Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/500 E. 2022/193 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/500 Esas
KARAR NO: 2022/193
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/04/2018
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının —-anlaştığını, davacının satış hakkını kazandığı ürünün ——- gelmesi için gerekli bağlantı parçaları olduğunu, idare ile ürünün teminine ilişkin olarak yapılacak olan —–alımına ait sözleşme doğrultusunda davacının, yüklenici sıfatıyla sözleşme konusu kazanların teknik dokümana uygun olarak teslimine ilişkin yükümlülük altına gireceğini, bunun karşılığında dava dışı idarenin de davacı şirkete mal kabul işleminden sonra—– ödemeyi taahhüt edeceğini, davacının davalı ile irtibata geçerek idareyle yapılacak sözleşme gereği teknik dokümana uygun şartlarda—- ürününün imalatı ve teslimi hususunda teklif vermesini rica ettiği ve davalı şirket satış yetkilisi —- söz konusu ürünün imalatı ve teslimine ilişkin karşılıklı uygun irade ile icap ve kabul gerçekleştirilerek anlaşma yapıldığını, davacıya yapılan teklifin —- olduğu ve verilen fiyata istinaden yapılan teklifin davacı tarafından onaylandığını, davalı tarafından— kazanının imalatı ve teslimi için davacıdan toplam tutarın ——- tutarında banka yolu ile ödeme yaptığını, ödemeden itibaren yaklaşık —-aylık süre geçtikten sonra davalı tarafından imal edilen ürünlerin sözleşmedeki teknik şartnameye uygun olmadığının anlaşılması üzerine mal kabul edilmeksizin aynen muhataba iade edildiğini, ihale açan —–söz konusu durumun bildirildiği ancak idarenin sözleşme ve teknik şartnamede yazılı nitelikleri haiz olmayan ürünü hiçbir şekilde kabul etmeyeceği ve acilen teknik şartnamede belirtilen ihale konusu ürünün imal ve tesliminin yapılmasını talep ettiğini, ihaleyi açan idarenin net cevabı karşısında davacının, davalıyla anlaşmaya vardığı teknik şartnamedeki ürünün imalini ve ivedilikle teslimini istediğini, davalının teknik şartnamede belirtilen özelliklerde ürünün üretilemeyeceğini, ancak farklı şekilde üretebileceğini bildirdiği, ihale açan idarenin bu hususu kabul etmemesi ve davalıyla davacı arasındaki anlaşma sebebiyle farklı bir ürünün imal ve tesliminin kabul görmediğini, bu hususun davalıya açık ve net olarak bildirildiğini, davalının davacı ile arasındaki anlaşmadan ve ürün bedelinin %50’sini tahsil ettikten sonra ileri sürdüğü bu beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, davalının taahhüt ettiği edimi yerine getirememesi neticesinde davacının idare ile sözleşme imzalayamadığını, idareye sunduğu fiyat teklifini geri çekmek zorunda kaldığını, davacının davalı şirkete yapmış olduğu —- ödemeyi geri alamadığını, — ödemenin iadesi için ihtarname çekildiği öne sürülerek açıklanan nedenlerle davalı şirkete yapılan ödeme tarihinden itibaren işleyen ticari faiziyle birlikte —ödenen fatura bedelinin iadesine, dava dışı idareye yaptığı teklifi geri çekmek zorunda kaldığı tarih olan — tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte sözleşmeyi akdedememesinden dolayı uğradığı —- maddi tazminatın, ticari itibarın zedelenmesi sebebiyle uğradığı manevi zararının tazmini için—–manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda kanunun aramış olduğu şartlar da gözetilerek elektronik posta yoluyla karşılıklı olarak icap-kabul beyanları üzerinde konsensüs sağlandığı ve sözleşme kurulduğunu, davacı ile üzerinde mutabık kalınan davacının özel istekleri doğrultusunda üretilen dava konusu olan ürünün davacıya teslime hazır hale getirildiğini, dava konusu ürünün üretiminde ve tesliminde sözleşmeye aykırılık teşkil edecek bir durumun bulunmadığını, anlaşmaya göre davacı tarafın istekleri doğrultusunda kişiye özel olarak tasarlanıp üretilen sipariş konusu ürünün imalatının tamamlandığını ve —– ile davacıya gönderildiğini, ancak ürünün sözleşmeye aykırı şekilde üretildiği iddiasıyla iade edildiğini, üretilen ve davacıya teslim edilen ürünün yapılan anlaşmaya uygun olarak üretildiğini, özen ve sadakat yükümlülüğüne uygun davranıldığını, kararlaştırılan zamanda davacıya teslim edildiğini sözleşmeye konu olan ürünün kişiye özel tasarlanıp özel üretim olduğunu bu nedenle başka bir kişiye pazarlanma ya da başka bir imalatta kullanma vs. durumunun söz konusu olmadığını, davacının eseri almaktan vazgeçmesi halinde ürünün başka bir şekilde değerlendirilmesi durumu olmayacağından asıl zarara davalının uğrayacağını, davacının haklı bir sebebi olmaksızın ürün tesliminden kaçınarak alacaklı temerrüdüne düştüğünü, davacının kişilik haklarının ihlal edilmediğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, haksız yere dava açılmasına sebebiyet verdiği için davacı taraf aleyhine davaya konu alacağın %10’u oranında sözleşmesel vekalet ücretine ve —– disiplin para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; davacının dava dışı —– yapılan ihale sonucu fiyat teklifi ile üstlendiği mal teslimine ilişkin edimleri davalıya yaptırma talebi sonrası, davalının anlaşmaya uygun olarak gerekli özelliklere sahip, teknik şartnameye uygun olarak mal teslimini yapmaması nedeniyle davacı tarafından ödenen bedelin iadesi, mahrum kalınan kar ve manevi zararın giderilmesi istemli alacak davasıdır.
Mahkememizce davacının bildirmiş olduğu tanık —– dinlenmesi için talimat yazılmış olup, talimat mahkemesince alınan tanık beyanında özetle: ” Davacı şirketin askeriyeden iş alması nedeniyle bu firmayla tanıştığını, bu şirketin——– istediği şartlarda ürünü yapmadığını ve elindeki ürünleri gönderdiklerini, bu ürünlerin şartnameye uygun olmadığını, önden yatırılan kaparoyu iade etmediklerini, şirketin şartnameye uygun olarak teslim etmediği ——- yönünden askeriyenin uyardığını, benzer durum meydana gelirse yasaklı listesine alacaklarını bildirdiklerini, davalı şirketin nasıl ve ne tip ürün yapılacağını bildiğini, mail ortamında yazışmalar yapıldığını, onaydan sonra kapora ödendiğini, —- kumlama kazanı almak istediğini, kendilerinin siparişine uygun kazanı ürettiğini ancak üretimi yaptıktan sonra kazanın askeriye için olduğunu beyan ettiklerini, sonradan çelişkili beyanlar ileri sürdüklerini, ürünü yapamayacaklarını bildirdikleri, şirketin itibar kaybına uğradığını” beyan etmiştir.
Mahkememizce dinlenen Tanık —– beyanında özetle:”Davalı şirkette sevkiyat ve muhasebe bölümünde çalıştığını, davacı şirketin kendilerinden kumlama kazanı almak istediğini, siparişe uygun kazanı ürettiklerini, ancak üretim yaptıktan sonra kazanın askeriye için olduğunu beyan ettiklerini, askeriye için üretilmesini istedikleri kazanın iki çıkışlı olacağını söylediklerini ancak bu durumu üretim yapıldıktan sonra bildirdiklerini ancak yapılan kazanın sonradan değiştirilmesinin mümkün olmadığını, kazanı üreterek davacı şirkete sevk ettiklerini, onların kazanı geri gönderdiklerini, kazanın şu anda kendi depolarında olduğunu” beyan etmiştir. Tanık —beyanında özetle: “Davalı şirkette — yılından beri satış yetkilisi olarak çalıştığını, davacı şirketin ———kazanı siparişi verdiklerini, bu sipariş doğrultusunda üretim yapıldığını ancak davacı şirketin daha sonra almak istemediğini söylediğini, kazanın davacı tarafa gönderildiğini ancak davacı tarafın kazanı iade ettiğini, davacı şirketin kazanın istedikleri gibi olmadığını söylediğini, başka bir neden söylemediğini, davacı şirketin kendilerine önce telefonla irtibata geçtiğini, daha sonra bir teklif hazırlayarak kendilerine gönderdiklerini, onlarında teklife onay verdiklerini, sözleşmenin böyle kurulduğunu” beyan etmiştir.
Mahkememizce tanık beyanları alındıktan sonra dosyanın bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş, bilirkişi heyetince tanzim edilen———– tarihli bilirkişi raporunda özetle:”Davalı şirketin defter ve kayıtlarında düzenlenen faturanın ve alınan ödemenin kayıtlı olduğunu, dosya kapsamında taraflar arasında yazışma olduğunu ama böyle bir teknik siparişte olması——— şeklinde sipariş verildiğini, teknik şartnamenin varlığından sözetmenin imkansız olduğunu, teknik şartnamesiz sipariş verilmesi sebebiyle sorun çıkmasının kaçınılmaz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin niteliği tespit edilemediğinden davacı tarafından neden malın teslim alınmadığı, davacının bu davranışında haklı olup olmadığı hususları belirlenemediğinden davacının dayandığı vakıayı somutlaştıramadığı, haklılığını ispatlamaya yeterli delile rastlanılmadığı, davacının yaptığı ödemeyi, mahrum kalınan kar talebini ve manevi tazminatı talep edemeyeceği” yönünde görüş bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacının rapora itirazları kapsamında davacının defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmış, talimat mahkemesince alınan raporda davacı şirketin defter ve kayıtlarında, davalı şirketin banka yoluyla yapılan ödeme kadar borçlu göründüğü belirtilmiştir. Ardından teknik itirazlar kapsamında ek rapor alınmasına karar verilmiş, teknik bilirkişinin vefat etmesi sebebiyle yerine yeni bir bilirkişi görevlendirmesi yapılmıştır.
Alınan —— tarihli bilirkişi raporunda özetle: ” Teknik değerlendirmede eser sözleşmesi gereğince imali borçlanılan kazanın özelliklerinin neler olduğu yapılan e-mail yazışmalarında belirlendiği, yani davacının kazandığı ihalede kendisinden istenen —–sahip olması gerekli özellikleri sipariş ettiği, davalıdan da aynen talep ettiği, bir başka anlatımla davalı davacının kendisine sipariş ettiği —— sahip olması gereken teknik özelliklerini bildiğini, bu nedenle davacının kök rapordaki itirazlarının haklı olduğunu, fotoğrafta —— çıkışının olduğunun açıkça görüldüğünü, oysa ki davacı tarafından davalıya sipariş edilen kazanların iki çıkışlı olacağı hususunun gerek kazanın özellikleri gerekse tanık beyanından anlaşıldığı, davacının dava dışı idareye yaptığı teklifi geri çekmek zorunda kaldığı tarih olan — tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte sözleşmeyi akdedememesinden dolayı uğradığı —kazanç kaybına yönelik talep: Davacının şirket —– bulunması nedeniyle ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılamadığından ve de dosya kapsamı bakımından davacının bu iddiasını ispatlar nitelikte delile rastlanmadığından bu talep yönünden değerlendirme yapılamadığı, manevi tazminat talebi bakımından değerlendirme yapıldığında raporda manevi tazminat talebine ilişkin olarak sunulan —- kararlarının gerçek kişilerin manevi tazminat talepleri ile ilgili olduğu; davacının bir tüzel kişilik olduğu, idare nezdinde itibar kaybına uğradığı belirtilmiş olmakla kök raporda da belirtildiği üzere TBK 114/2 hükmünün TBK 58/I hükmüne atıf dolayısıyla manevi zararının tüzel kişilik nezdinde oluşup oluşmadığı, kişilik hakkının zedelenip zedelenmediği hususlarındaki takdirin mahkemeye ait olduğu” yönünde görüş bildirmiştir. Mahkememizce rapora itirazlar hakkında değerlendirme yapılması için yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiş ise de; aşağıda belirtilen gerekçelerle bu ara karardan dönülmüş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki yazışmalardan davacının çalışanının—-tarihinde davalı çalışanına gönderdiği mail ile ——- istenilen teknik özelliklerini bildirdiği, davalı çalışanının aynı tarihte fiyat teklifi verdiği, davacının fiyat teklifini onayladığı, bunun üzerine davacının ürün bedelinin yarısını —- tarihinde davalıya gönderdiği anlaşılmaktadır. Daha sonra davacı tarafça —tarihinde davalıya gönderilen mailde ürünlerin istenilen şekilde tesliminin aksi halde ödemenin taraflarına iadesinin talep edildiği, —- verilen fiyat teklifinin geri çekildiği tespit edilmiştir.
Davacı vekili —- tarihli dilekçesinde gönderilen kazanın fotoğraflarını sunmuş ve davalı tarafından kazanın tek nuzullu yapıldığını oysa ki iki çıkışlı olması gerektiğini beyan etmiştir. Davacı tarafça davalıya gönderilen —– tarihli mailde ise kazanın iki nuzullu olması gerektiği bildirilmiştir. Her ne kadar davalı tanığı kazan üretildikten sonra davacının iki çıkışlı kazan istediğini iddia etmiş ise de; teknik özellik içerir daha sözleşme kurulmadan önce gönderilen mailde açıkça kazanın iki nozullu olması gerektiği belirtilmiştir. Yine kök raporda bu mail hiç değerlendirilmemiş, bilirkişinin vefatı nedeniyle rapora itirazlar kapsamında ek rapor alınamamış ise de, yeni seçilen teknik bilirkişi raporunda davalının teknik özellikleri sözleşme kurulurken bildiğini, davacının rapora itirazlarında haklı olduğunu belirtmiş, mahkememizce de bu görüş dosya kapsamına ve olaya uygun bulunmuş, neticeten davalının sunulan mail, son bilirkişi raporu ve kazan fotoğraflarından anlaşıldığı üzere, ürünü bildirilen teknik özelliklere uygun hazırlamadığı, bu nedenle ayıplı ifade bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Ayıplı ifa halinde alıcının bir takım seçimlik hakları mevcuttur. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme hakkı bunlardan biridir. Davacı dava dışı 3.kişi olan tersanenin şartnamede belirttiği teknik özelliklere haiz olmayan ürünü teslim almamakta haklı olduğundan sözleşmeden dönme şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Sözleşmeden dönme halinde menfi zarar talep edilebilir. Aynen ifa yanında ise müsbet zarar talep edilebilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: Kâr kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir.
Davacı vekili netice-i talebinde ödediği bedelin iadesini talep ettiğine göre artık sözleşmeden dönme hakkını kullandığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda ancak menfi zararlarını talep edebilir. Yukarıda bahsedildiği gibi davalı ayıplı ifada bulunduğundan davacı tarafça—— tutarında ödenen bedelin davalıdan istenilebileceği kanaatine varılmıştır. Davacı ödediği bedelin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsilini talep etmiş ise de; davalıya gönderilen ihtarnamede ödemenin — iş günü içinde hesabına gönderilmesinin talep edildiği anlaşıldığından, ihtarnamenin tebliğ edildiği — tarihinden itibaren —- tarihinde davalının temerrüde düştüğü kanaatine varılmış ve bu tarihten itibaren talep gibi avans faizine hükmedilmiştir.
Ne var ki mahrum kalınan kar talebi müsbet zarar kavramı içerisinde bulunduğundan bu zarar kalemini dönme iradesiyle birlikte isteyemeyeceği açıktır. Hal böyle olunca zararın varlığı/miktarı yönünden yeniden rapor almaya gerek görülmemiş ve bu talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının bir diğer talebi manevi tazminata ilişkin olup, davacının —— verdiği fiyat teklifini geri çekmek zorunda kalması, ticari itibarını tek başına zedelemez. Kaldı ki dinlenen davacı tanığı da; tersanenin, davacıya tekrar hata yaparsa kara listeye alınacağını bildirdiğini beyan etmiş, davacının tersaneye olan itibarını yitirmediği halen satış yapılabileceği de bu beyanıyla anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davalının davacı şirket tüzel kişiliğine yönelik ticari itibarını zedeler nitelikte bir saldırı ya da manevi tazminatı gerektirir bir davranışının olmadığı kanaatine varıldığından talep edilen manevi tazminatın reddi gerekmiştir.———Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davacı tarafça davalıya yapılan —– tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, mahrum kalınan kar ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın reddine,
2-Alınması gerekli 604,54-TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.039,17-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 434,63-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından harcanan 35,90-TL başvurma harcı, 604,54-TL peşin harcın toplamı olan 640,44-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harç dışında harcanan 4.527,10-TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%14,54 Kabul %85,46 Ret) 658,24-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen alacak yönünden davalı vekili için takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre manevi tazminat talebi yönünden davalı vekili için takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.08/03/2022