bedelle satın aldıklarını, TTK nun 356. Maddesine göre ortaklar kurulu kararı olmadan yapılan satışın da geçersiz olması gerektiğini belirtmiştir. Sunulan dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, teati tamamlanmış, davalı —– davanın öncelikle zamanaşımından reddini, ispatlanamadığından esastan reddini talep etmiştir.
Davanın davalı —- incelenmesi için, öncelikle davadaki haklılığın davalı —- yönünden incelenmesi ve ortaya konmuş olması gerekir.Davacılar —— yöneltilen iddialarını ispatlamadan, diğer davalıdan talepte bulunmalarında imkan ve hukuki yarar yoktur.
Davalı tarafın öncelikli savunması zamanaşımı itirazıdır. Davalılar, davacıların iade istemi sebepsiz zenginleşmeye dayanıyorsa, en geç, —- tarihinde dolduğunu; iade istemi sözleşmeye dayanıyorsa eser sözleşmesi ilişkisi gereği —–tarihinde dolduğunu, davanın —- tarihinde açıldığını ve zamanaşımı sebebiyle reddedilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Takas ve mahsup protokolünde kararlaştırılan —- alacağının —- alacakları ile takas ve mahsubunda; —tarihinde —-alacaklarının muaccel olduğu sabit olup; —— doğmuş alacakları takas sonucu, sona ermiştir. Bilirkişinin taşınmaz devrinin, borcun ifası amacıyla yapıldığına dair tespitleri, somut olayın durumuna uygun olup mahkememizin de kabulündedir.
Davalı—– mimari projelerin çizimi gibi işleri üstlenerek bir eser meydana getirme edimi üstlendiğinden sözleşme eser sözleşmesi mahiyetindedir. Aynı davalı , imar işlemlerinin takibini ve bir takım mesleki uygulama hizmetlerini de sunmayı üstlenmiş olup, bu edimler sebebiyle sözleşme, vekalet sözleşmesi unsurlarını da barındırmaktadır.Her iki sözleşme tipi için de zamanaşımı süresinin ——– göre — yıllık süreye tabi olduğu açıktır. Sözleşmenin hukuki nitelendirilmesinde taraflar arasında bir ihtilaf da yoktur. Burada tartışılması gereken husus zamanaşımının başlangıç tarihidir. Davacılar, zamanaşımının alacağın muaccel olması ile başlayacağını, dava ile alacağın muaccel olduğunu; davalılar alacak varsa bile zamanaşımını —- tarihli protokol tarihinden itibaren başlaması gerektiğini ileri sürmüştür. Takas şartları, borçların karşılıklı olması, benzer olması, muaccel olması ve takas açıklamasında bulunulmasıdır. Takas ve mahsup protokolünden her iki tarafın da karşılıklı birbirlerinden alacaklı oldukları ve—- halen bir kısım müeccel alacağı olduğu, davalı ——tutarındaki muaccel alacağının, takas ve mahsup protokolü ile sona erdiği anlaşılmaktadır. Takastan sonra taşınmazın değerindeki artışların da borcun sona ermiş olmasında hiçbir etkisi olmayacaktır.
Davacı —-davalının bu kadar alacağının muaccel olmadığını, bu paranın avans olarak verildiğini , en azından bir kısmının avans olarak verildiğini ileri sürüyorsa da, protokolün kapsamından ödemenin avans olarak verildiğine dair bir sonuç çıkmamaktadır. —— sonraki aşamalarda da davacının iradesinin başka bir şekilde olduğunu gösteren bir gelişme olmamıştır. Takas, borcu sona erdiren bir sebep olup, davacı iradesinin sakatlandığını, davalıya fazla ödeme yaptığını yahut her hangi bir sebeple davalının yapmadığı işin parasını tahsil ettiğini ileri sürüyorsa, zamanaşmının takas mahsup protokolü olan —- tarihinden başlayacağı açıktır. —–tarihinde açıldığı, davalının zamanaşımı itirazlarının süresinde olduğu ve davanın —- yönünden zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Zamanaşımını kesen —-sebep de yoktur.
Davacı —— tapu iptal tescil isteminde muvazaa iddiasına da dayandığı, bu sebeple zamanaşımının ileri sürülemeyeceğini iddia ettiği görülmüştür. Somut olayda muvazaanın varlığını gösteren somut bir delil yoktur. Davacının taraf muvazaası iddiasını —— uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiği açıktır. Davacılar, takas mahsup protokolünün bizzat kendisinin bu muvazaa için yazılı delil şartını karşıladığını iddia etmişlerse de, takas mahsup protokolü satışın gerçek bir satış olduğunu teyit etmekten öte bir işleve sahip değildir. Kaldı ki inançlı işlem için tarafların ayrıca gerçek iradelerini gösterdikleri ikinci bir sözleşme yapmış olmaları gerekir. Satış işlemi —- arasında iken, takas ve mahsup protokolü —- arasında akdedilmiştir. Görüldüğü gibi taraflar da farklıdır.Ve yine bilindiği gibi inançlı işlem olması için kandırılmaya/yanıltılmaya çalışılan üçüncü bir taraf olması gerekir. Somut olayda yanıltılmaya çalışılan üçüncü bir kişi yoktur. Esasen gerçekleşen olay şudur: Davacı —-yetkilisi olduğu —- olan borcu sebebiyle ödeme amacıyla iki taşınmazını satmış, bedelini almamış, satış bedeli alacağını, ortağı ve yetkilisi olduğu — temlik etmiştir. — yaptığı takas protokolü ile bu alacağını — olan borçlarına takas etmiştir. Takasın bütün koşulları oluşmuş ve gerçekleşmiştir.
Satışın gerçek bir satış olmadığını gösteren yazılı bir delil mevcut değildir. Bedelde muvazaa iddiası yönünden tarafların iç ilişkilerinde taşınmazın değerini gerçekte başka bir tutar olarak kabul ettiğini gösteren bir yazılı delil de mevcut değildir. Bu durumda sadece —– tapu sicilinde taşınmaz değerinin düşük gösterilmiş olması, satış işlemini geçersiz hale getirmeyeceği gibi, bir muvazaa olduğunu da göstermez.— iki taşınmazı — devrinde bir usulsüzlük olmadığından, diğer davalı —-taşınmazları edinme şeklinin de geçersizliği ileri sürülemez.
Sonuç olarak, davacılardan—- —-karşı devam ettirdiği tapu iptal tescil istemli davası — ispatlanamadığından reddedilmiştir. Diğer davacı —— davasının ise, zamanaşımı süresinin dolmuş olması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı—-davalı—- yönettiği tapu iptal tescil davasının, ispatlanamadığından REDDİNE;
2- Davacı — davalı —- yönelttiği davanın REDDİNE;
3- Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafından peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 561.370,78 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 561.290,08-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4- Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı —- takdir olunan 417.339,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı —– alınarak davalı —- vekiline verilmesine,
8- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı ——vekili için takdir olunan 417.339,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı ——- alınarak davalı —–vekiline verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.25/05/2022