Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/223 E. 2021/1065 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/223 Esas
KARAR NO: 2021/1065
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/02/2018
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ——– dava dışı kredili müşteri,—arasında, davalı — müteselsil kefil olarak yer aldığı, — sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmeye istinaden, dava dışı kredi müşteri—–lehine, kredi açılıp kullandırılmış olduğunu, davalı —- ise, bu borçtan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu bulunduğu , kredi borçlusu şirket ile kefile———– sayılı hesap kat ihtarnamesiyle, borcun ödenmesi ihtar edilse de, ihtarın sonuçsuz kaldığını, borcun ödenmemesi üzerine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla,——— sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı müteselsil kefil borcun tamamına faizine ve ferilerine itiraz ettiğini ve icra takibini durduğunu belirterek, huzurdaki itirazın iptali davasının açılması zaruretinin doğduğunu belirterek, borca faize ve ferilerine yapılan itirazın iptaline, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı asıl borçlu ——- davacı bankanın —- imzalandığı ve müvekkili —– bu sözleşmelere müşterek müteselsil kefil olduğu, bir zaman sonra davacı banka kusurlu davranışlarıyla kredi sözleşmelerinin geçerliğini imkansız hale getirdiği ve asıl borçlu——çeşitli şekillerde zarara soktuğunu, bunlardan ilkinin dava dışı—– sahibi olduğu araç kaza yapınca sigorta şirketinin aracı koyduğu rehin şerhini kaldırmaması sonrasında aracın pert işlemlerinin yapılamaması ve diğeri de talimat olmadan davacı bankanın ——-tarihinde akreditif para transferi yapmaları olduğunu, davacı bankanın asıl borçlu —– imzalanmış olduğu kredi sözleşmelerine ve bankacılık kurallarına aykırı davranışlar sergileyerek kendi kusuru ile sözleşmeleri geçersiz hale getirdiği ve dava dışı ———– anlamda zarar sebep olduklarını, müvekkilin —- satın aldığı ürünün ayıplı çıktığı ancak bankanın talimat olmadan ödeme yaptığı, firmanın iade faturasını kabul etmediği, bankanın bu zararlardan sonra şirketin kredibilitesini bozduğunu, ticari anlamda zora soktuğunu, sırf bu yüzden gümrükte olan —– gelen mallarını alamadğını, alamadığı malların satışını da bir yıl boyunca yapamadığını, bu sayım sonucunda eksik mal yollandığının tespit edildiğini, bu bedeli de hala ürünleri yollayan —- tahsil etmeye çalıştığını, asıl borçlunun takas talebinde bulunduğunu buna göre kefilin de son bulunacak alacak ile ödemeden kurtulacağını, bu sebeple haksız ve yersiz olarak müvekkil aleyhine açılan davanın reddine yargılama giderleri ile ücreti vekaleti karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Feri Müdahil olunan vekili dilekçesinde özetle ; Müvekkili, dava dışı asıl borçlu —– davacıdan olan tüm alacakları ile ilgili takas- mahsup talebi olduğunu, davacı bankanın , müvekkili dava dışı asıl borçlu ——- imzalamış olduğu kredi sözleşmelerine ve —- davranışlar sergileyerek kendi kusuru—- getirdiğini ——— maddi anlamda zarara soktuğunu, kefil aleyhine açılan davanın reddine , yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı banka ile dava dışı —- akdedilen ve davalının müteselsil —– istinaden bakiye borç için başlatılan ——– dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Uyuşmazlık davacı —- kaynaklı bakiye alacağının tespiti, dava dışı —- —- aracının kazaya karışması neticesinde pert miktarının sigorta şirketince araç sahibine ödenmemesi ve talimat dışı akreditif ödeme sebebiyle asıl borçlunun zarara uğrayıp uğramadığı, bankanın kredibilitesini bozması sebebiyle asıl borçlunun ödeme yapmamakta haklı olup olmadığıdır.
Dosya kapsamından davacı bankanın—- yazıda aracın—– eksiksiz olarak bankaya ödenmesinin talep edildiği, dava dışı —- ödememesi sebebiyle tahkim yoluna başvurduğu, hakem heyetinin bankanın ödemeye ilişkin açık muvafakati olmaması sebebiyle davanın reddine karar verdiği, kararın —- tarafından istinaf edilmesi üzerine —- başvurunun esastan reddine karar verdiği anlaşılmıştır. ———-Davacı vekili tarafından temyiz dilekçesine eklenen belgelerden; rehin alacaklısı —– icra takibindeki itirazının kaldırılması amacıyla da, ——- dosyasında itirazın kaldırılması davası açtığı; rehin alacaklısı banka tarafından, bu suretle kredi alacağının takip edildiği anlaşılmaktadır. —- sigortalı mal üzerinde rehin hakkı sahibi olan dava dışı banka, tazminatı talep konusunda öncelikli hak sahibi ise de, rehin hakkının doğumuna yol açan kredi alacağı, kefil sıfatıyla sorumlu olan kişi de dahil olacak biçimde icra takibi ve dava yoluyla takip edildiğinden, eldeki davadaki somut olayda rehin alacaklısının muvafakatinin aranması gerekmeyecektir. Açıklanan vakıalar karşısında ——– dava dışı rehin alacaklısı bankanın bakiye kredi alacağı tutarının ve davacının kredi taksitlerini ödeme durumu ile ödeme tarih ve miktarlarının sorulması; banka tarafından başlatılan icra takip dosyası ile bu dosya nedeniyle açılan itirazın kaldırılmasına ilişkin dava dosyası örneğinin ilgili yerlerden getirtilmesi; rehin alacaklısının kredi alacağını icra takibi ve dava yoluyla takip ettiği de gözetilerek, davacının sigorta tazminat talebi ile diğer talepleri konusunda değerlendirme yapılıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce dinlenen davalı tanıkları, davalının cevap dilekçesi ile benzer nitelikte tanıklık etmiş olup, az aşağıda belirtilecek gerekçelerle esasa etkili olmayacağı anlaşılmıştır. Bilindiği gibi araç üzerinde rehin olması halinde sigorta bedelinin sigortalıya ödenmesi için rehin sahibinin açık muvafakati gerekmektedir.—–Somut olayda davacıya ait aracın trafik kaydında dain ve mürtehin sıfatı bulunan dava dışı ——– tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatı olup olmadığı konusu ilk derece mahkemesi tarafından araştırılmamış ise de bu eksiklik — giderilmiştir. İlgili banka ———— sıfatıyla bankamıza ödenmesi kaydıyla muvafakat ediyoruz” demiştir. Bankanın bu beyanının muvafakat olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Zira banka şartlı bir şekilde muvafakat beyanında bulunmuştur. Hal böyleyken dain-i mürtehinin muvafakat vermiş olduğu kabul edilemeyeceğinden yukarıda açıklanan sebeplerle davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığının kabulü gerekmektedir.” gerekçesi ile bu hususa işaret edilerek; şartlı muvafakatin mümkün olmadığına, sigortalının aktif dava ehliyetinin bulunmadığına değinilmiştir. Eldeki davada da kaza —- tarihinde meydana gelmiş olup, bankanın kendi alacaklarını güvenceye almak adına ——– tarihinde sigorta şirketine yazdığı ödemenin bankaya yapılması talebinin uygun olduğu, rehin hakkı sahibi olarak muvafakat vermeme hakkının olduğu, her ne kadar az yukarıda belirtildiği gibi —– kaza ile ilgili bankanın dava konusu takip başlatılması sebebiyle —– talep edebileceğine değinilmiş ise de; takipten önce geçen süreçte henüz bir başlatılmış takip bulunmadığından ve bankanın —- bakiye alacağı bulunduğundan ödemeyi kendi adına istemesinde——- kusurunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce davalının diğer itirazları ve banka alacağının hesaplanması amacıyla nitelikli hesap uzmanı ve bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti—- tarihli raporunda özetle:”Davalının kredi sözleşmesini —- tutarla kefil olarak imzaladığı, —- doğan borçlarını ödemede temerrüde düştüğü ve davacının hesabı kat ederek asıl borçlu ve müteselsil kefil davalıya ihtar ettiği, davalıların— tarihinde temerrüde düştüğü, bankanın kefilden olan alacağının ——– olarak hesaplandığı, taraflar arasında akdedilen —- depo — görüş ve kanaati ile raporunu ibraz etmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflar rapora itiraz etmişlerdir. Mahkememizin —tarihli duruşmasında davalıya dava dışı —- şirket ile aralarında eksik teslim veya ayıp çıkması gibi sebeplerle davacının akreditif işlemininden dolayı zarara uğradığına yönelik dayandığı tüm delilleri sunması için kesin süre verilmiş, davacı vekili —- tarihli beyan dilekçesi ile bir kısım mail yazışmaları sunmuştur. İncelenen mail yazışmalarında iade faturası düzenlenen —- karşı olan borcundan düşüleceği yönünde teklif verildiği, teklifin —- firmasınca kabul edilip edilmediğine ilişkin bir cevabi mail sunulmadığı, yine makinede nasıl bir ayıp olduğuna ilişkin de somut bir delil sunulmadığı anlaşılmıştır.
Tarafların itirazlarının karşılanması amacıyla heyete akreditif ödemeleri konusunda uzman bilirkişi de eklenerek ek rapor almak gerekmiştir. Bilirkişi heyeti —— tarihli ek raporunda özetle: “Davalının çek depo bedeline ilişkin itirazları değerlendirildiğinde, davalı yanca söz konusu çeklerin liste halinde hangi tarihlerde ve kimlere banka aracılığıyla ödendiğini ortaya koyması gerektiği, aksi takdirde kök raporda belirtildiği gibi 6 adet ibraz edilmemiş çekin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine göre yapılan hesaplamada asıl alacağın — hesaplandığını, kök rapor hesaplamasının yerinde olduğunu, davalının akreditifle ilgili olarak —- kredi açıldığını, bu krediyi akreditif şeklinde davalının talep ettiğini, vadesinin ——- tarihinde kredi ile ödendiğini belirttiği, davacının banka ticari defter ve cari hesap kayıtlarının bu savunmayı doğruladığını, akreditif ödemenin ithalatçılar açısından ithal ettiği mal bedelinin ödenmesinde bir kredili ödeme yöntemi olduğunu, ithalatçının ithalat işlemine konu malların ithalat evrakının belirtilen sayıda ve belirtilen şartlarda hazır edilmesi halinde ödemenin yapılması için amir bankaya talimat verdiğini, böylece malların ithalat sürecinin başladığını, ithalatçı bankanın ise ödemeyi ihracatçıya yaptığını ve malların belirtilen ithalat evrakı şartlarında yola çıktığını, somut olayda davacının ithalatı—— tarihli kredi ile yaptığını, akreditif kredinin ödemesinin vadeli olduğunu, teslim alma sırasında ayıplı çıkma riskini ithalatçının üstlendiğini, bankanın evrak denetimi yaptığını ve fiziksel olarak ithal malın niteliği veya özelliklerini taahhüt etmediğini, bankanın sadece evraka göre talimat verdiğini, bankanın üzerine düşen görevi yaptığını, bankanın açılan —- alması gerekmediğini, vade geldiğinde ödemeden imtina edemediğini, sırf çifte koruma amaçlı sonradan yazılı talimat ile ödemeyi teyit ettirmek istemesinin hukuka aykırı ödeme yaptığı anlamına gelmeyeceği, kaldı ki aynı gün banka hesabına akredifin ödenebilmesi için olsa gerek —-ödeme geldiğini ve ek kredi olarak ödenmiş olduğunu” görüş ve kanaati ile raporunu ibraz etmişlerdir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı rapora itiraz etmiş ise de; rapor denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş davalının itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacının talimatsız akreditif ödemesi iddiası bilirkişi heyetince tek tek değerlendirilmiş, davacı bankanın evrak kontrolü dışında başkaca yapabileceği bir husus olmadığı, akreditif ödeme günü geldiğinde ödeme yapmak zorunda olduğu, ithalatçı firmadan ayrıca onay almasına gerek olmadığı tespit edilmiş, bankanın kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Yine bilirkişi heyetince davacının iddiaları ile kayıtlarının uyumlu olduğu, akreditif ödemesinin gününde feri müdahilin —- bankaya ödeme yaptığı ve akabinde kalan akreditif miktarı kadar kredi çektiği tespit edilmiş olup, davalının da ödeme yapma iradesi gösterdiği açıktır. Aksi halde dahi yukarıda bahsedildiği gibi feri müdahil ile — yazışmalarda davacının iade faturası bedeli düşme teklifinin — reddolunduğuna ilişkin bir delil sunulmadığı gibi nasıl bir ayıp olduğu da somutlaştırılmamış neticeten davalının itirazları yerinde bulunmamış ve rapor doğrultusunda bankacı bilirkişinin yaptığı hesaplama neticesinde davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline karar vermek gerekmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiş, çek depo bedeli yönünden maktu harca hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla—- icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın KISMEN iptali ile takibin, ———- ihtarname masrafı olmak üzere toplam — üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar yıllık— oranında temerrüt faizi ve —yürütülmek suretiyle yine depo talep edilen —- gayrinakit bedeli üzerinden devamına, fazlaya ilişkin alacak isteminin reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen —- asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli —- davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan —- davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam — giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan—- davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarfedilen toplam — yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan — davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan —- nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan — vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 05/10/2021