Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/565 E. 2021/988 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/565 Esas
KARAR NO : 2021/988

DAVA : Menfi Tespit (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) – İstirdat
DAVA TARİHİ : 03/05/2018
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) – İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının—işleri ile iştigal etiğini, bu kapsamda dava —–davacı arasında taşıma sözleşmesi akdedikdiğini, bu taşıma sırasında davacının sözleşmede belirlenmiş sorumluluk ve iş alanına girmeyen bir süreçte taşınan emtialarda hasar meydana geldiğini, davalı şirket tarafından — — alınmış olan emtialar teminat kapsamında olduğundan, sigortalanmış emtiaların teminat bedeli olan 21.896,77-TL’ sini davalının —- dava dışı sigortalısı —- ödediğini, bu ödeme üzerine—-dava ve diğer yasal haklarını davalı şirkete temlik etliğini, davacının da temliknameye dayanarak müvekkiline rücu ettiğini ve —- sayılı dosyası ile davacı aleyhine ilamsız takip başlattığını ancak tebligatın usulsüz yapılması nedeniyle ödeme emrinden davacının haberi olmadığını, usulsüz tebligat hakkında yasal hakları saklı olmak kaydıyla; sözleşme ilişkisi çerçevesinde—- arasında taşıyan olarak davacının sahibi olduğu —- —- konumundaki ——- istediği alandan alıp varış—– götürme işini üstlendiğini, taraflar arasında —- sözleşmenin taşıma — olduğunu, emtianın—- istiflenmesini ve boşaltılmasını kapsamadığını, sözleşmenin 5. maddesine göre emtiaların araca yüklenmesi ve varış yerine intikal eden araçtan boşaltılması işinin tüm sorumluluğunun taşıyana değil taşıtana ait olduğunu, davacının somut olayda sözleşme gereği herhangi bir sorumluluğu doğmadığından, doğmamış bir talep hakkının davalıya devir ve temlik de edilemeyeceğinin izahtan vareste olduğunu, bu nedenle davalının da müvekkiline rücu edebileceği temlik alınmış bir alacağının bulunmadığı halde icra takibinin davacı aleyhine devam ettirilmesi halinde davacının haksız bir şekilde telafisi imkânsız zarara uğrayableceğini beyan etmek suretiyle davacı aleyhine—- sayılı icra takibinin ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına ve davacının söz konusu dosyada borçlu olmadığının tespit edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının———- emtianın—– —– dava dışı ——- tarafından sorunsuz bir şekilde taşındıktan sonra, davalının sigortalısı ile davacı arasında akdedilen taşıma sözleşmesi uyarınca —- davacının sorumluluğu altında —- taşındığını, henüz araçtan boşalma işlemlerine başlamadan önce —– içerisinde ve davalının sorumluluğu altında, onun hâkimiyetindayken hasar gördüğünü, TTK md 875/1’e göre davacının taşıyan olarak eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten, alıcısına teslim edildiği tarihe kadar oluşan hasardan sorumlu olduğunu, davacının sevk ve idaresindeki — boşaltmaya hazır hale getirmek için yerini değiştirirken kendisinden beklenen dikkat ve özeni yerine getirmediğinden hasara sebebiyet verdiğini, tazmininden mesul olması gerektiğini, oluşan hasarı davalının — ettirdiğini, —-hasarlı——– karşılığı 21.896,77 TL olarak 13.02.2018 tarihinde sigortalısına ödeyen müvekkilinin TTK md.1472/1’e göre sigortalısının yerine geçtiği, onun haklarına halef olduğunu dolayısıyla alacaklı sıfatını da kazandığını, bu sıfatıyla ilk etapla davacıya rücu yazısı gönderdiğini, netice alamayınca icra takibi başlattığını, takip kesinleştiği halde dosya borcunun tahsil edilemediğini, davacı tarafın somut olayda zarar sorumlusu olması nedeniyle oluşan hasarı tazmin etmesi gerektiğini beyan etmek suretiyle davanın reddine ve yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle;—— dosyası ile başlatılan ve kesinleşen takip kapsamında davacı borçlunun borcunun var olup olmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
Davacı tarafından yargılama devam ederken borç ödendiğinden İİK 72/6 maddesi gereğince dava istirdat davasına dönüşmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davacı tarafından dava dışı —— ait —- sözleşmesi kapsamında — görmesinden taşıyanın sorumlu olup olmadığı, zarar miktarı, davacının —— sağlamadığı hususlarında olduğu tespit edilmiştir.
Tanık ———- mahkemesinde alınan beyanında; “Davacı —- konumundadır, biz bazen kendi işlerimiz için bu —- firma ile anlaşırız ve o sıralar davacı benim kurduğum —— — isimli ——–işinde —-iş yerimizden alıp—- kurulduğu sahaya bırakır ve işi bu şekilde biter, kendi sahamız içerisinde —— başka bir araçla taşırken kaza meydana geldi ve bizim — kırıldı, taşıyan kişi davacı değildi, dediğim gibi davacının işi — bırakmakla bitiyor, biz bu—– işini kurarken hem— hem de —yapıyoruz, bu her iki sigorta— şirketi ile yaptık, —- sonra biz sigorta şirketini aradık ve bize— gönderdiler —- gelip kırılan ve kırılmayan— ayırdı ve buna göre bir miktar belirledi, bunun neticesinde biz bu bedeli sigorta şirketinden aldık, bunun üzerine öğrendiğimiz kadarıyla sigorta şirketi davacıya rücu etmiş, biz bu olayda davacının herhangi bir kusuru olmadığından mağdur olmaması için sigorta şirketinin talep ettiği tutarı ona verdik ve sigorta şirketine ödemesii sağladık, yani sigorta şirketinin rücu ettiği parayı aslında biz ——verdik, dediğim gibi —- kurulduğu sahaya kadar taşıdıktan sonra sorumluluğu bitiyor, saha içerisinde taşıma işlemleri ile biz kendimiz ilgileniyoruz,” şeklinde,
Tanık—-mahkemesinde alınan beyanında; “Ben inşaat işçisiyim,—– çalışıyordum, ben — düştüğü gün oradaydım, — farklı bir arabayla önce— getirildi,— yukarı çıkarılmak için başka bir araca konuldu, araç hareket edince— ufak tefek taşlardan dolayı araç sekteledi ve bundan kaynaklı —- araçtan düştü, aracın şirkete mi ait olup olmadığını ben bilmiyorum, getiren aracın da ben kime ait olduğunu bilmiyorum, ancak dediğim gibi — ikinci araca taşındıktan sonra kaza gerçekleşti.” şeklinde,
Tanık —- talimat mahkemesinde alınan beyanında; “Ben babamın işyerinde çalışıyorum, inşaat mühendisiyim, babamın iş yeri —– davacıyı da bu işyerinden tanırım, olay günü — davacı tarafından– kurulacağı alana getirildi, davacı — getirdikten sonra biz o araçtaki panelleri başka bir araca yükledik çünkü davacının aracının arazi koşullarına girmesi çok sağlıklı değildi, bunun için davacının aracını arazi içerisinde kullanmıyoruz, arazinin içerisinde şirketin bulduğu bir araç vardı, o aracı kullanıyoruz, —- o araca yüklendikten sonra araç hareket ettiği esnada — geldi ve araç hafif eğilmesinden kaynaklı üzerindeki —- düştü, bazıları kırıldı, aslında çoğu hasar gördü, sonrasında ne yapıldığını ben pek bilmiyorum, sadece bu kısma yönelik bilgim ve görgüm vardır. ” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Dosya taşıma alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek 18/06/2021 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Raporda özetle; hasarın taşımanın devam ettiği ve aracın manevra yapması esnasında meydana geldiği, taşıyanın sorumluluğu kapsamında olduğu, ödenen tazminatın mesuliyet sınırında olduğu bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda uygulanması gereken TTK’nun 875.maddesi “ (1) Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. (2) Zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, — olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.” hükmünü haizdir. Her ne kadar talimat mahkemesinde alınan tanık beyanlarında şantiye içerisinde başka bir araçla taşıma yapılırken hasarın meydana geldiği belirtilmiş ise de; hasarın meydana geldiği gün tutulan tutanak dikkate alındığında hasarın davacı taşıyanın — yaparken tekerin önündeki tümseği fark etmemesinden kaynaklı hasarın meydana geldiği, taşıma işinin henüz son bulmadan hasarın oluştuğu, davalı —- sigortalısına ödeme yaparak onun halefi olduğu, yapılan ödemenin sorumluluk sınırı içerisinde olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 373,95-TL harcın mahsubu ile artan 314,65-TL’nin karar kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 23,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden—- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde gider avansının ait olduğu tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.