Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/126 E. 2019/1049 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/126 Esas
KARAR NO: 2019/1049
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/10/2013
KARAR TARİHİ: 10/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ———-bulunan fabrika binasının idari kısmının zemin kaplaması için -davalıdan—.davalının imal ettiği —– ebadında granit seramik malzeme satın aldığını, söz konusu granitin zemine uygulanması sonrasında çimento emmesi sebebiyle granitlerin lekeli bir görünüm sergilediğini, ayıbın davalılara ihbarı üzerine davalılar tarafından anılan ayıbın kabul edilip yenisini yapmak üzere taahhüt verildiğini, ancak davalıların taahhütlerini yerine getirmediklerini, müvekkilinin —- TL zararının olduğunu, bunun üzerine İstanbul Anadolu 3.İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ancak davalının başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin inşaat malzemesi satan bir şirket olduğunu, sattıkları ürünün kalitesini kontrol edebilecek durumda olmadıklarını, davacı şirkete verilen mal ile ilgili kusurları ve kasıtları olmadığını, bu nedenle aleyhlerine açılan icra takibine itiraz edildiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ———— cevap dilekçesinde özetle; Şirketin inşaat malzemeleri satan bir şirket olduğunu, üretici firma————tarafından taraflarına gönderilen ürünlerin kalitesinin kontrolünün mümkün olmadığını, üretici firma tarafından gönderilen ürünlerin üzerinde ne yazıyorsa———- o şekilde müşteriye satıldığını, ayıp nedeniyle husumetin yöneltilemeyeceğini, ———- mutlaka husumetin yöneltilmesi gerektiğini, davacının aldığı granitleri beyaz yapıştırıcı ile yapıştırması gerekirken çimento rengi yapıştırıcı ile yapıştırdığını, davacı her ne kadar döşeme kurallarına aykırı hareket etmiş olsa da ortaya çıkan durumu diğer davalının ayıp olarak kabul ettiğini, davacının ayıbın giderimi için gün bildirmediğini, müteakip defalar kendilerine teslim tarihi istemişlerse de davacının ertelediğini, davacının ayıp bildiriminden vazgeçtiğini itirazın kabulüne davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle satın alınan granit seramik malzemenin ayıplı çıkması nedeniyle oluşan zararın tahsili istemli başlatılan İstanbul Anadolu 3. İcra Müdürlüğü’nün ——— E. sayılı icra takibine davalıların yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce bozma kararından önce – inşaat mühendisi ve – hukuk bilirkişi heyetinden bilirkişi raporu alınmış olup, bilirkişi heyetinin ——- tarihli raporunda özetle: “Satım konusu — mono bej granit mermerden kısmen 245 m2’sinin ayıplı olduğu, ayıp ihbarlarının yasal süresi içinde yapıldığı ve davanın süresi içinde açıldığı, davacının tutum ve davranışları ile halen satım konusu mermerlerden faydalanıyor olması seçimlik haklardan zımnen bedelden tenzilini talep ettiğinin kabul edilmek sureti ile ayıplı — m2’ye isabet eden maliyet bedeli olan —- TL’nin %50’si olan ————TL’sini tazminat olarak talep etmesinin hakların dengelenmesi ilkesi ile hakkaniyete daha uygun düşeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur.
Rapora karşı beyanlar doğrultusunda Mahkememizce bozma öncesi verilen ara karar gereğince bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyetinin ek raporunda özetle: “Satım konusu —— mono bej granit mermerden kısmen — m2’sinin ayıplı olduğu, ayıp ihbarlarının yasal süresi içinde yapıldığı ve davanın süresi içinde açıldığı,Mahkemece davacının seçimlik hakkanı sözleşmeden dönme talebi yönündeki kullanımını kabul etmesi halinde, ayıplı — m2 granit mermere isabet eden ——-TL bedelin iadesini talep edebileceği, davacının seçimlik hakkının sözleşmeden dönmenin şartlarının oluşmadığından bahisle,hakların dengelenmesi ve hakkaniyet ilkesi gereğince bedelden tenziline karar verilmesi halinde davacının talep edebileceği miktar dava tarihindeki malzemeli işçilik dahil m2 maliyetinin —– olduğu, ayıplı — m2’ye isabet eden maliyet bedeli olan —- TL’den defolu yani ayıplı granit mermer maliyet bedelinin %50’si daha ucuz olduğu, buna göre ——–tazminat olarak talep etmesinin hakların dengelenmesi ilkesi ile hakkaniyete daha uygun düşeceği, diğer hususlarda önceki raporda beyan edilenlerin aynen tekrar ettiğimiz hususunda nihai takdir mahkemeye ait olmak üzere sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur.
Bilirkişi raporu doğrultusunda Mahkememizce davanın kısmen kabulü ile takibin ———— kısım yönünden devamına karar verilmiş, tarafların temyizi üzerine Mahkememizin —-E., —— K. sayılı dosyasında verilen —– tarihli kararın, Yargıtay —Hukuk Dairesi’nin ———– E., —- K. sayılı —— tarihli kararı ile; “Uyuşmazlık ayıplı mal satışı iddiasından kaynaklanmaktadır. Davacı, davalı———–granit mermer malzemesi satın almış, ancak bu malzemelerin ayıplı olduğunu iddia ederek durumu davalıya bildirmiştir. Davalılar ise malzemenin ayıplı olduğunu kabul edip, ayıpsız misli ile malın değiştirilmesini ve yerine döşenmesini kabul ve taahhüt etmekle birlikte bu edimin yerine getirilebilmesi için teslim edilecek ve döşeme yapılacak yerin bildirilmesi için davacıya 2 günlük süreyi içeren ihtar çekmişlerdir. Ne var ki davacı bu ihtara rağmen malın teslim ve döşeneceği yeri bildirmediği gibi yer teslimini de yapmamıştır.Bu durumda mahkemece uyuşmazlığın çözümü bakımından 6098 Sayılı TBK’nun 106.maddesi hükmü üzerinde durulup tartışılarak deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken somut olayda uygulama yeri bulunmayan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri çerçevesinde düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına hükmedilmiştir. Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya Yargıtay ilamı doğrultusunda devam edilmiştir.
Dosya kapsamından davacı tarafın —.Noterliği’nin —– yevmiye nosu ile davalılara ihtarname gönderdiği, müvekkilinin ayıplı malzemeyi sökerek başka marka granit uygulayacağını, ayıplı malzeme bedeli,seramik yapıştırıcısı, derz dolgu malzemesi ve işçilik bedeli toplamı —– zararının 2 gün içinde müvekkiline ödenmesini talep ettiği, davalı … —– cevabi yazısında taraflar arasında mutabakat kapsamında teknik granitin yeniden sökülerek temizlenmesi yerine yenisinin yapılması, malzeme ve işçilik bedelinin taraflarınca yapılacağının önceden bildirildiğini, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 2 iş günü içerisinde döşenen granitlerin bulunduğu alanda gerekli söküm ve yapım işleri yapılabilmesi için boş olarak taraflarına teslim edilmesini,belirlenen süre içinde teslim edilmemesi halinde ayıp ihbarından vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Alacaklının temerrüdü, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 90. ———– ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Öğretide alacaklının temerrüdü, borca uygun şekilde borçlu tarafından teklif edilen edimin haklı bir nedene dayanmaksızın alacaklı tarafından kabul edilmemesi olarak, bir başka anlatımla; yapılacak veya verilecek şey usulüne uygun kendisine arzedildiği halde alacaklının haklı bir nedeni olmaksızın onu reddetmesi veya borçlunun borcunu ifa edebilmesinin daha önce alacaklı tarafından yapılması gereken işlemlere bağlı olması halinde, alacaklının gereken işlemleri yapmaktan kaçınması olarak tanımlanmakta, koşulları; a)Borç muaccel olmalı, b)Borçlu ifayı borca uygun şekilde teklif etmiş olmalı, c)Alacaklının ifayı haklı bir nedene dayanmaksızın reddetmiş olmalı, şeklinde sayılmaktadır. TBK 107 kapsamında alacaklının temerrüdü halinde borçluya tanınan tevdi hakkı ancak bir şeyin teslimine ilişkin edimlerde mümkün olup, davalı tarafın üstlendiği edim ayıbın söküm, yapım yapılarak giderilmesini de kapsadığından tevdii hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan taraflar arasında yapılan satış işleminin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 203.maddesi(TBK 227): “Mebi, miktarı muayyen misli şeylerden ise müşteri dilerse fesih veya semenin tenzilinden hiç birini talep etmeyip mebiin ayıptan ari mislile değiştirilmesini dava edebilir. Mebi, başka bir yerden gönderilmiyorsa bayiin de müşteriye derhal ayıptan ari mislini teslim ve müşterinin düçar olduğu zararı tamamen tazmin ederek aleyhine ikame edilecek davadan kurtulmağa salahiyeti vardır.” hükmünü haizdir. Yine Türk Medeni Kanunun’un 2. maddesi:” Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. ” amir hükmünü içerir.
İlgili kanun maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında çekilen ihtarname kapsamında davalıların davacıya süre vererek ayıbın giderimini üstlendiği, davacının verilen süreye rağmen granitlerin bulunduğu alanı hazır etmeyerek ifayı reddettiği sabit olup davacı taraf temerrüde düşmüştür. Öte yandan Davalı taraf davacının ayıp nedeniyle sahip olduğu seçimlik haklarından, ayıpsız benzeri ile değişim ve uğranılan zararın tamamının tazmini hakkının kullanımını teklif ederek davacının diğer seçimlik hakların kullanılmasını önlemiştir. Davacı taraf ise ihtarname kapsamında ayıbın giderileceği ortamı davalı tarafa hazır etmeyerek alacaklının temerrüdü kapsamında sorumlu bulunmuştur. Hal böyle olunca Davacı tarafın eldeki davada davalıdan zararın giderimi bedeli istemi dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup alacaklının temerrüdü hükümleri kapsamında açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve Yargıtay Kararı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında alım satım ilişki kapsamında davalılarca davacıya teslim edilen ürünlerin ayıplı çıktığı, davalıların ayıp nedeniyle satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi ve uğranılan zararın giderimini üstlendiği, bu kapsamda davacıya ihtarname çekildiği görülmüş, davalı tarafından ayıbın giderimi üstlenilerek davacının diğer seçimlik haklarının kullanılmasının önlendiği ancak davacının ihtarnameye rağmen ifayı haklı neden olmaksızın reddettiği anlaşılmış, uyuşmazlığa alacaklının temerrüdü hükümlerinin uygulanması gerektiği kanaatine varılmış, davacının ayıp oranında satış bedelinden indirim talebi nedeniyle başlatılan takip, seçimlik haklarının kullanılmasının davalılarca önlenmesi ve alacaklının temerrüdü nedeniyle uygun bulunmamış, davacı talebi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunmakla açılan davanın reddine karar verilmiş, davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu sabit olmamakla %20 kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalının %20 icra tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 44,40-TL harcın peşin alınan 221,65-TL harçtan mahsubu ile artan 177,25-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …tarafından yapılan 85,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı ———- Tarafından yapılan 8,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı … davalı … vekilinin yüzüne karşı davalı ——– yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.10/10/2019