Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/696 E. 2019/336 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/696 Esas
KARAR NO : 2019/336
DAVA : Maddi Tazminat(Asıl dava)- Maddi ve Manevi Tazminat (Karşı dava) (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/06/2011
KARŞI DAVA TARİHİ: 28/07/2011
KARAR TARİHİ: 04/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında 14/02/2006 tarihli 5 yıl süreli ——i imzalandığını ve ilk gaz alım tarihine bağlı olarak sözleşmenin olağan sona erme tarihinin 22/02/2011 olduğunu, davalının ———– tarihinde keşide ettiği ihtarnamesinde bayilik sözleşmesinin Rekabet Kurumu kararı doğrultusunda 18/09/2010 tarihinde sona erdiğini iddia ederek sözleşmeyi 30/09/2010 tarihi itibarı ile feshettiğini bildirdiğini, davalıya ——. Noterliğinin ———-y. numaralı cevabi ihtarnameyi keşide ederek aralarındaki intifa ilişkisi ve rekabet mevzuatı gereği 5 yıl süreli imzalanan sözleşmenin süresinin henüz dolmadığını, Rekabet Kurulu Kararlarının 18/09/2005 tarihinden önce başladığını ve 18/09/2010 tarihi itibarıyla devam eden dikey ilişkiler için geçerli olması nedeniyle feshin haksız olduğunu ihtar ettiklerini,——- sayılı dikey anlaşmalara ilişkin tebliğ 5. md. gereği alıcı bayiye 5 yılı aşan rekabet etmeme yükümlülüğü getirilemeyeceğini, müvekkili şirketin bayilik sözleşmesini ilk kez 30/01/2006 tarihinde ve 5 yıl süreli imzaladığını, bu sözleşmenin ——sayılı tebliğe uygun olduğunu, müvekkilinin davalı ile imzaladığı bayilik sözleşmesinin ———–sayılı tebliğe uygun olarak 5 yıl süreli olduğunu, davalıdan ayrıca bir intifa alınmadığını veya kira sözleşmesi imzalatılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin yeni bir sözleşme ile uzatılmaya çalışılmadığını, davalının feshinin haksız ve bayilik sözleşmesine aykırı olması nedeniyle bayilik sözleşmesinin 32.md. uyarınca davalının müvekkilinin uğradığı müspet zararı yani sözleşme olağan şartlarda devam etseydi elde edeceği karı, müvekkiline ödemek zorunda olduğunu, bayilik sözleşmesinin 33. md. göre müvekkilinin davalıdan müspet zarar yanında cezai şart da talep edeceğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla delillerin toplanması ile sabit olacağı üzere ——TL kar mahrumiyetinden şimdilik —-TL —- TL cezai şart bedelinden şimdilik —- TL olmak üzere toplam ———TL nin fesih tarihi olan 18/09/2010 tarihinde itibaren avans faizi üzerinden işletilecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretini karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davaya konu ve davacının dayanağını teşkil eden imza müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkili şirketin davacıda bulunan———- TL bedelli teminat mektubunun huzurdaki davanın ikamesinden önce davacı yanca bozdurulduğunu ve bu paranın ihkakı hak yapılarak müvekkili bankadan el koyma yolu ile davacı tasarruf alınına alındığını, davacının müvekkilinden———- TL ve ——- TL olmak üzere toplamda ————– TL talep etmekte olup harcı ödememek adına sadece ——- TL üzerinden harç yatırıldığını, davacının harcı yatırmadan davayı ikame edemeyeceğini, sözleşme süresi devam ederken yapılmış bir fesih olmadığını, bu nedenle davacının istediği kardan zarar talebinin ve cezai şart bedelinin reddi gerektiğini, müvekkili ile 2004 yılında yapılan akit imzalandığını, bu akit devam ederken 2006 yılında tek nüsha olarak beyinde oluşmuş tümör riskinin arttığı ve ciddi sağlık sorunları olan …’e imzalatıldığını, rekabet kurumunun tebliğlerini aşmak adına 2. bir akti şirketi 2006 yılında sözleşmeyi imzalayan kişinin, temsile yetkisi olmadığı gibi 2004 yılındaki akti fesh etme ve yeni akti okuyarak anlamaya ilişkin sağlık yetileride yerinde olmadığını belirterek davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretini karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
KARŞI DAVA : Davalı/karşı davacı vekili karşı davasında özetle, biten kontratın arkasından haksız kazanç peşine düştüğünü, yürürlükte olmayan kontrata dayanarak müvekkinin teminat mukabilinde verdiği banka teminat mektubunu bozdurarak 23.000,00 TL yi haksız olarak müvekkilinden tahsil ettiğini, müvekkilinden davacı-karşı davalı yanca alınan 32.000,00 TL nin en yüksek banka reeskont faizleri ile davacı-karşı davalıdan tahsilini, banka teminat mektubunu müvekkilinin haberi olmadan ve onayı bulunmadan bozdurduğunu ve ticari itibarı yüksek olan müvekkilinin itibarını bankalar nezdinde etkilediğini, bu hususun müvekkilinin kredi notlarını dahi etkileyerek müvekkilinin iş hayatına etkisi olduğunu, bu nedenle 5.000,00 TL şirketin bankalar nezdinde itibarının sarsılması ve teminat mektubunun izinsiz bozdurulması nedeni ile tazminata hükmedilmesini talep ederek davacı-davalı müvekkilinin teminatını ilhakı hak yaparak tek yanlı bozduğunu ve yargıya ihtiyaç duymadan müvekkilinin 32.000,00 TL sini bankadan aldığını, teminat mektubunun bozdurulduğu tarihten itibaren en yüksek banka reeskont faizleri ile birlikte ve 5.000,00 TL tazminat ile beraber davacı yandan tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretini karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP : Davacı/karşı davalı vekilinin karşı davaya cevap dilekçesinde özetle, davalı vekilinin talep ettiği 32.000,00 TL tutarındaki teminat mektubu bedelinin dava dilekçelerinde toplam taleplerinin mahsup edildiğini, bu yönden karşı davanın reddini, manevi tazminat açısından ise, manevi tazminat talep etmek için gerekli şartların oluşması gerektiğini, bunların hukuka aykırı fiil, zarar ve fiil ile zarar arasındaki uygun illiyet bağı olduğunu, müvekkili tarafından banka teminat mektubunun nakde çevrilmesinin hukuka aykırı olmadığından manevi tazminat talep etmek için gerekli şartların oluşmadığını bu hususları ve manevi olarak zarara uğradığının ispat yükünün davalı üzerinde olduğunu belirterek karşı davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretini karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Davacı, kar mahrumiyet, cezai şart talepli olarak maddi tazminat davası açmış; davalı ise cevap ve karşı dava dilekçesi ile de 32.000 TL lik teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrilmiş olması nedeniyle teminat mektubunun bedeli ile manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Asıl dava, 30/06/2011 tarihinde İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış, anılan mahkemenin ——– esas sayılı dosyasında yargılamaya başlanmış, imza itirazları bakımından sözleşmedeki imzanın ———-ait olmadığına dair bilirkişi raporu alınmış, sonrasında yetkisizlik kararı verilerek, dosya, İstanbul Anadolu 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin ——— esas sırasına kaydedilmiştir. Yargılama sırasında bu mahkemenin kapatılması ile dosya mahkememizin ———E sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce———- E sayılı dava dosyasında, yapılan yargılama sonunda “Taraflar arasında yapılmış ——–tarihli 5 yıl süreli sözleşme ————tarihinde sona ermiş ve feshedilmiştir. Ancak akdi ilişki bu tarihten sonra da uygulanmaya devam edilmiş olup, davalı uygulanmaya devam eden akdi ilişkiyi ——– tarihli fesih ihtarnamesi ile feshetmiştir.————tarihli sözleşme ile 5 yıllık yeni bir sözleşme akdi ile davalı şirket tarafından önceki sözleşmeye icazet verildiği ve davalı … bağladığı bu sözleşmenin sona erme tarihinin ———olup, davacının ilk gaz alımının ——–tarihinde yapıldığı için sözleşmenin olağan sona erme tarihi —- olarak kabul edilmelidir.
Davalının, davacı … -ye keşide ettiği ——— Noterlik -y. sayılı ihtarnamede rekabet kurumu kararına istinaden aralarındaki akdi ilişkinin—- tarihinde sona erdiğini iddia ettiği ancak Rekabet Kurumu kararının bayilik sözleşmesi ile bağlantılı olarak kurulmuş uzun süreli kira akdi ve intifa hakkı söz konusu olan sözleşmeler için verilmiş bir karar olup, davalı lehine kira hakkı veya intifa hakkı tesisi ile ilgili bir hüküm bulunmadığından bayilik akdinin 18/09/2010 tarihi itibarı ile sona erdiğine ilişkin davalı-karşı davacının ihtarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda davalı ———- taraflar arasındaki sözleşmenin 30/09/2010 tarihi itibarı ile haksız olarak feshedildiği ve davacının bu fesih nedeni ile sözleşmenin 32. md. uyarınca 30/09/2010 tarihinden 22/02/2011 tarihine kadar mahrum kaldığı kar nedeni ile uğradığı zararın tazminine hak kazandığı, ayrıca sözleşmenin 33. md. uyarınca öngörülmüş cezai şart tutarının da talep hakkı olduğu anlaşılmıştır.
Davacının davalı tarafından verilmiş 32.000,00 TL lik teminat mektubunu nakde çevirdiği tartışmasızdır.
Mali bilirkişi kök raporda davacının talep edebileceği cezai şart tutarının 95.777,56 kg üzerinden hesaplamış ———– öz kütlesi 0.560 alınarak 1,11 TL olarak bulunmuş ve buna göre davacının talep edebileceği cezai şart 95.777,56 TL X 1,11 TL = 106.313,09 TL bulunmuştur. Davacının kök raporda cezai şart hesaplamasına itirazı üzerine alınan ek raporda ise mali bilirkişi hesaplamayı 1,99 TL/0.560 =3,55 TL olarak hesaplayarak rapor tanzim etmiştir. Ancak taraflar arasındaki sözleşmenin içeriğinde ve 31.-33. md. de cezai şart hesaplamasında ——–kg üzerinden hesaplanacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı şirket ticari defter kayıtlarına 1 kg — nin satış fiyatı 1,99 TL olarak geçmiş olup, öz kütlesine göre 0,560 TL ye bölündüğünde 1,11 TL yapmakla, cezai şart kök raporda belirtildiği üzere 106.313,09 TL olarak tespit edilmiştir.
Tarafların 2009-2011 (dahil) yıllar tüm ticari defterleri üzerinde yaptırılan mali bilirkişi incelemesi sonucu davacının———– arası dönem kazanç kaybından dolayı uğradığı zararın 39.309,65 TL olduğu anlaşılmakla, bu tutar üzerinden kar kaybı olarak, ayrıca kök raporda (taraflar tacir olduğundan ve cezai şarttan indirim yapılamayacağından) tespit edilen cezai şart tutarı 106.313,09 TL olup, 32.000,00 TL teminat mektup tahsilat tutarı mahsubu ile 74.313,09 TL cezai şarttan dolayı alacaklı olduğu sonucuna varılmakla, davacının kar mahrumiyeti ve kazanç kaybı ile ilgili ıslah talepli davasının kabulüne, davalı-karşı davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak talep ettiği 5.000,00 TL lik karşı davasının ise davacı tarafından davalının 32.000,00 TL lik teminat mektup tutarı paraya çevrilmiş olmakla ve mahsup edilmekle, karşı davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir” gerekçesi ile asıl davanın kabulüne; karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararına karşı temyiz yoluna gidilmiş, Yargıtay 19.HD.nin 2016/3256 E, 2016/10653 K sayılı kararıyla,
“Davacı taraf dava dilekçesinde açıkça 14.02.2006 tarihli sözleşmeden dolayı kar kaybı ve cezai şart talebinde bulunmuştur. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere anılan sözleşmede davalı … temsile yetkili imza bulunmamaktadır. Bu durumda sözleşme hükümlerinin davalıyı bağladığından ve geçerli olduğundan söz edilemez. Diğer yandan imzası kabul edilen 26.11.2004 tarihli sözleşme ise 5 yıllık süre sonunda 26.11.2009 tarihinde sona ermiştir. Bu tarihten sonra ticari ilişkinin devam ediyor olması imzası geçersiz olan 2006 tarihli sözleşmeye icazet anlamına da gelmez. Bu durumda mahkemece asıl davanın reddi, karşı davacının taleplerinin incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesi ile karar bozulmuş, doysa mahkememizin yukarıda yazılı esasına kaydedilmiştir.
Bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Bankaya yazılan müzekkere cevabına göre, teminat mektubunun 20/06/2011 tarihinde nakde çevrildiği anlaşılmıştır.
Bozma ilamına uyularak, asıl davanın reddi ile teminat mektubunun da haksız olarak nakde çevrildiği anlaşılmış olup, nakde çevrildiği tarihten itibaren faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Davalı karşı davacı ayrıca banka teminat mektubunun nakde çevrilmesi ile bankalar nezdinde ticari itibarının sarsıldığını ileri sürerek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Hukuk düzeni tüzel kişilere hukuk süjesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref, onur ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşettiğine göre ( TMK m.48) tüzel kişilerin de manevi tazminat hakkı vardır. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref hasiyetinin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir. Tüzel kişiliğe sahip bir şirketin ödeme gücüne ilişkin değerlendirmeler, o tüzel kişinin toplumsal şeref ve haysiyetiyle yakından ilgilidir.————-
Teminat mektubunun nakde çevrilmesi eylemi haksız olmakla, maddi bir zarar doğmuşsa da; tüzel kişiliğin manevi zararına yol açacak bir sonuç doğurmadığı anlaşıldığından, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. ———-
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
A-Asıl davanın REDDİNE;
B-Karşı davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE;
1-Nakde çevrilen 02/10/2000 tarihli, 32.000,00 TL bedelli teminat mektubunun, nakde çevrildiği 20/06/2011 tarihinden itibaren, talep gibi en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte tahsiline;
2-Koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine
ASIL DAVA YÖNÜNDEN
1- Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı/karşı davalı tarafından peşin olarak yatırılan 148,50 TL peşin ve 5.761,00 TL ıslah harcın mahsubu ile bakiye 5.865,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı/ karşı davalıya iadesine,
2- Davacı/karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı/karşı davacı tarafından yapılan 140 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%86 kabul %14 ret oranında ) olmak üzere 120,40 TL ‘nin davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/ karşı davacıya verilmesine, kalan kısmın davalı/karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
5- Asıl davada avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı/karşı davacı vekili için takdir olunan 26.789,20 TL nispi vekalet ücretinin davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/karşı davacıya verilmesine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN
1-Alınması gerekli 2.185,92 TL harçtan davalı/karşı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 594,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.591,47 TL’nin davacı/karşı davalıdan tahsiliyle hazine adına irad kaydına,
2-Davalı/karşı davacı tarafından dava açılırken yatırılan 18,40 TL başvurma harcı, 594,45TL peşin harcın toplamı olan 612,85 TL’nin davacı/karşı davalıdan alınarak davalı/karşı davacıya verilmesine,
3-Davacı/karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı/karşı davalı üzerine bırakılması,
4-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı/karşı davacı vekili için takdir olunan 3.840,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre reddedilen manevi tazminat yönünden davacı/karşı davalı vekili için takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyiz (YARGITAY) yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 03/04/2019