Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1337 E. 2020/576 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1337 Esas
KARAR NO : 2020/576 Karar
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 16/06/2010
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı işverenin adı altında——– yılında başlayarak ———— yılına kadar ———— götürü olarak çalıştığını, yaptığı iş mukabilinde bakiye alacağı olan———— işveren firmanın tasarrufunda kaldığını, işveren firmanın bakiye alacağın ödenmesine yönelik taşeron hak ediş formunda kalan alacağını imza karşılığında bizzat tahakkuk ederek ödeneceğini taahhüt ettiğini ancak ödemeyerek mağduriyetine sebep olduğunu, işveren firmanın tasarrufunda kalan ——–bakiye alacağın faizleri ile birlikte hesaplanarak tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasında kendisini vekil ile temsil ettirmiş ve davalı müflis şirket iflas idaresi vekili katıldığı duruşmalarda davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, sonradan kayıt kabul davasına dönüşen alacak davasıdır.
Dava, ——— tarihinde açılmıştır. Anılan Mahkemenin ——– sayılı kararı ile; davacının davalı şirketten boru döşeme ve bordür kaldırım taşı döşeme işini taşeron olarak aldığı, aralarında taşeron sözleşmesi bulunduğu, kendi ekibiyle çalıştığı, toplam ——— yakın bir bedel üzerinden anlaşma yapıldığı, taraflar arasında hizmet ilişkisine dayalı bir ilişkinin olmadığı, davacının esasen işyeri sahibi/taşeron olarak davalıdan bir işin belli bir sürede bitirilmesi karşılığı götürü ücret karşılığında iş aldığı gerekçeleri ile mahkemenin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Mahkeme kararına karşı taraflarca kanun yoluna gidilmeksizin karar kesileşmiş ve dosya önce ————buradan da mahkeme değişikliği sebebiyle ———— aynı esasına kaydı yapılmıştır.
—————- sayılı ilamı ile; davalı şirket hakkında ———kararı ile ——– tarihinde iflas kararı verildiği davanın ————–tarihinde açıldığı, özetle iflastan sonra açılan iş bu davanın kayıt kabul davası olarak açılması gerektiği, bu bakımdan görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar da tarafların kanun yoluna başvurmaması üzerine kesinleştirilerek dosya davacı vekilinin süresi içerisindeki gönderme talebine istinaden mahkememize tevzi edilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki;——— karar gerekçesi yerinde bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı müflis Şirket hakkında ————-kararı ile davalı müflis şirketin iflasına karar verilmiş ise de ———- ilamı ile mahkemece verilen iflas kararının bozulmasına karar verilmiştir. Akabinde ———– yeniden yapılan yargılamada, Mahkemenin ——- kararı ile davalı şirketin, İcra İflas Kanun’un 179/b maddesi uyarınca —– günü saat ——- itibariyle iflasına karar verilmiştir.
Dolayısıyla iş bu davanın açıldığı ——— tarih itibariyle davalı şirket hakkında verilen iflas kararı ———– kaldırıldığından meri bir iflas kararı bulunmamakta olup davanın Mahkemece alacak davası olarak görülmesi, ———- tarihinde verilen ve——– onanmak suretiyle kesinleşen iflas kararı üzerine de davanın görüldüğü mahkemece kayıt kabul davası olarak görülmeye devam edilmesi gerekmekte idi. Konuya ilişkin ——– da bu yöndedir.
Davacı ile müflis davalı şirket arasında ——-arihli Belirli Süreli İş Akdi bulunmaktadır. Davacı,————— inşaasında işçilerin başında ——— olarak çalıştığı, daha sonra kendisine götürü usulde iş vermeye başlanıldığını ifade etmiştir.
Dosya kapsamında dinlenen tanık —– beyanında; davacının davalı tarafından yapılan ———— yıllarında ustabaşı olarak çalışmaya başladığı, ifade edilmiştir. Dosya kapsamına alınan kayıtlardan da davacının davalı müflis şirkette bir süre işçi olarak çalıştığı tespit edilmektedir.
Davacı taraf, davalı müflis şirketin ———- götürü usulle kendisine verilen işlerden kalan bakiye alacağının tahsilini talep etmektedir.
————– sayılı kararında; davacı ile davalı arasında ———3 tarihli belirsiz süreli taşeron sözleşmesi imzalandığı, davacının davalıya ait iş verinde işçi olarak çalıştığı, hizmet sözleşmesi devam ederken davacı ile davalı arasında ———— tarihti taşeron sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafça davalı ile aralarında taşeronluk ilişkisi kurulduğu öne sürülmüş ise de sözleşmede yer alan hükümler tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde verine getirdiği ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlendiği, işin davalıya ait işyerinde görüldüğü ve malzemenin davalı şirket tarafından sağlandığı anlaşılmaktadır. Davacının hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip olduğu, işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip bulunduğu ve alt işveren olarak diğer şirket ile sözleşme imzaladığı ispatlanmış değildir. Bu halde davacının takım kılavuzu olarak söz konusu sözleşmeyi imzaladığı bu sebeple davacı ile davalı arasında asıl ————– ilişkisinin kurulmadığı takım kılavuzu gibi hareket ederek işi üstlenen davacının şirkete işçi temin etmesi, işçiler adına hareket etmesi davalının işçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Mahkemece yazılı gerekçeyle ve usule aykırı olarak görevsizlik kararı verilmesi hatalıdır” şeklindedir.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında ——- tarihli Belirli Süreli İş Akdi bulunmaktadır. Taraflar arasında taşeron sözleşmesi bulunduğu, davacının davalıya ait bir kısım işleri götürü usulle yaptığı belirtilmiş ise de davacının davalı şirketin emir ve talimatları çerçevesinde hareket etmesi, iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi, işin davalıya ait işyerinde görülmesi ve işe ilişkin malzemenin davacı tarafça sağlandığına ve davacının işverenden bağımsız olarak hareket ettiğine ilişkin bir kayıt bulunmaması karşısında davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işverenlik ilişkisinin kurulduğunun söylenemeyeceğinden davacının davalıya ait iş yerinde götürü usulle iş yapmış olması davacının işçilik sıfatını ortadan kaldırmamaktadır.
Bu çerçevede 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca, İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir. İş Hukuku’ndan kaynaklanmayan ya da İİK’nın 194. maddesi kapsamına girmeyen bir dava sırasında davalının iflası üzerine kayıt kabul davasına dönüşen bir davada mahkemenin görevi devam edeceği gibi, iş hukukundan kaynaklanan bir dava sırasında işverenin iflası halinde, İİK’nın 194. maddesi kapsamında acele işlerden olduğu için İş Mahkemesi’nin görevi devam eder.—————
Yine uyuşmazlığın, taraflar arasındaki iş sözleşmesinden kaynaklanan işçi alacağından kaynaklanması ve davanın kayıt kabul davası olarak Ticaret Mahkemesine açılması halinde; ———– kararlarında da açıklandığı üzere; iflasın açılmasından sonra Ticaret Mahkemesi’ne açılan kayıt kabul davası sırasında iflasın kaldırılması ya da iflas kararının bozulup bozma kararının kesinleşmesi halinde, alacağın esasıyla görevli olan mahkeme, Asliye ya da Sulh Hukuk Mahkemesi veya İş Mahkemesi ise bu mahkeme görevli hale gelir ve Ticaret Mahkemesi’nce davanın görev bakımından usulden reddi gerekir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Açıklanan nedenle öncelikle dava şartı olan görev hususu incelenmiştir.
Belirtilen sebeplerle, dava iflas kararından önce açıldığından sonradan kayıt kabul davasına dönüşen alacak davası niteliğindedir. Yine Mahkememizce benimsendiği üzere taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunmakta olup dava konusu alacak işçi alacağıdır. Bu çerçevede dava konusu itibariyle işçi alacağı olduğundan ve acele işlerden sayıldığından davaya ————– kayıt kabul davası olarak bakılıp sonuçlandırılması gerektiğinden Mahkememizce karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlıkta görevli mahkemenin genel görevli İş Mahkemesi olduğu değerlendirilmiş, bu sebeple HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca, mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olduğu ve dava şartlarının da davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğinden, HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın görevli ———- gönderilmesine, mahkememiz kararına karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmaması halinde mahkemeler arasında görev uyuşmazlığı oluştuğundan dosyanın merci tayini için —————- gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın ————— gönderilmesine,
3————- görevsizlik kararı verilmiş olmakla, taraflarca mahkememiz kararına karşı istinaf yoluna başvurulmadığı takdirde dosyanın mercii tayini için —————— gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK’nun 331/2. maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda, tarafların talebi üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne ve Davalı Vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 17/09/2020