Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/554 E. 2023/901 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/554
KARAR NO : 2023/901

DAVA : Tazminat ( Yöneticinin sorumluluğundan kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2018
KARAR TARİHİ : 15/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Yöneticinin sorumluluğundan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde :
Müvekkilinin dava dışı—– %28 ortağı olduğunu, müvekkilinin temsil edilmediği genel kurullarda kararların alındığını, davalıların ortağı oldukları üçüncü kişilere yapılan havaleler ile şirketin zarara uğratıldığını, müvekkilinin şirkette yönetim yetkisinin bulunmadığını, davalıların kötüniyetli olduğunu, şirketin kötü yönetimi sebebiyle uğradığı zararın şimdilik 20.000,00 TL’sinin şirkete ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, somut olayda TTK hükümlerinin Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile ilga edildiğini, bakan kararı olmaması sebebiyle işbu huzurdaki davanın reddedildiğini, dava konusu iddiaların zaman aşımına uğradığını, müvekkillerinin yönetici değil—–çalışan olduğunu belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, şirket ortağı tarafından açılan yöneticinin sorumluluğu davasıdır.
Davacı, davalıların şirket yöneticisi olarak şirketi zarara uğrattığını ileri sürmüştür.
Davacıya, hasım gösterilen beş davalının, hangi tarihler arasındaki hangi işlemlerinin şirketi zarara uğrattığı hususunda her bir davalı yönünden dava dilekçesini ve talep sonucunu açıklaması için kesin süre verilmiş, davacı vekili, 08/06/2021 tarihli beyan dilekçesi ile 2014 yılından beri neredeyse hiç bir toplantıya katılmadığını, davalıların usulsüz işler yaptığını, 17/03/2016 tarihinde davalıların yönetim kurulu olarak toplandıklarını ve usulsüz şekilde —– bulunan bir şirkete para transferleri yaptıklarını, bu şekilde şirketi zarara uğrattıklarını, 2017 yılından itibaren de bizzat —– yetkilileri eliyle şirketin kötü idare edildiğini ve zarara uğratıldığını beyan etmiştir.
Davacıya, davalıların çalıştıkları dönem aralıklarını ve eylemlerini somutlaştırması için tekrar süre verilmiş, belgelerin—– olması sebebiyle talebini bu aşamada somutlaştıramayacağını beyan etmiştir.
Dava dışı —–sicil no ile kayıtlı olduğu, davacının şirket ortaklarından biri olduğu (%28 oranında hisse sahibi olduğu) —-. Sulh Ceza Hakimliğinin 21/10/2016 tarihli—- kararı ile şirketin yönetiminin fona devredildiği görülmüştür.
İşte davacı, davalıların, fondan önce şirket yetkilisi olduklarını ileri sürerek, zararın bilirkişi marifetiyle tespitini ve şirkete ödenmesini talep etmiştir.
Davalılara dava dilekçesi (Davalı … 30/01/2020 tarihinde,—– 04/02/2021 tarihinde, —– 06/08/2019 tarihinde—– 14/07/2020 tarihinde)tebliğ edilmiş, cevap veren olmamış, taraf teşkili sağlanarak esasa geçilmiştir.
—- mahkememize gönderdiği 12/01/2022 tarihli yazıya göre şirketin yönetiminin —- devredildiği, …’ın %21, …’un %28,…’ın %12,8, …’ın %12,8, —- %12,7, …’ın %12,7 oranında pay sahibi olduğu şirkette, 6758 sayılı yasanın 19. maddesine göre şirkete ait malvarlığı derelerinin satışına karar verilebileceği, bu durumda satış, fesih, tasfiye işlemlerinin fon tarafından takip edileceği, elde edilen gelirin soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar bir kamu bankasında şirket hissedarları adına bloke edileceğini, Fon Kurulunun 10/12/2020 tarihinde satışa izin verdiğini, hisse devir sözleşmesi hazırlandığı ve imzalandığı ancak .İdare Mahk.’nin—– sayılı davasında satış kararının iptalini talep etitği, mahkemenin —– ile muhammen bedel belirlenmeden satış kararı verildiği gerekçesiyle satış kararının iptaline karar verdiği, bu kararın Danıştay incelemesinde olduğu, …ait hissenin ihale sonucu satılmış olduğu belirtilmiştir.Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bir bağımsız denetçi mali müşavir bilirkişi, bir nit. hesap uzmanı bilirkişi atanmıştır. Bu bilirkişiler 15/04/2022 tarihli ön raporda istenen bilgi ve belgelere ulaşılamadığını belirterek, dava dışı şirketin ticari defter ve belgeleri sunması için yeniden ara karar oluşturulmasını talep etmiştir. Davacı da bilgi, belge sunamamıştır. Mahkememizce Aynı tarihli arar kararla ayrıntılı olarak istenen defter ve kayıtlar liste halinde yazılmış, dava dışı şirketten istemiş, bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi de verilmiştir.Bilirkişiler 24/11/2022 tarihli raporunda davacının iddialarının soyut kaldığını, tevsik edecek bir bilgi ve belgenin incelemeye sunulmadığını, mevcut belgelerle davacı iddialarını açıklığa kavuşturulamadığını ve davanın ispata muhtaç olduğunu belirtmişlerdir.Öncelikle, dosyada davacının pay sahibi olup olmadığına ve husumetinin, hukuki yararının mevcut olup olmadığına dair temeddün giderilmesi gerekir.—–. İdare mahkemesinin satışa dair kararın iptali kararı Danıştay —-. Dairesinde incelemede görünmektedir. Kararın bozulup bozulmayacağı henüz belli değildir. Öte yandan, —— tekrar müzekkere yazılarak davacının hissesinin satılıp satılmadığı sorulmuş; 13/03/2023 tarihli yazı cevabında fon kurulunun 16/11/2022 tarihli 111.450.0000 TL muhammen bedelle satış kararı üzerine satış ilanı yapıldığını, 14/12/2022 tarihinde ihale yapıldığını, —– 111.450 000 TL bedelle satışın yapıldığını, ihale bedelinin peşinatının yatırıldığını, kalanı için teminat gösterildiğini, ——Ticari Bütünlüğü satışının “hisse” satışı olmayıp, şirkete ait varlıkların cebri icra yoluyla satışa konu edilmiş olduğu bildirilmiştir.Dava, yöneticinin sorumluluğu davası olmakla, TTK nun 553 maddesine göre yöneticiler kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine karşı sorumludurlar. Davacı pay sahibi olmakla TTK nun 555 maddesi uyarınca bu davayı açabilir. Şirkete ait varlıkların satışı kararı da (ister Danıştay tarafından onansın/ister bozulsun) davacının husumetini ortadan kaldırmaz. Hatta ister hisse satılsın isten malvarlığı; 6758 sayılı yasa gereği davacının hissesinin bedeli, soruşturma ve kovuşturma aşamasının sonuna kadar blokeli bir hesapta saklanacağından davacının bu adada husumeti ve hukuki yararı olduğu açıktır. Bu sebeple bu davada klasik bir yöneticinin sorumluluğu davası gibi yargılama sırasında da ortaklığın muhafaza edilmesi gerektiğinden söz edilemez. Davalıların husumet itirazları yerinde görülmemiştir.Öte yandan, ispat yükünün davacı da olduğu da açıktır. Davacıya defaten süre verildiği gibi —– ve dava dışı şirkete de müzekkere yazılarak incelemeye esas defter ve kayıtlar istenmiş ancak dosyaya uyuşmazlığı çözer esasa dair hiç bir belge sunulmamıştır. —— dosyada mübrez 15/06/2021 tarihli müzekkere cevabında vergi inceleme raporunu, for denetçisi notunu, mali mesuliyet davası açılması için hazırlanan yazıları sunmuş; başkaca şirkete ait bir defter kayıt da olmadığı belirtmiştir.
Bu noktada belirtmekte fayda vardır: —- tarafından atanan yeni yetkilileri eliyle) aralarında davacı … ve mahkememiz davalılarının bulunduğu toplam 10 kişi hakkında yöneticinin sorumluluğu davası açtığı, bu davanın—- ATM nin —– sayılı dosyasında görüldüğü, bilirkişi incelemesi ara kararları oluşturulduğu ancak henüz ayrıntılı bir belge, bilgi incelemesi yapılamadığı, bilirkişilerin özel denetçi tayini gerektiği şeklinde bir ön rapor sundukları görülmüştür. Bu dava derdest durumda olup yeniden inceleme yapılacak, delillere göre sonuca gidilecektir. Ancak eldeki davada davacının, davalıların hangisinin hangi eylemle, hangi zarara sebebiyet verdiği hususunu somutlaştırması ve ortaya koyması şart olup, dava tarihinden bu yana bunun sağlanamadığı açıktır.Gelinen aşama itibariyle davacının üstündeki ispat yükünü yerine getiremediği ve davalıların kusurlu eylemlerinin ortaya konamadığı görülmüş, davanın reddine karar vermek gerekmiştir. (Ayrıca burada gözden kaçırılmaması gereken husus şudur. Halen derdest olan —– ATM nin —–sayılı dava dosyasında davacı bizzat şirket olup, davacının ve davalıların da aralarında bulunduğu 10 davalı hakkındaki yöneticinin sorumluluğu davası görülmektedir. İnceleme sonucu varılacak kanaate göre hüküm kurulacak; tarafları farklı olduğu için bu davanın o davaya kesin hüküm etkisi de olmayacaktır. HMK.nun 220 maddesinin işletilmesi ancak gerekli belgelerin taraflarda olması (davalı tarafta olması) ve o tarafın bunu kasıtlı olarak sunmayarak ispat yükünün yerine getirilmesini önlemesi gerekir. Eldeki davada davalılar eski yönetim kurulu üyeleri olup, şirketin defter ve kayıtlarını ellerinde tutan kişiler değildir. Bu sebeple davacının (11. celsede) dayandığı HGK.nun—–sayılı kararın bu davada emsal olma vasfı yoktur )

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Alınması gerekli 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 71,70-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.