Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/408 E. 2018/326 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/408 Esas
KARAR NO : 2018/326
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2018
KARAR TARİHİ : 12/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin dava sigorta şirketinden kasko sigortası ile sigortalı olan……. plaka sayılı aracı ile….. tarihinde ….. plakalı sayılı araç ile çarpıştığını ve müvekkilinin aracının pert olma noktasına geldiğini, aracında ilk belirlemelere göre 50.000.TL’nin üzerinde hasar oluştuğunu, açıklanan nedenlerle şimdilik 10.000 TL’lik hasar ve değer kaybı alacağının davalıdan alınıp, müvekkiline verilmesine, yargılama masraf ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini, talep etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davanın 07/04/2017 başlangıç 07/04/2018 bitiş tarihli kasko sigorta poliçesi dayanak yapılarak, 25/10/2017 tarihinde meydana gelen kaza sonucu davacıya ait araçta meydana geldiği iddia edilen hasar ve değer kaybının tazmini için kasko sigortasına açılan maddi tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve sununlan delillerin incelenmesinde, davacının tacir olmadığı ve dava konusu uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgili olmadığı anlaşılmaktadır. Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
Diğer yandan 28/11/2013 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 2. Maddesinde; ”Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmü yer almakta, aynı kanunun 3. Maddesinde ise tüketici işlemi tanımlayan ”mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” hükmü yer almaktadır. Ayrıca aynı kanunun 83.maddesinde de ”taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilerek 6502 Sayılı Kanunun tüketici işlemlerinde mutlak uygulama alanı bulacağı ayrıca vurgulanmıştır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73 .maddesinde de, ”Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, davacı sigortalı davalı sigorta şirketinden kasko poliçesi ile sigortalı olan araçta meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybını talep etmektedir. Yukarıda yer verilen düzenlemeler ve dava konusu somut olay birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişki 6502 Sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi olup uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/19466 Esas, 2016/12012 Karar Sayılı, 28.12.2016 tarihli ilamı da bu yöndedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenip, kamu düzenindendir ve dava şartları arasındadır. Açıklanan nedenlerle ve yasal düzenlemeler karşısında mahkememizin görevsizliği ve dava konusu uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması dolayısıyla davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile 6502 Sayılı Kanun’un 3., 73. ve 83/2 maddesi, 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usul yönünden REDDİNE,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2. maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda, tarafların talebi üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 13/04/2018