Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1398 E. 2021/1226 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1398 Esas
KARAR NO: 2021/1226 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/11/2018
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin demir satışı işi yaptığını, borçlu/davalı şirketin —- toprak tesviye ve üstyapı işlerini üstlendiğini, müvekkili şirketçe anılan proje için —- parti halinde demir gönderildiğini, davalının ilk sevk edilen — tarihli fatura bedelini aradaki anlaşma gereğince — tarihli fatura tutarını — tarihinde nakit havale yoluyla ödediğini, davalının — tarihinde yeniden demir siparişi verdiğini, söz konusu siparişin — tarihli sipariş bağlantı formu ile ödeme tarihi — olmak üzere her iki tarafça da onaylandığını, malzemelerin — sevk irsaliyeleri ile şantiye sahasına teslim edildiğini, —–faturanın düzenlenerek karşı tarafa tebliğ edildiğini, —tarihinde davalı tarafından ödeme yapılmaması üzerine şirketle defalarca e-mail ve telefon görüşmesi yapıldığını, herhangi bir ödeme ya da olumlu bir cevap alınamadığını, davalının Karayollarından hak edişlerini alamadığından bahisle sürekli öteleme yaptığını, müvekkili şirketin son olarak — vade farkı faturası ile birlikte toplam — ödenmesi için karşı tarafa —- yevmiye no’lu İhtarnamesini keşide ettiğini ve yine ödeme yapılmadığını, borçlu hakkında ilk olarak —-sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, borçlunun zaman kazanmak için itiraz ettiğini ve dosyanın yetkisizlik nedeniyle —- gönderildiğini, davalı/borçlunun bu dosyaya da itirazıyla takibin durduğunu, sonrasında anlaşma teklif ederek aldığı demiri iade edebileceğini bildirdiğini, buna istinaden de müvekkili şirketçe şantiyenin ziyaret edildiği ve teslim edilen demirin kontrol edildiğini ve borçlunun talebi üzerine bir protokol hazırlandığını fakat sonrasında borçlu tarafından ne malın teslim edildiğini ne de bedelinin ödendiğini, borçlunun yalnızca vakit kazanmaya çalıştığını, müvekkili şirketin alacağının herhangi bir teminata bağlı olmadığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına, masraf ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin temsil ve ilzama yetkili kişilerince imzalanmış herhangi bir sipariş formu, talep, yazışma bulunmadığını, davacının alacak iddiasına, sipariş ve e-posta yazışmalarına itiraz ettiklerini, taraflar arasında herhangi bir sözleşme de bulunmadığını, bir akde dayalı olmadan davacı tarafından gönderilen faturaların borç ilişkisi doğurmayacağını,, bu nedenlerle de faturaya dayalı alacak iddiasında bulunulamayacağını, yetkisiz kişilerce yapılan yazışmaların müvekkilini bağlayıcı olmadığını, faturaya itiraz edilmemesinin karşı tarafa alacak hakkı doğurmayacağını, vade farkı faturasına dayalı alacak talebinin de haksız olduğunu, davacının malzeme bedeline dair alacak iddiası haksız olduğundan vade farkının da olamayacağını, vade farkının istenebilmesi için sözleşmede kararlaştırılması ya da bu hususta taraflar arasında yürüyen bir uygulamanın olması gerektiğini, kaldı ki vade farkı alacağının icra takibinde açıkça belirtilmesi gerektiğini, davacının icra takibinden ve dava açmadan önce mal kaçırma iddiasıyla ihtiyati haciz talebinde bulunduğu ve talebinin —— kararı ile reddedildiğini, alacağın likit olmadığını, yargılamayı gerektirdiğini, bu nedenle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği belirterek davanın reddine, davacı tarafın %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle—– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Dava dosyası içerisine alınan— tarihli dosyası incelendiğinde; davalı— aleyhine davacı—-vekili tarafından:—-alacağın “Asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek —, icra harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin tahsili (TBK.100.madde gereğince yatırılan paranın öncelikle ferilerden düşümü ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla)” ——–açıklaması ile borçluya tebliğe gönderildiği, Ödeme emrinin borçluya —tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından —- tarihli Dilekçe ile “müvekkil şirketin ödeme emrinde belirtilen nedenle ve miktarda alacaklıya herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle müvekkil şirket aleyhine başlatılan icra takibinde takibe, borca, işlemiş/işleyecek faiz ve oranına ve diğer tüm ferilere ve takip dayanağı belgelere itiraz ediyoruz. İtirazımız nedeni ile takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ederiz.” açıklaması ile yapılan itiraz neticesinde duran takibin devamını sağlamak için itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Her iki tarafında tacir olması ve ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunması sebebiyle tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bu kapsamda öncelikle davacı taraf ticari defterlerinin incelenmesi için —- Talimat dosyasına talimat yazılmıştır. Mahkememizce yazılan talimat uyarınca alınan Raporda özetle; Davacı ve davalının ticari ilişkisinde bir ihtilaf olmadığı, ihtilafın konusunun —- no’lu fatura ve bu faturanın ödenmemesinden kaynaklı kesilen —- vade farkı faturası olduğu, davacı —–mevzuatına uyumlu olduğu, davacı ve davalı ——- fatura adedinin — olarak kayıtlara alınmasında ihtilafın bulunmadığı, defterler ve belgenler üzerinde yapılan incelemede davalı ——- borçlu olduğu, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkemece dosya mali müşavir bilirkişiye verilerek ve inceleme günü tayin edilmek suretiyle davalı taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi istenmiştir. Dosyaya sunulan —-tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; Davalıya ait defterlerin, inceleme günü mahkeme kaleminde sunulmadığı, davalı tarafça —- sunulduğu, sunulan bu dökümlerin defter dökümlerini ihtiva edip etmediği belli olmadığı gibi, davalıya ilişkin ticari defter tasdik bilgilerini de ihtiva etmediği, davacının defter ve kayıtları ile davalının sunmuş olduğu — sayfada dökülmüş bulunan kayıtlar ve her iki tarafın da dosyaya sunulmuş olan — formlarının karşılıklı olarak birbiri ile mutabık olduğu, neticede davacının davalıya kesmiş olduğu –adet fatura karşılığı — olup, bunun karşılığında –tahsilat yapıldığı, davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle —alacaklı olduğu, davacının icra takibindeki alacak talebi —olup, bu rakamı ihtiva ettiği, yasal faiz talebinde bulunulduğu, davacı tarafın, davalıya çekmiş olduğu noter ihtarında toplam —, ihtarın tebliğinden itibaren — gün içinde ödenmesini istediği, Noter ihtarının tebliğ tarihi — olduğu, şeklinde mütalaada bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın faturalara dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları oluşa ve denetime uygun bulunmakla Mahkememizce de hükme esas alınmıştır. Bilirkişi raporları ile her iki tarafın ticari defterlerinin vergi dairesi kayıtlarının birbirine uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından düzenlenen faturalar, davalı tarafça ticari defter kayıtlarına işlenmekle ve bağlı olduğu vergi dairesine bildirilmekle fatura içeriği kabul edilmiş durumdadır. Belirtilen husus yerleşik hale gelmiş — da belirtildiği üzere——- fatura konusu mal veya hizmetin davalı tarafa teslimine karine teşkil etmekte olup, bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Esasen davalı taraf icra takibine itirazında taraflar arasındaki satıma ve mal teslime bir itiraz ileri sürmemiş takip alacaklısına borcu bulunmadığı yönünde itirazda bulunmuştur. Bu çerçevede davalı tarafça takip konusu fatura tutarlarının ödendiğine ilişkin yazılı bir delil getirilmiş değildir.
Bilindiği üzere HMK’nın 222. maddesi uyarınca; ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Bununla birlikte taraflar arasında vade farkı uygulanacağına ilişkin bir sözleşme hükmü ve taraflar arasında gelişen bir teamül bulunmadığından davacı tarafça düzenlenen —— miktarlı vade farkı faturasının gerçek bir alacağı yansıtmadığı ve karşı taraftan istenemeyeceği değerlendirilmekle yukarıda zikredilen yasa hükmü, bilirkişi raporları ve dosya kapsamından toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle —- alacaklı bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların tacir olması ve aradaki ilişkinin ticari nitelikte bulunması sebebiyle davacı alacağına takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerekmekte ise de davacı taraf takip talebinde asıl alacağın faiziyle tahsilini talep etmiş, ilk takip talebinde faiz tür ve oranını belirtmemiş,—- sayılı dosyasında düzenlenen ve takip borçlusuna gönderilen ödeme emrinde —– oranında faiz talep etmiş olduğundan taleple bağlı kalınarak davacı alacağına takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Ayrıca takip konusu alacak ticari satıma ve faturaya dayanmakta olup takip öncesi itibariyle belirli(likit) olduğundan kabul edilen tutar üzerinden davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiş, davanın reddedilen tutarı yönünden davacının takip yapmakta kötüniyetli hareket ettiği davalı tarafça ispatlanamadığından davalının bu kısma yönelik kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE; Davalının—- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin —- asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davanın kabul edilen tutarın %20 si oranında 34.780,56-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davanın reddedilen kısmı yönünden davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4- Alınması gerekli 11.879,30-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.081,97-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.797,33-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafından sarfedilen toplam 2.327,50-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.242,81-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan —- nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
16/11/2021