Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/417 E. 2022/227 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/417 Esas
KARAR NO : 2022/227

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alacak sigortası alanında faaliyet gösteren bir sigorta şirketi olduğunu, davalı şirketin vadeli mal/hizmet satşı yapacağı kredi limiti tahsi edilen alıcılarının fatura bedelini vadesinde ödememe—-almak amacıyla taraflar arasında– alacak ( kredi) sigortası sözleşmesi yapıldığını ve –poliçenin tanzim edildiğini, poliçede — olduğunu, davalının ilk prim taksidi —- davalının — arasında 08.08.2017 tarihli “– yapıldığını, müvekkili sigorta şirketi tarafından teyit edilerek poliçe eki haline getirildiğini, dain-i mürtehin olarak poliçeye bankanın işlendiğini, poliçenin süresinden önce feshinin talep edildiğini, bunun üzerine — ilişkin zeyilname düzenlendiğini, prim borcu hesaplamasıyla ilgili davalıya e-mail gönderildiğini, poliçenin– yürürlükte kaldığını, ilk prim taksinini ödenmesi sonrası kalan prim borcu olan 80.325,00 TL erken fesih tarihine göre hesaplanan prim iadesi — mahsup edildiğinde, davalının müvekkiline ödemesi gereken tutarın 21.933,49 TL olduğunu, bakiye horcun ödenmesi için — tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnamede 10 gün süre verildiğini, davalının bakiye prim borcunu ödemediğini, bunun üzerine — faizinin ana parayla işleyecek faizi, icra masrafları, — sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız şekilde takibe ve borca itiraz ettiğini, takibin durduğunu, alacağın hukuka uygun ve likit olduğunu,davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu açıklanan nedenlerle davalının takibe yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalct ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Poliçe düzenlenmesinden önceki sözleşme görüşmeleri sırasında sigortalının sigorta süresi içinde iptal istemesi halinde, sigortalıdan bakiye — edilmeyeceğini, tam aksine ödenmiş primlerin iade alınacağı, davacı tarafça bu hususun açıkça bildirildiğini, müvekkilin bu nedenle alacak sigortası sistemine dahil olduğunu, bir — olması gereken sigorta şirketinin sözleşme görüşmeleri sırasında verdiği taahhüdün tam aksine hareket ederek bakiye prim tutarı alacağı bulunduğu iddiası ile icra takibi yaptığını, oysaki sözleşme yapma amacıyla görüşmeye başlayan tarafların, karşılıklı olarak uyandırdıkları güvene uygun, özenli ve dürüst davranma yükümlülüğü altına girdiklerini, bu yükümlülüğe genel olarak —- sorumluluğu denildiğini, bu yükümlülüğe aykırı hareket eden tarafın karşı taraftan tazminat talep edemeyeceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin kurulmasından önceki safhada kusurlu olarak yanıltıcı bilgi verildiğini ve açıklanması gerekli bilgilerin saklandığını, müvekkilinin zararına yol açan davacı tarafın talep hakkı olmadığını, kaldı ki davacı yanın sunmuş olduğu zeyilnamede toplam prim tutarının 107.100,00 TI. olarak gösterilmiş olmasına karşılık, çelişkili şekilde ihtarnamede beklenen prim tutarinın — gösterildiğini, hesaplama yapılırken —– baz alınması gerekirken, haksız şekilde 107.100,00 TL üzerinden zeyil hesabı yapıldığını oysaki—-, iptal edilen prim tutarı olan 55.610,96 TL ile müvekkil şirketçe ödenmiş olan prim tutarı olan 26.775,00 TL düşüldüğünde ortada borç kalmadığını, özetle yukarıda açıklanan — aykırı şekilde yanıltıcı bilgi verilmesi ve gerekli açıklanması gerekti olan hususların saklanması açık bir kusur teşkil edeceğini, kimsenin kendi kusurundan lehine sonuç çıkartamayacağını,— alındığında ortada bakiye bir tutarın kalmadığını, bu nedenle alacak talebinin haksız olduğunu, haksız açılmış olan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesinin davalı tarafça feshi sonrası sözleşme süresine göre bakiye—- davacı tarafça başlatılan — sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş, incelenen icra dosyasında davalı — tarihinde tebliğ edildiği davalının süresi içerisinde— tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. Mahkememizce dosyanın mali müşavir ve sigortacı bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş, alınan 30/10/2019 tarihli raporda özetle: “Davacı tarafın mükellefiyetlerini tam olarak ve eksiksiz yerine getirildiğinin anlaşıldığı, davacının ticari defterlerine göre — alacaklı kaldığının anlaşıldığı, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizin 82,03-TL olarak hesaplandığı, davalının 81.600,00-TL’nin baz alınmasına dair savunmasının yerinde olmadığı” içeriğinde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı rapora itiraz etmiştir. — değerlendirmeden rapor tanzim ettiği, raporun denetime elverişli olmadığı anlaşıldığından ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti ek raporunda özetle:”Davalı tarafın ticari defterlerine ilişkin mükellefiyetini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiği, poliçede 10/1/a hükmü gereği fesih hesaplama bedelinin yıllık — yapılması gerektiği kanaatine varıldığı, buna göre davacının davalıdan 12.191,79-TL alacaklı olacağı” yönünde rapor tanzim edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş bu kez davacı rapora itiraz etmiştir.
Mahkememizce alınan kök ve ek raporun kendi içinde çelişkili olması, genel şartları ve poliçe hükümlerini değerlendirmeden denetime elverişsiz olarak tanzim edildiği anlaşıldığından hükme esas alınamamış, yeni bir sigortacı bilirkişiden rapor almak gerekmiştir. Sigorta uzmanı bilirkişi — raporda özetle: “Kredi Sigortası Genel Şartlarına göre sigorta priminin, sigortacıya beyan edilen cirosu esas alınarak belirlendiği, ancak sigortalının asgari bir prim ödemekle yükümlü olduğu, sigortalının—- primden fazla olması halinde asgari primi aşan kısmın sigortalıdan tahsil edileceği, —incelendiğinde kademeli prim oranı yönünden hesaplama bilgilerinin yer aldığı, bu durumda–için ortalama %0,68 olarak hesaplandığı, — tutarının 3 aylık dönemlerde ciro bildirimlerine göre ayarlanarak bulunduğunu, zeyilname tarihine kadar sigortalının toplam yurtiçi cirosunun bilinmediği, seçenekli yapılan– davalı şirketin ticari kayıtlarında— rakamına ulaşılması halinde veya davalının kayıtlarının incelenememesi halinde sigorta şirketinin elde edeceği minimum tutarın poliçe şartlarına ve davacının poliçe öncesi bildirdiği 15.000.000,00-TL dikkate alınması gerekeceğinden sigorta şirketinin elde etmesi gereken prim tutarının— miktarın düşülmesi neticesinde bakiye tutarın– davalının yıllık bazdaki gerçek — altında kalması halinde ise yıllık ciro belirlemesine gidileceği ve çıkan–her halükarda asgari prim——- gerektiği” yönünde görüş bildirmiştir. Raporda seçenekli olarak davalının ciro bedeline göre hesaplama yapılması sebebiyle mali müşavir bilirkişi de eklenerek net hak edilen prim bedelininin hesaplanması amacıyla ek rapor alınmış, bilirkişi heyeti ek raporlarında özetle: “Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucunda, şirketin mali durumunun incelenmesinde cirosunun–üzerinde olduğu, böylece ek rapordaki hesaplamalardan birinci seçeneğin— yönünde görüş bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapora karşı taraflarca bir beyan ve itirazda bulunulmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında göre davalının iddiası kendisinin sözleşme görüşmeleri sırasında yanıltıldığı, iptal halinde bakiye — istenilemeyeceğinin bildirildiği halde dava konusu edildiği, yine oranlama yapılacak poliçe bedelinin– müvekkilinin ödediği bedelin düşülmesi neticesinde ortada borç kalmadığıdır. Her iki taraf tacir olup, basiretli davranmakla yükümlüdür. Her iki tarafın imzasını içerir özel şartlarda ve—feshi talebinin sigortalı tarafından yapılması durumunda sigortalının poliçede belirtilen — yükümlü olduğu, yani bu maddeye göre her halükarda davacının—. Yıllık tutarın sigortacıya ödenmesi gereken en düşük tutar olduğu, iadesinin söz konusu olmadığı ifade edilmiştir. Dolayısıyla davacının davalı lehine olarak doğrudan oranlama yapmaksızın —yıllık bedeli değil, beklenen yıllık primi oranlama yaparak takip konusu ettiği anlaşılmış, davalının yanıltıldığı konusundaki iddiaları her iki tarafça da sözleşmenin imzalanması sebebiyle yerinde görülmemiştir.
Dosyada mübrez poliçede — belirlenmiştir. Uyuşmazlık—– —- alınarak hesaplama yapılacağı noktasında toplanmaktadır.– kademeli prim oranının ön görüldüğü belirtilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sigorta —- oranı ise %0,68 olarak belirlenmiş dolayısıyla — poliçe primi olarak ön görüldüğü,sigorta genel şartlarına göre—– —- sigortalının özel şartlarda belirlenen her dönem itibariyle beyan etmesi kararlaştırılan cirosu esas alınarak belirlenen primin aynı döneme karşılık gelen asgari primden fazla olması halinde——– tahsil edileceği, özel şartlarda beklenen—- sigortalının sağlayacağı bilgi ve belgelere göre beklenen ciroya poliçede belirlenen primin uygulanması sonucu hesaplanan prim— yıllık primin belirli bir yüzdesi olan vergi hariç poliçede belirlenen her bir sigorta süresi için sigortacıya ödenmesi gereken en düşük tutar olduğu, iadesinin söz konusu olmadığı ifade edilmiştir.
Mahkememizce hükme esas alınan 22/04/2021 tarihli raporda davalının cirosuna göre — yerine beklenen yıllık prim bedeline göre hesaplama yapılabileceği tespit edilmiş, ek raporda ise cironun—olduğu tespit edilmiş olup, dolayısıyla taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre beklenen yıllık prim davalı —davacının beklenen yıllık prim bedeli üzerinden ayakta kalan gün sayısı kadar prim bedeline hak kazandığı anlaşılmış, rapor hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuş, bu haliyle yapılan hesaplamada— bakiye prim bedelini daha davalıdan talep edebileceği anlaşılmış, yine davacının davalıyı takipten önce ihtarname göndererek temerrüde düşürdüğü, bilirkişice yapılan hesaplamada faizin— olduğu tespit edildiğinden taleple bağlı kalınarak davanın tam kabulüne, itirazın iptaline karar vermek gerekmiş, alacak davalı ciro kayıtları itibariyle likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1– icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin 21.933,49-TL asıl alacak 64,45-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.997,94-TL üzerinden aynen devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.502,68-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 375,67-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.127,01-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90-TL başvurma harcı, 375,67-TL peşin harcın toplamı olan 411,57-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 3.627,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderleri bulunduğu takdirde kendi üzerine bırakılmasına,
7-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden– davacı vekili için takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 hafta istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.