Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1429 E. 2018/933 K. 30.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1429 Esas
KARAR NO : 2018/933
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 29/11/2018
KARAR TARİHİ : 30/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların yöneticisi ve eski ortağı olduğu …. İle birlikte konrkordato talep ettiğini, müvekkillerinin de tüm borç yükü sadece ortağı oldukları bu şirketin ticari borçlarına kefaleten ileri geldiğini, bu şirketin borçları sebebiyle banka ipoteklerinin bulunduğunu beyanla müvekkiller hakkında konkordato geçici mühleti verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yukarıda yazılı gerçek kişiler ile……yönünden konkordato talep edilen dava, mahkememizin …. E sırasına kadedilmiş, geçici mühlet verilmiş, 3 aylık geçici mühletin sonunda, mahkememizin … E sayılı dosyasında, dosyanın gerçek kişiler yönünden tefrikine karar verilmiş, tefrik edilen dosya yukarıda yazılı iş bu esas sırasına kaydedilmiştir.
Tefrik kararının verildiği duruşma zaptından bir suret dosyamız arasına alınmış, dosya resen ele alınmıştır.
Dava, İİK.nun 285 vd maddelerine dayalı olarak açılan adi konkordato taleplidir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davacı tarafından ibraz olunan gerçek kişi müvekkillerine ait konkordato projesinin açıklanmasında eski ortağı olduğu ve birlikte konkordato talep ettiği şirketin ön projesi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, konkordato projesinin temel felsefesi konkordatoya tabi alacaklarına, kokonkordato projesinin kabulü halinde alacaklarına kavunma olduğunu, alacaklılar ile anlaşarak borçlarının tasfiyesi düşünüldüğünü, talebin vade konkordatosu olduğunu, yetkilisi ve ESKİ ortağı bulundukları şirketin borçlarının ödenmesi ile birlikte kendi kefaletlerinin ve ipoteklerinin de sona ereceğini, bu sayede konkordato talep eden ortak olarak mal varlığının bütünlüğü korunarak faaliyetine devam etmesinin sağlanacağı, konkordato talep eden ortakların icra tehdidi altında bulunduklarını belirtmiştir.
7101 Sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K’nun 285. Madde hükmü gereğince borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. Bilindiği gibi konkordato; vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrım İ.İ.K’nun da yer almamakla birlikte öğreti de genellikle kabul edilen bir ayrımdır. Tenzilat konkordatosunda alacaklılar, borçluya karşı, alacaklarının belirli bir yüzdesini tahsil etmekten vazgeçerler ve borçlu borçlarının konkordato kabul edilen kısmı ( yüzdesini ) ödemek suretiyle borçlarının tamamından kurtulur. Vade konkordatosunda ise borçlu borcunun tamamını ödemek için alacaklılarından bir vade ister, veya borçlarını taksitlendirir. Borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden haciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi de mümkündür. Diğer bir deyişle mevcudu borçlarının tamamını ödeyecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarına ödemesi mümkün değilse o zaman borçlu borçlarını % 100 yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir.
Gerçek kişi davacı tarafından da mahkememizin ….. Esas sayılı dava da yetkilisi ve eski ortağı bulunduğu şirket hakkında açılan dava ile birlikte İ.İ.K’nun 285. Madde hükmüne dayalı olarak konkordato talebinde bulunduğu görülmüştür.
Davacı gerçek kişiler tarafından sunulan konkordato projesinin incelenmesinde konkordatonun başarıya ulaşmasının, yetkilisi bulunduğu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırması ihtimaline dayandırıldığı görülmektedir, yani borçlu gerçek kişinin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalleri değerlendirilirken borçlu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu taktirde ihtimal üzerinden ihtimal değerlendirilmesi yapılması gibi oldukça olasılıklara dayalı bir değerlendirme yapılması durumuyla karşı karşıya bulunulmaktadır. Gerçek kişilerce sunulan kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermeyen tamamen borçlu şirketin konkordato ön projesi üzerine temellendirilmiş konkordato ön projesinin uygulanabilir olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Davacı gerçek kişiler konkordato mühleti verilmesi talebini içerir dilekçesinde borçlu şirketin kullandığı kredilerin tamamında gerçek kişi müvekkillerinin şahsi kefaletinin bulunduğunu, bir kısım çekler keşide ettiğini, bu şahsi kefaletlerden dolayı şirket alacaklarının kefalet verenler hakkında cebri icra yöntemlerine başvurmamaları için konkordato talebinde bulunulduğu belirtilmiştir.
Bu noktada borçlu vekilinin beyanı doğrultusunda gerçek kişi borçluların sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep etmesi mümkün bulunmamaktadır. Konkordato, borçlu ve alacaklı arasındaki karşıtlık değil, iyileşebilecek bir ticari işletmenin herkesin ve özellikle ülke ekonomisinin ve çalışanlarının yararına olacak şekilde ekonomik yarar amacı taşıyan bir müessesedir. Somut olayda gerçek kişi davacıların dava dosyasına ibraz olunan belgelere göre icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesi konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte değildir, başka bir ifadeyle sadece konkordatonun nimetlerinden yararlanmak amacıyla yapılan başvurunun kabul edilebilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Davacı gerçek kişilerin İİK.nun 285. Maddesi anlamında borçlarını ödemekte zorlandıklarını, nakit dar boğazına girdiklerini gösterir mali bir tablo yoktur. Konkordato talep eden gerçek kişilerin, borçlu şirketlerin kullandığı kredilere olan kefaletleri sebebiyle alacaklıların kendilerine yönelik cebri icra yöntemlerine başvurmamaları için konkordatoya başvurduklarını belirttiklerine göre, gerçek kişilerin sadece icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesinin, konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı, sırf aleyhine başlatılacak takiplere mani olmak amacıyla konkordato talep edilmesinin, Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümlerini ve İcra ve İflas Kanunu’nun menfi tespit davası hakkındaki bölümlerini işlevsiz hale getireceği; kanun koyucunun gerçek kişiler bakımından konkordato müessesine başvuruyu kabul etmesindeki amacının bu olmadığı, kanaati mahkememizce hasıl olmakla şartları oluşmayan talebin reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla davacı gerçek kişiler tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Öte yandan davacıların borca batık bildirimi olmadığı gibi, geçici mühletin sonunda komiserlerce de tespit edilmiş bir borca batıklıkları olmadığı gibi tacir sıfatları da bulunmamaktadır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2- İflas koşulları oluşmadığından iflas verilmesine yer olmadığına;
3- Tüm konkordato tedbirlerinin 28/11/2018 tarihi itibariyle KALDIRILMASINA ve konkordato komiserlerinin bu davacılar yönünden GÖREVLERİNE SON VERİLMESİNE,
4-Davacılar yönünden tedbirlerin kaldırılmasına ilişkin kararın Ticaret Sicil Gazetesinde Resen İLANINA, masrafın gider avansından karşılanmasına,
5-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
6-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Kararın taraflara tebliğine,
Dair, HMK 138 maddesi gereği dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/11/2018