Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/382 E. 2019/384 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/382 Esas
KARAR NO : 2019/384
DAVA : Banka Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğünün Tespiti
DAVA TARİHİ: 30/03/2018
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Banka Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğünün Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ———- bayiliği için davalı ile sözleşme akdetmiş ve bu sözleşmenin garantisi için —- Bankası’na ait ayrı ayrı —- TL ve ———TL olmak üzere toplam —-TL bedelli teminat mektuplarını da davalıya verdiğini, müvekkilinin, taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerine uygun olarak edimlerini yerine getirdiğini, 21.12.2017 tarihinde bayilik sözleşme süresi bittiğini, müvekkil edimlerini gerçekleştirmiş olmasına, davalıya borcu bulunmamasına ve hatta davalı şirketten alacaklarının olmasına rağmen teminat mektuplarının iadesi davalı şirketçe gerçekleştirildiğini, müvekkilince davalı şirkete karşı ——-. Noterliği’nin— tarih —– Yevmiye numaralı ve–. Noterliği’nin —tarih —–Yevmiye numaralı ihtarnameleri ile teminat mektuplarının iadesi talep edilse de davalı tarafça hiçbir işlem yapılmadığını, müvekkilinin davalı tarafa verdiği teminat mektupları karşılığı ilgili bankaya komisyon ödemek durumunda kaldığını, iade gerçekleşmediği veya teminat mektubunun iptali sağlanmadığı sürece ödemeye devam etmek zorunda olduğunu, bu durum sözleşmeden kaynaklanan edimlerini tam olarak yerine getirmesine rağmen müvekkilinin zarara uğramasına ve bir nevi cezalandırılması anlamına geldiğini,——–çatısı altında birleştiğini, bu nedenle————- tüm ticari faaliyetleri, operasyonları ve ilgili mali süreçler ——-. Bünyesine geçtiğinden her iki banka teminat mektubu için dava …’ne karşı açıldığını, fazlaya ilişkin talep,dava ve haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davaya konu ———ait ——– no’lu — TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubu ile —– tarih ———- no’lu ———–TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunun müvekkilimize iadesine, iade mümkün olmazsa bu teminat mektuplarının iptaline karar verilmesine, dava konusu edilen ———– tarih —- no’lu ——– TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubu ile —————– ait — tarih ———– TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunun nakde çevrilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden davanın İstanbul Mahkemeleri yetkili mahkeme olarak kabul edildiğini, davacı vekilinin tedbir talebine ilişkin olarak HMK’nın ilgili maddeleri gereğince “esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.” hükmünce bu mahrkemenin davada yetkili olmadığından ihtiyati tedbir kararı tesis etme olanağı da bulunmadığını, teminat mektubunun müvekkil şirket nezdinde doğmuş ve ileride doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere vermiş olduğundan davacının haksız ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekeceği açık olduğunu, taraflar arasında davanın konusunu teşkil eden ———— ada ve – parsel sayıda kayıtlı taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt istasyonunun davacı tarafından işletilmesi amacıyla ——- tarihli Bayilik Anlaşması akdedildiğini, müvekkili tarafından davacıaya birçok ariyet teslim edildiğini,dava konusu istasyona yatırımlar sağlandığını, bizzat davacı tarafından imzalanmış ——- Belgesi ile sabit bir durum olduğunu, bayilik sözleşmesinin sona ermesinden sonra müvekkil tarafından sağlanan ariyet ve yatırımların bir kısmının sökümü ve davacı tarafından iadesi gerçekleşmediğini, anlaşmanın sona ermesi nedeniyle, dava konusu taşınmaza müvekkil şirket tarafından sağlanan ve fakat davacı tarafından iade edilmeyen yatırım ve demirbaşlarlar müvekkil tarafından düzenlenen —- tarih ve————- nolu KDV dahil 36.338,94 TL tutarlı fatura ile davacıya faturalandırıldığını, davacının bu nedenle borçlu bulunduğunu, borcunu tasfiye etmeden banka teminat mektubunun iadesini talep edemeyeceğini, davacı tarafından iade edilmeyen demirbaş ve yatırımlar dışında kalan ariyetlerin müvekkili tarafından uzman kişilerce sökülüp nakliye edildiğini, sözleşme gereği bu masrafların davacı tarafından karşılanacağı taahhüt edildiğini, taraflar arasındaki bayilik anlaşmasının süresi dolmasına rağmen anlaşma kapsamında davacının müvekkiline borcu bulunduğundan bu borcu ödemeden bu borçların temanatını teşkil eden banka teminat mektubunun iadesine karar verilemeyeceğinden öncelikle yetki itirazlarının kabulüne, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinden bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; Banka Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğünün Tespiti isteminden ibarettir.
Davalı tarafa dava dilekçesi ve tensip tutanağı 10/04/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı vekilince süresi içinde 12/04/2018 tarihinde süre uzatım talep dilekçesi verilmiş ve yetki sözleşmesi nedeniyle yetki itirazında bulunulmuştur.
HMK’nın 17. Maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar.
Kesin yetki bulunmayan hallerde yetki itirazı ilk itirazdır. HMK’nın 19. Maddesi gereği yetkinin kesin olmadığı hallerde yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmaz ise davanın açıldığı yer mahkemesi yetkili hale gelir.
Davalı taraf yetki itirazını cevap süresi içinde yapmış bulunduğundan yetki itirazının usulüne uygun biçimde yapıldığı anlaşılmış ve yetki itirazını değerlendirmek gerekmiştir. Taraflar arasında akdedilen ——– tarihli bayilik sözleşmesinin 28. Maddesinde ihtilafların çözüm yerinin ———–Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri olduğu yazılıdır. Taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesinin münhasır nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar tacir olup, yapmış oldukları yetki sözleşmesi HMK 18.madde uyarınca göre geçerli bulunmaktadır. HMK nın 17. maddesinde; tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş ve doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmamış ise davanın sözleşme ile yetkili kılınan bu mahkemede açılacağı düzenlemesi karşısında davalının yetki itirazı yerinde bulunmakla mahkememizin yetkisizliğine, dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ sebebiyle davanın usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvuru halinde dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.nun 331/2 maddesi gereği yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/04/2019