Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/749 E. 2021/554 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/749 Esas
KARAR NO : 2021/554
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2018
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı sürücü —- tarafından gerçekleştirilen trafik kazası sonucu davacılarının annesi —- ettiğini, davacılarının zararının, tam kusurlu davalı—– diğer davalılar tarafından karşılanması gerektiğini, davacı davacılarının annesi — tarihinde —- üzerinde bulunan — iken, davalı — idaresinde bulunan —— yaya kaldırımına çıkarak, davacıların annesi dahil durakta beklemekte olan yayalara çarparak bahse konu maddi hasarlı, ölümlü ve yaralamalı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, davacıların annesinin söz konusu kaza neticesinde olay yerinde hayatını kaybettiğini, davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, davalıların zararın tamamından sorumlu olduğunu, meydana gelen trafik kazasından dolayı davalı şahıs hakkında kamu davası açılmış olup,—– sayılı dosyası ile görüldüğünü, ceza dosyası içinde bulunan ve dilekçe ekinde sundukları—- da anlaşılacağı üzere haksız fiilin meydana geldiği ölümlü trafik kazasında davalı — asli kusurlu olup, davacıların miras bırakanının ise kusursuz olduğunu, davalının kullandığı ve kazaya neden olan — Plaka sayılı— diğer davalı —- adına kayıtlı bulunduğunu, ayrıca diğer davalı —– kapsamında sigortalandığını, davalılara —– tarihinde başvuru yapılmasına rağmen, davalılar tarafından davacıların zararının tazmin edilmediğini, davacılar tarafından davalılara yazılı ihbarda bulunulduğundan, davalıların temerrüde düştüğünü beyan ile, öncelikle davalı şirket adına kayıtlı olan—- plakalı araca HMK md. 391 uyarınca teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını, davanın kabulü ve fazlaya ilişkin her türlü hak saklı kalmak kaydıyla, davacı———destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi itibariyle en yüksek mevduat faiziyle, davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini,— manevi tazminatın kaza tarihi itibariyle en yüksek mevduat faiziyle, sigorta şirketi dışındaki davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini, davacı —— manevi tazminatın kaza tarihi itibariyle en yüksek mevduat faiziyle, sigorta şirketi dışındaki davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; Deliller tebliğ edilmemiş olup, bu husustaki itiraz hakkını saklı tuttuklarını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, çocukların destekten yararlanma sürelerinin sınırlı olduğunu, davacılar müteveffanın çocukları olup, yaş itibariyle destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacı yan, müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, davacıların yaşı dikkate alındığında destekten çıkmış olduklarından, davanın reddini karar verilmesini, davacının herhangi bir—- bağlı olup olmadığının araştırılmasını beyan ile, usul ve yasaya aykırı davanın reddi ile yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini, arz ve talep etmiştir.
Davalılar—- cevap dilekçesinde özetle; —- tarihinde meydana gelen olayda davalının şoförü olarak kullandığı — Plaka sayılı araç, kontrolden çıkarak—— bekleyen, davacıların murisinin de içinde bulunduğu üçüncü kişinin hayatının kaybı ile sonuçlanan olayda kazaya neden olduğunu, olayın araçta mevcut teknik bir arızadan meydana geldiğini, KTK 86/1 maddesi hükmünce davalıların sorumluluğu bulunmadığını, kazanın oluşumunda davalının herhangi bir kusuru bulunmadığını, kaza anına ait aracın içi, yoldaki pozisyonunu, şoförün durumunu ve hızını gösteren kamera görüntüleri mevcut olduğunu, bu görüntüler dikkatli ve sağlıklı bir biçimde incelendiğinde şoför tarafından gösterilen çabalara karşın aracın seyrinde anormallikler bulunduğunun açık olarak anlaşıldığını, ilgili görüntülerin izlenmesi ile davalıya atfedilecek bir kusurunun olmadığı, başka türlü davranmasının kendisinden beklenemeyeceğinin açık olarak anlaşılacağını, konu ile ilgili açılan savcılık soruşturmasında tayin edilen bilirkişi, araca eğreti bir bilgisayar takarak arıza kaydı bulunup bulunmadığını sorguladığını, bilgisayar raporunda herhangi bir arıza kaydı elde edemeyince de araçta teknik arıza bulunmamaktadır, —- iptal etmiş, kaza zamanı ile hiç ilgisi bulunmayan bir zamanda davalının tek elle direksiyonu kullandığını da dile getirerek,—- görüntülere göre sabit olan hızının yüksek olduğu belirtilmiş adeta ağzından çıkanı kulağının duymadığı bir görüş belirterek kusuru asli olarak davalıya yüklediğini, teknik olmaktan çok uzak bulunan bu rapor karşısında tatmin olmayarak —— bölümünden rapor tanzimi talebinde bulunduklarını, —- konusunda uzman bir ekip aracı ve aynı özellikleri taşıyan muadil bir aracın üzerinde şoförün benzer davranışlarını tatbik ederek inceleme yaptığını, bu inceleme neticesinde kaza anında aracın normal davranmadığını, araçta bir teknik arıza bulunduğunu rapor ettiklerini, raporun hazırlanış aşamasında muadil araç ile yapılan testlerin de kameraya alındığını ve ilgili raporun sonuç kısmında olayın yaklaşık — saniye sürdüğü ve bu süre zarfında aracın —– aldığı, görüntülerde olay süresince aracın ortalama hızının —- aralığında değişim gösterdiği, durağa yaklaşım esnasında sürücünün ——- kolunu çektiği, ardından fren pedalına bastığı, tepki alamadığı, aracın hızının sabit kalmasına rağmen motor devrinin bir miktar arttığının gözlendiği, bu durum aracın sürücünün istemi dışında gaz verdiğini gösterdiği, görüntülerde sürücünün —- ardışık olarak bastığının görüldüğü, solda durakta beklemekte olan —— sırasında ise birden fazla kez pedallara bakarak ardışık basma işlemine devam ettiğinin gözlendiği, bu hareketler esnasında aracın hızının sabit kalmasının sürücü tarafından yapılan frenleme kumandalarına rağmen motor yönetim sisteminin motor hızını artırmaya çalışması ile açıklanabileceği ve bu durumu doğrular nitelikteki görüntüler birlikte değerlendirilmesinin araçta teknik bir sorunun varlığını ortaya koyduğu, sürücünün olay anında direksiyon kontrolünü kaybetmediği, sürekli olarak aracı durdurma girişiminde bulunduğunun görüldüğü, sürücünün aracı durdurma yönündeki tüm çabalarına rağmen pedal tepkisi alamamış olduğu, bu durumun motor kumanda sisteminin sürücünün istemi dışında gaz vermesi ile açıklanabileceği, aracın elektronik kumanda sistemlerinde olay anında bir işlevsizliğin ortaya çıkmış olduğunun anlaşıldığı, diagnostik sistemin böyle bir durumu değerlendirmesinin beklenemeyeceği, dolayısı ile sistemde bir arıza kaydı bulunmayışının araçta arıza olmadığı anlamını taşımadığı, muadil araç üzerinde yapılan incelemelerde de sürücünün pedalları karıştırdığına dair bir bulguya da ulaşılmadığı, bu bağlamda meydana gelen olayda teknik bir arızanın etken olduğu” şeklinde görüş bildirildiği, olay kamera görüntülerinde şoförün pedallarla mücadelesinin açık olarak gözlemlendiğini, hatta şoförün iki kez eğilip pedallara baktığı da görüntülerde sabit olduğunu, sürücünün fren yerine gaza basması durumunda aracın hızının olaydaki gibi sabit kalmayacağını artacağını, davalı ve işletenin aracın bakımı ile ilgili de her hangi bir ihmali bulunmadığını, araç engelliler için kolaylık sağlamak üzere alınmış —- yeni bir araç olduğunu, ilgili araç davalı tarafından—- satın alınarak olay gününden bir kaç gün evvel —– getirildiğini, araç—– olarak kullanılacak bir araç olup ilk seferini kaza günü öncenin akşamı tamamlamış ve yaklaşık —- aldığını, ikinci seferi ise kazanın yapıldığı sefere ait olduğunu,—– garajından alınarak sürücü davalı tarafından sefere çıkarılan araç hareketinden yaklaşık — yaşandığı durağa yaklaştığını, ilgili araç imal edildiğinden itibaren kaza anına kadar toplam —- yapmış yepyeni bir araç olduğunu, aracın hızının —– arasında olduğunu, davalının —–yaklaşık —- duruş için hazırlık pozisyonunu aldığını, aracın hızını azaltan — aşağı indirdiğini, davalı sürücü —— kolunun bir cevap vermemesi üzerine freni de kullanarak önünde bulunan—— çarpmamak için aracı sağa kaldırıma kırdığını, duruş mesafesini artırmaya çalıştığını, kaza görüntüleri incelendiğinde davalının kaldırımda ilerlediği yol boyunca ayağı ile fren pedalını pompaladığı ancak aracın hızını hiç değiştirmediğinin anlaşılabildiğini, aracın ilk anda kaldırıma çıktığını, solundaki—– solundaki durağı parçalayacak şekilde durağa ve—- sürtünerek hızını hiç değiştirmeden ilerlediğini, bu aşamada aracın kaçabileceği bir başka yer de bulunmadığını, yapılan soruşturma sonucu dava açılmış olup ——- dosyası ile görülen davada sürücü davalı —— halen tutuklu olarak yargılandığını, dilekçe tarihi itibarı ile teknik arıza konusunda mahkemesi tarafından araç üzerinde henüz bir inceleme yapılmadığını beyan ile,——– hükmünce kazanın araçtaki teknik bir arızadan kaynaklanması gözetilerek davanın reddini, aksi halde dilekçe tarihi itibari ile davalı —- aydan beri tutuklu bulunup bir gelirinin olmaması, hükmedilecek tazminatın rücu yolu ile de olsa esas sorumlusunun bu şahıs olacağı, sürücünün olayın meydana gelmesindeki hal ve davranışları, kusursuzluk durumu, işletenin aracı yeni almış ve borçlarının devam ediyor bulunması, aracın tedbirli olup—— bulunmayıp ağır hasarının davalı tarafından giderilecek olması durumları karşısında hükmedilecek tazminatın tenkisine karar verilmesine dair talebini arz etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; — tarihinde meydana gelen trafik kazasında — vefat etmesi dolayısıyla davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkin davadır. Uyuşmazlığın ise; müteveffanın davacı—– destekliğinin bulunup bulunmadığı, meydana gelen trafik kazasında kazaya karışan tarafların kusur durumlarının tespitine ilişkin olduğu belirlenmiştir.
Dava konusu kazanın oluşumunda tarafların kusur durumunun belirlenmesi için bilirkişi raporu aldırılmıştır.—– tarihli 1. Bilirkişi raporunda özetle; kazayı yapan aracın teknik arızasının sonuç üzerinde %100 etkili olduğu, davalı sürücünün kusursuz olduğu rapor edilmiştir.
Kusur raporuna itirazlar nedeniyle —- —- rapor alınmış, rapora göre teknik arızanın %75 oranında kazaya sebebiyet verdiği, sürücünün ise %25 kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
Her iki kusur raporu arasında çelişki olması nedeniyle dosya—- kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor aldırılmıştır. Alınan bu 3. Kusur raporunda araç arızasının kazanın oluşumunda %50 oranında sebebiyet verdiği, davalı sürücünün %50 kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
Tüm kusur raporları birlikte değerlendirilmiş, dava konusu kazanın oluşumunda araçta oluşan teknik arızanın kazaya sebebiyet verdiği anlaşılmış, ancak davalı sürücünün yolcu taşımacılığı alanında çalışan araç sürücüsü olması ve muhtemel bu şekildeki arızlarda nasıl hareket etmesi gerektiğini önceden düşünmesi ve bu hususta tecrübeli olması gerektiğinden, 3. bilirkişi heyet raporunda belirlendiği üzere araçta bulunan diğer aracı durdurmaya yönelik önlemler olan ve kullanıldığında motoru durduracak olan emniyet şalteri ve imdat kolunun sürücü tarafından kullanılmaması ayrıca aracın yayaların bulunduğu kaldırıma doğru manevra yapılması da hatalı olduğu anlaşılmış ve kazanın oluşumunda davalı sürücünün %50 kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Araç işleteninin hukuki sorumluluğunun sınırları ile bu sorumluluğun kalkmasının şartlarını düzenleyen———- göre, araç işleteninin sorumluluğunun temelinde kusursuz sorumluluğun bir türü olan tehlike sorumluluğu bulunmaktadır. Tehlike sorumluluğunun cari olduğu işletenin sorumluluğunun son bulması için de, anılan kanunun 86/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere, illiyet bağını ortadan kaldıracak mahiyette 3. kişi kusuru- zarar görenin ağır kusuru- mücbir sebep hallerinden birinin bulunması gerekmektedir. Bu üç halden birinin bulunduğu durumda dahi işletenin sorumluluğunun son bulması için, araçtaki bozukluğun ya da işleten ile eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun kazaya etki etmemiş olması gerekmektedir. Bu itibarla, işletenin kusurlu eyleminin katıldığı ya da araçtaki teknik arızanın olaya etki ettiği durumlarda, işletenin sorumluluktan kurtulmasının mümkün olamayacağı izahtan varestedir.
Davacı —- maddi tazminat talebi destekten yoksun kalma tazminat talebine ilişkindir. Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı BK’nın 53/III. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse—— dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.—– sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı — kaza tarihinde— yaşında olduğu, müteveffanın—- yaşında olduğu, müteveffanın davacıya eylemli ve düzenli bir yardımının olduğunun ispatlanamadığı anlaşıldığından davacının destekten yoksun kalma tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise; manevi tazminat, zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünda tutularak,—– özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedileceği öngörülmüştür. Belirtilen hususlar dikkate alındığında davacıların annelerinin kaza nedeniyle vefat ettiği, dava konusu kazada davalı araç sürücüsünün %50 kusurlu olduğunun belirlendiği, somut olayın özelliği, davacıların yaşı, tarafların sosyal ve mali durumu dikkate alınarak davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, kazaya sebebiyet veren aracın ticari araç olması nedeniyle mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanarak ve faiz başlangıcı olarak haksız fiilin gerçekleştiği tarih esas alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı—— maddi tazminat davasının REDDİNE,
2-Davacıların manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; davacı— davacı — olmak üzere toplam — manevi tazminatın kaza tarihi olan —— tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılar ——- alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Maddi tazminat davası yönünden alınması gerekli maktu harcın peşin olarak yatırıldığı anlaşıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Maddi tazminat davası yönünden davacı —– tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Maddi tazminat davası yönünden davalı — tarafından harcanan — yargılama giderinin davacı —- alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hesaplanan —– vekalet ücretinin davacı ——– alınarak davalılara verilmesine,
7-Maddi tazminat yönünden Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
8-Manevi tazminat davası yönünden kabul edilen kısım yönünden alınması gerekli —harçtan peşin olarak yatırılan — harcın mahsubu ile kalan——davalılar ———– müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
9-Manevi tazminat davası yönünden davacılar tarafından dava açılırken peşin yatırılan — harcın davalılar—— müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
10-Manevi tazminat davası yönünden davacılar tarafından harç dışında harcanan —— yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan—– müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
11-Manevi tazminat davası yönünden davacı — kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan— vekalet ücretinin davalılar ——müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
12-Manevi tazminat davası yönünden davacı—- kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan—- vekalet ücretinin davalılar —— müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
13-Manevi tazminat davası yönünden davalı — kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı —- için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak bu davalıya verilmesine,
14-Manevi tazminat davası yönünden davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı — için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak bu davalıya verilmesine,
15-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı——- vekili yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —— Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/04/2021