Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/67 E. 2020/456 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/67 Esas
KARAR NO: 2020/456
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ: 06/11/2017
KARAR TARİHİ: 08/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılardan———- birlikte ortak olduklarını, dava konusu——— parselde kayıtlı taşınmazın ———- esas sermayesi ve aktifindeyken davalı —— diğer davalı ——– ——– tarihinde devrettiğini, şirket aktifinin davalı tarafından müvekkile danışılmadan azaltılması ve satış bedelinin şirket aktifine girmediğini, davalı ——– dava konusu taşınmazı annesinin en yakın arkadaşına devrettiğini, bununla ilgili ——– suç duyurusunda bulunduğunu, dava konusu taşınmaza yapılan devir işleminin iptali ile müvekkilin sahibi ve yönetim kurulu başkanı bulunduğu ———————- adına tesciline bu mümkün değilse taşınmazın rayiç bedelinin tespiti ile davalılardan tahsiline ayrıca 3. kişilere devretmelerinin önüne geçmek için dava konusu taşınmazın üzerine tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ——— cevap dilekçesinde özetle; davaya konu gayrimenkulün bedelinin tam ve eksiksiz ödenerek devralındığını, davacının muvazaa iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını, davacının davasının kötüniyetli olduğunu belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı——— cevap dilekçesinde özetle; huzurda görülen davada mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, davacının taraf ehliyeti olmadığını, dava konusu taşınmaz ——–mülkiyetinde iken ibra karşılığı alınmak sureti ile diğer davalıya satıldığını, bu bedelle şirketin borçlarının ödendiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının davasında kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, tapu iptal tescil, mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin davalılardan tahsili taleplidir.
Davacı , dava dışı ——- ortağından biri olup, diğer ortak da davalı —– Sicilden celp edilen şirket kayıtlarına göre davacı ve davalı —— yetkili olarak şirketi temsile yetkilidir.
Davacı, davalı —- dava dışı şirkete ait olan ———— parselde bulunan taşınmazı ——– satış şeklinde devrettiğini, ancak satış bedelinin da şirket kasasına girmediğini, ——— annesinin arkadaşı olup, mal kaçırma amacıyla muvazaalı bir satış yapıldığını ileri sürerek tapu iptalTaşınmaz satışı tapu kaydına göre i ile taşınmazın tekrar şirket adına tescili, mümkün olmadığı takdirde taşınmaz rayicinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taşınmazın tapuda satış ile davalı adına tescili——— tarihinde olmuştur. Eldeki dava ——– tarihinde asliye hukuk mahkemesinde ikame edilmiş, dosyanın tevzii edildiği —— Asliye Hukuk Mahkemesi ——- sayılı kararıyla davanın ticaret mahkemesi görev alanında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; dosya mahkememize tevzii edilmiştir.
Davalılardan ——– davayı taşınmazın eski maliki olan şirketin açabileceğini, davacının husumetinin olmadığını ileri sürerek öncelikle usulden reddine; yetkili müdür tarafından taşınmazı bedeli karşılığında aldığını , davanın esastan da reddinin gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı ——— görevsizlik ve yetkisizlik itirazlarında bulunduğu, davacının taraf ehliyeti olmadığını, tapu iptal tescil talebi yönünden kendisinin pasif husumetinin olmadığını, taşınmazın satışı konusunda davacının bilgisinin ve onayının olduğunu, davacının da şirkete ait ——- plakalı aracı eşine kurdurttuğu dava dışı ——- devrettiğini,——– borçlandırıldığını öğrenmesi üzerine davacının eldeki bu davayı kötüniyetle açtığını ileri sürerek davanın usuldun ve esastan reddini talep etmiştir.
Öncelikle yetki , görev, ehliyet ve husumet yokluğu iddiaları üzeride durmak gerekir.
Taşınmazın —– olduğu anlaşılmaktadır. Şirket merkezi ——– HMK.nun 12. maddesine göre taşınmazın bulunduğu yerde açılan davada yetki itirazı yerinde değildir.
Görev yönünden de, şirketin taşınmazının muvazaaya dayalı olarak satıldığı iddiası ile bir ortağın diğerine açtığı dava ticari davadır. Bu itibarla mahkememizin görevli olduğu açıktır. Davacı şirket ortağı olup muvazaa iddiasına dayanmakla şirket taşınmazının tapu iptalini talep etmekte hukuki yararı mevcuttur. Davanın şirket tüzelkişliği tarafından açılması mümkün olduğu gibi eldeki davada olduğu gibi davacı ortağın açmasında da bir usulsüzlük yoktur. Davalı olarak mevcut tapu maliki ile satış işlemini yapan yetkilinin gösterilmesi de usule uygundur.
———— sayılı kararda da belirtildiği gibi, “İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, pozitif hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 19. ————- maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede, “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir.Buna göre muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir. Muvazaa daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada kapsamlı olarak incelenmiş ve belirli kurallara bağlanmıştır. Gerek öğretide ve gerekse uygulamada muvazaa, mutlak ve nispi muvazaa olarak iki gruba ayrılmaktadır; mutlak muvazaada taraflar herhangi bir hukuki işlem yapmayı ——– istemezler, yalnız görünüşte bir hukuki işlem için gerekli irade açıklamasında bulunurlar; nispi muvazaada ise taraflar gerçekten belli bir hukuki işlem yapmak isterler, ancak onu saklamak amacıyla, bir başka hukuki işlemin kurulduğu görünüşünü/intibaını yaratmak üzere irade açıklamasında bulunurlar. Taraflar ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki —— işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından, ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmaz. Muvazaada görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklanmaktadır”.
Bu açıklamaya göre eldeki davada iddiaya göre taşınmaz satışında görünürdeki amacın satış, asıl amacın mal kaçırmak olduğu ileri sürülmektedir. Bu bakımdan tarafların iddiaları üzerinde durmak, şirket defterlerini incelemek, taşınmazın rayicinin ne olduğunu tespit etmek, gerçek değerinde satılıp satılmadığını değerlendirmek, satış bedelinin şirketin defter ve kayıtlarına girip girmediğini ve böylece muvazaa olup olmadığını, var ise davalı——– davacıdan mal kaçırmak amacıyla hareket edip etmediğini bilip bilmediği, bilmesi gereken kişilerden olup olmadığını tespit etmek gerekir.
Taşınmazın rayici ve ticari defterlerin incelenmesi teknik inceleme gerektiren hususlardandır. Davacıya bilirkişi incelemesine ilişkin bilirkişi ücretini yatırması için süre verilmiş, sonuçları ihtar edilmiş olup, davacı vekili, ——— tarihli celsede bilirkişi ücretini yatıramadıklarını, mevcut duruma göre karar verilmesini beyan etmiştir. Mevcut dosya kapmasına göre muvazaa iddiası ispatlanamadığından davanın her iki davalı yönünden de ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK.nun 184,186 maddeleri uyarınca sözlü tahkikat için ihtarat yapıldıktan sonraki celse, davacı vekilince duruşmadan bir kaç saat önce adli yardım talebinde bulunulmuşsa da hem gelinen aşama hem de talebin ekinde adli yardımın gerekli olduğunu gösteren dayanak bir belge olmadan yapılmış olması nazara alınarak HMK.nun 336/2 maddesine uygun olmayan adli yardım talebinin reddine karar verilerek hüküm açıklanmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın, her iki davalı yönünden de ayrı ayrı esastan REDDİNE;
2- Alınması gerekli 54,40TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.647,02TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.592,62TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı —— kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı vekili için takdir olunan 18.675,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——- verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı ——— yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/07/2020