Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1291 E. 2021/535 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1291 Esas
KARAR NO : 2021/535
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, —- binalarda ve mekanik tesisatlar da kullanılan ses ve titreşim yalıtımı ürünlerini, sismik ve titreşim alıcı uygulamaları ürettiğini, müvekkili şirketin ilk kuruluşta —olduğunu, daha sonra nev’i değişiklik yaparak —- dönüştürdüğünü, — tarihinde kardeş—- tarihinde—– bünyesine kattığını, dava dışı— yılında müvekkil şirkete işe girdiğini,—- tarihinden ayrıldığı — tarihine kadar şirket —- işten ayrıldıktan sonra davacı şirkette de çalıştığı dönemde kendisinin de ortak olduğu aile şirketi olan —– hissedarlarının hisselerini satın alarak şirketin ismini —-konusunu da müvekkil şirket ile özdeş yaparak değiştirdiğini, müvekkili şirkete haksız rekabet teşkil edecek ticari faaliyetlerde bulunulması nedeniyle hakkında —- sayılı dosyası ile dava açıldığını, davalı—- müvekkil şirket de işe başladığını, — tarihinde tüm yasal hakları gözetilerek —-bünyesinde satış yöneticisi olarak görevlendirildiğini, şirketlerin birleşmesinden sonra —- tarihinden itibaren müvekkil şirkette — olarak istifa tarihi olan— tarihi ile fiili ayrılış tarihi olan — tarihine kadar çalıştığını, davalı—- konusunda uzman, şirketin sırlarını bilen, üretim tekniklerini, —– müşteri — çok iyi bilen bir müdür olduğunu, —– kurmuş olduğu davalı—– haksız rekabet teşkil edecek şekilde faaliyet de bulunduğunun öğrenilmesinden sonra davalı— bu şirkette çalışmaya başlandığı yönünde duyumlar alındığını, kendisine gönderilen—- yevmiye sayılı ihtarnamesi ile haksız rekabet teşkil edecek eylemlerden rızası ile son vermesinin istendiğini, davalının gönderdiği —– sayılı cevabi ihtarnamesinde bu şirkette çalıştığını ikrar ettiğini, davalı —- tarihinde ve müvekkil şirket ile —- tarihinde rekabet yasağı ve gizli bilgilerin korunması hükümlerini de içeren — imzaladığını, dava dışı —- uzun yıllar birlikte çalıştıklarını,—- üstün mesleki özelliklerini bildiğini ve bu nedenle—— aldığını bu nedenle her iki davalının da haksız rekabette bulunarak müvekkilini zarara uğratmakta sorumluluklarının müşterek olduğunu, davalının mevcut müşteri kitlesin— yönlendirmeye başlamış olduğunu, bu nedenle —- büyük azalmalar meydana geldiğini, bu nedenle her iki davalının haksız rekabet teşkil edecek eylemleri neticesinde satışlardaki düşüş nedeniyle uğranılan kazanç kaybından doğan zararın tespiti ve fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile şimdilik — maddi ve— manevi zararın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen hükmen tahsili, davalı — belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin gizlilik ve rekabet yasağı bölümlerine ilişkin —- yazılı son brüt maaş tutarının ——- yazılı olan son brüt maaş tutarının —-tutarındaki cezai şartın davalı—- hükmen tahsilini, ihtarnameye cevap tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi yürütülmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılardan alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin dava dilekçesinde belirttiği üzere, —-tarafları davacı şirket ile müvekkili şirket ve dava dışı —- olduğu haksız rekabetin tespiti, haksız rekabetin meni ve tazminat istemli—- bulunduğunu bu nedenle ilgili davanın derdestlikten reddi gerektiğini, müvekkil —– davacı şirkette hiçbir zaman tek yetkili yönetici olarak çalışmadığını, müvekkilinin satış konusunda stratejik kararları veren ——bağlı olarak çalıştığını, hiçbir zaman satış yöneticisi vasfının olmadığını, müvekkilin şirketin ticari sırlarını, üretim tekniklerini, —- hâkim olmadığını, dava dışı —- birlikte ortak olduğu —– yılından itibaren ortak olduğu ve bunun davacı şirket tarafından bilinmekte olduğu, davacı şirketin —- olduğunu, müvekkili şirketin—- konusunun davacı şirket ile aynı olmadığını, müvekkilinin dava dışı—-telkinleri ve haksız rekabet amacıyla davacı şirketten istifa ettiğinin gerçeğe aykırı olduğunu,—- tarihinde davacı şirketten ayrıldığını, —- tarihleri arasında—– ve daha sonra söz konusu şirketin iş sözleşmesini fesh etmesinden dolayı işten çıkarıldığını, işsiz kalmamak için müvekkili şirkette işe girdiğini, davacı şirketin istifa ederek direkt müvekkil şirkette işe başlamış gibi gösterdiğini, müvekkilinin hiçbir zaman rekabet edici davranışlarda bulunmadığını, müşteri portföyünü müvekkil şirkete yönlendirmediğini, davaya konu iş sözleşmesinde yer alan haksız rekabet hükümlerinin hukuka aykırı olduğunu, iş sözleşmesinde haksız rekabet hükümlerine ilişkin işlerin türüne ve konusuna ilişkin sınırlamanın bulunmadığını, davacı tarafın cezai şart tazminat talebinde hukuki mesnetten yoksun olduğunu, cezai şart hükümlerinin işveren lehine tek taraflı olarak düzenlenemeyeceğinin —- kararlarıyla sabit olduğunu, davacının müvekkilin haksız rekabete yol açacak bir davranışını ve de bu davranışa ilişkin bir delil sunamadıgını, davacı şirketin satışlarının azalmasının haksız rekabet olmadığını belirterek davanın reddini, dava harç masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı şirkette çalışan davalı— tarihinde davacı şirketten ayrılıp diğer davalı şirkette çalışmaya başlaması neticesinde taraflar arasında akdedilen—— tarihli iş sözleşmesinin rekabet yasağı ve gizlilik yükümlülüğü hükümlerine aykırı davrandığı ayrıca her iki davalının davacı müşteri portföyünü davalı şirkete yönlendirerek haksız rekabet eyleminde bulunduğu iddiasıyla açılan cezai şart istemli alacak ve maddi manevi tazminat istemli tazminat davasıdır.
Mahkememizce her iki şirketin sicil kayıtları,—-hizmet döküm cetvelleri ve derdestlik itirazında bulunulan —- dosyası celp edilmiştir. İncelenen—- dosyasında dava tarihinin —- olduğu, Mahkememiz dosyasının davalısı—– incelenen dosyada da davalı olduğu, dava dilekçesinin 7. Sayfasının 1. Maddesinde:”Müşteri portföyünü kendi şirketine yönlendirmesi nedeniyle müvekkil şirketin uğradığı zararın tespiti ile şimdilik —- tahsiline—— “Davalının müvekkil şirket satış müdürü—- istifaya yöneltmesine müteakip, kendi şirketinde istihdam etmesi üzerine satışlardaki düşüş nedeniyle oluşan zararın tespiti ile şimdilik —- —- manevi tazminat talepli haksız rekabet nedeniyle davalı şirket ve dava dışı —- tazminat talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere—- başkaca taleplerin yanında, Mahkememizde görülmekte olan davada da konu olan—– davalı şirkete geçmesi neticesindeki satışlardaki düşüş sebebiyle maddi tazminat, davacı şirketin müşteri çevresinin davalı şirkete yönlendirilmesi nedeniyle maddi tazminat talebi konu edinmiştir. İlgili dosyanın netice-i talebine dayanak 5.sayfada “Yetişkin ve pazarlama konusunda uzman satış müdürünün ikna suretiyle ve haksız rekabet teşkil edici nitelikte kendi şirketinde görevlendirilmesi, müvekkili zor durumda bırakmış, ürünlerin pazarlanmasında ve satışlarda büyük düşüşler yaşanmaya başlanmış müvekkil bu açıdan da zarara uğratılmıştır.” cümlesi mevcuttur. Mahkememize sunulan dava dilekçesinde de:”Dava dışı—- davalı—- pazarlama konusunda üstün mesleki özellik ve niteliklerini bilmektedir, bu nedenle davalının bu niteliklerinden faydalanmak gayesi ile sözleşme değişiklikleri yaparak tek hissedarı olduğu —- almıştır. Bu nedenledir ki her iki davalı dürüstlük kuralına aykırı hareketleri ile haksız rekabette bulunarak müvekkili zarara uğratmışlardır.” cümlesi benzer niteliktedir. Yine her iki dosyada manevi tazminat talepleri haksız rekabet olduğu iddia edilen eylemlere dayanak olarak istenmektedir. —– görülmekte olan davada manevi tazminat talebinin içerisinde —- davalı şirkete geçmesi neticesindeki satışlardaki düşüşün bulunduğu açıktır. Zira haksız rekabet teşkil eden eylemler içerisinde bu hususa da dayanılmıştır. Dava şartları HMK’nın 114. Maddesinde sayılmış olup; aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması bir dava şartıdır. Davalılardan —- yönelik açılan her iki davadaki taleplerin —– dosyada başkaca talepler dışında- aynı olduğu Mahkememizde görülmekte olan davanın açılma tarihinin daha sonra olduğu göz önüne alınarak davalının derdestlik itirazı Mahkememizce de uygun bulunmuş, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizin—- tarihli açık duruşmasında hazır bulunan davalı tanığı dinlenmiştir. Tanır—- beyanında özetle: —- civarında – yıl kadar çalıştığını, davalı —- burdan tanıdığını, davalı —- birlikte satış kadrosunda çalıştığını, firmanın inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, inşaat firmasında çalıştığı için müşteri çevresini tanıdıklarını, —- çalıştığı dönemde distribütörlük sözleşmesi fesh edildiği için kendisinin de arasında bulunduğu 6-7 kişinin işten çıkarıldığını, o dönemde işlerin çok iyi gitmemesi nedeniyle— distribütör sözleşmesinin feshi gerçekleştiğini, davalı —- feshinde bir etkisi olup olmadığını bilmediğini, bunun dışında pazardaki müşteri çevresini iyi bildiğini, kendisinin — çalışmadığı için—- yaptığı müşteri çevresini davalı şirkete kaydırıp kaydırmadığı yönünde bir bilgisinin olmadığı” şeklinde beyanda bulunmuştur. Tanık dinlendikten sonra—- bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin —- tarihli raporunda özetle: “Davalının yasak süresi içerisinde, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olduğu yerde ve rekabet yasağı kapsamında çalışmaya başladığı, davalının rekabet yasağı sözleşmesini ihlal ettiği, hangi gizli bilgiyi ne zaman ne şekilde ve kime ifşa ettiği konusunda soyut beyanlar dışında bir yazışma,belge veya delil bulunmadığı bu nedenle gizlilik hükümlerinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği, haksız rekabet eyleminin varlığından söz edebilmek için bir kimsenin “sözleşme ilişkisi içinde olduğu” müşterilerinin “bizzat kendisi ile iş yapabilmek amacıyla” “sözleşmeyi sonlandırmaya” “yönlendirmiş olması” gerektiğini, failin ayartması ile sona ermesi gerektiği,dava dışı şirketler ile davacı şirket arasında yukarıda anlamıyla sürekli bir sözleşme ilişkisi bulunsa bile bu sözleşmelerin davalının yönlendirmesi ile sona erdiklerine ilişkin bir delil olmadığı, serbest piyasada müşterilerin piyasaya yeni giren başka bir şirket ile çalışmaya başlamalarının son derece doğal olup tek başına bu durumun TTK 55/1-b anlamında haksız rekabet eyleminin göstergesi olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.” içeriğinde raporu mahkememize sunmuşlardır. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazda bulunulmuş ise de; itirazların hukuki olarak Mahkememizce karşılanabileceği kanaati ile ek rapor alınmaya gerek görülmemiştir.
Davacının —- yöneltmiş olduğu haksız rekabet dolayısıyla maddi ve manevi tazminat davası yukarıda belirtilen gerekçelerle derdestlik yönünden usulden reddedilmiştir. Diğer davalı ——- yönelik açılan haksız rekabet davasını değerlendirmek gerekir ise; davacının davalıya yönelttiği haksız rekabet teşkil eden eylemleri davalı şirkette çalışmaya başlayarak müşteri portföyünü çalışmakta olduğu diğer şirkete yönlendirmesi neticesinde satışlardaki düşüştür. TTK 54.maddesinde: “Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız hukuka aykırıdır.” içeriğiyle haksız rekabet hallerinin çerçevesi düzenlenmiştir. Aynı konuda faaliyet gösteren firmalardan biri nezdinde çalışan personelin kendi isteğiyle görevden istifa ettikten sonra davalı şirkete iş başvurusu yaparak davalı şirket nezdinde çalışmaya başlamasının başlı başına haksız rekabet olarak kabul edilmeyeceği zira bu durumun dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturmayacağı açıktır. Aynı konuda faaliyet gösteren firmaların ekonomik faaliyette bulunma hakkı mevcut olduğu gibi hizmet akdiyle çalışan işçilerin de anayasadan kaynaklanan çalışma özgürüklerinin mevcut olduğu açıktır.———- Kalifiyeli,tecrübeli işçi alımı yalnızca davalı firmaya özel değil tüm şirketler için ekonomik faaliyeti devam ettirmekte, kar oranını arttırmakta önemli bir şirket yönetim biçimidir. Bu işçilerin geçmişteki tecrübelerinden dolayı davalı firmanın kar oranını arttırması, müşteri çevresini genişletmesi tek başına haksız rekabet eylemi teşkil etmez. Dava konusuna ilişkin düzenleme olan TTK’nın 55/1-b/1. maddesinde:” Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek” fiili haksız rekabet hallerinden sayılmıştır. Unsurları ise; a)Müşterilen daha önceden başkasıyla sözleşme yapması, b)Başkasıyla yapılan sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltme eyleminin bulunması, c)Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltilen kişinin müşteri olması, d)Yöneltme neticesinde müşterinin sözleşmeye aykırı davranmasının şart olmaması, e)Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltmenin amacının müşterilerin kendisi ile sözleşme yapmasını sağlamak olması olarak sayılabilir. Unsurlardan b bendini kısaca değerlendirmek gerekirse; Müşterinin önceden başkası ile yaptığı sözleşmeye aykırı davranması veya sözleşmeyi sona erdirmesi için onun iradesi üzerinde etki doğuracak eylemlerde bulunmak olarak nitelendirilebilir. Müşterinin iradesinde etki doğurmayacak davranışlar tek başına yöneltme olarak nitelendirilemez. Örneğin sözleşme teklifi göndermek tek başına yöneltme sayılmaz. Önemli olan başkası ile yapılan sözleşmenin sona erdirilmesini sağlamaya yönelik eylemlerdir. Bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, dava dosyasında—— diğer davalı şirkette çalışması neticesinde var olan müşteri portföyünü ayartma suretiyle davalı şirkete yönlendirdiğine ilişkin somut hiçbir yazışma, belge, mail vb. delil sunulamamıştır. Şirketlerin ticari faaliyetlerinde zaman içerisinde başkaca şirketler ile satış sözleşmeleri akdetmeleri başlı başına haksız rekabet eylemi teşkil etmeyeceğinden, dosyaya sunulmuş somut bir dürüstlük kuralına aykırı davranış örneği bulunmadığından haksız rekabete dayalı maddi manevi tazminat davasının reddi gerekmiştir.
Davacının sözleşmenin 5. Maddesine ilişkin cezai şart isteminin bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davalı—— bu maddeye aykırı davrandığına ilişkin somut hiçbir delil sunulmadığı, ticari sırların açığa çıkarıldığına ilişkin herhangi bir yazışma, belge vb. dosya kapsamında bulunmadığından reddi gerekmiştir. Sözleşmenin 4. Maddesinde rekabet yasağı düzenlenmiş olup, davalının sözleşmenin sona ermesine müteakip 2 yıl içerisinde—– sınırları içerisinde rakip firmada çalışmayacağını taahhüt ettiği anlaşılmaktadır. Maddeye aykırı davranılması halinde ise son aldığı aylık brüt ücretinin 5 katı tutarında cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Mahkememizce celp edilen —- tarihinde davacı şirketten ayrıldığı, —– tarihinde davalı şirkette işe başladığı, davacı şirkette satış müdürü olarak görev yaptığı, meslek kodları incelendiğinde davacı şirkette satış müdürü/yöneticisi iken davalı şirkette satış görevlisi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davalının —- faaliyet gösteren şirkette—– içerisinde çalışmaya başlaması sebebiyle yer ve zaman açısından sözleşmeyi ihlal ettiği açıktır. Davalı, faaliyet konusu ortak olan her iki şirkette de benzer konularda satış konusunda çalıştığından müşteri çevresine vakıftır. Dinlenen tanık da davalının müşteri çevresini iyi bildiğini belirtmiştir. TBK’nın 444/2. Maddesi kapsamında; davalının, davacı firmada edindiği müşteri çevresini bilmesinin ve kullanılmasının davacının önemli bir zararına sebep olabileceği kanaatine varılmıştır.—— ilamı: “Davacı şirketin satış sorumlusu konumunda olan davalıların, davacı şirketin müşteri çevresi hakkında bilgi edindiği ve bu bilgilerin kullanımının davacı şirket aleyhine zarar doğurabilecek nitelikte olduğuda izahtan varestedir.” gerekçesini içermektedir.—– ilamında:”Somut olayda davacı ile davalı arasında rekabet yasağını düzenleyen sözleşme hükümleri ile rekabet yasağına atıf yapan hükümler değerlendirildiğinde; mahkemece rekabet sözleşmesinde rekabet yasağı süresinin altı ay ve rekabet mahalli olarak—– belirlenmesi sözleşmenin geçersizliği sebeplerinden biri olarak benimsenmiş ise de, bu konuda davalının çalışma hayatındaki müktesebatı, tecrübesi ve uzmanlık alanına göre, rekabet yasağı sözleşmesinde yer alan yer ve süre sınırlamasının onun iktisadi geleceğini tehlikeye atacak mahiyette hakkaniyete aykırı bir sınırlama teşkil etmediğinin kabulü gerekir. Yine mahkemenin davalının kilit bir pozisyonda bulunmadığı ve şirketin sırlarına vakıf olmayan davalının haksız rekabetinin de söz konusu olamayacağı yönündeki gerekçesi ise, TBK’nın 444/2. madde hükmü karşısında isabetli görülmemiştir. Zira, davacı şirketin satış sorumlusu konumunda olan davalının, davacı şirketin müşteri çevresi hakkında bilgi edindiği ve bu bilgilerin kullanımının davacı şirket aleyhine zarar doğurabilecek nitelikte olduğu izahtan varestedir.” gerekçesi ile bu hususa değinilmiştir. Davacının cezai şart talep edebilmesi için somut bir zararının olması da gerekmez.—– Davalının bu yöndeki itirazları da yerinde görülmemiştir.
Dosyada mübrez bordrodan davalının son aldığı brüt ücretin—- olduğu sabittir. Bu durumda davacı —- cezai şart talep edebilir ise de; talep edilen miktar işçinin sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek fazla bulunmuş, davalı lehine %60 indirim yapmak gerekmiştir. Bilindiği gibi takdire elverişli bulunan alacak iddialarında mahkemece davacının istediği miktardan daha az bir miktara hükmedilmesi halinde, davalı yararına ayrıca vekalet ücreti takdiri yoluna gidilmez. Bu noktada, Borçlar Kanunu’nun 161.maddesi uyarınca cezai şartın tahsili istemiyle açılan davada, cezai şart miktarının fahiş olup olmadığının takdiri hakime aittir. Davacının bunu önceden takdir ve tespit etmesi mümkün değildir. O nedenle, sözleşme ile tayin edilen bir cezai şartın tahsilini istemek hakkını haiz olan davacının açtığı dava sonunda cezai şartın mahkemece fahiş görülerek tenkis edilmesi halinde, tenkis edilen miktardan dolayı davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemiyeceği açıktır. Hal böyle olunca tenkis edilen kısım yönünden daval—– lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemiştir. Davacı taraf ihtarnameye cevap tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de; incelenen ihtarnamede haksız rekabet teşkil eden eylemlerin sonlandırılmasının talep edildiği, dava konusu kabul edilen rekabet etmeme yasağına ilişkin davacı tarafça ihtarnamede belirli bir miktar alacak talep edilerek davalının temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından dava tarihinden itibaren yasal faiz işletmek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davanın haksız rekabet ve cezai şart istemli dava olduğu, dosya kapsamında davalıların dürüstlük kuralına aykırı olarak müşteri çevrelerini ayarttıklarına ilişkin somut hiçbir delil bulunmadığından haksız rekabetten dolayı maddi ve manevi tazminat davasının reddi gerektiği ancak davalılardan——- açılan dava ile eldeki haksız rekabet talebine ilişkin dayanakların aynı olduğu anlaşılmış, bu davalı yönünden derdestlikten davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, diğer davalı—- sözleşmenin 5. Maddesini ihlal ettiğine ilişkin iddia ispatlanamadığından 5. Maddeye istinaden açılan cezai şart istemli davanın reddi gerekmiş, davalının rekabet etmeme yasağına aykırı davranışı nedeniyle takdiren yapılan indirim neticesinde toplam — cezai şartın davalı —– tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılardan—– karşı açılan davanın derdestlik sebebiyle HMK 114/1-ı ve 115/2 uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Davalılardan—- yönelik açılan davanın kısmen kabulü ile, rekabet etmeme yasağına aykırılık nedeniyle, takdiren 23.632,96-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı— tahsili ile davacıya verilmesine, davalı —– yönelik açılan haksız rekabete ilişkin maddi manevi tazminat davası ile, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 5. Maddesinin ihlaline ilişkin cezai şart davasının reddine,
3-Alınması gerekli 1.614,37-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.086,27-TL harcın mahsubu ile kalan 471,90 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından harcanan 1.614,37-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.650,27-TL harcın davalı —— alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan 3.139,50-TL yargılama giderinden takdiri indirim de göz önüne alınarak kabul ve ret oranına göre hesaplanan—— alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı —- tarafından sarf edilen toplam 28,00-TL yargılama giderinin takdiri indirim de göz önüne alınarak kabul ve ret oranına göre hesaplanan—–davacıdan alınarak davalı —— verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde kalmasına,
7-Davalı—- tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
9-Alacak davası yönünden davalı—— kendini vekille temsil ettirdiğinden takdiri indirim de göz önüne alınarak 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 8.740,71-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Manevi Tazminat davası yönünden davalı—- kendini temsil ettirdiğinden 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 2.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Ret sebebi farklı olan davalı— kendini temsil ettirdiğinden 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2,10,13. maddesine göre davalı vekili için maddi ve manevi tazminat talebi için takdir olunan toplam 4.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 06/04/2021