Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/355 E. 2022/15 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/355 Esas
KARAR NO : 2022/15Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2018
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, taraflar arasındaki anlaşma gereği, sipariş edilecek olan mallara ilişkin mutabakata varıldığını ve müvekkili şirketin üzerine düşen tam yükümlülüklerini eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, davalı firmaya dava konusu boya ham maddelerinin eksiksiz şekilde teslim edilmesine rağmen, davalı firmanın anlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, dava konusu alacak için taraflar arasında yazışmalar yapıldığını, ancak yapılan tüm bildirim ve uyarılara rağmen davalı tarafın borcunu ödemeye yanaşmadığını, davalı firmanın borcunu ödememekle birlikte haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket adına —– faturası düzenlediğini, borcun ödenmesi için yapılan sözlü/yazılı bildirimlere olumlu bir cevap alınamaması üzerine davalı şirkete ———ihtarname keşide edilerek; faturadan kaynaklanan borcun ödenmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, davalı firmanın, yapılan ihtar ve bildirimlere rağmen müvekkili şirkete olan fatura borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhine—– dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirtmiş olup, davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı şirketin %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından davacıya —- edildiğini ve davacının ürünün su bazlı sistemlerde çalıştığı hususunda vermiş olduğu taahhüt ile ürünün müvekkili tarafından —- satın alındığını, ancak davacı tarafından — çalıştığı teyit edilen — kullanılarak —- üretilip müşteriye satıldıktan sonra; müşterilerin —– kapağını açtığında kesilmiş olduğunu müvekkili şirkete bildirdiğini, üründen alınan numune üzerinde ——– yaptıkları testler sonucunda, davacı şirket tarafından —– olduğu bildirilerek satılan ürünlerin sipariş edilenin aksine—- olduğunun tespit edildiğini, bu durumun davacı tarafa yıldırıldığında , davacı tarafın müvekkile sattığı ancak henüz müvekkilinin kullanmadığı —- iade aldığını ve yine müvekkilinin uğramış olduğu zarar için de fatura düzenlenmesini ve zararı çarşılayacaklarını bildirdiklerini, müvekkilinin davacı taraftan aldığı ürünleri kullanarak —- — müşterisine sattığı boyaların bozulması sebebiyle tekrar —– nakliye bedelini ödemek zorunda kaldığını, davacı tarafa —- tarihli —-düzenlediğini, davacı tarafın ise düzenlenen faturayı—- yevmiye numaralı İhtarnamesi ile iade ettiğini, bu sefer müvekkili şirketi tarafından —– İhtarname ile faturanın kayıtlara işlenerek bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, davacı tarafın, ayıplı malın kullanılmayan kısmını iade almasına, geri kalan kısma ilişkin zararın tamamını ödeyeceğini beyan etmesine karşılık, müvekkilinin zararının sadece bir kısmını içeren reklamasyon faturasını kabul etmeyerek alacak iddiasında bulunmasının kötü niyetli ve kanuna aykırı olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle —– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İcra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine faturalarda kaynaklı—- asıl alacak,—- işlemiş faiz olmak üzere — alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsili talebi ile genel haciz yoluyla —- tarihinde takip borçlusuna tebliğ edildiği, davalı takip borçlusunun vekili aracılığı ile verdiği —– tarihli Dilekçe ile; takip alacaklısına borcun olmadığı, aksine karşı taraftan alacaklı olunduğu belirtilerek takipteki borca, işlemiş faize ve ferilerine itiraz edildiği ve süresinde yapılan itiraz ile takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir. Dosya mali müşavir ve kimya mühendisinden oluşturulan bilirkişi heyetine verilerek bilirkişiye verilerek, rapor alınmıştır. — tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; Tarafların incelenen —– yıllarına ilişkin ticari defterlerinin —- onaylı beratlarının süresinde alınmış olduğu, —– göre usulüne uygun tutulduğu, davacı alacağı yönünden; davacı şirket tarafından davalı şirkete teslim edilen mallar karşılığı düzenlenen bütün faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olması sebebiyle, davacı şirketin takip konusu alacağı oluşturan fatura içeriği malların davalı şirkete teslimini ispatlamış olduğu, bu kez davalı şirketin, davacıdan almış olduğu ürünlerin ayıplı olduğunu ve ayıplı ürünlerin kullanılarak yapılan boyaların satıldığı müşteriye karşı uğramış olduğunu belirttiği ihtilaflı olan —– ispatlaması gerektiği, dava konusu ürünün faturalı olarak satıldığı, ve —— olduğu, dava tarafları arasında —-bulunmadığı, —- ürünün tanımı yapılmadığı irsaliye ve fatura üzerinde sadece —- olarak yazıldığı, Davalı tanık —– ettiklerini, davalı firmanın ürünü kullanmadan önce —- bulunduğu ve ürün özelliklerinin bu formda detaylıca verildiği, dava konusu —–sipariş edildiği, davacı firmaca, davalı firmaya —- veremediği kısmen kusurlu olduğu ancak satışın tamamlanması anlamında davalı—— bedeli olarak —- talep edilen uyuşmazlıkta müterafik kusurunun bulunduğu kararın hukuki mütalaasının Mahkemenin takdirinde olduğu, bu kapsamda ihtilaflı —- davalı şirket faturasına ilişkin Mahkemece kusur oranı belirlenmesi halinde davacının talep edebileceği alacak miktarının hesaplanabileceği, tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme ya da haricen başkaca somut belgede ödeme vadesi bulunmadığı, davacı şirket tarafından davalı şirkete cari hesap borcunun ödenmesi için—-İhtarnamesinin gönderilmiş olduğu, ihtarnamenin tebliğine ilişkin dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı, ancak davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen —- no.lu İhtarnamesinde davacı şirket tarafından gönderilen ihtarnamenin kabul edilmesi sebebiyle, davacı alacağının —tarihinde muaccel olduğu, dava konusu olayda her iki tarafın da kusurunun bulunduğu, ancak kusur oranının Mahkemece belirlenmesi gerektiği, faiz hesabının yapılamadığı Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için — temerrüt faiz talebinin yerinde olduğu, yukarıda açıklanan sebeplerle, Mahkemeye ait olmak üzere davacının; davalı tarafından——olduğu itirazın, hükmolunacak alacağı üzerinden iptalini isteyebileceği, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın faturalara dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu oluşa ve denetime uygun bulunmakla Mahkememizce de hükme esas alınmıştır. Davacı taraf dayanak faturaları yönünden her iki tarafın ticari defterlerinin birbirine uyumlu olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.
TBK 219 ve devamı maddelerinde satım sözleşmelerinde ayıptan doğan sorumluluk düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 219.maddesinde; Satıcının, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olacağı gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olacağı öngörülmüştür. Aynı Kanunun 227/1. maddesinde satılanın ayıplı çıkması halinde alıcının seçimlik haklarının neler olacağı belirlenmiştir. Söz konusu Kanun hükmünün ikinci fıkrasında alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu düzenlenmiştir.
TTK 23/c maddesi hükmü uyarınca, ticari satışta maldaki ayıpla ilgili ayıbı ihbar süresi — gün olarak düzenlenmiştir. Maldaki ayıp açıkça belli değilse, alıcı malı teslim aldıktan sonra — gün içinde malı incelemeli veya incelettirmeli ve bu inceleme sonunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, bu sürede satıcıya bildirmelidir. Anılan kanun hükmünde diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmünün uygulanacağı düzenlenmiştir. TBK 223/2 maddesine göre, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıbın söz konusu olması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacaktır.
Ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte ayıbın tespiti halinde alıcının sözleşmeyi fesih hakkı da bulunduğundan yani uyuşmazlık fesih sonucunu da doğurabileceğinden ticari satışlarda ayıp ihbarının TTK’nın 18. maddesinde öngörülen usulde ve şekilde yapılması ispat bakımından önem arzetmektedir. Yani davacı taraf süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı belgeler ile ispat etmelidir.
Bilirkişi tespiti ile somut olayda, satım konusu ürünlerde ayıp bulunmadığı, davalı tarafça işe uygun malzeme alınmadığı, alınan malzemenin özellikleri ile kontrolünün yapılmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi tarafından her ne kadar söz konusu olayın meydana gelmesinde her iki tarafında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de her iki tarafın da tacir olması ve basiretli davranma yükümlülüğünün bulunması karşısında davalı tarafça alınan malzemenin kontrolünün yapılması, yaptığı iş gereği, nerede ne malzeme kullanılacağını bilmesi ve işe uygun malzeme seçiminde bilgi ve uzmanlık sahibi olması gerekir. Bu kapsamda davalı tarafça reklamasyon adı altında iade faturası düzenlenmesi de yerinde bulunmamaktadır.
Davacı tarafça—- miktarlı iade faturası düzenlendiği ve— altında fatura düzenlendiği, davacı tarafça—-İhtarnamesi ile ile bakiye alacağın ödenmesinin istendiği, davalı tarafça—–nolu İhtarnamesi ile, zararın tazmininin istendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda davalı tarafça işe uygun malzeme seçimi yapılmayarak iddia olunan zarara kendisinin sebep olduğu, davalı tarafça üretilen malzemenin niteliklerinin belirli olduğu, satılan malzemenin ayıplı olmadığı tespit edilmekle davalıya bir kusur atfedilemeyeceği, kaldı ki az yukarıda belirtildiği üzere satım konusu malların ayıplı olduğunun tespiti halinde davacının davalıya ayıbı anılan kanun hükümlerinin öngördüğü süre içerisinde yazılı olarak bildirmesi gerektiği, ayıp ihbarının süresinde yapıldığının tanıkla ispat edilemeyeceği, bu kapsamda davalı tarafça —-altında fatura düzenlenmesinin ayıp ihbarı olarak değerlendirilemeyeceği, süresinden sonra gönderilen ihtarnameye de itibar edilemeyeceği gerekçeleri ile davalının savunmaları yerinde bulunmamıştır.
Belirtilen sebeplerle davacının davalıdan takip tarihi itibariyle — alacaklı olduğu, dosya kapsamındaki kayıtlardan davalının temerrütünün en geç davalı tarafça gönderilen ihtarname tarihi olan — tarihinde oluştuğu gözetilerek takip öncesi işlemiş faiz tutarının –olduğu, takibin toplam — üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle devamına karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Ayrıca takip konusu alacak takip öncesi itibariyle belirli(likit) olduğundan davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi, davanın reddedilen kısmı yönünden davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE; Davalının—-dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin—–alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davanın kabul edilen tutarının % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davanın reddedilen kısım yönünden davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4- Alınması gerekli 572,62- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 143,75- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 428,87- TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90-TL. başvurma harcı, 143,75-TL peşin harcın toplamı olan 179,65-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.149,60-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.144,90-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarfedilen toplam 989,90-TL nin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 4,05-TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 34,44-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/01/2022