Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/340 E. 2019/1115 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/340 Esas
KARAR NO : 2019/1115

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2018
KARAR TARİHİ : 23/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğünün ——–sayılı dosyasıyla kambiyo takibine geçildiğini, takibe konu senette lehtar ve tanzim yerinin bulunmadığını, bu nedenle bonu hükmünü taşımadığını, alacaklı tarafın protokolde belirtilen ediminin yerine getirilmediğini belirterek, ——— taşımayan evraka dayalı yapılan İstanbul Anadolu —— İcra Müdürlüğünün —- sayılı dosyasından davalı tarafa 419.630,18-TL borçlu olunmadığının tesbitine, takibin kötüniyetli olarak açılmış olmakla davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere haksız takip tazminatına hükmedilmesine, İstanbul Anadolu —— İcra Müdürlüğünün 2017/32698 E. sayılı dosyası ile yapılan takibin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmede belirtilen edimlerini yerine getirdiğini, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfında olduğunu, davacının senedi düzenleyerek müvekkiline verdiğini belirterek, açılan davanın reddini, davacı aleyhine %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davaya konu Anadolu ——. İcra Müdürlüğünün ———– Sayılı icra dosyası celp edilerek incelenmiş, ilgili kısımlarından bir suret dosyaya konmuştur.
Tarafların dayandığı, Anadolu ——-. İcra Hukuk Mahkemesinin —— sayılı dosya celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, kambiyo senedine dayalı olarak yapılan takip nedeniyle borçlu tarafından açılan menfi tespit davasıdır.
Davaya konu senedin, dosyada mübrez 01/05/2017 tarihli protokole göre verildiği düşünüldüğünde, her ne kadar taraflar gerçek kişi olup tacir kaydı bulunmamaktaysa da, senedin kambiyo senedi olup olmadığının değerlendirilmesi görevi ticaret mahkemesine ait olduğu gibi, 5 adet vinç satımına dair sözleşmenin ticari amaçla yapılacağı da aşikar olduğundan mahkememizin görevli olduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı, takibe konu senedin bono vasfına haiz olmadığını, lehdar kısmının boş olduğunu, düzenleyen yerinin olmadığını, bu haliyle takibe konan senedin kambiyo senedi vasfında olmadığını; ayrıca davalının üstüne düşen edimi de yerine getirmemesi nedeniyle senedin bedelsiz olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı, cevap dilekçesi ile kambiyo senetlerinin illetten mücerret olduğunu, senedin bono vasfına haiz olduğunu, edemini yeirne getirdiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Dava dilekçesi ekinde sunulan vekaletnamenin 2003 tarihli olması nedeniyle davacı vekiline güncel vekaletnamesini sunması için süre verilmiş, eksiklik tamamlanmıştır.
Yine davalı tarafın cevap dilekçesi ile birlikte sunduğu vekaletname davalı asilden değil davalı asilin ortak olduğu şirketten alınmış vekalet olduğundan davalı tarafa da, sunulan cevap dilekçesine açık rıza gösterdiğini beyan etmesi veya usulünce davalı asilden alınmış vekaletnameyi sunması için süre verilmiş, davalı vekili de usulüne uygun şekilde asilden alınan vekaletnamesini sunmuş olup, cevap dilekçesi de usulüne uygun kabul edilmiştir. Bu bakımdan davalı tarafın cevap dilekçesini ıslah etmesinde hukuki yarar olmadığı gibi, ıslahtan önce mahkememizce HMK.nun 184. maddesi uyarınca tahkikatın bittiğine ve sözlü tahkikat geçilmesine karar vermiş olması nedeniyle HMK.nun 177/1 maddesi uyarınca ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılabileceği hükmü nazara alınarak, ıslah dilekçesine itibar edilmemiştir.
Mahkememizce ön inceleme duruşması yapılmış, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin, senede dayanak olarak sunulan protokol de nazara alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davacı tarafa bilirkişi ücreti yatırması için süre verilmiş, sonuçları ihtar edilmiştir. Davacı, bilirkişi ücretini yatırmamış, tacir olmadığını ve incelenecek ticari defter ve kaydının da olmadığını ileri sürmüştür.
Menfi tespit davasında kural olarak ispat yükü davalıda olup, mahkememizce davacıya bilirkişi ücreti yatırması için süre verilmiş olması isabetli değilse de, davacının dava dilekçesine göre öncelikli talebi, senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığı halde aleyhine kambiyo senedine özgün haciz yoluyla icra takibi yapılmış olması nedeniyle borçlu olmadığının tespiti taleplidir.
Bonoda olması gereken unsurlar TTK.nun 776. maddesinde belirtilmiştir. Anılan maddenin e bendinde “kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adı”nın; f bendinde “düzenleme tarihi ve yeri” nin bonoda bulunması gerektiği belirtilmiştir. TTK’nın 777/3 maddesine göre de açıklık bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.
Takibe dayanak senet incelendiğinde, senedin keşidecesinin davacı olduğu, lehdar kısmının boş olduğu, ödeme yerinin olmadığı, ayrıca düzenleyenin yerleşim yerinin de bulunmadığı görülmüştür. Sayılan eksiklikler sonradan tamamlanabilir unsurlar ise de, alacaklı taraf senedi bu haliyle kambiyo senetlerine mahsus yolu ile takibe koymuş olup, takibin usulsüz olduğu çok açıktır.
Nitekim davacı vekilinin dava dilekçesinin sonuç kısmından yalnızca senetin kambiyo vasfı taşımaması sebebiyle başlatılan takibe ilişkin borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğu anlaşılmış, unsurları eksik senet dayanak gösterilerek kambiyo senetlerine özgü takip yapılamayacağı göz önüne alınarak davacının takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. (Yargıtay —–.Hukuk Dairesi’nin ———- E. —– Sayılı ilamları) Öte yandan bedelsizlik iddiasında ise, davacının netice-i talebi kabul edilebilir bulunduğundan, yerleşik Yargıtay içtihatları da dikkate alınarak işin esasına girerek ayrıca inceleme yapılması gerekmemiştir.
Nitekim benzer bir davada, Davacı taraf takibe konu bono bedellerinin ödendiğini, ayrıca senet vade tarihinde tahrifat yapıldığını bu nedenle takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, ilk derece Mahkemesince işin esasına girilerek senet sebebinin tadili sebebiyle ispat yükünün davalıya geçtiği, davalının bonoda belirtilen alacağın varlığını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş olup, Yargıtay —– HD.nin 2017/4916 E, 2019/1325 K. sayılı ilamında: “Dava, kambiyo yolu ile yapılan icra takibine karşı açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. İcra takibine konu alacaklısı (lehdar) ————, borçlusu (keşideci) ———-olan 17/08/2012 tanzim tarihli belge düzenleme yeri yazılı olmadığından ayrıca borçlunun adres bilgileri yanında idari birim de gösterilmediğinden TTK’nun 776. maddesinde gösterilen bono için gerekli zorunlu şartlar bulunmadığı için kambiyo vasfında kabul edilemez. Bu belgeye dayanarak kambiyo yolu ile icra takibi yapılamayacağı ve dava da sadece icra takibine yönelik olarak açıldığından alacaklının adi belgeden kaynaklanan yasal hakları saklı kalmak üzere davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek kambiyo mevzuatına göre yapılan bir takipten bahsedilip yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. ” gerekçesi ile açıkça kambiyo yolu ile başlatılan icra takibinde davacı takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ediyor ise; Mahkemece işin esasına girilmeden önce senetin kambiyo vasfına haiz olup olmadığının, kambiyo mevzuatına göre icra takibi yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi gerektiği vurgulamıştır.
Yine ——————– Sayılı ilamında: “Dava, tahrifat nedeniyle takibe konu bonoya dayalı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda tahrifatın varlığı tespit edilmiş dolayısıyla senet vade tarihinin keşide tarihinden önceki bir tarih olduğu açıklığa kavuşmuştur. Bu durumda dava konusu belge kambiyo vasfını yitirdiğinden kambiyo senetlerine özgü takibe konu edilemez. Davacı dilekçesinin sonuç kısmında takipten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmekle mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda davanın kabulüne dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.
Açıklanan sebeplerle takibe konan senedin, kambiyo senedi vasfında olmadığı gözetilerek, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapılamayacağından, davacının dava dilekçesinin sonuç kısmında takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği göz önüne alınarak davanın kabulüne, davacının dava konusu takip nedeniyle (bu takiple sınırlı olmak üzere) borçlu olmadığının tespite karar vermek gerekmiştir.
Davalının takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilmediğinden koşulları oluşmadığından davacı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Açıklanan sebeplerle oluşan tam vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Kambiyo senedi vasfına haiz olmadığı anlaşılan senede göre yapılan İstanbul Anadolu ———-. İcra Müdürlüğünün ——— Esas sayılı takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-Koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatı verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 28.664,94TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 7.166,24 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 21.498,70 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90 TL. başvurma harcı, 7.166,24 TL peşin harcın toplamı olan 7.202,14TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Davacı tarafından sarfedilen toplam 93,50TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalının üzerine bırakılması,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- ———————– göre davacı vekili için takdir olunan 30.735,21 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.