Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1383 E. 2020/958 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1383 Esas
KARAR NO : 2020/958
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 24/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı borçludan olan alacağının tahsili amacıyla önce Beyoğlu —–. Noterliği’nin — yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, borcun ödenmemesi sebebiyle davalı borçlu aleyhine İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğü’nün — Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçluya gönderilen ödeme emrine davalı borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, davalı borçlunun yetki itirazında bulunduğunu, yetkili icra müdürlüğünün — icra müdürlüğü olduğunu iddia ettiğini, Yargıtay kararlarında açıkça belirtildiği üzere TBK’nın 89. md. gereğince müvekkili alacaklının ikametgahında başlatılan takibin usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı borçlunun yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket ile davalı borçlu arasındaki ticari ilişki sebebiyle davalı borçlu adına bir kısım faturalar düzenlendiğini, davalı borçlu adına düzenlenen faturalar ile davalı borçlunun yapmış olduğu ödemeler davalı borçlu adına açılan cari hesaba ve müvekkili ticari defterlerine usulüne uygun olarak işlendiğini, icra takibinin başlatılmasından sonra davalı borçlu tarafından müvekkili şirkete 5.000,00 TL ödendiğini, söz konusu 5.000,00 TL icra takibinin açılmasından sonra ödendiğinden 5.000,00 TL yönünden icra harç, vekalet ücreti ve masraflar yönünden icra takibinin devamına karar verilmesini talep ettiklerini, davalı borçlunun haksız olan itirazının 13.916,66 TL tutar üzerinden iptali ile takibin tüm ferileriyle birlikte devamına, davalı borçlunun %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yetkili mahkemenin, —- mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, davacı tarafından davalıya gönderilen aynı zamanda fatura içeriğinde yer alan mallar ayıplı bulunduğundan, süresinde ve hiçbir zarara sebep olmaksızın davacıya iade edildiği, davaya konu icra takibinin işbu iptal edilen siparişlerin ödemeleriyle alakalı olduğundan, bu şartlar altında dosya borcunu ödeme yükümlülüğü olmadığını, izah edilen sebepler ile ikame edilen davanın reddini talep etmek zorunluluklarının hasıl olduğunu beyan ederek huzurdaki davanın reddine, haksız ve kötü niyetli şekilde icra takibi başlatan davacı aleyhine takip konusu alacağın % 40’ından az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı tarafça cari hesaba dayalı fatura alacağına ilişkin başlatılan İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü’nün —- Sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş, davalının ticari defterlerinin incelenmesi için — Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır. Talimat mahkemesince alınan mali müşavir bilirkişinin — tarihli raporunda özetle: “Davalının 2017-2018 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturaların ve muhteviyatındaki malların davalı tarafa teslim edildiğini, davalı tarafın ibraz edilen ticari defterlerine göre, davalı şirket adına borç kaydedilen dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davalı şirketin bakiye 18.814,85-TL tutarında davacı tarafa borcunun olduğunu, davalının ticari defterlerinde takip tarihi olan 12/10/2018 tarihinden sonra cari hesap borcuna karşılık olarak 15/10/2018 tarihinde 5.000,00 TL tutarında davacı şirkete ödeme yaptığı ve takip tarihinden sonra yapılan bu ödemeden sonra davalının bakiye 13.814,85 TL tutarında davacı şirkete borcunun kaldığı görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu sunmuştur. Davalı defterleri incelendikten sonra davacı defterlerinin incelenmesi için mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır. Mali müşavir bilirkişinin 27/12/2019 tarihli raporunda özetle: “Davacının incelenen 2016 – 2017 yıllarına ait kanuni ticari defterlerinin kendi adına delil vasfına haiz olduğunu, davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalıdan 18.814,85-TL alacaklı olduğu, davalının davacıya 15/10/2018 tarihinde 5.000,00-TL ödeme yaptığı, bu ödemeden sonra dava tarihi itibariyle 13.814,85-TL alacaklı olduğu, dosya içerisinde davalının satın aldığı ürünlerin ayıplı olduğuna dönük tespit tutanağı ve söz konusu ürünlerin davacıya iade edildiğine dair bir belgenin bulunmadığını, davacının takip tarihi olarak 101,81 TL faiz isteminin yerinde olduğunu, davacının davalıdan 20/11/2018 dava tarihi itibariyle 13.814,45 TL ana para 101,81 TL işlemiş faiz toplamda 13.916,66 TL alacağının bulunduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur.
Davalının hem mahkememize hem icra dairesine yetki itirazında bulunduğu, davacının da şirket merkezinin—– bulunduğu anlaşılmakla yetki kuralları gereği işlemlerin şubeden yapılıp yapılmadığının incelenmesi için bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişinin 11/05/2020 tarihli ek raporunda özetle: “Siparişlerin toplandığı satış sekreterinin ——– onay veren — çalışma alanları incelendiğinde —çalıştığının görüldüğü, —- müdürünün siparişi onaylaması sonrasında, siparişlerin ——— bulunan bölge deposuna sevk edildiği, davalının verdiği siparişlerin kendisine —-bulunan davacı şirketin bölge deposundan sevk edildiğini, davacı şirketin kanuni ticari defterlerinin ve davalı cari hesabının— tutulduğunu, davacı şirketin davalı adına düzenlenen faturaları— şubesinde düzenlediğini, davalının vermiş olduğu siparişlerin kabulü ile onay yerinin—- olduğu ve siparişlerin — onaylandıktan sonra gönderilebildiği görüş ve kanaatine varılmıştır” içeriğini haizdir. Mahkememizce alınan ek bilirkişi raporu doğrultusunda öncelikle davalının yetki itirazını değerlendirmek gerekmiştir. Bilindiği gibi sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi yetkilidir. TBK’nın 89. Maddesinde ise; para borçları için ifa yerinin alacaklının yerleşim yeri olduğu düzenlenmiştir. Davacının şirket merkezi—olduğundan, takibin — başlatılması gerekirken İstanbul Anadolu Adliyesi — başlatıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, dava konusu uyuşmazlıkta para borcunu doğuran işlemlerin şube işlemlerinden kaynaklı olup olmadığı araştırılmış, mahkememizce alınan ek rapordan siparişlerin onaylarının —- yapılarak faturaların yine bu şubede düzenlendiği takibe konu alacağın şubelerin işlemlerinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davalının yetki itirazları yerinde görülmemiş ve yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir.Ancak davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı ticari defterlerine kaydedilmesi faturada belirtilen malın/hizmetin alındığına karine teşkil eder.Mal/Hizmet alınmadığının ispat yükü bu durumda davalıya aittir. Davalı bu hususu ancak yazılı delillerle ispat edebilir. Bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere davalı taraf cari hesapta alacağa konu faturaları defterlerine kaydetmiş olup, her iki tarafın defter kayıtları birbiriyle örtüşmektedir. Davalı taraf fatura konusu malların ayıplı olduğu, davacının ürünleri değiştireceğini bildirdiği için bugüne kadar herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığını beyan etmiş ise de; hangi faturaların ayıplı olduğunu belirtmediği gibi, ayıplı olduğunu iddia ettiği mallar için süresinde ayıp ihbarında bulunduğuna ilişkin herhangi bir delil sunmamış,yine ayıp iddiasını ispatlayacak somut bir delil/teknik rapor vb. ibraz etmemiş, davalı defter kayıtlarında da iade edilmiş bir fatura olmadığından bu yönde bir kaydın da yer almadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle teslim olgusunun ayıpsız ve noksansız gerçekleştiği kabul edilmiştir. Hal böyle olunca ispat yükü davalı taraf üzerinde kalmış ve davalı taraf borçlu olmadığını, ayıbın varlığını ispatlayamamıştır.
Davalı tarafın takip tarihinden üç gün sonra yaptığı 5.000,00-TL ödeme nedeniyle takibin bu ödemenin fer’ileri üzerinden devamına karar verilip verilmeyeceğini tartışmak gerekmektedir. Alınan bilirkişi raporlarında davacının takip tarihi itibariyle 18.814,85-TL üzerinden alacaklı olduğu tespit edilmiş, davalı tarafça bu miktarın tamamına itiraz edildiğinden 5.000,00-TL alacak ve fer’ileri yönünden de takip durmuştur. Davacı tarafın TBK’nın 100.maddesi gereği, faiz ve giderlerden mahsup etme hakkı varken bu parayı asıl alacaktan düştüğünden 5.000,00-TL’nin fer’ileri yönünden takibin devamına karar vermek gerekmektedir. Hal böyle olunca Mahkememizce davaya konu borç ————ile ilgili rakam ve miktar belirtilmeksizin yalnızca alacak kalemi zikredilerek takibin devamına karar vermekle yetinilmiştir. Nitekim Yargıtay ———— Sayılı ilamında açıkça: “Dava, icra takip tarihinden sonraki fer’ilere ilişkin olup, bunlar yönünden icra memurunca kapak hesabı yapılacağından mahkemece sadece bu kısımlara yönelik itirazın iptali ve takibin devamı şeklinde hüküm kurulmakla yetinilmesi ve takipteki alacak miktarı davadan önce ödenmekle icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerekirken, bu hususlar gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ” gerekçesi ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafça davalı tarafa bu ticari ilişki kapsamında fatura ve sevk irsaliyeleri düzenlendiği, ancak davalı tarafça ödeme yapılmadığından icra takibine geçildiği anlaşılmış, Mahkememizce alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli ve denetlenebilir bulunmuş, faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle malın/hizmetin eksiksiz teslim alındığı kabul edilmiş, davalı taraf ayıp iddiasına ilişkin somut hiç bir delil sunmadığından ayıp iddiasına itibar edilememiş, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş, itirazı iptaline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, davacının, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —- Sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine davalı tarafça yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin 13.814,85-TL asıl alacak, 101,81-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.916,66-TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca değişen ve artan oranlarda ticari avans faizi yürütülmek sureti ile devamına,
2-Davalı tarafça takip tarihinden sonra ancak dava tarihinden önce 15/10/2018 tarihinde yapılan 5.000,00-TL’lik ödeme yönünden itirazla takip durduğundan, takibin bu ödemenin ferisi olan icra harç, masraflar, vekalet ücreti yönünden devamına,
3-Kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 950,65-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 143,09-TL harcın mahsubu ile bakiye 807,56-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcı, 143,09-TL peşin harç toplamı olan 178,99-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.797,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ——– göre davacı vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.