Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/571 E. 2021/1169 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/571 Esas
KARAR NO : 2021/1169
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 15/05/2018
KARAR TARİHİ: 02/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müteveffanın —-plakalı araçta yolcu konumunda iken yine diğer davalı —- araçla karşılıklı meydana gelen çift taraflı trafik kazasında müvekkillerin desteği müteveffa —-araçların ölümlü trafik kazasına sebebiyet verdiğini, müteveffanın olay esnasında araçta yolcu olması sebebiyle atfı kabil kusuru olmadığının tespit tutanağından görüleceğini, davanın mirasçılık sıfatına istinaden değil, destekten yoksun kalma zararına uğrama sıfatına istinaden açıldığını,kusur durumunun tespitine gerek olmadan müşterek müteselsil zarar sorumluluğu, tehlike sorumluluğu ve zararın tamamı üzerinden sorumluluk ilkeleri gereği dosyanın tazminat hesabı için bilirkişiye gönderilmesini talep ettiklerini, trafik kazasında ölen, davacı —– yakınlarına destek sağladığını, davacı eş ile müşterek çocuğunun müteveffanın ölümü ile onun maddi ve manevi destekliğinden yoksun kaldığını, —-kararlarına göre müteveffalar, geride kalan müvekkiller anne, baba ve çocuklara ölene kadar bakmakla yükümlü olduğunu, dava konusu kazaya sebebiyet veren davalı —- plakalı araç ile yine diğer davalı—– plakalı araçların ilgili sigorta şirketine tazminat başvurusu yaptıklarını, şirket poliçe limiti kapsamında ölüme istinaden ölüm teminatının tamamından ve cenaze giderlerinden sorumlu olduğunu, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak başvuruya rağmen müvekkilinin zararlarının gerektiği gibi karşılanmadığını,—- cenaze giderinin şirketlere tazminat başvurusu yapılan tarihi takip eden —- gününe göre belirlenecek temerrüt tarihi itibariyle ticari temerrüt- avans faizi, yargılama giderleri, harç ve avukatlık ücreti ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı—-vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılara —- ödeme yapıldığını, müvekkilinin şirketin sorumluluğunun son bulduğunu, müvekkili şirketin —- sorumululuğunun poliçe vadesi, teminat limitleri ve kusur oranları ile sınırlı olduğunu, müvekki şirkete meydana gelen kaza —– tazminat ödemesinin yapıldığını, söz konusu ödeme nedeniyle müvekkili şirketin başkacı sorumluluğunun kalmadığını, kabul manasına gelmemekle birlikte kusur oranının tespiti için dosyanın —- gönderilmesini talep ettiklerini, müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi takdirde asgari ücret olarak alınması gerektiğini, davacı tarafından sigortalısının kusuru ve kusur ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğunun usilen ispat edilmesi gerektiğini, davacının talebinin fahiş olduğunu, somut olayda haksız bir fiil söz konusu olduğu durumlarda; taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilemeyeceğini, işin bir taraf yönünden ticari olarak nitelendirilmesini, diğer taraf yönünden de aynı nitelendirmede bulunulmasının hukuken haklı göstermeyeceğini, tacir olan davacı kurum ile davalı arasında sözleşmeden doğan bir hukuki ilişki bulunmadığını, haksız fiilden kaynaklanan bir ilişki bulunmadığını, işbu davada tacir olan davacının ancak açacağı ayrı bir dava yoluyla munzam zararını isteyebileceğini, hükmedilen tazminata yürütülecek faiz reeskont faizi değil yasal faiz olduğunu, söz konusu davanın haksız fiile dayanması sebebiyle uygulanacak faizin yasal faiz olduğunu, aracın hususi araç olarak kullanılması nedeniyle avans faize hükmedilmesinin mümkün olmayacağını, kazaya karışan aracın niteliğine göre hükmedilen tazminat yönünden yasal faize karar verilmesi gerekirken avans faize hükmedilmesinin isabetli olmadığını, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —— ödeme gerçekleştirildiğini, ödemelerin dava dilekçesinde kabul edilmesinden dolayı çekişmesiz olduğunu, ödemeye ilişkin ibranamelerin ilgili banka şubesinden celbini talep ettiklerini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun —- araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, yapılacak yargılamada tarafların kusur durumlarının tespit edilmesinin gerektiğini, —- meblağ sigortası olmadığını, poliçede üst limit olarak belirlenen tutarın her olayda otomatik olarak ödenmesinin mümkün olmadığını, Mütevekkili şirketin ancak sigortaladığı araç işletenin sorumluluğu nispetinde zarardan sorumlu tutulabileceğini, kazada araçların kusur durumunun tespitinin gerektiğini, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmediklerini, davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını talep ettiklerini, sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını talep ettiklerini, dava konusu olayın iş kazası olduğunu, ——- ödediği ve/veya ödeyeceği ödeneğin peşin değerli sermayesini müvekkil şirkete rücu edeceğini, davacılar —- geçici iş göremezlik ödeneği, tedavi gideri ya da peşin sermaye değeri almış ise, —- kendi özel kanunlarına göre müvekkil şirket — rücu imkanı doğduğunu, —-aynı kazadan dolayı aynı rücu talepleriyle karşı karşıya kalmaması için bu konudaki araştırmaların re’sen yapılması gerektiğini, davacının — herhangi bir ödeme alıp almadığının tespitini talep ettiklerini, müvekkili şirketin ödeme tarihi verilerine göre —- ödemenin açıkça yetersiz olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, ödenen tutar açıkça yetersiz addedilemiyorsa, davanın geçerli ibraname nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, müvekkil şirket açısından temerrüt tarihi, hesaplamaya esas tüm belgelerin ulaştırılmasını izleyen 8 iş günü sonra başlayabileceğini, davacı yanın işbu dava öncesinde müvekkil şirkete herhangi bir başvuruda bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde dahi ödemeye esas alınabilecek belgeler bulunmadığını, müvekkil şirkete iletilmesi gereken, maluliyet raporu, kaza tespit tutanağı, nüfus kaydı, araç ruhsatı, tarafların sürücü belgeleri gibi evraklar tarafımızlarına iletilmediğini, ödenmesi gereken tutarın belirlenebilmesinin mümkün olmayacağını, aksi yöndeki talebin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle davacıların desteği müteveffa —- yolcu konumunda bulunduğu —– Plakalı aracın — tarihinde karıştığı kazada davacıların destekten yoksun kaldığı iddiasıyla açtıkları maddi tazminat davasıdır.
Mahkememizce ceza dosyası celp edilmiş, incelenen ceza dosyasında alınan —– plakalı araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.— tarafından dava konusu kaza nedeniyle açılan hasar dosyaları celp edilmiş, —aracın sigortacısı olduğu anlaşılmıştır. —-rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, eksik hususlar giderildikten sonra dosya hesap raporu alınmak üzere hesap uzmanı bilirkişi — tarihli raporunda özetle:—- olduğu, —- cenaze-defin gideri zararı bulunduğu, —- tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş tutarının ve — tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş tutarının düşülmesi neticesinde bakiye —- maddi zararının bulunduğu, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada —– görüş ve kanaati ile raporunu ibraz etmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalılar bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmuştur, davalı —- yönünden ödeme dekontunu sunması sebebiyle yeniden hesap yapılmak üzere ek rapor alınmıştır. Bilirkişi —–fazla tespit edildiği ve işbu ek raporda anılan maddi hatanın düzeltildiği, davacı —-alacağının kaldığı, davacı— yapılan ödeme ile bakiye maddi zararının kalmadığı, ödeme tarihindeki verilere ödeme yeterliliklerinin de — yaşının düzeltilerek buna göre yeniden tespit edildiği, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan incelemede; davalı— tarafından yapılan ödeme ile davacı — nihai ve gerçek maddi zararlarının — ödemenin yeterli sayılması gerektiği, davalı —- ödeme tarihindeki maddi zararının fazlasıyla karşılandığı, güncel verilere göre yapılan incelemede davacı — nihai ve gerçek destekten yoksun kalma maddi zararının — olarak hesaplandığı, güncel verilere göre yapılan incelemede davacı — talep edebileceği maddi zararının kalmadığı, davalı —- maddi zararının fazlasıyla karşılandığının tespit edildiği” içeriğinde raporu Mahkememize sunmuştur.Mahkememiz dosyasında ek rapor alındıktan sonra kusur yönünde rapor düzenlenmesi için dosya — oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü —— içeriğinde raporu ibraz etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, kusur raporuna karşı davalı sigorta şirketi itiraz etmiş ise de; raporun ceza dosyası ve olaya uygun olduğu anlaşılmış, yeni bir rapor almak gerekmemiştir.
—— geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. amir hükmünü haizdir. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren —– içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren — yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen — yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. İptali istenen ibraname yönünden——yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle,zarar sorumlusu davalı tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için; öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması; daha sonra, ödeme ile ödenmesi gereken miktar arasında fahiş fark olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Fahiş fark olduğunun tespiti halinde ise, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalının ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri hesaplanan güncel tazminattan düşülerek sonuç tazminatın belirlenmesi gerekir.
Bilindiği gibi ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi için öncelikle ibraname olması gereklidir. Yani sadece ödeme yapılması —- uygulanmasına sebep olmaz.—-tarafından sunulmuş ibraname bulunmadığından mahkememizce sigorta şirketine ibranameyi göndermesi için müzekkere yazılmış, gelen yazı cevabından davacı —- tarihli ibraname düzenlendiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında —- tarihli ibraname de mevcut olup, dosyada mübrez sigortacı şirketin aktüer raporundan —tutarında ödemenin tamamıyla —- ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. — ise babasının ölümünden dolayı —- ödeme yapılmıştır.
Eldeki davada, davacı —- her iki davalıdan ödeme aldıktan sonra ibraname imzaladığı ve davayı ibraname tanzim ettikten —- içinde açtığı anlaşıldığından ödeme tarihindeki verilere göre davalılarca yeterli bir ödeme yapılmış ise yani fahiş bir fark yok ise davanın reddi gerekir. Zira ibraname geçerli kabul edilmelidir. Burada tartışılması gereken husus ise yolcu olan müteveffanın kusura katılmasının mümkün olmaması sebebiyle sigorta şirketlerinin dava öncesi ödeme yaparken sigortalılarının kusuru oranında mı kusursuz sorumluluk kapsamında mı ödeme yapacağı yani— tespit edilecek yeterliliğin %100 kusur sorumluluğuna göre mi yoksa araç kusuruna göre mi olacağıdır.—– davacı tarafın, davadan önce davalı —— tarafından ödenen tazminatın yetersiz olduğu, gerçek zararlarını karşılamadığı, gerçek zararın altında olduğu iddiası ile tazminat talebinde bulunduğunun kabulü gerekir. Davalı sigorta şirketi, davadan önce yapılan ödemenin yeterli olduğu ve sorumluluklarının kalmadığı savunmasında bulunmuştur. Taraf iddia ve savunmalarına göre, davacı tarafın, ———- iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu davalı sigorta şirketi tarafından ödenen bedellerin, sigortalısına izafe edilen kusur oranına göre ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için; öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre %25 kusur oranı gözetilerek tazminat hesabının yapılması ve hesaplanan bu bedel ile adı geçen davacılara ödenen bedel arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması; fahiş fark tespitinin yapılması halinde, mahkemece hükme esas alınan —– tarihli aktüer raporunun düzenlendiği tarihteki verilere göre hesaplanacak %25 kusur oranına isabet eden tazminattan, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalı sigorta şirketinin ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri düşülerek sonuç tazminatın belirlenmesi gerekir.” gerekçesi ile yolcu konumunda bulunan müteveffanın ölümü ile ————- gereği yapılan hesaplamada kusur gözetilerek değerlendirilme yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Kaldı ki her iki sigorta şirketine ayrı ayrı başvuruda bulunulması durumu gözetildiğinde sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme yapmamak amacıyla sigortalısının kusuru oranında ödeme yapması beklenir. Yine davacılar da kusuru oranında yapılan ödemeye bağlı olarak ibraname vermektedir. Eğer sigorta şirketlerinin yolcuya, sigortalısının kusuru oranında yaptığı ödeme ile değil de yolcunun %0 kusura göre ödeme yapıp yapmadığının, ödemenin yeterli olup olmadığının araştırılması düşünülürse hiçbir zaman —maddenin de uygulanamayacağı açıktır. Yukarıda bahsedilen karar ışığında Mahkememizce alınan kusur raporunda da davalıların %75 ve %25 oranında kusurlu oldukları tespit edildiğinden; ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılırken kaza tarihi nazara alınarak—– göre ve kusur durumuna göre hesaplama yapılmalıdır.
Bilirkişice kök raporda müteveffanın yaşının yanlış hesaplandığı anlaşılmış, ek raporda bu hata giderilerek yeniden yapılan hesaplamada hem cenaze hem destekten yoksun kalma tazminatı yönünden — oranında zararı karşıladığı,—– zararı karşıladığı tespit edilmiş, Mahkememizce rapor olaya uygun ve denetime elverişli bulunduğundan hükme esas almak gerekmiş, bu durumda her iki sigorta şirketi lehine imzalanıp verilen ibranamenin makbuz hükmünde olmayacağı, iptalinin gerekmediği kanaatine varılmış, diğer davalı —yönünden ise ibraname bulunmasa da —–tarafından yapılan ödeme ile zararının fazlasıyla karşılandığı, bakiye alacağının kalmadığı anlaşılmış, hal böyle olunca davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın her iki davacı yönünden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile eksik 23,40-TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13. madde gereğince hesaplanan 2.500,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 02/11/2021