Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/159 E. 2019/104 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/159 Esas
KARAR NO : 2019/104
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/02/2018
KARAR TARİHİ: 29/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı bankada hesaplarının bulunduğunu, davalı banka uhdesinde bulunan TL hesabı ile ilgili olarak 26/08/2017 tarihinde müvekkili tarafından herhangi bir işlem gerçekleştirmemesine rağmen 9.000-TL tutarlı işlem yapıldığı yönünde bilgi mesajı geldiğini bunun üzerine müvekkilinin çağrı merkezini aradığını, böyle bir işlemi kendisinin gerçekleştirmediğini, hesaplara bloke konulmasını ve yapılan ödemelerin durdurulmasını talep etmiş ise de, çağrı merkezi tarafından herhangi bir işlemin yapılmadığını, işlem tarihinin hafta sonuna denk gelmesi ve yurt dışında bulunması nedeni ile şubeye gidemediğini, bilgi alamadığını ve hesaplara müdahale edemediğini,—–tarihinde USD hesabından —–USD bozdurularak hesabına aktarıldığı, bozdurulan ve o tarihte ——TL’ye tekabül eden paranın hafta sonu boyunca hesaplardan peyder pey çekildiğini, söz konusu işlemlerle ilgili olarak banka tarafından bilgi, onay, şüpheli işlem sms ve bildirim mailinin gönderilmediğini ve objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı bankanın müvekkilinin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu açıklanan nedenlerle müvekkilinin uğradığı 10.000-USD karşılığı 33.770-TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 02/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu işlemin şifre kullanılarak gerçekleştiğini, davalı bankanın üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davanın, davalı bankada hesabı bulunan davacının, hesabından bilgisi dışında çekildiğini iddia ettiği tutarın davalıdan tazmini istemi ile açmış olduğu tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, sununlan ve toplanan delillerin incelenmesinde, davacının tacir olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgili olmadığı anlaşılmaktadır. Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK.’da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
Diğer yandan 28/11/2013 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 2. Maddesinde; ”Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmü yer almakta, aynı kanunun 3. Maddesinde ise tüketici işlemi tanımlayan ”mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” hükmü yer almaktadır. Ayrıca aynı kanunun 83.maddesinde de ”taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilerek 6502 Sayılı Kanunun tüketici işlemlerinde mutlak uygulama alanı bulacağı ayrıca vurgulanmıştır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73 .maddesinde de, ”Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda davacı, davalı banka hesabında bulunan meblağın bilgisi dışında çekildiği iddiası ile çekilen tutarın davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Yukarıda yer verilen düzenlemeler ve dava konusu somut olay birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişki 6502 Sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi olup uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/5854 E, 2017/5043 K. Sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/9774 E., 2015/12888 K. sayılı ilamı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/335 E. 2018/1002 K. Sayılı ilamı da bu yöndedir. Mahkemelerin görevi kamu düzenindendir ve dava şartları arasındadır. Açıklanan nedenlerle ve yasal düzenlemeler karşısında, mahkememizin görevsizliği, dava konusu uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması dolayısıyla, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile 6502 Sayılı Kanun’un 3., 73. ve 83/2 maddesi, 6100 sayılı HMK. 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usul yönünden REDDİNE
2-6100 Sayılı HMK. 20. maddesi gereğince iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta süre içerisinde başvuru halinde dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK. 331/2. maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda tarafların talebi üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/01/2019