Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/270 E. 2020/640 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/270 Esas
KARAR NO: 2020/640
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/03/2018
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı ———— ile davacı şirket arasında imzalanmış bulunan ———- kapsamında, ——- tarafından uzun yıllar boyunca müvekkili şirketin üretimini yaptığı malları satın alındığını, bayilik Sözleşmesine göre, ————- müvekkili şirketten satın aldığı mal bedellerinin ödenmesinin teminatını oluşturmak üzere kendisine veya 3. Kişilere ait taşınmazları üzerine teminat ipotekleri tesis edildiğini, davalı tarafından satın alınan mal bedellerinin vadelerinde ödenmediğini ve davalı tarafından temerrüde düşüldüğünü, davalının birikmiş ve temerrüde uğradığı borçlan kendisi tarafından kabul edilerek borçlarını daha uzun vadelerde ödeyebileceğini kabul beyan ve taahhüt etmesi üzerine davalı ile ilk kez ———– düzenlediğini ve ödemenin tekrar gerçekleştirilmediğini satın aldığı mal bedellerinin borcuna eklendiğini, davalı şirket ile imzalanan ——- tarihli protokole de aykırı davranarak, borcunu ödemek üzere müvekkili şirkete tevdi edilen çek ve senetlerin vadelerinde ödenmemesi üzerine borçluya ———yevmiye no.lu,———– ihtarnamenin gönderildiğini, davalı şirkete gönderilen iş bu ihtarname sonrasında, davalı şirket tarafından, müvekkili şirketin uygun bir süre vermesi halinde borcunu nakden ve defaten peşin olarak ödeyeceğine ilişkin taahhütte bulunulması üzerine davalı ile —– tarihli bir protokol daha yapıldığını ve bu protokol ile borcun büyük kısmının ——– tarihine kadar ödeneceği, şayet ödeme yapılmaz ise daha önce imzalanan ———- tarihli protokolde yazılı tüm borcun ödenmesinden sorumlu olacağını, iş bu ödeme taahhüdünün teminatını oluşturan taşınmaz ipoteklerinin de borcun ödenmesinin teminatını oluşturmaya devam edeceği hususları tekrar imza altına alındığını, davalı şirket, protokolde yazılı olan süre içinde yine hiçbir ödeme yapmadığını ve tersine söz konusu borçları ödemeyeceğini, bayilik sözleşmesini ise feshettiğini ihtarname keşide ederek bildirdiğini, davalının ticari ilişki süresince satın aldığı malların bedellerinin ödenmemesi nedeni ile birikmiş borçlarının toplamının davalı tarafından protokoller ile kabul edildiğini, bu kapsamda davalı şirketin iş bu dava tarihi itibarı ile vade farkları hariç toplam borcu ——–olduğunu, bu bedele —— tarihinden itibaren tahakkuk ettirilecek vade farkı alacaklarının dahil edilmediğini, davalı şirketten alınan teminatların bedelin çok altında olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkili lehine tesis edilen ipotekler satın aldığı mal bedellerinin ödenmesinin teminatını oluşturmak üzere alınan teminatın ipoteği niteliğinde olduğunu, ipotek senetlerinde açıkça yazılı olduğu üzere davalının müvekkili ———–satın aldığı ve ileride alacağı emtia dolayısıyla senet ve çek borçlarından ve cari hesaplarından doğmuş/doğacak ve bilcümle alacağın teminatı olmak üzere belirlenen bedel üzerinden fekki müvekkili tarafından bildirilinceye kadar süreli ve temerrüt tarihinden itibaren aylık % 10 akdi faizli olarak üst limit ipoteği olarak tesis edildiğini, davalının icra takibine itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek açıklanan nedenlerle davalının — İcra Müdürlüğünün ———. Sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, davalının takip konusu alacağı %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, ipoteğin müvekkili şirketin doğmuş ve doğacak borçları teminen tesis edildiğini, müvekkili şirket dışındaki başka şirketlerinin borcunun tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağını, taraflar arasında imzalanan borç yapılandırması adı altındaki protokollerde ——————-borçlarının konu edildiğini, takip doyasına konu ipoteğin ise müvekkilinin borçlarının teminen verilen bir ipotek olduğunu, bu nedenle dava dışı şirketlerin borcu nedeni ile ipoteğin çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağını, sözleşmelerde müvekkili şirkete ait aşırı orantısız hükümlerin bulunduğunu, borç yapılandırılmasına dair sözleşmelerin davacının bayilik sözleşmesi kapsamından tesis ettirdiği taşınmaz teminatlarını nakde çevirme tehdidi ile her defasında baskı ile müvekkili şirkete imzalattığı sözleşmeler olduğunu, davacı takibe konu alacağa ilişkin emtiaların büyük bir kısmını müvekkili şirkete teslim etmediğini, ———- tutarındaki emtianın müvekkili şirkete teslim edilmediğini fakat borç yapılandırmalarında cari hesapta müvekkili aleyhine borç olarak yazıldığı tespit edildiği, davacının müvekkili şirkete teslim etmediği mallarının faturalarını taraflarına gönderdiğini, malların şirketlerine teslim edilmemesi nedeni ile mallara ait sevk irsaliyeleri ve teslim belgeleri olmadığını, müvekkili şirkete teslim edilen malların sevk irsaliyeleri ticari defter ve belgelerinin kayıtlı olduğunu, müvekkili şirket teslim edilmeyen mal bedelleri için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağını, davacıya bu ihtarnamenin —– Noterliğini —————- ihtarı ile bildirdiğini, davacının ————-aykırı davrandığını iddia ederek, açıklanan nedenlerle davacının davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali talebi ile açılmış olan itirazın iptali davasıdır.
6100 Sayılı HMK.’nın 166. maddesi uyarınca, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir. Yine aynı maddenin 4. fıkrası uyarınca, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da birini hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılır.
———Asliye Ticaret Mahkemesi’nin———sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde, iş bu dava dosyası ile dosyamızın dava konusunun ve taraflarının aynı olduğu, dosyanın halen derdest olduğu, davanın mahkememizdeki davadan daha önce açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, Mahkememizin —- sayılı dosyası ile ———–sayılı dosyasındaki davalar arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu anlaşıldığından, HMK. m. 30’daki usul ekonomisi ilkesi de dikkate alınarak, davaların birlikte yürütülmesinin uygun olacağı sonucuna varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK. m. 30’daki usul ekonomisi ilkesi de dikkate alınarak davaların birlikte yürütülmesinin uygun olacağı ve davalar arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle mahkememizin iş bu dava dosyasının mahkememizin——— Sayılı dava dosyası ile HMK. m. 166 gereğince BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamanın ———- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———– Sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
3-Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda esas hükümle birlikte yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/09/2020