Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1321 E. 2023/348 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1321 Esas
KARAR NO: 2023/348
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/11/2018
KARAR TARİHİ: 09/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin alacağının tahsili amacıyla ——– Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirketin yaptığı haksız itiraz sebebiyle takibin durduğunu, icra takibinin konusunun tarafların karşılıklı ticari ilişkilerinden kaynaklı takibe konu faturanın ödenmemesine ilişkin olduğunu, ticari defterler incelendiğinde işbu faturanın ödenmediğinin görüleceğini, davalının yaptığı itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulüne, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, takibin devamına, davacının alacağına temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin kendisine kesilen takip konusu faturalara dair mal ve hizmeti almadığını, davacının faturalarda adı geçen mal veya hizmeti davalı şirkete teslim ettiği yönündeki iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, fatura konusu mal veya hizmetin teslim edildiğine ilişkin herhangi bir belgenin mevcut olmadığını, fatura tebliğinden sonra süresi içinde faturaya itiraz edilmemesinin sözleşmesel ilişkinin varlığı ve mal-hizmetin tesliminin görüldüğü konusunda kanıt olmadığını, sözleşmesel ilişkinin inkarı halinde davacının malın teslimi veya hizmetin tamamlandığını kanıtlaması gerektiğini, malların teslim edildiğine ilişkin sevk ve irsaliyenin bulunmadığını, faturanın müvekkil şirket yetkilileri tarafından teslim alınmadığını, davanın vermediği hizmete ilişkin fatura kesmesinin ve icraya konulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu sebeplerle davanın reddine, kötü niyetli davacının dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle davacı tarafça faturaya dayalı olarak başlatılan ——- Sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İcra takibine konu faturanın; davacının, davalı —— hitaben düzenlediği — tarihli ————- açıklamalı KDV dahil 5.569,60-TL tutarlı fatura olduğu görülmüştür.Mahkememizce; ——- Esas sayılı icra dosyası celp edilmiş, incelenen icra dosyasında 12/10/2018 tarihinde davacı tarafından ——- nolu fatura alacağı olarak 5.569,60-TL alacak üzerinden tahsil tarihine kadar avans faizi uygulanması talepli icra takibi başlatıldığı, davalı yana ödeme emrinin 17/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde 22/10/2018 tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. İtirazın iptali davasının ise, süresi içerisinde 08/11/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce; her iki tarafın 2018 yılına ilişkin ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdine karar verilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen 31/01/2020 tarihli rapora özetle; tarafların———– yıllarına ilişkin ticari e-defterlerinin berat onaylarının zamanında ve usulüne uygun şekilde —— üzerinden yapıldığı, buna göre söz konusu ticari defterlerin tarafların lehine delil niteliğine sahip olduğu, davacının dava konusu alacak tutarı (5.569,60-TL) kadar davalıya fatura kestiği, davalının da kesilen faturaya karşılık iade faturası kestiği, bu durumun iki kez tekrar ettiği, davacının son kez 11/02/2019 tarihinde 5.569,60-TL’lik fatura kestiği, davalının ise bu faturayı kaydetmediği, davacı şirketin ayrıca taraflar arası yapılan 05/02/2019 gönderim tarihli mutabakat mektubunu sunduğu, mutabakat mektubunun 31/12/2018 itibariyle borç/alacak durumunu yansıttığı, fakat yaklaşık 3,5 ay sonra 16/01/2019 tarihinde daha önceden kabul edilmiş bu fatura tutarı kadar davalı tarafça davacıya iade faturası düzenlendiğinin anlaşıldığı, en son davacı şirketin 11/02/2019’da kestiği faturanın davalı tarafın defterlerine işlenmediği, dolayısıyla dava konusu faturanın davalı tarafça kabul edildiği, sonrasında düzenlenen iade faturalarının borç/alacak hesabında dikkate alınamayacağı kanaatine varıldığı, davacının davalıdan talep edebileceği alacak tutarının 5.569,60-TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.Bilirkişi raporu, taraflara tebliğ edilmiştir. Davalı vekili, rapora karşı itiraz dilekçesi sunmuştur. Davacının dava tarihinden sonra davalı tarafından tanzim edilen iade faturasını defterlerine kaydettiği anlaşıldığından, karine gereği iade faturasının defterlere işlemesi durumunda mal tesliminin ispatının yeniden davacı tarafa geçtiği dikkate alınarak dava konusu fatura konusu malların davalı yana teslim edildiğine ilişkin başkaca delillerini sunması için davacı vekiline süre verilmiştir. Davacı vekili verilen kesin süreye rağmen herhangi bir delil sunmadığı için ve dava dilekçesinde yemin deliline dayanması nedeniyle davacı vekiline, davalıya yemin teklif edip etmeyeceği hususunda beyanda bulunması için süre verilmiştir. Davacı vekili, beyan dilekçesi ile yemin teklifinde bulunduklarını belirtmiştir. Mahkememizce, ———- müzekkere yazılarak yeminin edası için davalı şirketin yetkililerinin isimleri talep edilmiştir. Yemin eda etmek üzere davalı şirket yetkililerine tebligat çıkarılmıştır.Davalı şirket yetkilisi ————- tarihli duruşmadaki beyanında; ” bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime, ve hiçbirşey saklamayacağıma , namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum ki, ‘Takibe konu 03/10/2018 tarihli 5.569,60-TL bedelli davacı tarafça tanzim edilen fatura içeriğindeki hizmeti şirket adına teslim almadığıma, bu nedenle davacıya 16/01/2019 tarihli iade faturası düzenlediğime, davacı tarafça aynı alacağa istinaden düzenlenen diğer faturaları da hizmet almadığımızdan kabul etmediğime, davacının takibe konu fatura nedeniyle yetkilisi olduğum şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığına, namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum ” diye yemin etmiş; yemininde ısrar edip etmediği sorulmuş; cevaben ” beyanımda aynen ısrar ediyorum içeriği doğrudur ” diye beyanda bulunmuştur. Davacı vekili, davalı şirket yetkilisinin tek başına yemin etmeye yetkili olup olmadığının incelenmesi gerektiğini belirtmiş, dinlenen davalı şirket yetkilisinin tek başına yemin etmeye yetkili olmadığı anlaşıldığından diğer şirket yetkililerine yemin eda etmek üzere tebligat çıkarılmasına karar verilmiştir.Davalı şirket yetkilisi ——— tarihli duruşmadaki beyanında; ” bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime, ve hiçbirşey saklamayacağıma , namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum ki, ”Takibe konu 03/10/2018 tarihli 5.569,60-TL bedelli davacı tarafça tanzim edilen fatura içeriğindeki hizmeti şirket adına teslim almadığımıza, bu nedenle davacıya 16/01/2019 tarihli iade faturası düzenlediğimize, davacı tarafça aynı alacağa istinaden düzenlenen diğer faturaları da hizmet almadığımızdan kabul etmediğimize , davacının takibe konu fatura nedeniyle yetkilisi olduğum şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığına, yapılan işin mimari heyetin kontrolünden sonra bu tutar kadar işin eksik yapıldığının tespit edildiğine ,bu faturaya ilişkin hizmet alınmadığına, davacının takibe konu fatura nedeniyle yetkilisi olduğum şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığına, namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum” diye yemin etmiş; yemininde ısrar edip etmediği sorulmuş; cevaben ” beyanımda aynen ısrar ediyorum içeriği doğrudur” diye beyanda bulunmuştur. Taraf vekilleri, beyan dilekçeleri sunmuştur. Tüm dosya kapsamı, toplanan bilgi ve belgeler, taraf beyanları ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalıya hitaben düzenlediği —– nolu ——– açıklamalı KDV dahil 5.569,60-TL tutarlı fatura nedeniyle hakkında icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu ve bu nedenle işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. 31/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacının dava konusu alacak tutarı (5.569,60-TL) kadar davalıya fatura kestiği, davalının da kesilen faturaya karşılık iade faturası kestiği, bu durumun iki kez tekrar ettiği, davacının son kez 11/02/2019 tarihinde 5.569,60-TL’lik fatura kestiği, davalının ise bu faturayı kaydetmediği, davacı şirketin ayrıca taraflar arası yapılan 05/02/2019 gönderim tarihli mutabakat mektubunu sunduğu, mutabakat mektubunun 31/12/2018 itibariyle borç/alacak durumunu yansıttığı, 16/01/2019 tarihinde daha önceden kabul edilmiş bu fatura tutarı kadar davalı tarafça davacıya iade faturası düzenlendiği, en son davacı şirketin 11/02/2019’da kestiği faturanın davalı tarafın defterlerine işlenmediği hususları tespit edilmiştir. Söz konusu taraflar arasındaki cari hesap mutabakat mektubu incelendiğinde; dava açıldıktan sonra taraflar arasında 05/02/2019 tarihinde düzenlendiği, icra takibine konu 03/10/2018 tarihli faturanın, mutabakat mektubu düzenlenmeden önce 16/01/2019 ve 31/01/2019 tarihlerinde davalı tarafından iade faturaları düzenlenerek iade edildiği ve bu durumun her iki tarafın defterlerinde de kayıtlı olduğu, mutabakat mektubunun söz konusu iade faturaları düzenlendikten sonra yapıldığı, davacının aynı içerikli en son düzenlediği 11/02/2019 tarihli faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı taraf mutabakat mektubu ile davalının fatura alacağını kabul ettiğini beyan etmiş ise de davalı tarafın, icra takibine konu fatura için ve daha sonra aynı içerikli tekrar düzenlenen fatura için iade fatura faturası düzenlediği, davacının iade faturalarını kendi defterlerine kaydettiği, mutabakat mektubunun iade faturalarından sonra cari hesaba ilişkin düzenlendiği, yani karine olarak iade faturalarının dikkate alınarak taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin mutabakat mektubunun düzenlendiği anlaşılmıştır. İşbu itirazın iptali davasının konusu ise taraflar arasındaki cari hesap değil, ——– nolu ———açıklamalı KDV dahil 5.569,60-TL tutarlı faturadır. Bu nedenle mutabakat mektubunun, hem iade faturalarından sonra düzenlenmiş olması hem de taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin olup, tek tek hangi faturalar ile ilgili olduğunun yazılmamış olması nedeniyle icra takibine konu faturanın davalının kabulünde olduğu söylenemez. Davacı tarafından en son aynı içerikli düzenlenen 11/02/2019 tarihli fatura ise, davalı defterlerinde kayıtlı değildir. Bu durumda davacının, fatura konusu mal/hizmeti teslim veya ifa ettiğini ispatlaması gerekmektedir. Ancak davacı taraf teslim veya ifaya ilişkin herhangi bir delil sunmamıştır. Bu nedenle, bilirkişi raporu hükme esas alınmamıştır. Davacı vekili, yemin deliline dayanmış, davalı şirket yetkilileri takip konusu fatura içeriğindeki mal-hizmeti teslim almadıklarına, davacının takibe konu fatura nedeniyle davalı şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığına dair yemin eda etmişlerdir. Davalı şirketin imza sirkülerinin yapılan incelemesinde yemin eda eden şirket yetkililerinin yemin eda etmeye birlikte yetkili oldukları anlaşılmıştır. Bu itibarla, takip konusu alacak ispatlanamamış olup, ispatlanmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Kötüniyet tazminatı şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE
2-Kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 179,90-TL harçtan peşin alınan 67,27-TL harçtan mahsubu ile bakiye 112,63-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.569,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar KESİN olmak üzere açıkça okundu, usulen anlatıldı.09/05/2023