Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/32 E. 2021/618 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/32 Esas
KARAR NO : 2021/618
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/01/2018
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile—— arasında yıllardır devam eden ticari ilişki mevcut olduğunu, bu ticari ilişkilere dayanılarak bahsi geçen şirketin borçlarının teminatını teşkil etmek üzere müvekkili şirket lehine birçok ipotek tesis edildiğini, anılan şirketin müvekkili şirkete borçlarını uzun süredir ödemiyor olması sebebi ile davacı şirkete teminat olarak verilmiş olan ipotekler hakkında taraflarınca yasal süreç başlatıldığını, sürecin ipotek veren tüm maliklere—- yevmiye numaralı İhtarnamesinin çekilmesi ile başladığını, ihtarnamenin tebliğinden sonra ise davalılar hakkında—– sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi maksadı ile icra takibine geçildiğini, icra takibi başladıktan sonra borçlu tarafça kötü niyetli olarak takibe itiraz edildiğini, burada amacrn müvekkilini zarara uğratmak olduğunu, davalı — ile müvekkili arasında davalının maliki bulunduğu —– kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine müvekkili lehine farklı zamanlarda ipotekler tesis edilerek ilişki kurulduğunu, davalı — üzerine tesis edilen ipotek yönünden müteselsil borç ilişkisi olduğunu beyanla davalıların takibe yönelik itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, kötü niyetli davalılar aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı—–cevap dilekçesinde; Görev yönünden davanın reddine karar verilmesini ve alman ipoteğin eşin muvafakatnamesi olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dosyada yapılan tüm tebligatların usulsüzlüğüne karar verilerek tebliğ tarihinin — günü olarak tespitine karar verilerek yargılamaya devam edilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin ne— başkaca bir — tacir olarak kayıtlı olmadığını, bu nedenle uyuşmazlığın çözümünün Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılması gerektiğini, dava konusu gayrimenkulün konut olduğunu ve müvekkilinin başka bir konutu olmadığını, ipotek verilmesinde müvekkilinin eşinin muvafakati olmadığından ipoteklerin usulsüz olduğunu, konulan ipotekten dolayı müvekkiline davacı tarafça yapılan bir ödeme olmadığını, tapuda davacı — konulan ipoteklerin davaya konu— bölümün alınması için konut alımı verilen ipotekler olmadığını, dava dışı tacir bir başka şirket olan—– davacıdan aldığı veya alacağı malların teminatını teşkil etmek üzere kurulmuş bulunan ipotekler olduğunu beyanla davanın reddini, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı—- cevap dilekçesinde; Usule yönelik itirazlarını tekrar ettiklerini ve ipotek tesis edilen konutun aile konutu olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle—– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatına ilişkindir.
Dosya içerisine alınan— dosyasının incelenmesinde; Konu;— asıl alacağın asıl alacağa işleyecek yasal faiz oranından az olmamak üzere artan cari faiz oranında temerrüt faizi, icra giderleri, avukatlık ücreti ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsilini, ipotekli taşınmazın/taşınmazların satılarak paraya çevrilmesi istendiği, davalı — tarihinde tebligat yapıldığı, Davalılar vekilinin —- takipteki borca, faize faiz oranına itiraz ettiği, itiraz neticesinde takibin durduğu görülmüştür.
Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Bu çerçevede öncelikle davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için —- dosyasına talimat yazılmıştır. Talimat Mahkemesince görevlendirilen bilirkişi tarafından sunulan— Raporda özetle; dava dosyası ve davacı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; davacı—- tarafından sunulmuş olan — yıllarında e-defter mükellefi olduğu, davacının— defter beratlarının yasal sürelerinde yaptırılmış olduğu tespit edilmiştir. Davacı — tarafından defter incelemesinde sunulan hesap mutabakat mektubunda—– tarihi itibari ile davacı ve davalı borç/alacak bakiyesinde mutabık oldukları tespit edilmiş olup bu nedenle taraflara ait — defter kayıtları incelenmiştir. Davacı —- tarafın, ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda —-icra takip tarihi itibari ile alacak bakiyesinin — olduğu tespit edilmiştir. Davacı —-tarafın, ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda — dava takip tarihi itibari ile alacak bakiyesinin – şüpheli ticari alacak ve — alacak olmak üzere toplam—— olduğu, şeklinde tespitte bulunmuştur.
Mahkememiz—- tarihli duruşmasında verilen ara kararı uyarınca, davalı taraf ticari defterleri üzerinde Mahkemece resen seçilecek mali Müşavir bilirkişi vasıtası bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Davalı şirket vekiline ticari defterlerin inceleme gününde hazır edilmesi ihtaratı içeren davetiye tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen — tarihli Bilirkişi Raporunda; Davacıya ait —- senesi ticari defterleri, talimat yolu ile incelettirilmiş olduğu, davalıya ilişkin ticari defterler inceleme günü sunulmadığı için incelenemediği, davacı tarafın kayıtlarında davalıdan icra takip tarihi itibariyle —– alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın dosyaya sunulan —-incelendiğinde —- karşılığında —- davalının, davacıya ilişkin faturaları — kayıtlarına almış olduğu, — ödemelere ilişkin kayıtları göstermediği, bununla birlikte davacını ticari defter kayıtları ve davalının — taraflar arasında mevcut bulunan ilişkiyi ve taraflar arasındaki fatura kayıtlarını — doğrular nitelikte olduğu, davacının gerçekleştirdiği — takibindeki toplam tutarın—- olduğu, davalıdan alacaklı olduğu— içerdiği, davacı icra takibinde– yasal faiz tatep etmiş olduğu, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı taraf ile davalı şirket arasında mal alım satımına dayalı olarak düzenlenen faturalardan kaynaklı alacağın tahsiline yönelik olarak diğer davalı tarafça verilen ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin olarak başlatılan takibe yönelik itirazın iptaline ve davalı taraf vekilince ileri sürülen ipoteğin geçersiz olduğu yönündeki savunmasının yerinde bulunup bulunamadığı noktalarına ilişkin bulunmaktadır. Alınan bilirkişi raporları denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur. Yapılan incelenmelerde, davacı taraf ticari defterleri ile davalı şirketin —— kayıtları ile uyumlu olduğu bilirkişi tespiti ile belirlenmiş bulunmaktadır.
Davalı tarafa defter ibrazı için ihtaratlı davetiye tebliğ edilmesine karşın davalı taraf, belirlenen inceleme gününde ticari defterini ibraz etmemiş ve mazeret ortaya koymak suretiyle yerinde inceleme talebinde de bulunmamış ticari defterlerinin ibrazından kaçınmıştır.
Davacı tarafça düzenlenen faturalar, davalı taraf kayıtlarına işlemekle ve bağlı olduğu — bildirilmekle fatura içeriği ve fatura konusu malların teslim alındığı kabul edilmiş durumdadır. Belirtilen husus yerleşik hale gelmiş———- belirtildiği üzer——— fatura konusu mal veya hizmetin davalı tarafa teslimine karine teşkil etmekte olup, bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Takip konusu tutarın ödendiğine ilişkin davalı tarafça bir delil getirilmemiştir.
Bilindiği üzere HMK’nın 222. maddesi uyarınca; ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Anılan yasa hükmü uyarınca, bilirkişi raporları ve dosya kapsamından toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı yanın davalı şirketten takip tarihi itibariyle —– alacaklı bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı taraf takip talebinde yasal faiz oranından az olmamak üzere artan cari faiz oranında temerrüt faizi talebinde bulunmuştur. Artan—- ibaresi ile neyi kastettiği anlaşılamadığından asıl alacağın yasal faiziyle tahsilini talep ettiği kabul edilerek davacı alacağına takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Ayrıca takip konusu alacak takip öncesi itibariyle belirli(likit) olduğundan davalılar aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiştir.
Davalı—– verilen ipoteğin geçersiz olduğunu, taşınmazın aile konutu olduğu, eş rızasının bulunmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Konuya ilişkin TMK194.maddesinde; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, — ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya — üzerindeki hakları sınırlayamaz.——– olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir….”şeklinde düzenleme içermektedir.
Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, emredici niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak —- bir işlem için verilebilir. Ancak bu husus diğer eş tarafından ileri sürülebilecek nitelikte olup davalı tarafça ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Anılan Kanunun üçüncü fıkrası hükmü —- sayılı Kanunla değiştirilmiş, yapılan değişiklikle,— olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eşin,—- konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini,—– isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu—- yayınlanmakla aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.
Belirtilen sebeplerle davalı tarafça ileri sürülen taşınmazın aile konutu olması, ipotekte eş rızasının bulunmaması sebebiyle ipoteğin geçersiz olduğu, hususunun ayrı bir yargılamayı gerektirmesi, tapu kaydında aile konutu şerhinin bulunmaması, anılan kanun hükmü uyarınca eşlerden birinin —- konutu şerhi koydurma yetkisine sahip olmasına karşılık bu yönde bir işlem yapılmamış olması ve ayrıca ipotek tesisinde eş rızasının bulunmadığı hususunun diğer eş tarafından ileri sürülebilecek nitelikte bulunması sebepleri ile davalı— savunması yerinde bulunmamıştır.
Davalı vekili—— sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ise de söz konusu davanın taraflarının ve konusunun bu davadan farklı olduğu, anılan davanın sonucunun iş bu davayı etkilemeyeceği görüldüğünden davalı vekilinin talebi yerinde görülmemiştir.
Davalı —- tarafından verilen ipoteğin geçerli olduğu, davalılar aleyhine başlatılan takibin takip talebinde belirtilen şartlarla devamının gerektiği kanaatine varılmakla açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; Davalıların —– sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz işletilmesine,
2-Asıl alacak likit olduğundan % 20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli — harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan– peşin harcın mahsubu ile bakiye —- davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan – başvurma harcı, – peşin harcın toplamı olan — davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam — yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 24.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 27/04/2021