Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/306 E. 2021/803 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/306 Esas
KARAR NO : 2021/803
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/03/2018
KARAR TARİHİ : 22/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı—- arasında —– yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davacının ——– karşılığında satın alındığını, aracın davacı şirket yetkilisi tarafından şahsi araç olarak kullanıldığını, ticari işletmenin işlerinde kullanılmadığını, aracın,—– aksanının gizli ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, ayıbın giderilmesi için motor aksanının tamamının değiştirilmesi gerektiğinin bildirildiğini, ayıbın, —– numaralı ihtarnamesi ile satıcı ———bildirildiğini, ayıptan satıcının ve ithalatçının müteselsilen sorumlu olduklarını, motor değişiminin araçta değer kaybına yol açtığını, davalılardan —- araç değişimi için davacıdan ——- bedel farkı talep ettiğini, malın aynıyla değişiminin davalılar tarafından derhal yapılmaması sebebiyle sözleşmeden dönme ve edaların iadesi haklarının doğduğunu, aracın,—– tarihinde iade kapsamında davalı —— teslim edildiğini, açıklanan nedenlerle, davacı tarafından satın alınan aracın ayıplı olması ve davalıların malın misliyle değişim imkanının bulunmadığını bildirmesi ve fark ücreti talep edilmesi sebebiyle sözleşmeden dönülerek malın davalılara iadesine, davacının ödediği — dava tarihi — üzerinden denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak değer kayıpları ve işleyecek ticari faiziyle şimdilik —— iadesine, aracın şu anki değerinin artmış olması ve davacının bu değerden mahrum kalmış olması ve aynı aracı dava tarihi itibariyle satın almak istese daha fazla bedel ödemek zorunda olacağı nedeniyle şimdilik —- menfi zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı — cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu aracın — tarihinde müvekkili şirketten satın alındığını, davacının ise —- tarihli ihtarname ile üretimden kaynaklı ayıbının olduğunu iddia ettiğini, aracı satın aldıktan yaklaşık —- geçtikten sonra müvekkili şirkete göndermiş olduğu ihtarname ile seçimlik haklarını kullanmak istediğini, davacı tarafın 6102 sayılı T.T.K.’nun 23. Maddesinin 3. Fırkasında öngörülen yasal süre içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, davaya konu ihtilafa ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 223. Maddesi gereği ayıp ihbarı için hak düşürücü sürenin dolduğunu, ayıp iddialarını kabul etmek anlamına gelmemek kaydıyla, araçtaki servis işlemlerinin aracın sürüş güvenliğini azaltmadığı, aracın değerini düşürmediği ve orjinalliğini bozmadığının ortada olduğunu, bu doğrultuda davaya konu aracın ayıplı olduğunun söylenemeyeceğini, dava konusu aracın şikayetlerinin giderilmesi için yapılan servis işlemleri nedeniyle aracın sürüş güvenliğini azaltacak ve değerini düşürecek bir durumun söz konusu olmadığını, bu işlemler nedeniyle aracın ayıplı sayılması gerektiğine ilişkin iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, yaptırılacak bilirkişi incelemesiyle aracın yapılan işlemler nedeniyle değer kaybına maruz kalmayacağının tespit edileceğini, davacı tarafın yasanın tanıdığı seçimlik haklardan onarım hakkını kullandığını ve araçtaki şikayetler onarımla sona erdiğini, bu nedenle somut olayda diğer seçimlik haklarının kullanılması söz konusu olamayacağını, bu nedenlerle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dava konusu aracı —– tarihinde, ikinci davalı olarak gösterilen yetkili satıcı ve servis olan —- satın aldığını, akabinde aracın —- tarihinde davacı yana —- olarak satıldığını ve davacı şirket tarafından kullanılmaya başlandığını, davacının— keşide etmiş olduğu ——-numaralı ihtarnameye göre aracın davacı yan tarafından kullanılmaya başlandıktan sonra, aracın turbo şarj motorunun çalışmaması üzerine, —- tarihinde yetkili servis olan ——götürüldüğünü, aynı ihtarnameye göre, yetkili servisçe turbo şarj motorunun tek başına değiştirilemeyeceğini, iddia edilen arızanın giderilebilmesi için aracın tüm motor aksamının değiştirilmesi gerektiğinin bildirildiğini, bunun üzerine taraflar arasındaki anlaşma neticesinde dava konusu aracın motorunun tamamen yeni bir motorla değiştirildiğini, ancak buna rağmen davacı tarafından daha sonra, söz konusu ihtarname keşide edilerek müvekkili şirkete, satım konusu aracın gizli ayıplı olduğunu, bu nedenlerle alıcı, davacı tarafından TBK M. 227’de yer alan seçimlik haklardan malın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi eğer mümkün değilse sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığı bildirildiğini, somut olayda davacı —– davalı tarafların tacir olduğunu, dava konusu işin de bir ticari iş olduğunu, bu nedenlerle TTK ve TBK’nun ilgili hükümlerinin uygulanacağını, TKHK uygulanmayacağını, davacı tarafın dava konusu aracın gizli ayıplı olduğunu iddia ettiğini ancak aracın gizli ayıplı olduğu iddialarını destekleyecek herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığını, bu iddiaların tamamen varsayım olduğunu, dava konusu aracın ayıplı olduğu kabul edilse dahi, davacının——– alan muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedeniyle, satılanı ayıplı olarak kabul ettiğine ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacı tarafından T.B.K. M. 227 uyarınca onarım hakkı kullanıldığını, davacının sözleşmeden dönme talebinde bulunması yasal dayanaktan yoksun olduğunu, iş bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin, aracın ayıplı olmasından dolayı alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabul edildiği takdirde, davacının haksız sözleşmeden dönme talebinin yerine satış bedelinden indirim yapılmasına, davacı yanın sözleşmeden dönme talebinin kabul edilmesi halinde, davacıya iade edilecek olan satım bedelinden davacının satılanı kullanmış olmasından dolayı ödemesi gereken ecrimisil bedelinin mahsup edilmesine, dava konusu aracın müvekkili şirkete teslim edilmemiş olduğundan müvekkili şirket yönününden bir faiz borcu doğmadığından davacı yanın haksız faiz talebinin reddine ve bunlarla birlikte davacının gerçeğe aykırı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun menfi zarar talebinin de reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; davacı tarafça davalı——satın alınan —– marka araçta ayıp olması sebebiyle sözleşmeden dönerek ödenen bedelin iadesi, değer kaybı ve menfi zararların tazmini istemlerine ilişkindir.
Mahkememizce aracın servis kayıtları celp edilmiş, dosya makine mühendisi, — uzmanı ve nitelikli hesap uzmanı bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyetinin— tarihli raporunda özetle:—— en önemli arıza nedeninin bakım eksikliği olduğu, aracın bakımlarının zamanında düzenli yapılmaması, kalitesiz yağ kullanılmasının turbonun bozulmasına neden olacağını, dava konusu araç henüz ——-olduğundan kalitesiz yağ kullanımının bozulma için çok erken olduğunu,—– kısmının üretimden kaynaklı gizli ayıp olduğunu, —–onarımının garanti kapsamında yapılmış olmasından da davalıların gizli ayıbı kabullendiğinin anlaşılacağı, —- nedeniyle değer kaybettiğini, —- kullanılmış—- — değiştirilmiş otomobilin birlikte satışa sunulması halinde fiyatı aynı olsa da orijinalinin satılacağı, — içinde tamir gören otomobilin pazarda değer kaybettiğinin anlaşılacağı—– değer kaybedeceğinin tespit edildiği, davacı ile davalı —- arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından davalı .—- kapsamında veya TBK kapsamında ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna gidilemeyeceği kanaatlerinde olduklarını, unsurlarının var olması halinde haksız fiil sorumluluğunun doğacağı, davacının onarım hakkını kullanması sebebiyle bu aşamada dönme hakkını kullanamayacağı” görüş ve kanaatleri ile raporunu ibraz etmişlerdir. Tarafların rapora itirazları kapsamında araç üzerinde inceleme yaparak ek rapor tanzim edilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştr. Bilirkişi heyeti ek raporda özetle; ikame araç zararının —– olduğunu, kök raporda onarım hakkının kullanıldığı düşüncesi uyanmış ise de; davacı yanın sadece davalı —- karşı dönme hakkını kullanabileceği, davacının —– tarihinde bir takım şikayetler nedeniyle aracı servise bıraktığı, ancak araçta motorun değiştirilmesini gerektirecek turbo arızasının bulunduğunun sürecin devam etmesi ile ortaya çıktığını, araçta motor değiştirilmesini gerektirecek turbo arızasının bulunduğunun tespiti bakımından geçen süreç de göz önünde bulundurulduğunda davacının bildiriminin dürüstlük kuralına uygun olan en kısa süre içerisinde yapıldığı düşüncesinde olduklarını belirtmişlerdir. Taraflar tacir olduğundan bilirkişi heyetinden ayıbın TTK 23. Maddesi gereğince inceletildiğinde olağan bir inceletmekle ortaya çıkıp çıkmayacağı hususunun değerlendirilmesi istenilmiş, bilirkişi heyeti son raporunda özetle: —- olduğu ile ilgili ihtarnamenin davalıya gönderildiği tarihte henüz ——kullanılmış olduğundan bu sürede turbonun kullanıcı hatası veya yetersiz bakım nedeniyle bozulmasının mümkün olmadığı, üretimden kaynaklı gizli ayıp olduğu, periyodik bakımlarda araçların turboları veya performanslarının kontrol edilmeyeceği, hayatın olağan akışı içinde yeni alınan bir aracın 8 gün içinde yetkili servise götürülerek bütün cihazlarının tek tek kontrol ettirilmesinin beklenemeyeceğini, ayrıca cihazların kontrolünün pahalı olduğunu, yeni alınan aracın bütün parçaları da servis şartlarınında sökülerek tekrar montaj edileceği için önemli değer kaybı olacağını, dava konusu iddia edilen ayıbın 8 gün içende adi bir muayene ile incelenmekle veya incelettirmekle ortaya çıkacak bir ayıp olmadığını, teknik olarak sözleşmeden dönülmesine gerek olmadığını ve işbu raporda tespit edilen —– değer kaybı miktarında satış bedelinden indirimin uygun olacağı görüş ve kanaatine varılmıştır” içeriğinde raporunu mahkememize sunmuşlardır. Rapor taraflara tebliğ edilmiş benzer itirazların sunulduğu anlaşılmış, aşağıda belirtilen gerekçelerle alınan rapor hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğundan rapora itirazlar yerinde görülmemiştir.
Eldeki davada öncelikle davalı —- husumet itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamından davacı ile davalı —— tarihli satış sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Taraflar tacir olduğundan TKHK hükümleri eldeki davaya uygulanmaz. Satış işlemi davalı —– tarafından yapıldığından, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince kural olarak davalı—–sorumlu değildir. Buna karşılık garanti veren olması halinde sorumluluğunun doğacağı yerleşik içtihatlar gereği tartışmasızdır. Dosya kapsamına taraflarca garanti belgesi sunulmamıştır. Her ne kadar aracın motor değişimi davalı —- tarafından yapılmış ise de bu bir servis işlemi olup, davalının garanti verdiği anlamına gelmez. Yine davalı ———–davalının garanti veren olduğunu iddia ederek satış faturasını sunmuştur. İncelenen faturada işbu fatura garanti belgesi yerine geçerli olup, genel garanti şartları uygulanır cümlesi vardır. Genel garanti şartlarının kim tarafından verildiği ve hangi konuda verildiği ise belirsizdir. Dosyaya garanti belgesi sunulmadığından davalının garanti veren konumunda olduğu ispatlanamamıştır. Yine —– bulunmamaktadır. Hal böyle olunca bu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğundan esastan reddi gerekmiştir.
Davalı —-vekili ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını iddia etmiştir. Dayanağı ise ilk servis kaydının — tarihinde açılmış olmasıdır. İncelenen —- tarihli servis kaydında davacı şikayetleri yazılmış olup, servis tarafından o an yazılı olarak herhangi bir arıza tespit edilmemiştir. Devamında —- tarihinde garantiden getirilen motor değişimi yapılacağı yazılmış, davacı tarafça tarafına yeni araç teslim edilmesi kaydıyla aracı servise bıraktığı belirtilmiştir. Davacının ihtarnamesi ise — tarihindedir. Davacının aracı ilk servise götürdüğünde motor değişimi gerektirecek biçimde aracın ayıplı olduğunu bildiği dosya kapsamında ispatlanamamıştır. Bilirkişiler yaptıkları incelemede ayıbın TTK 23. Maddesi uyarınca adi bir muayene ile ayıbın tespit edilemeyeceğini, kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde bulunduğunu belirtmişlerdir. Bu durumda ayıbı(niteliksel anlamda) kesin olarak öğrenme tarihi —– olduğundan ayıp ihbarının süresinde olduğu kanaatine varılmıştır. Yine davalı ayıp bulunmadığını iddia etmiş olup, bilirkişiler aracın km’si ve kullanım yılı nazara alındığında kullanıcı hatası olmasının mümkün olmadığını, üretim hatası olduğunu belirtmişlerdir. Kaldı ki aracın motorunun garanti kapsamında değiştirilmesi için üretim hatası olması gerektiği açıktır. Dava konusu araç motoru garanti kapsamında değiştirilmekle; ayıbın kullanıcı hatası olmadığı da esasen belirlenmiştir.
Davacı sözleşmeden dönme ve araç bedelinin iadesini talep etmiş olup, TBK 227. Madde uyarınca alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Dava tarihinden önce aracın motoru garanti kapsamında değiştirilmekle ayıbın giderildiği nazara alınarak sözleşmeden dönme şartlarının mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki davacı vekili —– tarihli duruşmada aracın teslim alındığını ve kullanıldığını belirmiş bu itibarla da şartları oluşmamıştır. Davacı vekili —tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesinde —-olarak talep edilen menfi zarar tazminatının, ikame araç zararı tazminatı olarak ıslah ettiklerini, taleplerini —- olan ikame araç zararı tazminatının —- tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalı — alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, değer kaybı taleplerini de —— yükselttiklerini beyan etmişlerdir. Dava dilekçesi incelendiğinde değer kaybının talep edildiği anlaşılmış ise de; menfi zarar olarak aracın şu an alınmak istese daha fazla bedel ödemek zorunda kalması sebebiyle oluşan zararın tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili bu kez kısmi ıslah dilekçesi ile menfi zarar olarak talep edilen meblağı ikame araç zararı olarak ıslah ettiklerini belirtmiştir. ——— Sayılı ilamında:”Davacı vekili tarafından ıslah ile ileri sürülen alacak bakımından davanın reddi ne ilişkin kısmı bakımından istinaf başvurusu yapılmıştır. Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. —– kararlarında, ilke olarak ıslah yoluyla davanın değiştirebileceği ve genişletilebileceği, aynı şekilde savunmanın da genişletilebileceği ilke olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda kısmi davada, davanın kalan kısmının ıslaha konu edilmesi mümkündür. Ancak bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır. Somut olayda da, dava ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme istemiyle açılmışken, davacı vekili tarafından ıslah yoluyla tamamen ayrı bir dava konusu olan kazanç kaybı ve motor montaj bedeli alacağı talep edilmiştir. Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle ıslah ile ileri kısım yönünden davanın reddi isabetli olup, davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.” gerekçesi ile dava konusu edilmeyen şeyin ıslah edilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. Hal böyle olunca davacının menfi zarar talebinin reddi gerekmiş, kısmi olarak ıslah edilen kısmın ise başta hiç dava konusu edilmediği kaldı ki———– pasif husumetinin bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar verilmiştir.
Yine taraflar tespit edilen değer kaybına itiraz etmiş ise de; değer kaybının teknik bir konu olduğu, araç kazaya karışmamış olsa da, motor değişimi yapıldığından piyasa şartlarında değer kaybına neden olabileceği ve bilirkişice aracın piyasa şartlarına göre ——- değer kaybına uğradığı tespit edilmiş olmakla mahkememizce rapor uygun bulunmuş, davalı —–davacıya sattığı aracın ayıplı olduğu ortaya çıkmakla bu zararı tazmin etmesi gerektiği anlaşılmış, neticeten davanın kısmen kabulüne davalı —- yönünden açılan davanın husumet yokluğundan esastan reddine, diğer davalı —— yönelik açılan değer kaybı tazmini talebinin ıslah dilekçesi doğrultusunda tamamının kabulüne karar verilmiş, menfi zarar adı altında ilk dava dilekçesinde talep edilen aracın şu an alınması halinde ödenecek tutarın tahsili isteminin her iki davalıya da yöneltildiği fakat ıslah dilekçesinde ikame araç bedeli adı altında talep edilen bedelin yalnızca davalı— yöneltildiği nazara alınarak davalı ———yönünden dava dilekçesindeki talepler değerlendirilerek vekalet ücreti takdir edilmiş, değer kaybı yönünden davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği ve dava dilekçesinde faiz başlangıcı belirtilmediği dikkate alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı—- davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davalı ——- yönelik açılan davanın kısmen kabulü ile —-değer kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gerekli 683,10-TL harçtan davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harç, 125,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 295,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 387,32-TL harcın davalı ——- tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 170,78-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harcı ve 125,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 331,68-TL harcın davalı ——- alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan 3.772,50-TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan — davalı ——- alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı ———- alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı —-kendini vekille temsil ettirdiğinden 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 7/2 ve 13. madde uyarınca davalı vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı — verilmesine,
9-Davalı —– kendini vekille temsil ettirdiğinden 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ———– verilmesine,
10-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin, davalı——- ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı diğer davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.22/06/2021